Bölüm 246: Patron Hazırlansın

avatar
10406 29

True Martial World - Bölüm 246: Patron Hazırlansın


 

Çeviri: Eynuma Düzenleme: bezald35

 


Yi Yun hakemle konuştuğunda birçok yetişimci onlara bakıyordu. Yi Yun ilgi odağıydı, bu yüzden hakemle konuşması hemen dikkatleri çekti.

Seyirciler aniden Yi Yun’un yarınki meydan okumasını sunduğunu fark etti.

Birisi heyecanla, “Yi Yun Dünya Sıralaması’na tırmanıyor!” dedi. “Yi Yun’un bir sonraki maçı kesinlikle heyecan verici olacak.”

“Kesinlikle! Sadece Yi Yun da değil, Chu Xiaoran da tırmanmaya devam etmeli. Güçleri zaten ortaya çıktı en azından ilk iki bine girebilirler. Yarını gerçekten dört gözle bekliyorum.” dedi.

Seyirciler duramıyordu. Kimisi sabırsızlıkla bekliyordu kimisi de somurtuyordu.

Özellikle ilk iki bindeki deneyimli yetişimcilerin sabırsızlıkla bekledikleri söylenemezdi. Pozisyonları aniden çok hassaslaşmıştı. Şanssız olup Yi Yun ve Chu Xiaoran tarafından meydan okunurlarsa onlar için trajik olabilirdi.

Bugünkü savaşlardan Yi Yun ve Chu Xiaoran’ın gücünün benzer olduğunu biliyorlardı. İkisi de kolay bir rakip olmayacaktı. Onlara karşı kazanmak kolay olmayacaktı!

Deneyimliler daha büyük ve daha yüksek yetişim seviyesine sahipti. Daha uzun süredir etraftaydılar. Rakiplerini küçük bir farkla yenmek onlar için takdire değer bir şey değildi.

Bu sadece iyimser sonuçtu. Eğer kötümser olursak, kaybedebilirlerdi ve bu, onlar için utanç verici olurdu.

Kazanmanın hiçbir faydası yoktu ve kaybetmek ise yüzlerini de kaybedecekleri anlamına geliyordu. Kimse böyle bir savaş için seçilmek istemezdi!

“Bu veledin kime meydan okuyacağını merak ediyorum...”

Birçok kişi kulaklarını Yi Yun’un ağzından çıkan sözlere odaklamıştı. Arena çok sessizdi. Bir savaşçının duyma yetenekleriyle, Kıdemli Jian Ge’nin kullandığı gibi ses geçirmez bir Yuan Qi kuvvet alanı oluşturmadıkları sürece birinin söylediklerini kolayca anlayabilirlerdi.

O anda Yi Yun gülümsüyordu. Yüksek sesle bir şey demedi ama Yuan Qi’sini kullanarak sesini hakeme iletti “Hala hazırlanması lazım. Bu yüzden şaşırmaması lazım...”

Hakem Yi Yun’un açıklamasını garip buldu. Şaşırmaması lazım derken neyi kastediyordu? Bu iki ordu arasındaki bir savaş değildi. Bir düzen veya herhangi bir şey ayarlamaya gerek yoktu. Bir savaşçı yaralı olmadığı sürece arenaya istediği zaman girebilirdi.

Fakat Yi Yun rakibine karşı anlayışlı olmak isterse hakem sadece başını sallayabilirdi “Israr ettiğine göre tamam. Meydan okuduğun kişiye haber vereceğim. Kime meydan okumayı planlıyorsun?”

Hakem Yi Yun’un düşünceli olduğunu görünce rakibinin çok güçlü olmayacağını düşündü.

Yi Yun yüksek ihtimalle Dünya Sıralaması’nda 2,200-2,100 arasındaki birine meydan okuyacaktı. Diğer yetişimciler de benzer düşünüyordu. Sonuçta Yi Yun’un yarın iki maçı daha vardı. 2,200-2,100 arasındaki birine meydan okuyup sıralamasını güvence altına alıp sonraki maçında ilk iki bine girmeyi deneyebilirdi.

Yi Yun hakeme doldurduğu meydan okuma formunu teslim etti.

Hakem aldı ve ona baktı. Aniden gözleri seğirdi. “Ne? Li Hong’a mı meydan okuyorsun? Dünya sıralamasında 1,028. olan Li Hong’a mı!?”

Li Hong!?

Çevredeki yetişimciler Yi Yun’un bir sonraki rakibini duyunca dilleri tutuldu!

Hongdao Birliği Başkanı Li Hong? Yi Yun ona mı meydan okumak istiyor?

Başlangıçta Yi Yun’un ilk iki binden birisine meydan okursa bunun etkileyici olacağını düşünüyorlardı. Ama o aslında 1,028’de yer alan Li Hong’a meydan okudu!

Ne düşünüyordu!?

Li Hong önceden Yi Yun ile anlaşmazlık yaşamıştı. İki ay önce Li Hong, Yi Yun’u onur puanları için aldatmaya çalışmıştı. Yi Yun onun planını anlamış ve ona düşman olmuştu. Bu herkesin bildiği bir şeydi.

Fakat anlaşmazlık anlaşmazlıktır. Bu, kişinin gücüyle belirlenen Dünya Sıralama yarışmasıydı. Bu meydan okuma sadece bir duygu gösterisi miydi?

Li Hong çocuk oyuncağı değildi. İkinci yıllarındaki yetişimciler arasındaki en güçlü olandı!

Li Hong Cennet Onur Listesinde ilk bine tırmanmıştı bile.

Ve Dünya Onur Listesi’nde de geçen ay 1,028’e ulaşmıştı.

Özellikle ilk bine yaklaşırken, insanlar Yuan Tesisi Âlemi’ne yaklaştığı için sıralamada yükselmek oldukça zordu. Onların gücü Mor Kan Âlemi’nin zirve noktasındaydı.

Buna Li Hong da dahildi.

Abartısız Tai Ah Kutsal Krallığı’ndaki en güçlü Mor Kan savaşçılar bu sıralamalardaydı. Buradaki yerler için rekabet yoğundu!

Daha zayıf yetiştirme tekniklerine ve saldırı hareketlerine sahip Yuan Tesisi Âlemi’ndeki savaşçıların bazıları bile Li Hong’un altında yer alıyordu!

Yuan Tesisi Âlemi’ndeki savaşçılarından daha yüksek sıralamada yer alması Li Hong’un gücünü gösteriyordu.

Birisi, “Çaylakların birincisi, ikinci yılların en iyi yetişimcisine meydan okuyor... İnanılmaz!” dedi. Her ikisi de kendi yıllarının en iyisiydi, böyle bir durumda bir üst döneme meydan okumak Tai Ah Kutsal Şehri’nde son derece nadirdi.

“Li Hong’un Yuan Tesisi Âlemi’ne geçmesine yaklaşık yarım ay var. Yuan Tesisi Âlemi’ne girdikten sonra ilk bine gireceğinden şüphe yok! Hatta ilk yedi yüze bile girebilir!”

Li Hong ilk yılında, ilk bine girmeyi başaramamıştı.

Ama yine de on üç ayda 1,030’luk Cennet Sıralaması’na ve 1,100’lük Dünya Sıralaması’na yerleşmişti.

Bu da oldukça dehşet vericiydi!

Her yıl Chu Xiaoran ve Yi Yun gibi acayip güçlüler yoktu.

“Yi Yun, Li Hong’a meydan okuyor, nedense ben... Yi Yun’un kazanamayacağını hissediyorum...”

Çoğu insan böyle düşünüyordu. Yi Yun ve Chu Xiaoran’ın savaşı ilginçti ama yine de Dünya Sıralaması’nda binlerde bulunan birisinden uzaktılar.

İnsanlar Yi Yun’un, Li Hong’a duygusal sebeplerden dolayı meydan okuduğunu düşündü ama Li Hong tarafından dövülüp ağır yaralanabilirdi. Bu olsa moral bozucu olmaz mıydı?

“Yi Yun ne düşünüyor? Muhtemelen Dünya Sıralaması’ndaki ilk binin ne anlama geldiğini bilmiyor... Yoksa hâlâ sakladığı bir şeyler mi var?”

“Daha fazla gizli güç? O sadece Mor Kan’ın orta safhalarında, saklayacak daha neyi olabilir ki? ‘Yuan Öncesi Görünüşü’ mü yoğunlaştırmayı başardı? Bu imkansız! Tai Ah Kutsal Şehri’ne geldiğinden beri çalışıyor. Metruk hayvan avlamak için hiç dışarı çıkmadı!”

İnsanlar bunu anlaşılmaz buldu. Yi Yun’un güzelce bir pataklanmak için Li Hong'a meydan okuduğunu düşündüler.

Önceden Li Hong, Yi Yun’a baskı yapmıştı ama Yi Yun’a çok para kaptırmıştı. Li Hong, Yi Yun’a sıkıntı çıkarmayı düşünüyordu! Ama Yi Yun onun kapısını çalıyordu.

Arenanın köşesinde birkaç Hongdao Birliği üyesi oturmuştu.

Yi Yun’un başkanlarına meydan okuduklarını duyunca öfkeden kudurdular!

“Bu velet kim olduğunu düşünüyor!?”

“Kendini görebilmesi için aynaya işemesi lazım. Sadece çaylaklar arasında en iyi olduğu için yenilmez olduğunu mu düşünüyor? Ölümle dans ediyor!”

Yi Yun’un, patronlarına halka açık bir şekilde meydan okuyacak kadar kibirli olduğunu görünce öfke nöbeti geçirdiler.

Fakat biraz düşününce bu çok da kötü bir şey değildi. Yi Yun patronlarının kapısını çalacak kadar salak olduğu için bu durumdan istifade edip Yi Yun’a büyük bir maddi kayıp yaşatmalıydılar!

Evet onu devasa bir borca sürüklemeliyiz!

Daha önce Yi Yun yüzünden çok acı çekmişlerdi.Yi Yun’un tuğlasıyla sıra sıra yeri öpmüşlerdi. Sadece yeri öpmekle de kalmamışlar, aynı zamanda büyük miktarlarda ejder runu da kaybetmişlerdi. Giden ejder runlarını düşünmek kalplerini kanatıyordu.

Li Hong’un yandaşlarından birkaçı, “Hemen patrona haber vermeliyiz!” diye düşündü.

Li Hong yoktu. Son birkaç gündür yoktu. Başkalarının şovunu izlemekle ilgilenmiyordu. Özellikle bu öğleden sonra Yi Yun’un ortaya çıkıp herkesi şok etmesiyle ilgilenmiyordu. Li Hong burada olsaydı bile erkenden ayrılırdı. Yi Yun’un olağanüstü performansını görseydi berbat hissederdi.

Yi Yun’a çok büyük miktarda ejder runu kaybeden bir genç, “Kardeşler, Yi Yun'un acı çekmesi için bu fırsattan yararlanmalıyız. Patronun hazırlanmasına izin vermeliyiz.” dedi.

Paralarını kaybedenler genelde kumar yoluyla geri kazanmayı umardı.

Bu bir kumarbazın zihniyetiydi. Bu, arzu edilmiyordu ama az sayıda insan çok geç olmadan kendini dizginleyebiliyordu.

“Bu doğru. Patron bile para konusunda sıkıntıda. Hâlâ yarın için hazırlanması lazım. Patron onu yendiğinde tüm ejder runlarını kaybettiğine emin olalım!”

Hongdao Birliği önceki bahis havuzunda çok fazla ejder runu kaybetmişti, bu yüzden Li Hong da şu anda parasızdı. Bu yandaşlar Li Hong’un Yi Yun’a karşı bahse girmesi durumunda kaybettiklerinin hepsini tek seferde kazanacaklarını düşündü. Ve sözde “hazırlık” bahis için yeterli parayı toplamaktı.

Yi Yun’un rakibini önceden ilan etmesinin nedeni buydu. Eğer yarın aniden Li Hong’a meydan okusaydı ve Li Hong zamanın kısıtlı olması yüzünden parasız olduğunu söyleseydi ne tür bir bahis olurdu ki?

Ama eğer bugünden belirtilmiş olsaydı Li Hong’un hazırlanmak için zamanı olurdu. Bağlantılarıyla birlikte ejder runlarını adam akıllı toplayabilirdi.

Yi Yun kozunu başından beri saklıyordu. Bu kozu özellikle Li Hong’u aldatmak için hazırlamıştı.

Birkaç yandaş ayağa kalktı. Pis bir gülümsemeyle Yi Yun’a baktılar. Bu bakış, “Velet sadece bekle!” dermiş gibiydi.

Arenayı sessizce terk edip Li Hong’a yarınki maça hazırlanması için haber vermeye gittiler.

Ne yazık ki Yi Yun, hakeme, “Ona hazırlanması için zaman verelim.” derken sesini Yuan Qi’yle iletmişti. Bu yandaşlar da bunu duymamışlardı; eğer duymuş olsalardı bir şeylerin yanlış olduğunu anlamış olurlardı...

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr