Bölüm 97: Buz Kralı Birliği

avatar
4078 4

God and Devil World - Bölüm 97: Buz Kralı Birliği


 

Çeviren ve Düzenleyen: Arthas

 

Lu Wen, Yue’ya merakla “Kardeş Yue, o kıza bisküviyi niye direkt olarak vermedin?”diye sordu. Yue’nun o liseli kız için dikkat ayırmayacağını bilse de bisküviyi onun cebine katarken görmüştü.

Yue sessizce “Eğer ona direkt olarak verseydim korkarım ki bisküviyi yiyemeden başkaları tarafından çalınacaktı.”dedi.

Chen Zhiguang “Lu Wen, aynı kardeş Yue’nun söylediği gibi! Bu yerdeki kanunlar ve kurallar ve pek iyi değil. Hırsızlık, tecavüz ve şiddet suçları bulunduğu takdirde ölümle cezalandırılmıştır ama hâlâ yapanlar var.”dedi.

İnsanların çok aç olduğu sürece her şey olabilirdi. Tecavüz ve hırsızlık gibi suçlar ölümle sonuçlanmasına rağmen bazı insanların kalplerindeki aşılamaz karanlık hâlâ onları böyle şeyleri gizli bir şekilde yapamaya itiyordu.

“Büyük kardeş! Gel ve oyna. Bir gece için iki yemek pulu!”

“Büyük kardeş, gelip benimle oynamak ister misin? Bir çanta anlık erişte ile bir gece!”

Çok geçmeden Yue ve grubu lise öğrencisi akınına uğramıştı. Birkaç kadın sıraya düzenli bir şekilde girmişti. Çok acıkmış olan kadınlar kendini satmak için yarışıyordu.

Yue ilk defa kendini bu kadar korkusuzca satmaya çalışan kadınları görünce “Görünüşe göre Long Hai Şehri de pek iyi bir yer değil.”dedi. Bu acıkmış ama itibarın bir parçasını bile taşımayan kadınlara bakınca daha önceki fikirlerini sorgulamaya başladı.

Yue daha önceleri Long Hai şehrine gelmek istiyordu çünkü hükümetin eski görevlerini yerine getirdiğini umuyordu. Hayalinde şehir insanların kıyafet ve yiyecek sıkıntısı çekmediği bir yerdi. Böyle bir yerde Yue insanlarla iyi geçinebilir ve güvenilir birkaç arkadaşı yanına alıp Nanning şehrine giderek aile ve arkadaşlarını arayabilirlerdi.

Chen Zhiguang böyle bir durumu halletmek için yeterliydi ve Yue’nun kaşlarının kırıştığını görünce yüzü asıldı ve kadınlara dönerek “Yuvarlanmaya başlayıp bir daha gelmezseniz iyi olur! Aksi hâlde hepiniz kendinizi parmaklıklar ardında bulursunuz!”dedi.

Chen Zhiguang’ın hükümet görevlisi kıyafetini gören kadınların yüzü korkuyla doldu ve birer birer geri çekildiler.

Bir hükümet görevlisi bu hayat kadınlarının karışabileceği bir şey değildi. Z-Z-Çağında hükümet için çalışan birini rahatsız etmek hiç de bilgece bir davranış değildi.

Yue yolun iki tarafına da bakınca kaşları hafifçe kırıştı. Yolun iki tarafında da açlıktan kırılan kadınlar düzenli bir şekilde duruyordu. Bazıları makyaj bile yapmıştı. Hatta kaba saba görünen kadınlar bile kendini satmaya çalışıyordu. Aslında onlardan yüzlerce vardı.

Phoenix yolundan oldukça uzaklaştıklarında Yue birkaç askerin koruyuculuk yaptığı bir sokak gördü. Yolu kapatmışlardı. “Burası neresi?”diye sormaktan kendini almadı.

Kıyafetleri yeniydi ve açlıktan acı çekmedikleri her hallerinden belliydi. Yue son moda kıyafetler giyen ve bir pekin köpeğiyle yürüyüşe çıkan bir kadın bile gördü.

Sokak son derece temiz ve düzenliydi. Aynı Z-Çağında olduğu gibi. Fakat o sokaktan sonra acımasızlık başlıyordu. Herkes açlıktan kırılıyordu, kendini bir parça ekmek için satmaya hazırlardı. Sokağın içi ve dışı, biri cennet biri dünya, iki dünya bir araya gelmiş gibiydi.

Chen Zhiguang gözlerindeki hafif kıskançlıkla “Orası özel bölge. Sadece yüksek kademe memurlar ve yüksek rütbeli askerler girebilir oraya. Oradaki erzaklar en iyisidir. Bizim gibi sıradan hükümet görevlileri günde zar zor yemek yiyebilir. Et ve sebze hakkında düşünmeyiz bile. Fakat özel bölgedeki insanların yaşamı endişesizdir. Et, sebze ve diğer iyi erzaklar hakkında endişeleri yoktur. Oradaki köpekler bile bizden iyi besleniyor.”dedi.

Chen Zhiguang bir hükümet görevlisi olmasına nazaran haftalardır et yememişti. Et erzağının çoğu özel bölgeye gidiyordu. Memurlar yarı aç etrafta gezip et yemeyi sadece rüyalarında görebilirlerdi.

Yue özel bölgeye bakarken “Zengin tok ve sarhoşken, fakir sokakta aç ve donuyor. Bu söz, durumu açıklamak için son derece uygun.”dedi ve ayrılmaya hazırlandı.

(ÇN: Cümle tam öyle değildi ama böyle daha mantıklı geldi.)

Tam ayrılmak üzereyken kibirli ve baskın bir adam, askeri bir manto ve siyah bir bot giyinmişti, yanında yedi palalı adam da getirerek Yue ve grubunun önünde durdu ve yollarını kesti.

Patron gibi gözüken ve askeri kıyafetler giyinen genç adamın garip bir görünüşü vardı, Yue’yu azarlayarak “Evlat, sen burada yenisin. Bu genç efendinin terörü. Burada yaşamak için genç efendiye koruma parası vermen gerekir. Yanındaki insanlarla birlikte yanınızdaki tüm yiyeceğin yarısını ve yemek pullarının yarısını bize ver.”dedi.

Adamın arkasındaki diğer yedi adam palalarını sallayarak güç gösterisi yaptılar.

Yue, askeri gücünü gösteren adamların karşısında kaşlarını çattı ve “Kampın silah taşımaya izin vermediğini sanıyordum. Bunların nasıl bıçakları var?”dedi.

Chen Zhiguang güldü ve “Kurallar ölü ve insanlar canlıdır, Kardeş Yue! Bir bağlantın olduğu sürece kampa silah sokmak hiç sorun değil. Kara borsa da yemeğin olduğu sürece her şeyi alabilirsin. Bu genç adamın adı Hou Jinbiao. O, dört büyük gelişimciden biri olan Buz Kralı Zhang Yun’un adamlarından biri. Onu rahatsız etmeye çok fazla kişi cesaret edemez.”dedi.

(ÇN: Demek dört büyük gelişimci… Buz Kralı, Ateş İmparatoru, Hava Prensesi vs. derken Fairy Tail takımı kursak güzel olur. :D)

(DN: Salamander de olur.)

Chen Zhiguang, Hou Jinbiao’ya “Jinbiao bana biraz yüz ver. Bu sefer koruma parası alma.”dedi.

Hou Jinbiao’nun yüzü çirkinleşti ve “Chen Zhiguang ne diyorsun sen! Genç efendinin sana yüz vermesi mi? Sen patrona siktir git demeye cesaret eden bir hükümet çalışanısın sadece. Eğer koruma parası ödemezseniz patron bizzat işleri yoluna koyacak!”dedi.

(ÇN: Bu adamın ismini yazması çok zor yaw.)

Chen Zhiguang, Hou Jinbiao tarafından azarlanınca yüzü hemen kireç beyazına döndü. Onun hükümetteki rütbesi sadece normal insanlara bulaşmaya yeterdi. Güçlü gelişimcilerin koruduğu bu insanlara bir şey yapmaya cesaret edemezdi. Bu nedenden dolayı o Yue’nun korkutucu gücünü gördükten, Yue’nun emri altındaki birkaç kişiden biri olmak istemişti.

Hou Jinbiao, Chen Zhiguang’ı azarladıktan sonra kafasını çevirdi ve Gou Yu ile Lu Wen’i gördü. Bakışları çapkınlıkla parladı. O tarafa gitti ve Gou Yu’yu göğsünden kavrayıp ağzını şapırdatarak “Ne kadarda tatlı kızlar bunlar. Hadi genç ustanın daha iyi hissetmesini sağla! Senin ilk kocan olabilirim. Hahahah!”dedi.

(ÇN: Arkandaki havalı bir isme sahip olan gelişimci bile seni artı kurtaramaz ismi yazılması çok zor olan eleman.)

Lu Wen ve Gou Yu’nun ifadeleri yıldırım hızında değişti ve hemen Yue’nun arkasına çekildi.

 Hou Jinbiao’nun ifadesini gören Yue’nun gözleri soğuk soğuk parladı ve ileri bir adım atarak Hou Jinbiao’ya acımasız bir tekme gönderdi. Bir gelişimcinin gücü o tekmenin içindeydi ve onun aile mücevherlerini olduğu yerde patladı.

Hou Jinbiao acı içinde ağlamaya başladı ve yere çok sert bir şekilde çarptı.

“Sikelim onu! Buz Kralı Biriliğindeki birine vurmaya cesaret etti. Onu ölene dek dilimleyelim!”

“Siktir! O küçük amcığı dilimlememiz lazım!”

(ÇN: Adam bir tekmeyle aranızdan biriniz uçuruyor. Ne kafasız insanlarsınız yaw.)

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44257 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr