Bölüm 126: Dövüş?

avatar
5360 4

Tales of Demons & Gods - Bölüm 126: Dövüş?


 

Çeviri: Allenwalker Düzenleme: Accoladia

 

Çevredeki gençlerin bakışları bileziğe kaydı ve onlar bileziği görünce derin bir iç çekmekle yetindiler.

 

“Bu Donmuş Yeşim Bileziği.”


“Gerçekten iyi bir eşya.”


Bu Donmuş Yeşim Bileziği bundan bin sene önce Donmuş Yeşim çağından kalma nadir bir eşyaydı ve bu bileziğin hazırlanma metotları Karanlık Çağ sırasında ortadan kaybolmuştu. Karanlık çağdan bu zamana kadar sadece birkaç tane Donmuş Yeşim Bileziği kalmıştı. Donmuş Yeşim Bileziğin gelişim hızı üzerinde önemli bir etkisi vardı. Eğitim sırasında ruh gücünün sapmasını engelleyecek bir etkisi vardı ve aynı zamanda ruh bölgesini direk olarak besleyebilirdi.

 

Donmuş Yeşim Bileziği gördükten sonra Nie Li’nin gözleri faltaşı gibi açıldı. Bu Donmuş Yeşim Bileziği, Ye Ziyun’un Kar Kraliçesi ile birleşirse bunun kullanım imkanı sınırsız olabilirdi.

 

Kafasını iki yana sallayarak “Büyük abi Ye Han, ben bu hediyeni kabul edemem.” dedi Ye Ziyun. 

 

Ye Han bir anlığına donup kaldı. O Ye Ziyun’un söylediklerini duyduktan sonra Donmuş Yeşim Bileziği tuttuğu elini geri çekip çekmeyeceğini bilemedi.

 

Çevredekiler bu ikisi arasındaki ilişkinin biraz garip olduğunu fark etti.

 

Aniden, Nie Li elini hızlıca öne doğru attı ve Ye Han’ın elindeki Donmuş Yeşim Bileziği tutup geri çekti. Etraftaki sessizliği bozdu ve bir kahkaha patlattı. “Bu çok güzel bir hediye. İkinizi de gerçekten kıskandım. Bunu benim Ziyun’um adına ben kabul ediyorum. Çok teşekkürler büyük abi Ye Han.” dedi.

 

K.N: "Uzmanlık gereksinimi sağlandı. [Yüzsüzlük (SV 9)] maksimum seviyeye ulaştı. Yeni yeteneğin kilidi açıldı. Yeni yetenek: [Utanmaz]"

 

Ye Han elindeki ağırlığın kaybolduğunu hissetti. Donmuş Yeşim Bileziği çoktan elinden alınmıştı. Nie Li’nin hareketleri biraz fazla hızlıydı. Bu hareketin çalmaktan farkı yoktu. Ye Han’ın kaşları çatılmıştı. Büyük Abi Ye Han mı? Aralarındaki bu samimiyette nereden geliyordu acaba? Beni abi olarak çağırmak acaba? Senin Ye Ziyun’un mu? Kim senin? Bu velet çok fazla yüzsüz.

 

“Sen..” Ye Han, Ye Ziyun’un yanında durarak Nie Li’ye bakmaya başladı.

 

“O benim arkadaşım.” dedi Ye Ziyun ve umutsuzca ayaklarını yere vurdu. Nie Li basitçe başkalarının arasına girmekte çok iyiydi ve kendisini Ye Ziyun ile çok yakın göstermekte oldukça ustalaşmıştı.

 

Nie Li tüm bu olanlar hakkında biraz endişelenmişti. Neden bu kadar büyük bir iyiliği kabul etmeyip ret etmişti? Nie Li’nin Ye Han’ın karakterine fazla aşina olmamasına rağmen Ye Ziyun neden bu hediyeyi kabul etmemişti? İyiliğe gelince sadece arkadaşlar iyilik yapmaktan bahsedebilirdi.

 

Ye Ziyun ve Ye Han’ın tutumlarındaki ince değişikliklerden yola çıkarak, Nie Li bu ikisi arasındaki ilişkiyi kabaca tahmin edebilmişti. Ye Han’ın Ye Ziyun’a karşı özen gösterdiği ortadaydı aynı zamanda Ye Ziyun’un onu reddettiği de.

 

Bu elemanın Ye Ziyun’a karşı hissettiği bir şeyler mi var acaba? Eğer ortada öyle bir şey varsa Ye Han kesinlikle çok kötü bir ölüm yolu seçmiş demekti.

 

Nie Li çok uzun süre yaşadığı için çeşit çeşit insanla tanışma fırsatı bulmuştu. Bu olağanüstü bir yeteneğe sahip olan Ye Han’ın, yakışıkla ve zarif bir görünüşü vardı aynı zamanda dışarıya karşı kendisinin mükemmel bir insan olduğu hissini veriyordu. Fakat bir insan ne kadar mükemmelse o kadar da problemli oluyordu.

 

Nie Li’nin görüşüne göre sadece Chen Linjian gibi insanlar gerçek benliklerini dışarıya gösterirdi.

 

Nie Li bir olasılık düşünmüştü; Ye Zong’un Şehir Lordu pozisyonunu Ye Han’a vermek gibi bir niyeti vardı. Bundan dolayı Ye Han kendisini mükemmel bir insan olarak gösteriyordu ama bu sadece izlediği yoldu. Sonuçta Ye Han, Kar Rüzgarı Ailesinin bir üyesi değildi. Eğer Şehir Lordu pozisyonunu gerçekten istiyorsa kendisini Kar Rüzgarı Ailesinden bir çok kıdemli büyüğe tasdikletmesi gerekiyordu. Kar Rüzgarı Ailesinin kıdemlileri kolay kolay Şehir Lordu pozisyonunu aile dışından birine vermek istemeyeceklerdi. Fakat Ye Han, Ye Ziyun ile evlenirse işler tamamen farklı bir hal almış olacaktı.

 

Nie Li’nin düşüncesine göre durum yüzde seksen doksan ihtimalle tam olarak böyleydi.

 

Nie Li, Ye Han’a bakınca açık bir şekilde gözlerinde derin bir düşmanlık hissetti. Bir insanın ruhunu okuyabilmek Nie Li’nin en büyük güçlerinden birisi olmuştu. Ye Han’ın her bir hareketi onun gözlerinden kaçmıyordu. Tsk Tsk. Ne kadar iyi bir şekilde sakladığın fark etmez senin zayıf olduğun bir konu muhakkak olacaktı. Sen oynamak istediğin sürece seninle oynayacağım.

 

“Nie Li, senin davranışlarının hayranıyım!” dedi Chen Linjian. 

 

Nie Li’nin yanında duran iki bayanın biri Shen Fei’den çalmıştı diğeri ise Ye Han’ın ellerinin arasından alınmıştı. Son olarak Nie Li’nin çoktan iki kıza sahip olduğunu bildiği halde Huyan Lanruo’da onun kollarına kendisini atıyordu. Ortamdaki tüm avantajlar sanki Nie Li’ye doğru akıyordu.

 

Shen Fei’nin alnında damarlar çıkmaya başlamıştı. Xiao Ning’er, Nie Li’nin arkasında duruyordu. Bu duruma nasıl bakarsa baksın oldukça can sıkıcı gözüküyordu.

 

“Nie Li, bu ziyafet senin kolayca girebileceğin bir ziyafet değil.” Shen Fei soğuk gözlerle Nie Li’ye bakıyordu ve “Daha önce böyle bir ziyafete katıldığından şüpheliyim. Giydiklerinin köylülerden hiçbir farkı yok.” dedi.

 

Çevrelerindeki birçok insan kaba bir şekilde güldü.

 

Nie Li bir süre Ye Zong’dan tarafa baktı ve bir şeyleri merak ediyordu. Aziz Aile, Şanlı Şehrin merkezinde bulunan bir kanserdi. Eğer onların bu şekilde kalmasına izin verirlerse Şeytan Canavarı sürüsü geldiğin iş işten geçmiş olabilirdi. Kar Rüzgarı Ailesinin, Aziz Aileden kurtulmasını sağlayacak bir yol bulması gerekiyordu.

 

“Görünen o ki benim bu iki ailenin arasını açmak için yine kötü çocuk rolünü oynamam gerekiyor” diye düşündü Nie Li.

 

Dönüşünden bu yana, onun gücü her şeyi bastıracak düzeye henüz gelmemişti ama bu meselenin daha fazla uzamaması gerekiyordu. Kesinlikle bu meselenin halledilmesi lazımdı.

 

“Buranın koktuğuna şaşmamak gerek, genç efendi Shen Fei buradaymış. Sorun nedir? Daha önce sana verdiğim ders sana yetmedi mi? Hala oynamak mı istiyorsun?” Nie Li kaşlarını çatmıştı. Gözleri aniden keskinleşti. Nie Li’nin elinde Yıldırım Tanrısının Meteor Kılıcı ortaya çıktı. Kılıcı salladı ve bundan dolayı önlerinde duran masa ikiyi ayrıldı aynı zamanda yerde altı veya yedi metrelik bir çatlak oluştu.

 

“Hadi bakalım, eğer biraz taşşağın varsa benim Yıldırım Tanrısının Meteor Kılıcına karşı konuşursun.” dedi.

 

Nie Li’nin tavırları aniden yüz seksen derece dönüş yapmıştı. Ondan korkutucu bir aura yayıldı ve bundan dolayı çevredeki bazı gençlerin titremesine sebep oldu.

 

“Sen…” Nie Li’nin soğuk bakışlarını gören Shen Fei, neredeyse aklını kaybedecekti. Bu bir şaka mı? Şu anda Nie Li’ye karşı savaşmak? O zaten yeterince ezilmişti. Tarihin bir kere daha tekrar etmesini istemiyordu.

 

Sadece Shen Fei değil diğer ailelerin genç nesilleri de bu yayılan auradan korkmuştu. Onlar Nie Li’nin Şehir Lordu Konağının hazırladığı ziyafette bu kadar cüretkar olacağını asla tahmin etmezlerdi.

 

Ye Ziyun’da bu durum karşısında şok olmuştu.

 

Xiao Ning’er, Nie Li’ye bakarak hareket etti. Nie Li ile Shen Fei arasındaki tartışma kendisinden dolayı çıkmıştı. Onun bu kadar çok kibirli olmasının sebebi kendisiydi.

 

Onların bilmediği bir şey vardı o da Nie Li’nin bunları yaparken bir amacı olduğuydu. Bu küçük fare Shen Fei için Nie Li bu kadar zahmete hiçbir zaman girmezdi. Nie Li’nin asıl hedefi Aziz Aileydi.

 

“Shen Fei, Sana söyleyeceklerimi iyi dinle. Eğer bir daha Xiao Ning’er’e yaklaşmaya çalışırsan seni Yıldırım Tanrısının Meteor Kılıcı ile parçalarım!!” dedi. Shen Fei’nin işlediği suçlardan haberdardı. Sayısız ailenin genç hanımları bu adam tarafından kullanılmıştı.

 

Ye Han’ın kaşları kalktı. Nie Li’nin Shen Fei ile arasında bir sıkıntı olsa bile bunu Şehir Lordu Konağının Ziyafet Salonunda yapmaması lazımdı. Onun bu hareketleri biraz fazla kendini bilmezlik taşıyordu.

 

Ye Han ciddi bir ses tonuyla “Nie Li, buranın Şehir Lordu Konağının Ziyafet Odası olduğunu unutma. Burası senin bu kadar dengesizce davranacağın bir yere değil!” dedi.

 

O kafasını kaldırdı ve Ye Zong’un bulunduğu tarafa doğru bir bakış attı. Sonuçta o sadece Ye Zong tarafından evlat edinilmiş bir çocuktu. Onun şu anki konumu Nie Li'yi kendi elleriyle durdurmaya yetmezdi. Ayrıca Ye Han, Ye Ziyun üstünde kötü bir imaj yaratmak istemiyordu bundan dolayı bu durumu Ye Zong’a bırakmak en iyi seçenek gibi duruyordu.

 

Fakat, biraz uzakta bulunan Ye Zong burada olan durumu fark etmemiş gibi duruyordu.

 

“Şehir Lordu Konağının Ziyafet Salonun bu kadar küstah olmuşsam ne olmuş? Şehir Lordunun kendisi hala konuşmuş değil. Neye dayanarak böyle konuşabiliyorsun? Şu anki konumunu açıklığa kavuşturalım. Şehir Lordu Konağı henüz senin olmadı!” Nie Li’nin sesi Ziyafet Salonun her bir köşesinde rahatça duyulabilir bir tonda çıkmıştı.

 

Nie Li’nin sözlerini duyanların yüzünde garip bir ifade oluştu. 

 

Ye Han’ın yüz ifadesi biraz değişti. Nie Li’nin sözlerini onun zayıf noktasına yönelmişti. Onun bakışları Ye Ziyun’a kaydı içinden biraz düşündü ve Küçük Kardeş Ziyun bunları söylemesi için mi Nie Li’yi yanında getirdi? Hayır, Ziyun bu kadar rekabetçi bir insan değildi. Bu kelimeler büyük ihtimal Nie Li’nin kendi düşündüklerini ifade ediyordu.

 

Ye Ziyun endişeli bir şekilde Nie Li’yi geri çekti. Görünen o ki Nie Li’nin cesaret edemeyeceği hiçbir şey yoktu.

 

“Ben…” Tam Ziyun konuşmaya başlayacaktı ki sözleri birisi tarafından kesildi.

 

“Şimdi içimden geldiği gibi konuşacağım. Sen Kar Rüzgarı Ailesinin bir üyesi değilsin. Şehir Lordunun aile dışından birisi tarafından devralınacağını düşünme. Şehir Lordu pozisyonunu Ye Ziyun istemese bile hala ben varım. Sen basitçe söylemek gerekirse benden sonra geliyorsun. Eğer sen Şehir Lordu olursan Tüm Şehir Lordunun konağını yıkarım. Ne dediğimi anladın mı?” Nie Li sözlerinden dolayı çevrede bulunan insanlar kendi arasında konuşmaya başladı.

 

Nie Li, Şehir Lordu pozisyonu için savaşacak mı?

 

Fakat Nie Li’nin soy adı Nie. Onun Kar Rüzgarı Ailesi ile uzaktan yakından bir kan bağı yok. Bunların hepsini sinirden dolayı mı söyledi? Büyük ihtimalle sadece Nie Li, Şehir Lordunun Konağını yerle bir ederim diyebilecek tek kişiydi.

 

“Küstah, senin gibi yüzsüz bir velet açıkça bir dersi hak ediyor!” Aziz Ailenin Patriği Shen Hong sinirli bir şekilde bağırdı. Onun ruh gücü birden bedeninden dışarı çıktı.

 

Ye Zong, Shen Hong’un bu şansı Nie Li’yi öldürmek için kullanacağını çoktan tahmin etmişti. Fakat her ne olursa olsun bu durumun gerçekleşmesine izin vermezdi. Nie Li’nin Şanlı Şehir için ne kadar önemli olduğundan bahsetmek bile gereksizdi. Gerek Simyacılar Birliği gerekse Nie Li’nin arkasındaki uzman bunun olmasına izin vermezdi.

 

Nie Li ne yaparsa yapsın, Ye Zong onu korumalıydı. Ye Zong, Nie Li’nin böyle bir şey yapacağını düşünmese bile çoktan Nie Li’nin bir şeyler yapacağını bildiği için kendini hazırda tutuyordu. Nie Li dışarıdan dikkatsiz ve rahat bir kişi gibi gözüküyordu. Gerçekte ise Nie Li gibi birisi dikkatlice düşünmeden hiçbir harekette bulunmazdı aksi halde şu anda bulunduğu yere asla gelemezdi. Nie Li’nin bu kadar küstah davranmasının kesinlikle bir sebebi olmalıydı.

 

Shen Hong’un ruh gücü direk olarak Nie Li’ye doğru gidiyordu ve onu direk olarak öldürme niyetiyle ilerliyordu. Aniden Ye Zong’da ruh gücünü serbest bıraktı.

 

Booom!!

 

Bu iki farklı ruh gücünün çarpışmasından dolayı etrafta büyük bir patlama oldu. Bu patlamadan dolayı etraftaki masa ve sandalyeler parçalara ayrılıp dört bir yana dağıldı. 

 

Ye Zong sakince gülümsedi ve “Gençlerin kendi aralarında oynamaları normal bir durum. Eğer bizim gibi büyükler olaya karışmaya çalışırsak bu zorbalık olarak görünebilir ve hiç güzel olmaz.” dedi.

 

Shen Hong açığa çıkarttığı ruh gücünü geri içine çekerken oldukça sinirli gözüküyordu. O Ye Zong’a bir bakış attı ve onun oldukça sakin olduğunu gördü. Shen Hong bu durum karşısında şaşırmıştı. Kendisinde onun gibi bir Kara Altın Seviye Şeytan Ruhçusuydu. Shen Hong, Ye Zong’un kendisinden bu kadar çok ilerde olacağını tahmin etmemişti.

 

“Şehir Lordu, ben bu veledin Şehir Lordu Konağının düzenlediği ziyafette bu kadar küstah olmasına karşın kendimi tutamadım. Bu açıkça Şehir Lordunun prestijini zedelemektir. Fakat Şehir Lordunun kendisi bu olay karşısında susuyorsa ortada söylenecek bir şey yok demektir.” dedi Shen Hong sakin bir şekilde.

 

“Eğer senyör Shen Hong, Nie Li’ye dokunmak isterse, Şehir Lordunu geç Benim Simyacılar Birliğim bile bunun yaşanmasına izin vermez.” dedi Yang Xin. 

 

Shen Hong’un yüz ifadesi değişti. Ye Zong beni bastırdı diye senin gibi bir yeni yetme de mi beni bastırmaya çalışıyor?

 

Fakat Shen Hong herhangi bir memnuniyetsizlik göstermedi. Sonuçta Yang Xin Simyacılar Birliğinin Müdürüydü ve şu anki Simyacılar Birliğinin gücü geçmişten onlarca kat daha iyiydi. Bu güç o kadar fazla olmuştu ki Şanlı Şehirde hiç kimse onlara karşı çıkmak istemezdi.

 

Shen Hong soğuk bir ses tonuyla “Müdür Yang’da konuştuğuna göre, benim bu olaya müdahale etmem gerekmez.” dedi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr