Bölüm 20: #########

avatar
2490 0

Upgrade Specialist in Another World - Bölüm 20: #########


 

Çeviri:8deathkid8 Düzenleyen: Tiantuga

 

Bai Yunfei’nin ifadesi git gide değişti. Kalede böyle insanların olmasını beklemiyordu.

 

Bununla beraber durum aslında garip değildi. Tüm kalede birkaç yüz haydut vardı. Bu haydutlar her zaman kendi kıyafetlerini yıkayıp kendi yemeklerini pişiremezlerdi. Bu nedenle kalede kaçırılmış kadınlar görmek anormal bir şey değildi. Yalnızca Yunfei bu sorunu şu ana kadar gözden kaçırmıştı.

 

Şimdi düşününce, son karşılaştığı haydut grubunun köyü yok ettikten sonra kadınları kaçırmasının sebebi bu olsa gerekti.

 

Bai Yunfei zamanı tahmin etti ve dedi: “Endişelenme. Artık bunu bildiğime göre, kesinlikle hepinizi kurtaracağım. Öncelikle beni onların kilitli tutuldukları yere götür. Şu anki durum hakkında biraz bilgi edinmem gerek.”

 

Orta yaşlı kadının rehberliğinde, Bai Yunfei hapishane hücresi gibi görünen külüstür bir yapıya vardı. Beklenmedik bir şekilde kapıda hiçbir koruma yoktu hatta kapıyı kilitlemeye bile uğraşmamışlardı.

 

Daha kapıya yaklaşmadan, Bai Yunfei içeriden gelen birkaç adamın çapkın gülüşlerini ve yalvaran kadınların seslerini duydu.

 

Yunfei’nin ifadesi değişti, ama orta yaşlı kadın bunlara alışmış gibiydi, ıstırap dolu gözlerle dedi: “Tekrar gelmişler. Son zamanlarda bu haydutlar bütün gün korku içinde yaşıyorlar. Onların streslerini atabilecekleri bir yer yok, bu yüzden kadınlara eskisinin iki katı işkence ediyorlar…”


“Bunlar… Benim yüzümden mi? Ben haydutları baskı altına soktuğum için, onlara iki kat mı işkence ediyorlar?”
Bai Yunfei bir an için içinden geçirdi. Kalbinde tarifi mümkün olmayan bir his vardı.

 

Aniden kafasını kaldırdı ve hızla odaya girerken bedeni bulanıklaştı.

 

Odaya girdiği an, içerideki durumu net olarak gördü. Oda, beş eşit hapis hücresine bölünmüştü. Her bir hücrede yaklaşık on kadın duvarların köşelerinde titreyerek birbirlerine sokulmuşlardı.

 

Bai Yunfei’ye en yakın hücrede, altı tane haydut iğrenç çıplak bedenleriyle birkaç genç kadının etrafında toplanmışlar, onların zaten yıpranmış olan kıyafetlerini yırtıyorlardı.

 

Sırtları kapıya dönük olan haydutlar içeriye birisinin girdiğini fark etmediler. Bai Yunfei’nin gözleri gördüklerinden dolayı öfke fışkırıyordu. Göz açıp kapayıncaya kadar, bir haydutun arkasına atıldı ve elindeki Buz Dikenini tereddütsüz bir şekilde adamın kalbine sapladı!

 

Oradaki kadınları korkutmamak için, Bai Yunfei o altı haydudu temiz bir şekilde öldürdü. Onların hepsi göz açıp kapayıncaya kadar kalpleri delinerek öldürüldüler.

D.N: Kan-man fışkırtmamış yani

 

Kadınların bu ani olay yüzünden ödleri patlamıştı. Hepsi şaşkınlık içinde ağızlarını açarak Bai Yunfei’ye baktılar.

 

Tam bu sırada, orta yaşlı kadın da içeri girdi. Bai Yunfei’nin altı haydut cesedini çöp atarmış gibi yığdığını görünce, hafifçe titredi. Ama çok hızlı bir şekilde tepki verip, hemen Bai Yunfei’nin yanına yürüdü ve kısık sesle o kadınlara dedi: “Ses çıkartmayın millet! Korkmayın! Bu kişi bizi kurtarmak için geldi!”

 

Görünüşe göre o, bu kadınlar arasında sözü geçen biriydi. En azından söylediği şeyler diğer kadınları rahatlatmıştı. Hatta durumu anladıktan sonra, ara sıra korku ve umut içeren ifadelerle çaktırmadan Bai Yunfei’ye kısa bakışlar atarlarken, kendi aralarında kısık sesle heyecanlı bir tartışmaya tutuldular.

 

On dakika sonra, bir haydutun kıyafetlerini giymiş olan Bai Yunfei kapıya doğru yürüdü ve orta yaşlı kadına dedi: “Hepiniz burada bekleyin ve kapıyı sıkıca kapatın. Ben gelmeden ne olursa olsun asla açmayın. Anladınız mı?”

 

Yunfei ayın konumunu gözlemledi ve saati tahmin etti*. Bedenini evlerin gölgelerinde gizleyerek, çabucak orta yaşlı kadının, yardımcı liderin yaşadığını söylediği avlulu evlere doğru yola koyuldu.

 

Ç.N*: Bu zamanı tahmin etmek yukarıda da geçmişti içime sinmeyince ÇN atayım dedim. Yani anlamışsınızdır herhalde ama aşağı yukarı saatin kaç olduğuna dair tahmin yürütmek. Saati bilecek ki plana göre hareket etsin yani. O tarz bir şey.

 

… … … …

 

Yang Tian yatağının üzerinde bağdaş kurmuş, bu geceki araştırmaya hazırlanmak için durumunu ayarlamak adına ruh gücünü yönlendiriyordu. Ama biraz tedirgin hissetti ve pratiğe odaklanamadı. Bunun yerine, giderek huzursuzlaştı.

 

Aniden, belli belirsiz savaş çığlıkları içeren bir ses duydu

 

“Yardımcı lider! Durum kötü! Düşman saldırmak için tekrar geldi!” Acil bir çağrı odanın dışında çınladı. Yang Tian içinden korkmuştu. Hemen yanındaki büyük kılıcı aldı ve çabucak odadan dışarı çıktı. Kapıyı hızla açtığında, az önce rapor veren adam hala orada duruyordu. Yang Tian onu umursamadan kalenin salonuna gitmek için yola koyulurken aynı zamanda bir emir verdi: “Herkese savaşa hazırlanmalarını söyle! Lider ve…”

 

Söylediği şeyi bitiremeden, aniden sırtında bir soğukluk hissetti ve tüyleri diken diken oldu. Ölüm korkusu zihnini kapladı. Dikkatlice düşünmek için zamanı olmadığından yıldırım gibi arkasını dönüp büyük kılıcını göğsünün önüne kaldırdı.

 

Aynı zamanda, düşünmeden sağ ayağıyla kendisine arkadan saldıran kişiye tekme attı. Birkaç adım geriye doğru sendeledikten sonra, kalp bölgesinde bir soğukluk hissetti. Bakmak için kafasını indirdiğinde elindeki kalın kılıcın gövdesinde bir delik olduğunu görünce şok oldu. Yaklaşık 1 cm derinliğinde bir delik de neredeyse canını alarak göğsünde açılmıştı!

 

Li Chengfeng’in dağın eteğinde bir saldırı yaparak oluşturduğu karışıklıktan faydalanarak, Bai Yunfei bir habercinin kılığına girip düşmana gizli bir saldırı yapmıştı ama beklenmedik bir şekilde bu saldırı işe yaramamıştı.

 

Yang Tian yarasından gelen soğukluk dalgalarını hissetti. Tekrar kafasını kaldırıp, rakibinin elindeki mavi mavi parlayan kısa dikeni görünce, şok içinde bağırdı: “Ruh eşyası! Sen…”

 

Hiç kimse bir savaş sırasında bu kadar gereksiz konuşmamalı!

 

“Bu savaşı hemen bitirmeliyim! Eğer o Lider buraya zamanında gelirse, başım belada olur!”

 

Düşmanın tekmesiyle geriye savrulan Bai Yunfei hafifçe hayal kırıklığına uğramış bir ifadeye büründü ama duraksamadan devam etti. Bileğini sallamasıyla, Buz Dikeni kayboldu ve kızıl Ateş Uçlu Mızrak elinde belirdi. Mızrağı doğrudan Yang Tian’a doğru sapladı.

 

“Bir uzaysal yüzük? Bu o!” Yang Tian kızıl mızrağı gördüğünde daha da hayretler içinde kaldı. Bu saplamayı engellemeye cesaret edemeyerek kenara çekildi ve zorlukla kaçınabildi.

 

Yine de sonuçta o birçok savaş tecrübesi olan bir ruh geliştiricisiydi. Bu nedenle hemen sakinliğini kazandı. En azından dışarıdan öyle görünüyordu. Yana kaçıp mızrağı savuşturduğunda zihni son hızda çalışıyordu: “Beklenmedik bir şekilde kaleye sızmış! Ama o yalnızca orta seviye bir Ruh Kişiliği. Ellerinde çok güçlü bir ruh silahı olmasına rağmen eğer Lider gelene kadar onu oyalayabilirsem… Biz kazanırız!”

 

Savaşma ruhunu yeniden kazandıktan sonra, Yang Tian yavaş yavaş durumu toparladı, hatta karşı saldırı yapmaya bile başladı. İkisi, güç noktasında yakın sayılırlardı, bu yüzden silahların parlamaları ve gölgelerin dansları birbirine karışmıştı. Bir grup haydut savaş seslerini duyduktan sonra buraya gelmişler, kapının dışında toplanmışlardı. Ama hiçbiri savaşa karışmaya cesaret edemiyordu.

 

Savaş devam ettikçe, Bai Yunfei git gide daha da huzursuzlanıyordu. Zaman geçtikçe, ifadesi git gide daha da çirkinleşti. Bununla birlikte Yang Tian içinden heyecanlanmıştı ve görünüşe göre savaş devam ettikçe daha da cesaretleniyordu.

 

Gözleri kararlılıkla parlarken, Bai Yunfei aniden savaş şeklini değiştirdi. Beklenmedik bir şekilde, pervasızca saldırmak için, vücudunun çoğunu savunmayı bıraktı.

 

Yang Tian’ın gözleri parladı. Rakibinin doğru düşünemeyecek kadar sabrını yitirdiğini düşündü. Bir saldırıdan yana kaçınır kaçınmaz, uzun kılıcını tereddütsüz bir şekilde art arda Bai Yunfei’ye savurdu.

 

Ding! Ding! Ding! Metalin metale çarpma sesleri çınladı. Bai Yunfei beklenmedik bir şekilde kasıtlı olarak birkaç kılıç darbesini doğrudan vücuduyla karşılamıştı. Her ne kadar +10 hafif zırh Yang Tian gibi orta seviye bir Ruh Kişisi’nin saldırısı altında sağlam kalmaya devam edemese de, onun bazı darbeleri zırhı kırmıştı, zırh hasarın çoğuna karşı koymuştu. Bai Yunfei’nin belinde de birkaç yara oluştu ama onlar pek de ciddi yaralar değillerdi.

 

Yang Tian bir kez daha şok oldu. Üstelik rakibin belinin sol tarafına başka bir kılıç darbesi vurduğunda, aniden kendisine garip bir tepki kuvveti geldi. Bu, +10 hafif zırhın ek etkisinden başka bir şey değildi: Hasar yansıtma! Bunu hiç tahmin etmediğinden dolayı, uzun kılıcı neredeyse elinden fırlayacaktı, kolu da dışa doğru savrulmuştu. Bai Yunfei bu fırsatı değerlendirdi ve mızrağını sapladı. Mızrağın ucu titrek kırmızı bir ışıkla parlıyordu.

 

Yang Tian kaçınmak için elinden geleni yaptı ama yine de mızrağın ucu sol omzunu deldi. Yalnızca göz açıp kapayıncaya kadar vücuduna yayılan kavurucu bir sıcaklık hissetti. Hatta sol omzu yanmış gibiydi ve sol kolunu tamamen hissetmiyordu!

 

Tek kötü yanı, patlama özelliğinin etkinleşmemiş olmasıydı. Öbür türlü bu darbe tek başına onu öldürmek için yeterli olurdu!

 

Gözleri derin bir dehşetle dolan Yang Tian, geri çekilmek istedi, ama Bai Yunfei onu engelledi bu yüzden umutsuzca direnmekten başka çaresi yoktu.

 

Ardından kapıda bir yaygara koptu. Yang Tian göz ucuyla Han Xiao’nun oldukça şaşkın bir ifadeyle aceleyle geldiğini gördü. Dişini sıkıp kılıcıyla, Bai Yunfei’yi bir adım geri çekilmek zorunda bırakan güçlü bir darbe vurdu, ardından Bai Yunfei’den uzaklaşarak bütün gücüyle kenara zıpladı ve bağırdı: “Lider, bana yardım edin…”

 

Kenara zıpladığı sırada, Bai Yunfei’ye göz ucuyla baktı ve Bai Yunfei’nin onu kovalayıp saldırmadığını görünce içinden oldukça sevindi. Yere indiği gibi, lider ile birlikte bu adamı öldürmek için arkasını dönmek istedi. Ama Bai Yunfei’nin mavi bir şeyi şimşek gibi hızla elinden fırlattığını gördü.

 

Ardından mavi bir ışık birdenbire göğsünü deldi!

 

Bölüm İsmi: Yardımcı lideri öldürmek!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr