Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: bezald35

Bu sahneyi gören Yi Yun’un ifadesi değişti.

Aslında Tao Yunxiao’yu yenmek onun için zor değildi ama Tao Yunxiao ritüel için kanını kullandıktan sonra bazı değişiklikler vuku bulmuştu.

Yi Yun, çevredeki Yer ve Gök Yuan Qi’sinin küçük bir kara delik gibi kılıca çekildiğini fark etti.

“Usta, bu kılıç…” Havadaki Lin Xintong, Tao Yunxiao’nun elindeki kılıçtaki değişikliği görünce kaşlarını çattı.

“Oh...Bu garip...Tao kabilesinin kılıcı çok da kaliteli değil, bir hazine de sayılmaz ama...Kılıcın dövülüş biçimine ve üstüne yazılmış gizemli rünlere bakarsak insan elinden çıkmışa benzemiyor!”

“Burası, insan diyarının sınırları yakınlarında olsaydı farklı bir ırk tarafından dövülmüş olması garip olmazdı...ama...Bulut Çölü, insanların egemenliğinden hiçbir zaman çıkmadı. Diğer ırklardan da epey uzak. Peki böyle düşük kaliteli bir kılıç Bulut Çölü’ne nasıl geldi?” Yaşlı adam Su bunları düşünürken Tao Yunxiao’nun aurası hızla yükselmeye başladı!

Dişi kılıcın parıltıları altında dudakları kanla kırmızıya boyanmış Tao Yunxiao, oldukça vahşi görünüyordu.

“Yi Yun, saldırımın tadına bak!”

Tao Yunxiao bedenini dikleştirdi ve yadigârın enerjisini harekete geçirdi; artık farklı biri gibiydi!

Dişi kılıcın hızı, sınırlarını aşmıştı.

“Ha?” Yi Yun gözlerini kıstı ama Tao Yunxiao’nun kılıcını takip edemedi!

Boşuna hızlı bir harekete karşı savunma yoktur dememişler; Tao Yunxiao’nun hızı bu kadar yüksekken kılıç kullanımı kusurlu olsa bile Yi Yun bu kusurlardan faydalanamıyordu!

Çünkü Tao Yunxiao’dan daha yavaş kalıyordu!

Yi Yun, Tao Yunxiao ellerinde yadigârı tutarken bir şeytana dönüşmüş gibi hissediyordu. Bu kılıç ona enerji veriyordu! Tao Yunxiao’nun kullandığı şey kendi enerjisi değil, şeytani kılıcın enerjisiydi.

“Cha!”

Yi Yun kılıç saldırısını atlattı ama kılıcın sebep olduğu rüzgar keten gömleğini kesti!

“Chi!”

Hafif bir ses çıktı ama bu ses insanların kulaklarından kaçmadı.

“Vuruldu!”

Kalabalık bağırdı. Yi Yun’un kolundaki geniş deliği görebiliyorlardı. Sol kol yeni kesilmişti.

“Hayır, bu sadece kılıcın rüzgarı. Yi Yun yaralanmadı.”

Yi Yun’un bedenini kesememiş olsa da bunu başarmak dahi Tao Yunxiao için bir ilerlemeydi ve Tao kabilesi insanlarını da baya heyecanlandırmıştı.

“Genç Efendi Yunxiao’nun zaferi kesin!”

“Öldür şu veledi!”

Engin yabanın insanları kabaydı. Tao kabilesinin insanlarıysa, özellikle asabi gençler, Yi Yun tarafından kabilelerinin gölgede bırakılmasını istemiyorlardı ve ayrıca Yi Yun’u kıskanmışlardı.

Bu konuda, Tao kabilesinin genç kızlarından farklı düşünüyorlardı.

Bu vahşi dünyada, güç; bir erkeğin konumunu, servetini ve kadınını belirlerdi ki bu durumun orman yasalarından farksız olduğu söylenebilirdi. Bir yabancının kendi mülklerini tehdit ettiğini hissederlerse o yabancıya düşmanca davranırlardı.

Ve Tao Yunxiao da o canavarlar arasında alfa* idi.

ÇN: *Sürü lideri anlamında

Sol kol yeninin kesildiğini gören Yi Yun ciddileşti.

Tao Yunxiao kesinlikle çok güçlenmişti.

“Kaçındın demek? Hmph! Bir dahakine kolunu keseceğim!” diyerek alay etti Tao Yunxiao. Sağ kolu aniden tiz bir çınlama sesiyle hareket etti.

“Cha!”

Dişi kılıç, havayı sıkıştırdı ve bir patlamayla birlikte mavi hava dalgaları Yi Yun’a doğru uçtu!

“Kılıç Qi'si!” diye bağırdı arenanın dışındaki biri. Tao Yunxiao bir gün önce tekniğini sergilerken Kılıç Qi’sini serbest bırakmıştı, bu nedenle de Kılıç Qi’si insanların aklında derin bir etki bırakmıştı.

Tao Yunxiao bugün de tam yerinde Kılıç Qi’sini tekrar serbest bırakmıştı. Gücü ve hızı, dünküne göre çok daha fazlaydı!

Yi Yun’un göz bebekleri daraldı ve saldırıyı atlattı!

“Cha!”

Yi Yun, Kılıç Qi’sinden ucu ucuna kaçındı ama kaçındığında Tao Yunxiao çoktan önüne gelmişti!

O inanılmaz hızıyla, Yi Yun’un önüne ışınlanmış gibiydi. Vahşi ifadesi, Yi Yun’un gözlerinden yansıdı!

Yi Yun, Kılıç Qi’sinden yeni kaçmıştı ve hâlâ havadaydı. Bundan kaçınmasının yolu yoktu!

Tao Yunxiao’nun Yi Yun’u açık vermeye zorlamak için Kılıç Qi’sini kullanması ve Yi Yun’un kaçacağı yere ondan önce gelerek ölümcül bir darbe yapması inanılmaz bir olaydı! İzleyicilerin gözleri için şölenden de fazlasıydı!

Böyle bir saldırıdan kaçınabilecek biri var mıydı ki?

Genç Efendi Yunxiao kazanmak üzereydi! İnsanlar bir sonraki sahneyi kaçırmaktan korkarak gözlerini fal taşı gibi açtılar.

Tao kabilesinin baş kıdemlisi de gerildi. Bu savaş çok önemliydi. Tao Yunxiao’nun Yi Yun’u yenmek üzere olması onu hem geriyor hem de heyecanlandırıyordu!

Hava gemisindeki Yi Yun’a güveni tam olan Lin Xintong bile korku içinde yerinden sıçradı! Yi Yun’u kurtarmak için iksirler çıkarmaya hazır bir şekilde bilinçsizce boyutlar arası bilekliğine dokundu!

Yere basmayan Yi Yun’un bu saldırıdan kaçınma şansı yoktu!

“Geber!”

Tao Yunxiao vurdu! Kılıç, Yi Yun’un göğsüne doğru hareket etti. Dişi kılıç iki feet uzunluğundaydı ve bıçağı kan kadar kırmızıydı.

O an, Yi Yun için zaman durmuş gibi görünüyordü.  Gözlerinde, kan kırmızısı dişi kılıç ona yaklaşan zehirli bir yılan gibiydi!

Yi Yun’un konsantrasyonu daha önce kimsenin ulaşamadığı bir seviyedeydi. Lin Xintong ile antrenman yaptığı geceye geri dönmüş gibiydi. Lin Xintong ona tekrar tekrar saldırmıştı. Kendini kısıtlayarak yaptığı saldırılar Tao Yunxiao kadar hızlı olmasa da, Tao Yunxiao’nunkilerden çok daha iyiydi. Lin Xintong’un saldırıları sadece fiziksel değildi, aynı zamanda güçle doluydu!

Güç…

Zihninde, Lin Xintong’un önceki gece söylemiş olduğu sözler belirdi.

“Zaman Farkındalığı, giriş niteliğinde bir tekniktir...girişten sonra, saldırılardan kaçınmak için rakibinin gücünü kullanabileceğin küçük başarı aşaması gelir. Dahasını anlatsam bile anlaman zor olacak. Her şey kendi aydınlanmana bağlı…”

 Yi Yun bir şeylerin farkına vardı. Tao Yunxiao’nun saldırısıyla karşı karşıyayken kendini zorlayarak vücudunu büktü ve kan kırmızısı kılıç burnunun ucunu sıyırdı. Bir inçten daha küçük bir mesafe farkıyla saldırıdan kaçınmıştı!

Havadaki Yi Yun yere inmeden saldırıdan kurtulmuş, insanların Tao Yunxiao’nun Kılıç Qi’si tarafından dalgalandırılmış bir yaprakmış gibi hissetmesine neden olmuştu.

“Ha?” Tüm Tao kabilesi donup kaldı. Platformdaki lider, baş kıdemli ve diğerleri de farklı bir durumda değildi. Havada savuşturmayı nasıl başardı?

“İmkansız!” Tao Yunxiao bu mantıksızlığa inanamadı ve tekrar saldırdı!

Fırtına Çiçekleri!

Dişi kılıcın enerjisini kullanan Tao Yunxiao, Fırtına Çiçekleri’ni kullandığında neredeyse yüz kılıç varmış gibi göründü!

Bu hareketin hızı, dişi kılıcın metaline değen çöl rüzgarını savurdu; sadece kılıcın rüzgarı hissedilebiliyordu, kılıç görünmüyordu!

Ama garip bir şey oldu. Yi Yun’un bedeni ağırlıksız bir tüy gibiydi. Kılıcın her delme hareketi, Yi Yun’un bedeninin geri çekilmesiyle sonuçlanıyordu. Tao Yunxiao, bir kılıç savurmuyor da bir yelpaze savuruyormuş ve Yi Yun da o yelpazenin rüzgarıyla savruluyormuş gibiydi.

Tao Yunxiao’nun Kılıç Qi’si siyah bir demirtaşı kesebilecek kadar keskindi, nasıl olurda bunun rüzgarı birini uçurabilirdi? Ama bunca kişinin önünde olan şey buydu!

Yi Yun’un hareketleri çok garipti. Tao Yunxiao’nun kılıcı çok hızlı olsa da Yi Yun’a karşı hantalmış gibi görünüyordu.

Tao Yunxiao sanki bir tüye saldırmak için yelpaze kullanıyor gibiydi. Ne kadar sallarsa sallasın tüye zarar veremezdi, çünkü güçlü sallayıp da daha güçlü rüzgarlar oluştursa da tüyün daha hızlı uçmasına neden olmaktan başka bir işe yaramazdı!

Bu birkaç yüz vuruşluk ardışık saldırı Yi Yun’un giysilerine bile dokunmadı. Tao Yunxiao kan ter içinde kalmaya başladı.

Bu nasıl mümkün olabilir?

Tao kabilesi platformundaki liderin, baş kıdemlinin ve diğerlerinin de alınlarında terler belirirken korkmuş ve endişelenmişlerdi.

Uzun süredir yaşamış ve birçok kitap okumuşlardı. Tao Yunxiao’dan daha bilgiliydiler. Yi Yun’un hareketinin ne olduğunu biliyorlardı.

“Zaman Farkındalığı...Bu, Zaman Farkındalığı hareket becerisi!” Tao kabilesi lideri sesi titreyerek söyledi.

Önce ‘Mor Hava Doğudan Gelir’i tetikledi, şimdi de Zaman Farkındalığı’nı uyguluyor!

Tüm bunlar nasıl olur da on iki yaşındaki bir çocukta ortaya çıkabilir?