Bölüm 213: Çaylak Sıralamaları

avatar
9873 30

True Martial World - Bölüm 213: Çaylak Sıralamaları


 

Çeviri: bebebiskuvisi Düzenleme: bezald35

 

 


Yi Yun rekoru kırdıktan sonra sessiz bir hayat sürmeye başladı. Hâlâ bitki toplamak ve ‘Tai Ah Kutsal Tekniği’ni çalışmak için #60 bitki dağında gidiyordu.


Ve bu dönemde on üç yaşına girdi. Yüzü hâlâ biraz çocuksu görünüyordu ama bir süre dövüş sanatları çalıştıktan sonra vücudu yavaş yavaş gelişmeye başlamıştı. Artık yakışıklı bir genç adamdı.


Çaylak sıralama yarışmalarına hâlâ on gün vardı.


Yi Yun, Parlak Güneş Qi’sini ustalıkla kontrol edebiliyordu. Ayrıca ‘Tai Ah Kutsal Tekniği’nin ilk seviyesinin temelini de kurmayı tamamlamıştı.


“Yi Yun, çaylak yarışmasının sıralamaları duyuruldu!”


Yi Yun yemek yerken Zhou Kui ile Song Zijun onunla konuşmaya geldi.


Bu üçünün benzer konumlarda ve aynı yolun yolcusu olduğu söylenebilirdi. Üçü de Jing Eyaleti ve yakın eyaletlerdendi ve Tai Ah Kutsal Şehri’ne Keltoş Qin ile beraber gelmişlerdi. Zhou Kui ile Yi Yun didişse de, rakip olsa da, bunlar geçmişte kalmıştı. Hongdao Birliği Yi Yun’a bilendikten sonra Zhou Kui vicdan azabı duymuştu. Ayrıca çaylak sıralama yarışmasında da aynı takımda olacaklardı; yani ilişkileri daha yakın olmalıydı ve birbirlerine yardım etmeliydiler.


“Oh? Ne sıralamasından bahsediyorsunuz?” Yi Yun pek ilgilenmeden başını kaldırdı.


“Çaylak sıralamaları. Çaylak yarışmaları başladığında tüm çaylaklara yakın sıralamalar verilecek. Biz de bu sıralamalara göre savaşacağız. Sıralaması düşük olanlar önlerindekilere meydan okuyabilecek ve meydan okunan da bunu reddedemeyecek. Elbette her iki taraf da bahis koymak zorunda.”


“Sıralaması daha yukarıda olanlar da sıralaması düşük olanlara meydan okuyabilir ama meydan okunan bunu reddedebilir. Ama bunun pek faydası olmadığından pek gerçekleşmez.” diye açıkladı Zhou Kui. Uzun süredir çaylak sıralamalarını beklemekteydi. Kendi sıralamasının ne olacağını öğrenmek istemişti her zaman. Bu sıralama, Tai Ah Kutsal Şehri’nin yöneticileri tarafından kararlaştırılsa da tamamen gücü yansıtmaz, potansiyeli de yansıtırdı. Üstelik bir gurur meselesiydi.


Üst sıralarda olmak daha fazla savaşmak anlamına gelse de herkes üst sıralarda olmak istiyordu!


“Oh, sıralama bu yani. Peki benimki kaç?”


Yi Yun sıralamasına olan ilgisizliğini açıkça gösterirken etini yemeye devam etti.


Yi Yun’un bu davranışı, Song Zijun ile Zhou Kui’yi şaşırttı. Yi Yun çok asil ruhlu. Kaç kişinin onu takip ettiğini bilmiyor mu?


“Senin sıralaman 10,003.” Zhou Kui duygudaşlıkla Yi Yun’a baktı.


“10,003 mü? Yani?” Yi Yun hemen anlayamadı.


“Aslında üçüncü sıradasın. Kurallara göre, çaylak sıralama yarışması on binden başlıyor. 10,001 birinci, 10,002 ikinci ve sen de üçüncü sıradasın!”


Kutsal Krallık’ın elitleri Tai Ah Kutsal Şehri’nde altı yıllık eğitim alırlardı ve her yıl yaklaşık iki bin kişi bu şehre gelirdi. İlk beş yılın toplamı on bini aşıyordu doğal olarak. Kıdemliler ilk on binde olduğundan doğal olarak bu yılın çaylakları on binden başlayacaktı.


Acemiler arasında sıralanan kıdemliler için ise, bu durum çok utanç vericiydi.


“Üçüncü sıra… Bu sıralama oldukça iyi!” Yi Yun bundan dolayı memnundu ama kazandığı ejder runlarının sıralamasına büyük katkı yaptığının da farkındaydı. Ejder runu kazanımında, çaylaklar arasında kesinlikle birinciydi. Ve bundan dolayı, üçüncü sıraya yerleşmesi oldukça makuldü.


Yi Yun’un sözlerini duyan Song Zijun ve Zhou Kui’nin nutku tutuldu. Üçüncü oldun ve “oldukça iyi” mi diyorsun?


Karşı karşıya olacağın şeyleri bilmiyor musun? Yumurta kapıya dayanmış ama sen hâlâ burada etini yiyorsun!


Zhou Kui, “Benim sıralamamın ne olduğunu biliyor musun?” dedi.


“Hayır! Kaç?” diye sordu Yi Yun.


“11,523. İki bin yeni çaylak arasında bin yüzlerdeyim. Fazladan dört yüz kişi de ilk on bine giremeyen kıdemliler.”


“Üç aylık acemi eğitimimde elimden gelen her şeyi yaptım ama anca orta sıralara yerleşebildim. Kardeş Zijun ve Xuanwu Ordusu’ndan olan kardeşlerimden bazıları benden daha aşağı sıralarda.”


“İlk bine girenlerin çoğu Zhong Eyaleti’nden, imparatorluk şehrinden veya münzevi aşiretlerden. Bu saygın ve absürt derecede güçlü insanların çoğu senin ardında!”


Zhou Kui, üçüncü sıranın ne anlama geldiğini Yi Yun’a ayrıntısıyla açıkladı.


Kraliyet ailesiyle kıyaslanabilecek seviyede olan münzevi aşiretleri geç, imparatorluk şehrinin aşiretleri bile Jing Eyaleti’nin aşiretlerinden fersah fersah ilerideydi.


“Başkente gelene kadar unvanınızın ne kadar önemsiz olduğunu anlamazsınız.” diye bir deyim vardı. Kutsal Krallık’ın imparatorluk şehrinin asilleri, küçük işlerle mesul olabilir ve onlara verilen araziler de küçük olabilirdi ama diğer yerlerle kıyaslandığında orta büyüklükte bir şehrin sorumlusu sayılabilirlerdi!


Elbette yerel aşiretler, kaynak ve kan bağı bakımından imparatorluk şehrindekilerle kıyaslanamazdı.


Güçlü soylar ve güçlü aşiretler imparatorluk başkentinde çok sık görünürdü. İmparatorluk şehrinin sunabileceği kaynakları geç, genç nesilden birinin imparatorluk şehrinin büyük aşiretlerinden birinin üyesiyle evlenmesi ve kendi aşiretinin kan bağını güçlendirmesi bile buna değerdi.


“Kardeş Yi, kesinlikle kodamanlardan birisin. Babası marki olan bir kardeşim var. Kendi aşiretinde oldukça iyi olarak kabul edilir ama çaylaklar arasındaki sıralaması iki yüzlerde. Ayrıca bizimle aynı grupta Xuanwu Ordusu Mareşali’nin iki torunu var. Onların sıralamaları da üç yüzlerde. Şimdi üçüncü sıranın ne olduğunu anladın mı…”


“Anladım...” Yi Yun ağzındaki yağı sildi. Tüm bunların fazla abartıldığını düşünüyordu.


Tai Ah Kutsal Krallığı’nda çok fazla aşiret vardı. Her aşiretin de çok sayıda çocuğu ve torunu vardı. Tai Ah Kutsal Şehri’nin genel sıralamasında yüksek bir sıra kapmanın zor olduğu kesindi ama iki bin kişilik çaylaklar arasında dahi yüksek bir sırayı kazanmak kolay değildi.


“Olay bu! Birçok kişi seni takip ediyor! Önündeki iki kişiden biri Qiuniu, diğeri Chu Xiaoran! Biri mucizevi bir güce, diğeri olağanüstü bir algıya sahip! Çoğumuz sıradan işler yaparken o ikisinin kutsal yabana gidip metruk hayvan avladığını biliyor muydun? Cennet Onur Listesi’ne bile girdiler! Bu yüzden de ilk iki sırayı onlar aldı!”


“Qiuniu ve Chu Xiaoran bu fırsatı Dünya Onur Listesi’nde yükselmek için kullanacak. Ne kadar ileri gidebilecekleri hakkında bir fikrim yok. Üç binlere veya dört binlere bile ulaşabilirler!”


Çaylak sıralamaları belirlendikten sonra arka sıralardaki kişiler Qiuniu ve Chu Xiaoran gibi zirvedeki isimlere bile meydan okuyabilirdi ama aynı zamanda Xiuniu ve Chu Xiaoran gibi üst sıralardakiler de daha üst sıralardaki kıdemli yetişimcilere meydan okuma hakkına sahiptiler.


Birine meydan okumak bahse girmek demekti. Ne kadar ilerleyebilecekleri kendi yeteneklerine bağlıydı.


Keltoş Qin daha önce ilk yılında Dünya ve Cennet Onur Listeleri’nde ilk bine giren çaylakların Tai Ah Kutsal Krallığı’nın büyük oluşumlarının dikkatini çekeceğini söylemişti.


Yi Yun ve diğer çaylaklar şehre geleli üç ay geçmişti. Ve ilk yılın sonunda ilk bine girmek istiyorlarsa şimdiden ilk üç bine veya dört bine ulaşmaları çok da absürt sayılmazdı!


“Qiuniu, Chu Xiaoran…” Yi Yun onları düşündü. Çaylaklar sıradan işler yaparken bu ikisi kutsal yabana girip metruk hayvan avlayacak yeteneğe sahipti. Yetenekli oldukları kesindi, aksi takdirde ilk iki sırada olamazlardı.


Yi Yun, Dünya Listesi’nde ne kadar yükselebileceğini bilmiyordu.


“Kardeş Yi, kimse Xiuniu ile Chu Xiaoran’a meydan okumaya cesaret edemez. Bu yüzden herkes seni izliyor. Tai Ah Kutsal Şehri’ndeki çaylaklar arasında çok ünlüsün ve herkes senin ne kadar zengin olduğunu biliyor. Ve gücün yüzünden üçüncü olmadın, daha önce kazandığın ejder runlarından dolayı oldun. İlkel bitkiyi yakalayıp bitki toplama rekorunu kırarak birçok insanı kıskandırdın!”


“Pek çok insan aldığı sıradan memnun değil. Zengin olduğundan herkes senden bir şeyler kapmak istiyor ve bunu isteyenler sadece Hongdao Birliği ile sınırlı değil!”


“Hongdao Birliği, onların izni olmadan kimsenin sana meydan okuyamayacağını, kimsenin onların işini baltalamayacağını duyurdu. Bunu yapan olursa Hongdao Birliği onlara da gözünü dikeceğinden birçok kişi buna cesaret edemez. Yani bu şerin içinde de bir hayır olduğu söylenebilir…” dedi Song Zijun çarpık bir gülümsemeyle. ‘Şerin içindeki hayır’ ifadesinin bir taşlama olduğu açıktı.


Yi Yun duyduklarından dolayı çenesini okşadı. “İşini baltalamak mı? Bu terimi kullandıklarına göre, beni kümese hapsedilmiş yolunacak bir kaz olarak görüyorlar.”


Zhou Kui dedi ki: “Kardeş Yi, savaşlar için kayıtların ilk turu yakında başlıyor. Her günün limiti, on iki savaş! İsim levhan pek çok kişi tarafından gözleniyor, yani kayıtlar başlar başlamaz onun için kapışmaya başlayacaklar. Muhtemelen üç gün üst üste on iki maç yapman gerekecek!”


“Muhtemelen bilmiyorsundur ama Hongdao Birliği kaç karşılaşma dayanabileceğin konusunda bahisler almaya başlamış. Sanırım ilk birkaç rakibin Hongdao Birliği’nin Dört Belalı Lordu olacak. Çaylaklar arasında en iyi birkaç yüz kişi arasındalar. Demir döverken onlardan biriyle tanışmıştım. Başkentteki ünleri benimkinden çok daha fazla.”


“Dört Belalı Lord mu?”


Yi Yun rehincide gördüğü uzun, kısa, şişman, zayıf kombinasyonunu düşündü. En azından bu adamların onunla kumar oynamak için tüm eşyalarını rehin bırakması iyi bir şeydi.


“Kardeş Yi, on raunddan fazlasını göreceğine dair bahse girdim.”


Song Zijun, Yi Yun’a desteğini göstermek için onun omzuna vurdu.


Song Zijun, Zhou Kui ve Jing Eyaleti’nden gelen gençler Yi Yun’un güçlü olduğunun farkındaydı. O kadar çok ejder runu kazanmasaydı bile sadece kendi gücüyle yüksek bir sıra kazanabilirdi.


Sorunun temeli ise, Yi Yun’un ardı ardına o kadar çok savaşa dayanamayabilecek olmasıydı.


Ve Yi Yun’un üçüncü sırada olması da çok saçmaydı. İlk ellideki çaylakların hepsi de çok korkutucu insanlardı!


Bazıları, Dünya Listesi’nde ilk dört bine ulaşabilecek kişilerdi.


“Sağ olun!” diyerek elleriyle selam verdi Yi Yun! “Kayıtlar nerede yapılıyor? Kayıtlar resmen başladığında orada olmak istiyorum!”


Her gün yapabileceği karşılaşma sayısı sınırlıydı. Öyle sıradan insanlarla savaşamazdı. Biraz nitelikli olmaları gerekiyordu, uh...doğrusu yeterli miktarda ejder rununa sahip olmaları gerekiyordu.


Yoksa savaşmanın ne anlamı kalırdı?

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr