Bölüm 115: Şerefsiz Yaşlı Adam 

avatar
4379 4

Tales of Demons & Gods - Bölüm 115: Şerefsiz Yaşlı Adam 


 

Çeviri: Allenwalker Düzenleyen: Accoladia

 

Bu çok fazla, yine de Ben hala Şehir Lorduyum!!!

 

Ve aslında….

 

Ye Zong daha fazla dayanamadı ve *Rooaaarr* Bedeni genişledi, Ateş Yılanın hapsinden kurtuldu ve Uçurum Ayısına birkaç yumruk attı ve Uçurum Ayısını birkaç düzine metre ileri uçurdu.

 

Nie Li acilen diğer şeytan ruhlarına da Ye Zong ile ilgilenmeleri için komut verdi. Ye Zong’un gücünü artırmak için bazı yasak teknikler kullanmasına rağmen bu kadar şeytan ruhunu öldürmesi hala oldukça zor bir durumdu. Ye Zong’un gücü Efsane Seviyeye ulaşamadığı sürece bu bölgeyi kırması imkansızdı.

 

Ye Xiu, Nie Li’den tarafa yürüdü ve birazda utanmış bir şekilde “Nie Li, neden onun gitmesine izin vermiyorsun? Eğer bu durum devam ederse Şehir Lordunun itibarı azalacaktır. Neden birkaç adım geri çekilmiyorsun?” dedi.

 

Bunu nasıl yapabilirim! Ben onunla iddiaya girdim. Eğer o Tai Yi bölgesini kırarsa ben bundan sonra Ye Ziyun ile görüşemeyeceğim. Eğer o yenilgisini kabul ederse o zaman duracağım!!” 

 

Neden bu ikiz dingil bu kadar salaklar?

 

Birisi küçük düşmemek için acı çekiyor. Diğerinin ise bu karşılaşmayı bitirmeye hiç niyeti yok. Eğer ilerde bu ikisi bir araya gelirse gelecekte çekilecek çok acımız olacak.

 

Ye Xiu, Nie Li’yi ikna etmeye çalışırken, Nie Li aniden “Beni boş yere ikna etmeye çalışma, damat ve kayınbaba birbirine her zaman düşman gözüyle bakar!” dedi.

 

Nie Li’nin söylediklerini duyunca, Ye Xiu’nun adımları düzensizleşti, neredeyse yere düşecekti. Bu siktiğimin durumu da nedir? Ye Zong bu veledin Ye Ziyun ile evlenmesini kabul mu etti? Ye Zong kabul etse bile hala Ye Ziyun kabul etmedi.

 

Bu çocuk bu şehirdeki en utanmaz insan olabilir!!

 

Ye Zong tüm gücünü açığa çıkarttı, bundan dolayı Siyah Pullu Gökyüzü Ejderi aşırı bir şekilde sert gözüküyordu. Saldırılardan dolayı etrafta büyük genişlikte kraterler ortaya çıktı. Fakat öyle olsa bile Tai Yi bölgesini kırmayı bırak şu anki Kara Altın Seviye şeytan ruhlarıyla baş edemiyordu.

 

Ye Zong’un şu anki gücü çoktan Kara Altın Seviyenin zirvesine ulaşmıştı Efsane Seviyeye sadece bir adım kalmıştı. Üstelik Nie Li hiç öldürücü teknik kullanmamıştı. Eğer bu düzenin içinde beş veya altı tane sıradan Kara Altın Seviye uzman olsa bile onları kolaylıkla öldürebilirdi. Onlar zehir tarafından çözünür ve kan havuzuna dönüşürlerdi. 

 

İki tam saat geçtikten sonra Ye Zong dövüş kabiliyetinin üst limitine ulaşmıştı.

 

Tam bu anda Ye Zong Tai Yi Öldürücü Düzeninin ne kadar güçlü olduğunu anladı ve Nie Li’nin onu gizlice tuzağa çektiğinide çözdü. Eğer bu bir ölüm kalım savaşı olsaydı onun çoktan kendisini öldürmüş olacağını da biliyordu.

 

Fakat Ye Zong yenilgiyi kabul etmiyordu.  Eğer bir kere yenilgiyi kabul ederse Nie Li ile Ye Ziyun’un arasında geçenlere bir daha karışma hakkı olmayacaktı. Ye Ziyun’u Nie Li’den uzak tutmasa Ye Ziyun Nie Li’nin bu alçak oyunları karşısında kendini savunabilir miydi. Kendisi bile Nie Li’nin tuzağına düşmüşken Ye Ziyun’u yalnız bırakmak kuzuyu kurda teslim etmekle aynı şeydi.

 

Kim bilir belki Yun’er Nie Li’nin tatlı sözlerine kanar ve en sonunda ….

 

Bunları düşününce Ye Zong kendini oldukça üzgün hissetti. O açıkça biliyordu ki Nie Li’nin kendi kızı üzerinde alçak planları vardı. Fakat Ye Zong bunların hiç birinin olmasına izin vermeyecekti.

 

Booom!!!

 

Ye Zong devrildi ve Uçurum Kaplanın yumurğundan dolayı on baş yirmi metre geriye uçtu. Yerde güçlükle nefes alır vaziyette yatıyordu. Kara Altın Seviyenin doruklarına ulaşmasına rağmen daha önce hiç bu kadar kötü bir şekilde yenilmemişti. Vücudu git gide küçülüyordu ve Siyah Pullu Gökyüzü Ejderinin özellikleri tek tek ortadan kayboluyordu. Vücudu küçüle küçüle orijinal haline geri döndü.

 

Ye Zong kaybetti!!

 

Nasıldı? Şehir Lordu sen kaybettin!!” Nie Li’nin her iki elide kalçasında duruyordu ve Ye Zong’a yukarıdan bakıyordu.

 

Hmpph Hmpphh Eğer Şanlı Şehrin Lordu olduysan ne olmuş? Benim oynamak için hala oldukça güçsüzsün!!

 

Ye Zong basitçe açıklamak gerekirse öfkeden kudurmuş bir şekilde Nie Li’nin gözlerinin içine bakıyordu. Başından beri bu velet her şeyi planlamıştı. Bilerek onu kendi tuzağına atlamasına izin vermişti. Yendikten sonra bu şekilde rakibine bakmak açıkça bu velet kendisini sopalatmak istiyordu.

 

Ye Zong aniden Nie Li’den tarafa zıpladı ve Nie Li’yi bacağında tutup yukarı doğru kaldırdı. Nie Li’yi baş aşağı bir şekilde havada tutuyordu.

 

Kokuşmuş veled!! Sadece kızım hakkında kötü düşüncelerde bulunmuyorsun aynı zamanda beni tuzağa düşüyorsun. Seninle baş edemeyeceğimi mi sanıyordun?” dedi Ye Zong. Şu anki öfkesi bu zamana kadar olan öfkelerinden kat be kat daha yoğundu.

 

Oru*pu Cocu Sen Şehir Lordusun. Nasıl olurda sözünden dönersin. Sen oldukça yüzsüzsün!!” Nie Li Beş Yıldız Gümüş Seviye olmasına rağmen Kara Altın Seviyenin doruk noktasıyla kıyaslandığı zaman onun gücü hiçbir işlev görmezdi.

 

DN: Oradaki ahlaksız kelimeyi düzeltmedim ama siz anladınız.:)”

 

Nie Li kendisiyle birlikte Ye Zong’uda mahvedecek bir gizli teknik kullanamazdı değil mi?

 

Hala küfretmeye cüret mi ediyorsun? Yüzsüzsem ne olmuş? Ben seninle uğraşmak için yüzsüzlük yapmak dışında bir şeyin işe yaramayacağını fark ettim.” dedi ve aniden Nie Li’nin kıçına şaplak atmaya başladı. 

 

Şılap!!! Şılap!!! Şılap!!!

 

Aptal herif! Beni öldürebilirsin ama asla aşağılama! Neye dayanarak benim kıçıma vuruyorsun?

 

Neye dayanarak mı? Ye Ziyun’un babası olmama dayanarak. Oru*pu Cocu! Görelim bakalım hala benim kızım hakkında kötü niyetlerin olacak mı? Seninle nasıl baş ettiğimi iyi hatırla!” Ye Zong’un ağzından bu kelimeler çıkarken Nie Li’nin kıçına tokat atmaya devam ediyordu.

 

Siktir git!! Sen kime vurduğunu biliyor musun? Eğer beni sinirlendirirsen bunun sonuçları çok ağır olur.” Nie Li özgür kalmak için kendini hareket ettirdi fakat Ye Zong’un eli sanki demirden bir çengel gibi onun ayaklarını tutuyordu.

 

Hala sinirlisin ve sonuçlarının ağır olacağından mı bahsediyorsun? Oru*pu Çocuğu seni, senin baban ben daha sinirliyim!” dedi ve Ye Zong, Nie Li’nin kıçına bir şaplak daha attı ve çıkan ses oldukça gür ve temizdi.

 

Beni yenemeyince kirli oynuyorsun. Şerefsiz yaşlı adam!

 

Şerefsiz yaşlı adamsam ne olmuş.

 

Ye Zong sertçe Nie Li’nin kıçına şaplak atmaya devam ediyordu ve Nie Li ise acıdan bağırmaya devam ediyordu.

 

Ç.N. : Adamın yüzüne ayı oturtursan böyle olur işte :D

 

Bu sahneyi gören Ye Xiu gülse mi ağlasa mı bilmiyordu. Tam olarak bu duruma nasıl gelmişlerdi? Şu anki Ye Zong normal Ye Zong’dan çok farklı birisiydi. Normal Ye Zong’un yüzünde şu anki ifadesi hiç olmazdı Şehir Lordu olarak yüzünde hep büyüleyici ve sert bir ifade olurdu. Fakat şu anda yaramaz oğluna ders veren bir baba gibi görünüyordu.

 

Nie Li’nin şu anki yüz ifadesine bakan Ye Xiu; Ye Zong’un kendini tutarak hafif bir şekilde vurduğunu anladı.

 

Velet, pes ediyor musun?” dedi Ye Zong.

 

Sen şu anda şerefsizlik yapıyorsun. Pes etmiyorum.

 

Eğer pes etmiyorsan ben vurmaya devam edeceğim taki teslim olana kadar. Kızıma sarkmaya bir daha cüret edemeyeceğin zamana kadar sana vuracağım.

 

Verdiğin sözün arkasında durmadın! Kendine Şehir Lordumu diyorsun birde. Sen sadece şerefsiz yaşlı bir adamsın.

 

Şerefsiz yaşlı adamın biriysem ne olmuş!” dedi Ye Zong. Artık bu kadar vurduktan sonra tatmin olmuştu az önceki siniri neredeyse geçmek üzereydi. Bu velet biraz dayağı hak ediyor.

 

Hava neredeyse kararmıştı. Tüm gün bu şekilde geçmişti.

 

Nie Li, Ye Ziyun’un bölgesine yavaşça gidiyordu ve oldukça depresifti. Nie Li, Ye Zong’un yüzünün üstüne Uçurum Ayısını oturtarak önceki hesabını kapatmıştı. Fakat Ye Zong şerefsizlik yapıp onun kıçına tatmin olana kadar çok sert bir şekilde şaplak atmıştı.

 

Şehir Lordu çok ileri gitti!! Kahretsin!!” Nie Li kıçındaki acıyı hissetti ve eliyle kıçını tutarak yürümeye devam etti. Bu yenilgi oldukça küçük düşürücüydü. “Bunun hesabını er yada geç alacağım!!

 

Şehir Lordu Konağının başka bir bölgesinde;

 

Ye Xiu’nun, Ye Zong’u takip ederken yüzünde garip bir ifade vardı.

Şehir Lordu; Bu Tai Yi Öldürme Bölgesi ….” Tam Ye Xiu Tai Yi bölgesinden bahsedecekken onun sözleri aninden yüksek sesli bir kahkaha tarafından kesilmişti.

 

Hahahahah….!!!” Ye Zong kendini daha fazla tutamadı ve çılgınca gülmeye başladı ve bu gülüşünden dolayı çevresindeki duvarlar bile titredi. Nie Li’nin bacaklarını ayırarak yürümesini düşününce kendini çok iyi hissetti.

 

Uh…” Ye Xiu Ye Zong’a baktı ve onun sakinliğini aniden kaybettiğini gördü. Bu duruma çokta alışamamıştı. Geçmişte Ye Zong sürekli sakin bir ifade takınırdı. Fakat bugün ne oldu da böyle davrandı?

 

Ye Zong kahkaha atmayı kesti ve hızlıca elini salladı ve “Kusuruma bakma, Ye Xiu, konuşmaya devam et lütfen.” Dedi.

 

Bu Tai Yi Öldürme Bölgesi…” Tam Ye Xiu konuşmaya devam ediyorduki konuşması bir kere daha yüksek sesli kahkaha tarafından bölüdü.

 

Hahahah…. Bu kahkahalar beni öldürüyor… Eğer ben bu çocuğu dövmeseydim, bana karşı laf anlamaz bir çocuk olacaktı.” Ye Zong çılgın bir şekilde gülmesine engel olamıyordu ve kafasının arkada tarafı iyice şişmişti aynı zamanda yüzü kıpkırmızı olmuştu.

 

Ye Xiu, Ye Zong’un görünüşüne bakınca donup kalmıştı. Ne diyeceğini bilemiyordu ve az önce 

sorduğu soruyu da unutmuştu. “Şehir Lordu gülmeniz bittikten sonra konuşalım.” dedi.

 

Hahahaha… Şehir Lordu Konağı benim bölgem. Verdiğim sözü tutmadıysam ne olmuş sanki bana bir şey yapabilirsin de.

 

Tüm Şehir Lordu Konağı Ye Zong’un gülüşüyle yankılanıyordu.

 

Şehir Lordu Konağının içindeki korumalar Ye Zong’un kahkahalarını duyunca birbirine baktılar ve bugün konakta ne olduğunu merak ettiler. Onlar daha önce hiç böyle bir durumla karşılaşmamışlardı. Acaba onu bu kadar neşelendiren şey iyi bir haber almış olması mıydı?

 

Onca yıldan bu zamana kadar daha önce hiç Ye Zong’un gülüşünü görmemişlerdi. Tüm bu yıllar boyunca Şanlı Şehrin güvenliğini sağlamak için Ye Zong Şehir Lordu konumunda durmuştu. Normalde gün boyunca yüzünde sert bir ifade yer alırdı. Hatta onun öz kızı bile onunla fazla iletişime geçmezdi. Ye Zong gençliğin de böyle değildi.

 

Sadece Nie Li’nin sürekli onu kışkırtmasından sonra o normal halini aldı.

 

Belki de bu tür durumlar Ye Zong için iyi olabilirdi.” diye düşünde Ye Xiu.

 

Ye Ziyun’un bölgesinde;

 

Nie Li buraya girerken bacakları ayrık yürüyordu. Aniden sevimli ve zayıf bir gölge ona doğru koşmaya başladı. Koşan kişi onun küçük kardeşi Nie Yu idi.

 

Büyük abi Nie Li, nerelerdeydin? Öğleden sonra seni hiçbir yerde bulamadım!” dedi. Gözlerini kırpınca oldukça sevimli gözüküyordu.

 

Nie Li, Nie Yu’nun başını okşadı, gülümsedi ve “Biraz dışarı çıkmıştım.” dedi.

 

Nie Li!” Keskin bir ses yakındaki köşeden geldi.

 

Nie Li kafasını o tarafa doğru çevirdi ve Xiao Ning’er’in büyüleyici bir biçimde köşede durduğunu gördü. Tam o anda Ning’er eğitim kıyafeti giyiyordu ve kıyafetin tüm vücudunu sıkı bir şekilde sarmasından dolayı büyüleyici vücut hatlarını ortaya çıkarıyordu. 

 

Ning’er, Neden buraya geldin?” dedi Nie Li ve nazikçe gülümsedi.

 

Xiao Ning’er suratı astı; gözlerinde biraz kızgınlık vardı; “Ben senin kaldığın bölüme gittim ve seni orada bulamayınca başına kötü bir şey geldi diye endişelendim. Bundan dolayı Ye Ziyun’a bakmaya geldim. Daha sonra senin buraya taşındığını öğrendim.” dedi.

 

Xiao Ning’er’in kalbinde hala küçük bir şikayet vardı. Ne zaman ve nasıl olduğunu bilmeden Nie Li onun kalbinde önemli bir yer edinmişti. Artık onu kalbinden çıkarmak için çok geçti. Her gece eğitim alanın olanlar aklına geliyordu.

 

O hastalığının bu kadar hızlı geçmemesini diliyordu. Bu yolla Nie Li ile daha fazla yakınlaşmak istiyordu. Fakat ne zaman bunu düşünse biraz hayal kırıklığına uğruyordu. Çünkü Nie Li’nin hoşlandığı kişi Ye Ziyun’du.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr