Bölüm 57: Gezmek ve Anlatmak

avatar
2112 0

Upgrade Specialist in Another World - Bölüm 57: Gezmek ve Anlatmak


 

Çeviri: 8De4thTheKid8 Düzenleme: Tiantuga

 

 

Sonraki günün sabahı,

Liu Meng ve Xiao Ning doğu kapısına vardıklarında, Bai Yunfei yaklaşık 1 saattir orada bekliyordu.

“Yunfei, geç kaldığım için özür dilerim.” Liu Meng adımlarını biraz hızlandırdı, Bai Yunfei’nin yanına gidip pişmanlıkla dedi.

“Ha ha, sorun yok. Ben de geleli çok olmadı zaten…” Bai Yunfei soğukta 1 saattir beklediğini söylemedi ve aldırışsız bir şekilde güldü.

“Bay Yunfei, genç hanımımın suçu yok.” Xiao Ning bir taraftan araya girdi, “Bu sabah tekrar hastalandı ve ancak onun için hazırladığım ilacı aldıktan sonra biraz iyileşti. Ardından hemen buraya geldi.”

“Oh? Gerçekten mi? Meng’er şu an nasıl hissediyorsun? Hala hasta değilsin, değil mi? Eğer hastaysan bugün Kaynak Dağı’na gitmeyelim.” Bai Yunfei’nin ifadesi biraz değişirken endişeli bir şekilde birbiri ardına sorular sordu.

Liu Meng Bai Yunfei’nin böyle tepki vermesini beklemiyordu bu yüzden en başta şaşırdı ve sonra gülümseyen gözlerle dedi: “Ben senin düşündüğün kadar zayıf değilim. Benim bir ruh geliştiricisi olduğumu unutma! Merak etme, şimdiden iyiyim. Hastalığım tekrar nüksetmediği sürece, bir sıkıntı olmaz.”

“Oh, güzel, güzel…” Sakinliğini kaybettiğini fark eden Bai Yunfei,  mahcup bir şekilde kafasını kaşıdı. Ardından bir şey hatırlamış gibi sağ elini arkasına götürdü. Tekrar çıkarttığında, sağ elinde bir tanghulu şişi tutuyordu.

ÇN=tanghulu: elma şekeri gibi bir şey farklı meyvelerden de yapılıyor sanırım resmi için, https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/564x/5f/30/57/5f3057f01cccb491f89dd3a36a4520a7.jpg

“Meng’er, bu özel olarak senin için aldığım tanghulu.” Liu Meng’in yüzündeki hafifçe şaşırmış ifadeyi gören Bai Yunfei, gülerek tanghuluyu ona verdi.

“Yunfei, sen, benim tanghulu yemeyi sevdiğimi nerden bildin?” Liu Meng genişçe bir gülümsemeyle tanghuluyu aldı ve merakla sordu.

“Ee, caddedeki birçok kızın tanghulu yemeyi sevdiğini gördüm bu yüzden sana da bir tane aldım.” Bai Yunfei küçük bir yalan söyledi. Elbette ilk defa karşılaştıklarında onun elindeki tanghuluyu yere düşürdüğünü ve sonra onun için yeni bir tanghulu şişi almasına rağmen Zhang Yang’ın o tanghuluyu da yere düşürdüğünü söylemeye cesarete edemezdi.

“Hıh, hiç adil değilsiniz, Bay Yunfei. Acaba ben bir kız değil miyim? Yalnızca genç hanım için almışsınız. Hıh, hıh, kötü işler çeviriyor olmalısınız!” Yan taraftan hizmetçi kız Xiao Ning’in öfkeli sesi gelince Yunfei bir an ne yapacağını şaşırdı. Hatta hafiften yüzü kızardı.

“He he, sadece şaka yapıyorum. Lütfen bana kızmayın, Bay Yunfei!” Bai Yunfei’nin utandığını görünce, Xiao Ning dil çıkartıp haylazca dedi.

Bai Yunfei birkaç defa kuru kuru öksürdü ama bu hizmetçi kıza nasıl karşılık vereceğini bilmiyordu. Yalnızca Liu Meng’e şunları diyebildi: “Ee, ha ha, Meng’er, hadi gidelim o zaman…”

“Peki, gidelim.”

……….

Çimenler, çiçekler, ağaçlar, kuşlar, su kaynakları, hafif bir esinti…

Bai Yunfei hayatında ilk defa bir dağa tırmanmanın bu kadar zevkli olduğunu hissetti. Dağa tırmanmaktan bahsetmişken, artık Yunfei bir ‘emektar dağ tırmanıcısı’ sayılabilirdi. Yunfei’nin kendisi bile Luoshi Şehri’nden ayrıldığından bu yana ne kadar çok dağa tırmandığını bilmiyordu. Ama şimdiye kadar hep yolculuğunu hızlandırıp hayatı için kaçmak için dağlara tırmanmıştı. İlk defa şimdi bir dağa tırmanmanın zevkini çıkarıyordu.

Ya da belki de, onu mutlu hissettiren şey dağdaki manzaralar değil, yanında yürüyen kişiydi…

Bai Yunfei bir kâse berrak kaynak suyu aldı, bir ağacın altında bekleyen Liu Meng’in yanına gitti ve suyu ona verip dedi: “Meng’er, yoruldun mu? Eğer yorulduysan, burada biraz dinlenelim tamam mı?”

“Ha ha, peki yorulmadıysam?” Liu Meng kâseyi aldı, bir yudum içti ve nazikçe dedi: “Benim bir ruh geliştiricisi olduğumu yine unuttun. Bu kadar kısa bir mesafe yürümek benim için hiçbir şey. Hadi tırmanmaya devam edelim. Öğlen olmadan dağın zirvesine ulaşacağız.”

Bai Yunfei Liu Meng’in geri uzattığı kâseyi aldı ve geri kalan tüm kaynak suyunu tek yudumda içti. Liu Meng onun bu hareketini gördüğünde yüzü hafifçe kızardı.

“Oh, öyleyse bir itirazım yok. Biz…”

“Ben… Benim itirazım  var!!” İkisinin arkasından kızgın ve nefes nefese kalmış bir ses geldi. Bakmak için arkalarını döndüklerinde, hizmetçi kız Xiao Ning’in beli bükük ve elleri belinde, adım adım kendilerine doğru ‘hareket’ ettiğini gördüler.

“Genç, genç hanımım, Bay Yunfei… Siz ikiniz, siz ikiniz çok düşüncesizsiniz!” Xiao Ning büyük bir zorlukla yanlarına geldi ve ağzını genişçe açarak nefes almaya çalıştı. Aynı anda surat astı ve hoşnutsuz bir şekilde dedi: “İkiniz de ruh geliştiricisi olduğunuz için beni arkada bırakabileceğinizi düşünüyorsunuz, öyle mi? Ben, ben çok yoruldum…”

Bai Yunfei ve Liu Meng birbirlerine baktılar ve ikisi de mahcup oldu. Bai Yunfei surat asmış ve hoşnutsuz görünen Xiao Ning’e bakınca, Yunfei gözlerini devirdi ve gözlerinde biraz hınzırlık belirdi.

ÇN=Gözlerini devirmek ‘rolled his eyes’ sözlükte şöyle bir açıklaması var: ‘bir şeye inanmadığını ya da ilgi duymadığını gözlerinle göstermek’

“Meng’er, niçin dağın zirvesine ilk kim ulaşacak diye bir koşu yarışı yapmıyoruz?” Bai Yunfei gülerek Liu Meng’e öneride bulundu.

Liu Meng, bir anlığına afalladı ama ardından Xiao Ning’e bir bakış attı ve beklenmedik bir şekilde onun da gözlerinde biraz haylazlık belirdi ve başıyla onaylayarak dedi: “Tamam, yarışalım. Ama… Benim ilk başlamama izin vermelisin!”

Bai Yunfei’yi şaşırtmak için, bu sözleri bitirir bitirmez daha Yunfei tepki veremeden koşmaya başladı. Koşarken arkasında bıraktığı hoş kokulu rüzgar Bai Yunfei’ye çarptı. Kıyafetleri koşarken havada savrulan Liu Meng, oldukça hızlı bir şekilde dağın tepesine doğru çıkarken tıpkı maviler içinde zarif bir elfe benziyordu.

Aslında Bai Yunfei tepki veremeden önce yalnızca bir anlığına şaşırıp kalmıştı. Ama onun arkasından hemen takip etmedi. Bunun yerine Liu Meng baya bir uzaklaşıncaya kadar bekledi ve sonra hâlâ sersemlemiş halde olan Xiao Ning’e bir bakış atıp birkaç kahkaha atarak koşmaya başladı.

“He hey!! Genç hanımım! Bay Yunfei!! Siz ikiniz, siz ikiniz çok anlayışsızsınız!”

Xiao Ning’in kızgın sesi arkalarından geldi. Aynı anda Liu Meng’in hoş kahkahaları da rüzgârla birlikte yukarıdan aşağıya süzüldü. Bai Yunfei birkaç kahkaha atarak dağın tepesine doğru koştu.

Şu anda, Yunfei emsalsiz bir rahatlık ve mutluluk yaşıyordu.

……….

Dağın zirvesinde, Bai Yunfei ve Liu Meng çimenlerde yan yana oturmuş, geniş çimenlik araziye ve aşağıdaki ağaçlara bakıyorlardı. İkisi de sessizdi.

Hafif bir rüzgar esti ve Liu Meng’in birkaç saç telinin havalanarak Yunfei’nin yüzüne değip onu gıdıklamasına sebep oldu. Liu Meng bunu fark edince, Bai Yunfei’ye gülümsedi ve eliyle uçuşan saç tellerini kulağının arkasına kıstırdı.

Sessizliği bozan Liu Meng oldu. Oradan geçen bir kuşa bakarken yumuşak bir şekilde dedi: “Teşekkürler, Yunfei…”

“Oh? Neden bunu tekrar söylüyorsun ki? Sana zaten söylemiştim, dün…”

“Sadece dün değil, bugün için de teşekkür ediyorum.” Bai Yunfei söylediği şeyi bitiremeden, Liu Meng onun sözünü kesti. Hafifçe kafasını salladı ve devam etti: “Benim sıkıntımı gidermek için benimle dışarı çıktığın için teşekkür ederim. Normalde bana eşlik eden tek kişi Xiao Ning. O benim hizmetçim olmasına rağmen, kız kardeşim gibidir… Ama onun dışında, neredeyse hiç kimseyle arkadaş olmadım. Geçmişte bunun için vücudum çok zayıftı ama daha sonra da bana yaklaşan insanlar kötü niyetli olduklarından arkadaş edinmeye isteksizdim."

“Biliyor musun? Ben bir ruh geliştiricisi olmama rağmen, istediğim şekilde hayatımı yaşayamıyorum…” Eliyle önündeki çimenlerle oynayan Liu Meng yavaşça dedi: “Vücudumdaki hastalıktan kurtulmak için, zamanımın çoğunu gelişim yapmaya harcıyorum. Yalnızca ara sıra gezintiye çıkıyorum, ama bunu da gelişim hızım durağanlaştığında kendimi gevşetmek için yapıyorum."

“Benim babam… O bir tüccar. İşlerini büyütmek için her yola başvurabilir, benim evliliğimi ayarlamak bile buna dâhil…"

“Masmavi Bulut Eyaleti’nin kuzeydoğusundaki Buz Okulu’nda Liu soy isimli bir kıdemli var… Babam bir şekilde onunla aramızda uzak bir akrabalık bağı bulmayı başardı ve işlerinde Buz Okulu’nun kendisine arka çıkmasını istedi."

“Daha sonra, Buz Okulu’ndan Zhang Zhenshan isimli başka bir kıdemliye yalakalık yaptı ve Luoshi Şehri’ndeki Zhang ailesi ile iş yapmaya başladı. Bu onu özellikle heyecanlandırdı. İki aile arasındaki yakınlığı arttırmak için Zhang ailesinin genç efendisi Zhang Yang ile aramda söz kesti."

“O zaman yalnızca 14 yaşındaydım bu yüzden buna itiraz edemedim. Babam da itiraz etmeme izin vermezdi zaten. Bu yüzden erkenden Ruh Perisi âlemine ulaşmayı ummaktan başka şansım yoktu. O zaman reddetmek için gücüm olacaktı…"

“Daha sonra, Zhang Yang sıklıkla bana yaklaşmaya çalıştı. Bunu yalnızca kendi fesat çıkarları için yaptığını söyleyebilirim."

“Ama babam ve Zhang ailesi arasındaki ilişki giderek daha da yakınlaştı. O aile güçlü bir aile ve kızdırılamaz. Hatta en sonunda, sıklıkla ‘gelecekteki’ kayınvalidem ve kayınpederimi ziyaret etmek için Luoshi Şehri’ne gitmek zorunda kaldım…”

ÇN= Bu gereksiz İngilizce çevirmen özel şehir isimlerini eyalet isimlerini felan İngilizceye çeviriyor 15-20 bölümdür. Bu Luoshi Şehri’ni de Talus City diye çevirmiş. Ama Talus moloz demek o yüzden Türkçeye çevirmedim ve eskisi gibi kullanıyorum.

Liu Meng bu sözleri söylerken, ses tonu keder ve hüsranla doluydu. Ama bu sırada konuyu değiştirerek devam etti:

“Ama birkaç gün önce, babamın eline bir bilgi ulaştı… Zhang Yang beklenmedik bir şekilde önceki gün öldürülmüş!”

ÇN=Ooh şimdi onu öldüren bendim de. Sonra kız sana iyice vurulsun. Sonra evlenin. Sonraki bölümü daha okumadım. Spoiler değil yani bunlar.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr