Bölüm 24: Donmuş Zehir

avatar
10160 38

True Martial World - Bölüm 24: Donmuş Zehir


 

Mavi ışık noktaları az bir orandaydı ama Yi Yun’un gizemli, kemik donduran bir ürperme hissetmesini sağladı.

 

Yi Yun, bu ürpertici hisse aşinaydı. Dağdan döndüğü zaman, arıtma alanından geçerken hissetmişti. Çabucak hatırladı çünkü Vigor alemini kırmasının hemen sonrasında olmuştu.

 

Buz mavisi noktalar gökyüzünde hayalet gibi süzülüyordu.

 

Mavi ışık noktaları ara sıra kazandan ayrılıp erkeklerden birinin bedenine girmeden önce havada rastgele dans ediyordu.

 

Suya düşen kar taneleri gibi bu ışık noktaları da sonrasında kaybolacaktı.

 

Işık noktaları adamlardan biri tarafından emildikten sonra, Yi Yun ışık noktalarını tespit edemedi.

 

Yi Yun’un kalp atışları hızlandı. Tifo salgınının nedeninin belli belirsiz şekilde bu mavi noktalar olduğunu anladı.

 

Bir süre sessizce gözleyerek bu buz mavisi ışık noktalarının rastgele uçuşarak insanların bedenine girdiğini anladı. Erkekler odun kesmekle meşguldüler ve hiçbir şey anlamadılar.

 

Yi Yun tahmininden daha da emin oluyordu. Mor kırmızı enerji insanların bedeninin içine uçmuyordu. Aksine, Li ateş suyunun içinde kalıyordu.

 

Bu metruk kemiklerde iki enerji formu görünüyordu, mor kırmızı enerji insanlara yararlıydı, güçlerinin yükselmesini sağlayarak dönüşmelerine neden oluyordu. Öte yandan buz mavisi enerji görünmez bir öldürücü güçtü.

 

Şüpheli seslere rağmen enerji zehirliydi, henüz olağan dışı değildi.

 

Dünyada, enerjilerin bol olduğu yerde zehirlilikte olurdu. Güneş böyle bir örnek olur. Günışığı sadece ozon tarafından filtrelendikten sonra dünyaya hayat verebilir. İnsanlar günışığını doğrudan aldığında ölürlerdi.

 

Dünyada en korkutucu elementler zehir barındırırdı. Örneğin; radyoaktif polonyum. Haberlerde sık sık kullandığı görülen Arafat’ı öldürmüştü.

 

ÇN:Yaser Arafat’tan bahsediyor burada. Cesedinde polonyum bulunmuştu ama konuya vakıf değilim. İnternette birçok haber var konuyla ilgili. Merak edenler araştırabilir. )

 

Polonyum ödürme amacıyla kullanılırsa, bir gramı milyonlarca insanı öldürmeye yeterli olacaktır. Birkaç yüz gramı, yaygın zehirli maddelerden çok daha güçlü olur ve tüm dünyayı öldürmek için yeterli olurdu.

 

Yi Yun’un görüşüne göre, mavi ışık noktaları doğanın enerjisine benzerdi ve zehri tarif etmek için kullanılması hatalı olabilirdi. Ancak öldürme kabiliyetine sahip olduğunu anlamak için yeterliydi.

 

Dünyadaki gibi, radyasyona maruz kalmak, kanser, ülser ve çeşitli hastalıklara neden olacaktır. Uçsuz bucaksız vahşi doğada, metruk kemiklerin soğuk zehrini emmek tifoya neden olabilir ve ölümle sonuçlanabilirdi.

 

“O zaman burada olarak tehlikede olmaz mıyım?” Yi Yun düşündü. Kazan koruyucusu değil de nükleer reaktör koruyucusu oluyordu.

 

Dikkatli düşününce, dünyadan farklı şeyler burada bolca vardı ama benzer şeyler de vardı.

 

Enerji açısından, dünyadaki en güçlü enerji atom bombası yaratmak veya nükleer enerji sağlamak olabilirdi.

 

Ama bu dünyadaki en güçlü enerji, en güçlü uzmanları yaratmakta kullanılırdı.

 

Bu uzmanlar dağları devirebilir, denizleri altüst edebilirdi. Elini çevirmesiyle bir şehri yok ederdi.

 

Bu iki enerji formu korkunç tahriplere neden olabilir. Düzgün kullanılmazsa sıradan insanlar için zehirli olurdu.

 

Neyse ki, Yi Yun bu dünyadaki enerjiyi mor kristal ile dizginleyebilir, hazineleri kontrol edebilirdi.

 

“Ama mor kristal bu enerji ile uğraşabilir…” Yi Yun, mor kristali kullanarak mavi ışık noktalarını emmeye çalıştı. Mavi ışık noktalarını görebildiğine göre, mor kristal ile onları emebilmeliydi…

 

Yi Yun mavi ışık noktalarını emmeye hazırlanırken, derince nefes aldı ve elini dikkatlice uzattı. Kalbi hızla attı ama sonunda mor kristal bu enerji formunu emse bile, bir ışık noktasından hemen ölmeyeceği çıkarımını yaptı.

 

Mavi ışık noktası Yi Yun’un bedenine girdi.

 

Yi Yun açıkça hissetti. Işık noktası, buz kristali gibi parmaklarının içine uçtu ve sonrasında kan akışına karıştı.

 

“Çok soğuk!” Yi Yun’un ilk düşüncesi bu oldu. Kış boyunca yakasına dolmuş büyük bir buz parçası olması gibiydi.

 

Derinden garip hissetti ama diğer adamlar hiç hissetmediler. Onların bedenleri, onun kadar formda değildi, yani soğuğa dirençleri onun kadar olmamalıydı.

 

Tepki hızları yavaş ve soğuk ısırmasını hissetmeleri mümkün değil gibi görünüyor. Ancak bedenleri yalan söylemez, donmuş zehir onları bir kere ele geçirdi mi yavaşça güçlerini kaybedecekler. Lian kabilesinin üst kademeleri onlara kırmızı haptan verse de çoktan ölmezler miydi?

 

Yi Yun bedenine giren mavi ışık noktasını izledi. Nihayet emildi ve kanına karışmış enerji mor kristal tarafından dağıtıldı.

 

Enerji Yi Yun’un bedeninde dolaşırken soğuk ısırması çoktan kaybolmuştu ve Yi Yun’a ferahlatıcı bir serinlik hissi verdi.

 

İlkbahar yağmurunda ıslanmış gibi rahatladı.

 

Yi Yun daha da meraklandı. Mor kristal ne tür bir hazine ki tüm enerji formlarını özümsese dâhi metruk kemiklerdeki mavi ışık noktaları gibi veya Lian Chengyu’nun kullandığı Yuan Qi gibi zararlı enerjileri arıtabilir. Mor kristal, enerji formlarını, onun bedenini besleyen saf enerji formlarına dönüştürürdü.

 

Gerçek şu ki, Yi Yun engin vahşi doğadaki çok sayıda metruk kemiğin zehirli enerjilerini içerdiğinin farkında değildi. Donmuş Piton’un metruk kemiklerinin zehri, düşük sınıflardan biriydi. Düşük sınıf Metruk Gök Ustaları bu zehirliliği kolayca dağıtırdı. Dolayısıyla, bu seviyede bir zehirlilik mor kristal için hiçbir şeydi.

 

Gerçekten bunu emdikten sonra, Yi Yun etkisinin önemsiz olduğunu fark etti.

 

Mor kristal mavi ışık noktalarını gerçekten özümseyebilirdi ama özümseme hızı aşırı yavaş oluyordu ve mor kırmızı ışık noktalarını özümsemekten çok daha zordu.

 

“Velet, ne yapıyorsun?” Bir adamın ona bağırdığını duyduğunda farklı iki tip enerjiyi dikkatlice araştırıyordu. Diğerlerinin gözünde, Yi Yun sadece kaytarıyordu.

 

Grubun ustabaşısı olmak isteyen adamlardan birisi doğal olarak Yi Yun’un tembelliğine dayanamadı.

 

“Ah…” Yi Yun gülümsemeyle cevap verdi: “Üzgünüm amca, bu balta çok ağır…”

 

“Hmph!” Adam ben biliyordum edasıyla yanıtladı: “Metruk kemik arıtma işine bir çocuk gönderen üst rütbelerin ne düşündüğünü cidden anlayamıyorum. Beni engelleme! Bu işe yaramaz velet, Da Tou ile aynı yaşlarda. Onun gücü senin iki katın!”

 

Yi Yun’un yaşının lafı olmaz ama akranları arasında bile Yi Yun’un geçmişteki bedeni aşırı ince ve güçten yoksundu.

 

Engin vahşi doğada insanlar güce tapıyordu. Siyah, sert derili: kalın ve uzun erkeklerle gurur duyuyorlardı.

 

Pürüzsüz bir cilde sahip Yi Yun gibi yakışıklı insanlar hastalıklı olarak kabul edilirdi. Böyle bir insan popüler olamazdı. (ÇN: Olması gereken bu aslında:))

 

“Gerçekten üzgünüm amca. Seni engellemekle kalmadım; işi bile uzattım. Gelecekte daha sıkı çalışacağım.” Yi Yun hala gülümsüyordu. Adam ağır işleri iyi yapıyordu ama tepkisi yavaştı. Yi Yun’un söylediklerini fark etmemişti. Söverken işine dönmeden önce sadece homurdandı.

 

Yi Yun uygun hızla odunları kesmeye başladı. Sorunu önlemek için birazcık hızını arttırdı. Odunları keserek, on parça toplamak 5 dakikasını aldı.

 

Mevcut durumuna göre davranmak zorundaydı.

 

Kimse, kazanda çalkalanan mor kırmızı enerjilerin, Yi Yun’a doğru uçtuğunu fark etmiyordu.

 

Buz mavisi enerjilere gelince, onları da elinden geldiğince özümsedi. Mavi enerjileri özümserse, etraftaki adamların bu enerji sonucunda ölmeyeceğini hissetti.

 

Ne yazık ki mor kristal, mavi enerjileri emmekte çok da etkili değildi. Küçük miktarlarda enerji hala etraftaki adamların vücuduna giriyordu.

 

Yi Yun, bunu görünce karmakarışık hissetti. Bu insanlar hoş olmasa da ölmeyi de hak etmiyorlardı. Ancak onları kurtarmaktan acizdi.

 

Gerçeği duyurursa bu adamlar sadece ona inanmamakla kalmaz, pastırma ödülü için Lian Chengyu’ya söylentileri yayanın kendisi olduğunu bile ispiyonlayabilirlerdi.

 

Bu insanlar kesinlikle bunu yapabilecek kapasiteye sahiplerdi. Bu olursa, Yi Yun’un durumu korkunç olacaktı.

 

Engin vahşi doğada, zayıflar kendi acılarını kabul etmek zorundaydılar. Başka bir yol yoktu.

 

Domuzlar gibi, sığırlar gibi, koyunlar gibi, yanlış hiçbir şey yapmadılar ama insanlar tarafından katledilmek için esaret altında tutuluyorlardı.

 

Tek nedeni zayıf olmalarıydı ve uçsuz bucaksız vahşi doğada zayıf olmak bir hataydı. Zayıf olmak kendi kaderine karar vermekten aciz olmanı sağlar. Zayıf olmak ayaklar altında olmana imkan verir…

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr