Bölüm 104: Yargılama İçin Yakalama 

avatar
4013 3

Tales of Demons & Gods - Bölüm 104: Yargılama İçin Yakalama 


 

Çeviri: AllenWalker 

 

“Hepsini riske at!!” diye bağırdı Shen Ming ve Kar Ayısı şeytan ruhunu dışarı çağırdı.

 

 

Tam bedeni biraz değişim geçirmişti ki Bangg!! Lu Piao Shen Ming’in karnına vurdu. Shen Ming hemen karnını tuttu ve yüzü sanki can çekişiyormuş gibi bir ifade aldı neredeyse tüm bağırsaklarını kusacaktı.

 

Shen Ming’in Aziz Ailede yüksek bir pozisyonu olmasına o sadece normal işleri halletmesi için Kıdemli Pozisyonuna getirilmişti. Kavgalara geldimi onun hiç iyi bir tarafı yoktu. Onun gelişim kapasitesi sadece Gümüş Seviyeye ulaşmıştı. Lu Piao’dan yumruğu yedikten sonra anında yere kapandı sanki ölü bir adammış gibi.

 

Hızlıca Shen Ming’in adamları da yerde yatmaya başladı.

 

Ruh Kuklası etrafta kanat çırpmaya devam ediyordu biraz daha uçtu ve Nie Li’nin omuzlarına kondu. Nie Li ve yanındakilerin bu kadar kolay kazanmasının sebebi bu ruh kuklasıydı. Ruh Kuklası üç tane Altın Seviyeyi meşgul etmişti. Eğer Kukla olmasaydı bu savaş biraz daha uzardı.

Lu Piao, Shen Ming’in sırtına bastırarak kafasını kaldırdı ve “Bunlara ne yapalım?” dedi Nie Li’ye bakarak.

 

“Bırakın beni!! Eğer bana bir şey yaparsanız Aziz Aile sizin peşinizi kolay kolay bırakmaz!!” diye bağırmaya devam etti Shen Ming. Aziz Ailenin Asıl Kıdemlisi olduğundan beri hiç bu kadar kötü bir aşağılanmaya uğramamıştı.

 

Fakat turnuvadan sonra Aziz Ailedeki konumu eskisi kadar iyi değildi.

 

“Seni yaşlı huysuz herif!! Ben her zaman Aziz Ailenin şöhretini duydum. Bizi tehdit mi etmek istiyorsun? Senden Korkmuyoruz!! Eğer herhangi bir ses çıkartırsan Seni kendi ellerimle buraya gömerim!!” diye birden bağırdı Lu Piao. O uzun zamandır Aziz Aileden rahatsızlık duyuyordu. Şu anda onun ayaklarının altında Aziz Aileden bir üyenin olması ona müthiş bir tatmin olma duygusu veriyordu.

 

Lu Piao’nun sözlerini duyduktan sonra Shen Ming’in hemencecik sustu ve konuşmaya devam etmedi.

 

“Bu yaşlı huysuz hala yaşamak istiyor gibi görünüyor.” dedi ve güldü Lu Piao.

 

Du Ze, Nie Li’den tarafa döndü ve “Bunlarla ne yapacağız! Hızlıca karar vermemiz lazım. Eğer biraz daha beklersek Aziz Aileden destek ekibi gelebilir!” 

 

“Shen Ming ve şuradaki herifi bizimle birlikte getirin gerisi bırakın gitsin.” dedi Nie Li arkada taraftaki Deacon Yun Hu ayı işaret ederek.

 

“Neden diğerlerini salıyorsun?” diye sordu Lu Piao kaşlarını çatmış bir vaziyette. Bu sözleri duyunca biraz üzülmüştü. Bunları yenmek için olağanüstü bir efor sarf etmişti fakat onları bu kadar kolay salınması onun canını sıkmıştı.

 

“Kendi planlarım var!” dedi Nie Li. Yüzünde gizemli bir gülümseme vardı. “Çünkü bu üç altın rütbe savaşçı Ruh Kuklası tarafından yaralandı. Onların gücünü tekrar kazanması en az iki veya üç yıl sürecektir. Bu Gümüş Seviyelere gelecek olursan bunlar bizi daha fazla tehdit edemezler. Bu yüzünden onları salmak herhangi bir soruna sebep olmayacak.”

 

“Onların iki liderini de tutsak etmek yeterince iyi zaten. Şimdi nereye gidelim? Şehir Lordu Konağına mı?” dedi Du Ze, Nie Li’ye bakarak.

 

Nie Li bir süre düşündü ve “Eğer biz bunları şehir lordunun konağına götürsek bile orda herhangi bir işimize yaramayabilirler. Aziz Ailenin onları geri alabilme ihtimali var. Onları ilk önce Simyacılar Derneğine götürelim.” dedi.

 

Onlar Shen Ming ve Deacon Yun Hua’yı sorgulaması için Yang Xin’e götüreceklerdi.

 

Shen Ming ve Deacon Yun Hua. Bir tanesi Aziz Ailenin Patriğinin güvendiği sağ kolu diğeri ise Kara Loncanın içindeki küçük liderlerden bir tanesi. İkisi de kendi çaplarında bulundukları yer hakkında bazı sırlar biliyorlardır. Onlar büyük ihtimalle Aziz Ailenin Şanlı Şehrin düşmanı olduğunun ispatlamaya yetecek kanıtları biliyorlardı.

 

“Yürü!!”

 

Bu dört arkadaş önlerinde Shen Ming ve Deacon Yun Hua ile birlikte, tabi bu ikisi de sıkıca bağlanmış, Simyacılar Derneğine doğru yola koyulmaya başladılar.

 

Simyacılar Derneğine ulaştıklarını bu dört kişiden oluşan grup Shen Ming ve Deacon Yun Hua’yı Yang Xin’e sorgulaması için teslim ettiler.

 

Aziz Ailede;

 

“Sizi işe yaramaz çöp parçaları!! Siz bir grup çocuğu bu kadar kalabalık bir şekilde yakalamayı beceremediniz.” diye bağırdı Shen Hong her zamanki sandalyesinde oturuyordu. “Bangg!!” Sandalyenin kolunu yaslamak için olan dirseği parçalara ayrıldı. Herhangi birisi Shen Hong’un ne kadar sinirli olduğunu görünüşünden anlayabilirdi.

 

“Bağışlayın Bizi Patriğim!! Bizim, bu çocukların Gümüş Seviyeye ulaşabilmiş olduklarına dair herhangi bir bilgimiz yoktu. En yüksek gelişime sahip olanları Altın Seviyeydi. Deacon Yun Hua bile bir kolunu kaybetti. Bunların haricinde onların yanında garip bir kuş vardı ve bu kula üç tane Altın Seviye uzmanımız bile başa çıkamadı.” dedi Shen Hong’un önünde diz çökmüş olan bir grup insandan bir tanesi.

 

Shen Hong’un yüzü kararmıştı. O bile bu meselenin bu kadar büyüyeceğini düşünmemişti. Kim bu dört tane on üç yaşındaki çocuğun dört tane Altın Seviye ve yirmi üç tane Gümüş Seviye uzmanı yenebileceğini düşünürdü ki? Bu kadar fazla adam göndermek bile başarısızlıkla sonuçlandı. Herhangi birisi bile rakiplerinin baya becerikli olduğunu söyleyebilirdi.

 

Shen Hong’u bu kadar sinirlendiren asıl mesele Shen Ming ve Deacon Yun Hua’nın, Nie Li ve arkadaşları tarafından ele geçirilmesiydi.

 

Bu iki insanın yakalanması sanki Shen Ming’in hayati noktaları darbe almış gibi gözüküyordu.

 

Shen Ming uzun zamandır Aziz Ailenin içindeydi ve bilmemesi gereken çok fazla konu hakkında bilgisi vardı. Aynı şekilde Deacon Yun Hua’da Aziz Aile ile Kara Loncanın bağlantı elemanıydı. Shen Ming’in ölmesini bile isteyebilirdi. Bu kadar fazla Altın Seviye ve Gümüş Seviyeyle kaybetmek sorun değildi fakat Nie Li ve arkadaşları onları canlı ele geçirmişlerdi.

 

Görünen o ki bu velet bir şeyler biliyor olmalı. Shen Hong gözlerini kıstı. Onun gözleri kötülükle doluydu. Nie Li yeni çıkmış bir çıban gibiydi ve acilen ortadan kaldırılması lazımdı.

 

“Sen beni kendini öldürtmek için zorluyorsun. Gerçekten de Şehir Lordunun Konağında yaşarken sana dokunamayacağımı mı düşünüyorsun? Sen Aziz Ailenin gücünü yanlış algılamışsın!!” Shen Hong’un gözlerininden sanki kötülük fışkırıyordu. Nie Li, onun kalbinde kimsenin silemeyeceği bir nefret kazanmıştı.

 

“Gidin ve Shen Ming ve Deacon Yun Hua’nın nerede tutulduğunu araştırın. Aynı zamanda Nie Li ile kimin bağlantısı varsa hepsini araştırın ayrıca Nie Li’nin kökenini de araştırın. Göksel İşaret Ailesi, Simyacılar Derneğinin koruması altındayken benim ailemin varlığını yok saymaya cüret etmeyin. Kara Loncaya haber salın ve Göksel İşaret Ailesinden kim kendilerinin bölgesinden uzaklaşırsa onu oracıkta öldürsünler.” diye bağırdı Shen Hong gözlerinden sanki kötü niyetli alevler fışkırıyordu.

 

Shen Hong’un bu sözlerini duyan herkes diz çöktü ve korkudan titrerken evet diye bağırdı.

 

Shen Hong bir şeyler düşünüyordu ve birden “Shen Xu ve Shen Yuan’ıda yanınıza alın.” Dedi.

 

Shen Xu ve Shen Yuan bu iki kıdemlide Kara Altın Seviye Savaşçılardı. Shen Hong, Nie Li’yi öldürmeyi kafasına yerleştirmişti. Öncesinde Nie Li çok sayıda Altın Seviyeyi yenmişti. Bundan dolayı Shen Hong, Nie Li’yi daha fazla küçük görmeye yeltenemezdi.

 

Bu sıralarda Simyacılar Derneğinde;

 

“Küçük Kardeş Nie Li, Sen bu Deacon Yun Hua’nın Aziz Aile ve Kara Lonca arasında bağlantı kuran kişi olduğunu mu söylüyorsun?” Yang Xin’in göz kamaştırıcı gözlerinde şaşkınlık vardı.

 

“Doğrudur.” dedi Nie Li.

 

“Eğer durum buysa ben bu adamın ağzından Aziz Ailenin ne planladığı kerpetenle de olsa söke söke alırım.” Yang Xin’in gözlerinde kötü bir ışık parladı. Şanlı Şehir onların şu anda yaşayabileceği tek yerdi. Eğer Şanlı Şehir yıkılırsa onların gidebileceği herhangi bir yer kalmayacaktı.

 

Yang Xin’in bakışları Nie Li’nin sırtında duran Şimşek Tanrısının Meteor Kılıcına takıldı, gülümsedi ve “Küçük Kardeş, neden bu paslı kılıcı yanında taşıyorsun? Aynı zamanda omuzunda garip bir kuş bile var. Eğer istersen büyük ablan biraz para harcayak sana güzel bir kılıç alabilir. Bu garip kuşa gelirsek onu at ve sana Altın Seviye evcil hayvan alayım.” dedi.

 

Para harcayıp güzel bir kılıç almak mı? Acaba Şimşek Tanrısının Meteor Kılıcı ne kadar para ederdi?

 

Bu Şimşek Tanrısının Meteor Kılıcının gücü, eğer Efsane Seviye Şeytan Ruhçusu birisi kullanırsa sanki bir yasak tekniği açığa çıkarmakla aynı seviyede güç sergileyebilir.

 

Bu garip kuşa gelecek olursak. Eğer Yang Xin bu kuşun içine Şanlı Şehri kurmuş olan birkaç kişiden biri olan Ye Yan’ın ruhunun mühürlenmiş olduğunu bilseydi ne söylerdi acaba?

 

“Saygısız Küçük!! Bu beni gerçekten ölümüne sinirlendirdi.” diye lanetledi Ye Yan. Ye Yan ne söylerse söylesin bu söylediklerini sadece ruh gücü oldukça güçlü olan birisi duyabilirdi. Sıradan insanların için onun söyledikleri sadece fısıldama gibi gelirdi.

 

“Nie Li, senin evcil hayvanın görünüşe göre konuşmayı biliyor. Ne söyledi?” Ruh Kuklası görünüşe göre Yang Xin’in ilgisi çekmişti. Elini uzattı ve Ruh kuklasına dokunmak istiyordu. Fakat Ye Yan, daha fazla tahammül edemedi ve uçmaya başladı. 

 

Yang Xin bir anlığına donup kaldı. O bu kuşun metaldan yapıldığını düşünmemişti. Aslında şöyle bir bakınca içinde ruh olduğunu düşündü.

 

Yeterince adil, sonuçta Nie Li’nin yaptıkları herkesi şaşkına çeviriyordu.

 

Nie Li, Yang Xin’e baktı ve “Büyük Abla Yang, Ning’er ve diğerleri beni dışarda bekliyorlar. İlk giden ben olacağım. Eğer soruşturma sırasında bir bilgi edinirseniz beni hızlı bir şekilde bilgilendirin.” 

 

“Tamam.” dedi Yang Xin ciddi bir şekilde kafasını onaylama anlamında salladı. O dikkatsiz olmaya cüret edemezdi bu konu hakkında. Çünkü bu konu Şanlı Şehrin güvenliğini ilgilendiren bir konuydu. Yang Xin aslında biraz Nie Li ile uğraşmaya niyetliydi fakat onun acele ettiğini görünce vazgeçti ve “Sen daha az önce dışarıda saldırıya uğradın izleniyor olabilirsin. Sana eşlik etmesi için birkaç tane Altın Seviye Uzman görevlendireceğim.”

 

“Tamam.” dedi Nie Li. Simyacılar Derneğinden birkaç tane Kara Altın Seviye Uzmanın eşliği altında dolaşması Aziz Ailenin Patriğinin bile ona bulaşmasını güç bir hale getiriyordu. 

 

Kara Altın Seviye uzmanların dövüşü tüm Şanlı Şehirde şok etkisi yaratırdı.

 

“Küçük kardeş güle güle.” dedi Yang Xin önde doğru eğildi ve gülümsedi. Saten elbisesi omuzlarından biraz aşağı düşmüştü ve onun emsalsiz vücudunu biraz ortaya çıkartmıştı. Nie Li kafasını kaldırınca sonu olmayan vadiyi gördü. O iki beyaz patikayı açıkça görüyordu ve patikanın zirvesinde kırmızı noktaları zorlukla görebildi. Olgun bir kadının baştan çıkarıcı kokusu bir anda burnunun dibinde patladı.

 

Bu kadın git gide daha fazla baştan çıkarıcı olmaya başlamıştı. O iç çamaşırı bile giymiyordu. 

 

İki hayat yaşamış olan Nie Li’nin bile bu sahneyi gördükten sonra bazı hormonları harekete geçmişti. Bu baştan çıkarıcı sahne onun tüm hayatı boyunca gördüğü en haz duyduğu sahneydi.

 

Yang Xin, Nie Li’nin bakışlarını umursamadı bile. O Nie Li’yi alnından öptü ve “Büyük Ablan birkaç gün içinde seni ziyarete gelecek.” 

 

Nie Li utangaç bir şekilde gülümsedi. Bu baştan çıkarıcı şeytan bunu bilerek yapıyordu. O sadece on üç on dört yaşlarında bir çocuktu ve Bu kadın ne planlıyor olabilirdi. 

 

“Ben gittim.” Nie Li hızlıca arkasını döndü ve gitti. Eğer o burada biraz daha kalırsa nefes almasının bile zorlaşacağını biliyordu. 

 

Nie Li’nin bu halini gören Yang Xin kahkaha atmasına engel olamadı.

 

Nie Li, Simyacılar Derneğinden çıktıktan sonra tuttuğu nefesi geri bıraktı. O Xiao Ning’er’i ve diğerlerini görünce “Ning’er hadi Şehir Lordunun Konağına gidelim.” dedi. 

 

“Tamam.” dedi Xiao Ning’er.

 

Nie Li arkasında iki farklı aura hissetti. Onlar büyük ihtimal Kara Altın Seviyeydiler ve onlar büyük ihtimal Simyacılar Derneğinden Yang Xin’in gönderdiği korumalardı. Onlar büyük ihtimal Şehir Lordunun Konağına sağ salim dönebilirlerdi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr