ST 1.22 - Yaşam Ve Ölüm (3)

avatar
4713 5

Stellar Transformations - ST 1.22 - Yaşam Ve Ölüm (3)


 

Çeviren: SteelAlpha – Düzenleyen: dunklesplatz – Yayıncı: F5 Tarikatı Lideri Useless…

 

 

     

"Hangisinin olduğu önemli değil, biriyle bile başa baş kapışmaya çalışsam, kazanmak için pek şansım yok." Qin Yu, kısa süre içerisinde kendisi ve karşısındakilerin güç seviyeleri arasında karşılaştırma yapmıştı. Şuan da ne yapması gerektiğini bilemiyordu. Her şeyden öte Qin Yu 13 yaşından bile büyük olmayan bir çocuktu. Buna rağmen dışsal uzmanlarla karşılaştırılabilse de hala dışsal uzmanların büyük ustası Zhao Yunxing den çok uzaktaydı.


Qin Yu'nun yapabileceği tek şey, kendisinin oluşturup geliştirdiği manevra kabiliyeti ve yakın dövüş becerilerine güvenmekti.



"Öl, velet !" Gu Ming öfkeyle bağırdı. Gözleri soğuk ışıklar saçıyordu. Kılıcını sıkıca tutarak Qin Yu'ya doğru doğrulttu. Tüm bedeni, Qin Yu'nun durduğu ağacın çatalına doğru, yaydan salınmış ok gibi fırladı.



Qin Yu'nun vücudu hemen hareket etti. Bir maymun gibi, büyük ağacın etrafından dolanarak yere indi.



"Olduğun yerde kal !" Gu Ming, ağacın çatalından hemen yere doğru atıldı. Ancak Qin Yu soğukça gülerek : "Bir haydut liderinin, sinsi bir saldırı yapacağını asla düşünmezdim." bunu söylerken çoktan 10 metre uzaklaşmıştı. Biraz önce durduğu yerde, Wu Tuan'ın tekmesi yüzünden büyük bir çukur oluşmuştu.



"Doğrusu arkandan saldırdığımı fark ettin. Bazı becerilere sahipsin." Wu Tuan'ın kaşları kalktı.



Ama Qin Yu kendinden emindi. Oluşturduğu manevra kabiliyetinin ilkeleri neydi ? Rüzgar kuvvetlerini hissetmek ve rüzgarın direncini kendi yararına kullanabilmek... Qin Yu gözleri kapalı bile olsa rüzgarın kuvvetini kullanarak etrafını hissedebiliyordu.



Bir kişi ne zaman bir hareket yapsa, rüzgar değişiyor ve Qin Yu da bunu tespit edebiliyordu. Bu aynı zamanda Qin Yu'nun o kadar kişi tarafından saldırıya uğramasına rağmen her saldırıdan kaçınıp elinin tek hareketiyle karşısındakini öldürmesinin arkasındaki sırdı.



"Bana sinsice yaklaşmak mı istiyorsun ? Rüyanda görürsün !" Qin Yu iki büyük düşmanına baktı. Son derece öfkeliydi.



"İkinci kardeş, bu veledin manevra kabiliyeti çok sıra dışı, hadi beraber saldıralım !" Wu Tuan emrini verdi. Gu Ming ve Wu Tuan hemen vücutlarındaki içsel enerjiyi aktif edip sahip oldukları son hızda Qin Yu'ya doğru atıldılar. Gu Ming ve Wu Tuan'ın son hızları güçlü rüzgarlar oluşturdu ama Qin Yu bambaşka bir seviyedeydi.



Çok ustaca ve rahat bir tavırla vücudunu hareket ettirdi. Çok hızlı olmasına rağmen çok az bir rüzgar sesi oluşturmuştu. Sadece yanındaki bir kişi sesini duyabilirdi.



"Oluşturduğum manevra kabiliyeti daha tam tamamlanmadı. Tamamlandığında hiçbir rüzgar oluşturmadan şimşek kadar hızlı olacağım." Qin Yu sessizce iç çekti. Ama o anda, arkasında 2 adam tarafından oluşturulan keskin bir rüzgar sesi duydu. Qin Yu küçümseyici bir şekilde gülümsedi. Bir anda, 2 adamı arkasında bırakarak, birkaç yüz metre uzaklaştı.



"Kaçma !" Wu Tuan ve Gu Ming son derece öfkelenmişlerdi ama ellerinden hiçbir şey gelmiyordu. Önlerinde ki Qin Yu avlanan bir leopar kadar güçlü ve kurnaz bir tavşan kadar çevikti. Çok hızlı hareket etmesine rağmen en ufak bir rüzgar sesi dahi duymuyorlardı.



"Hey, siz iki osuruk bombası, yapabiliyorsanız beni yakalayın." dedi Qin Yu kahkaha atarak. 2 düşmanı karşısına aldığında, kazanmak için en ufak bir şansı dahi yoktu. Bu yüzden sadece manevra kabiliyetine güveniyordu.



Qin Yu uzaklara doğru koştu. 2 adamda aceleyle arkasından gittiler, kovaladıkça daha da öfkelenip bıkıyorlardı. Basitçe Qin Yu'yu yakalamalarının imkanı yoktu. Ayrıca arkasından gittikçe, Qin Yu ile aralarındaki mesafe artıyordu. Qin Yu da sözleriyle onlarla alay etmeye devam ediyordu. Aniden -



"Velet, eğer kaçmaya devam edersen tüm köyü katledeceğim." Wu Tuan aniden gürültülü bir şekilde bağırdı. Qin Yu'nun vücudu, yıldırım çarpmış gibi aniden hareket etmeyi kesti.



"Ne yapmak istiyorsun !" Qin Yu yavaşça arkasına döndü ve çok uzakta olmayan iki adam soğukça baktı.

 

"Ha-ha, sonun kaçmayı bıraktın." Wu Tuan kafasını kaldırıp gürültülü bir şekilde kahkaha attı. Sonrasın da Qin Yu'ya zehirli bir akrep gibi bakarak : "Hala ne istediğimi mi soruyorsun ? 100 kardeşimi öldürdükten sonra hala ne istediğimi mi soruyorsun ? Ha-ha-ha, çok komik be, adam!!!"



Gu Ming de arkasından Qin Yu'ya bakarak kahkaha atıyordu.



"Kaçmaya devam et. Sen kaçabilirsin ama oradaki köylüler çok uzaklaşamaz. Bu küçük köyde birkaç 100 insan yaşıyor. Hepsini öldürmesi çok kolay olacak. Niye kaçmıyorsun, velet ?" Diye sordu Wu Tuan, Qin Yu'ya bakarak. Çok kararsız görünüyordu.



Wu Tuan'ın yüzüne bakınca, Qin Yu'nun aklına sadece bir kelime geliyordu- psikopat!



"Xiao Yu, çabuk kaç, bizim için endişelenme. Çabuk kaç !" Tie Shan gürültü bir şekilde bağırdı. Endişeden tüm yüzü kızarmıştı. Az önce, Wu Tuan'ın sadece bir tekmesiyle yerde büyük bir çukur oluşturduğunu görmüştü. Ayrıca Qin Yu'nun sıradan haydutları tek hamlede öldürdüğünü de görmüştü. Qin Yu kaçmaya devam ediyordu bu nedenle onun bu 2 haydut lideriyle dövüşemeyeceğini anlamıştı.



Qin Yu'nun yüzü ifadesizdi. Sadece önündeki Wu Tuan ve Gu Ming'e bakıyordu.



"Sen çok iyi ve çok cesursun değil mi? Kim senin bu değersiz insanlar için kaçmadığını düşünebilir ki ?" Wu Tuan yumruğunu sıktı ve anında çeşitli kıtlama sesleri geldi. Qin Yu'ya bakarak soğukça kahkaha attı : "Velet, sen çok dürüstsün. Senin ellerini bağlayıp teslim olmanı istemiyorum. Sadece kaçmayı bırakmanı ve benimle dövüşmeni istiyorum."



"Kes zırvalamayı. Eğer benimle dövüşmek istiyorsan hadi dövüş benimle !" Qin Yu'nun yüzü önceki gibi ifadesizdi.



Wu Tuan irkildi. Sonrasında gürültülü bir şekilde kahkaha atarak : "Sana saygı duyuyorum. Daha çocuk olmana rağmen çok dürüst ve çok cesursun. Çok kötü, senin gibi cesur adamlar sonunda hep ölür." Bunu söyledikten sonra Qin Yu ya doğru adım atmaya başladı.



Qin Yu'nun aklı sakindi. Tüm dikkatini Wu Tuan'ın vücuduna odaklamıştı. Wu Tuan'ın müthiş gücünü biliyordu bunun için sakin olmalı ve rakibinin zayıf noktalarına odaklanmalıydı. Öldürücü darbeyi indirmek için rakibinin hata yapmasını beklemekten başka şansı yoktu.



"Ha-ha, yumruğumun tadına bak!" Wu Tuan, Qin Yu'nun yanına gelmişti. Aniden tüm vücudu bir bufalo gibi vahşice atıldı. Houtian seviyesinin sınırındaki içsel enerjisiyle oluşturduğu Küstah Boğa Gücü içsel tekniği tamamen vücudunda patlıyordu. Vücudundaki tüm kasları dışarı çıkmış, ve mavi damarları daha da belirginleşmişti. Çeşitli enerji dalgaları sağ yumruğunun etrafında dönüyordu. Hiç kimse o yumruğun gücünden şüphe duymuyordu. 



Qin Yu aniden gözlerini kıstı. Vücudu tıpkı rüzgarla uçan kelebek gibi yükseldi. Aynı anda eli pençe formunu aldı ve şiddetle Wu Tuan'ın sağ bileğini kavradı.



"Benim için kırıl !" Qin Yu gözlerini şiddetle açtı ve öfkeli bir şekilde kükredi ! Aynı zamanda pençesindeki parmakları güçle dolup taşıyordu. 5 yıllık eğitiminin sayesinde korkunç parmak gücü bir tuğlayı tek kavrayışta kolayca parçalamasına olanak sağlıyordu. Qin Yu'nun parmak gücü şüphesiz ki çok iyiydi. O anda, Qin Yu tam olarak sağ bileğinin eklem yerini kavramıştı.



"Humph!" Wu Tuan soğuk bir kahkaha attı.



"Ne !?" Qin Yu 5 parmağının da elektrik çarpmışçasına sızladığını ve çok güçlü bir enerji katmanından hasar aldığını hissetmişti. "Bu iyi değil !" Qin Yu'nun basitçe saldırısına devam etmek için yeterli zamanı yoktu. Aniden çok hızlı bir şekilde çömeldi ve sol avucuyla yere vurdu. Tüm bedeni yerden havalandı ve başka bir tarafa doğru savruldu.



"Hah!"



Wu Tuan'ın ağır bacağı Qin Yu'nun biraz önce olduğu yerdeki havayı yaladı. Eğer Qin Yu birazcık daha yavaş olsaydı, Wu Tuan'ın tekmesi tarafından vurulmuş olacaktı.



Qin Yu'nun yüzü aniden renk değiştirdi. Aniden sıçradı. Sol omuzundan keskin bir acı gelince 2 kere daha sıçradı. 10 metre kadar uzaklaştıktan sonra, etrafında dönerek soğukça kendisine sinsice saldıran Gu Ming e doğru baktı.



"Çok tehlikeliydi." dedi Qin Yu Gu Ming e bakarken. Ancak sol omuzu korkunç derecede ağrıyor ve durmadan kan akıyordu.



Wu Tuan'ın saldırısından kaçmadan biraz önce, Gu Ming çoktan sinsi bir saldırıya hazırlanmıştı. Qin Yu saldırıdan kaçtığı anda, Gu Ming'in esnek kılıcı, sırtından, kalbindeki yaşamsal noktaya doğru hedeflenmişti. Neyse ki Qin Yu'nun vücudu yanlamasına hareket ettiğinden, ölümcül kılıç saldırısı yalnızca sol omuzunu delmişti.



"Reflekslerin baya hızlı. Bu bile seni öldüremedi." Gu Ming'in dili dışarı çıktı ve kılıcındaki kanı tattı. Gözlerini açtığında, heyecanlı bir şekilde : "Kanının tadı çok güzel. Çok taze ve çok temiz, hiçbir kan tadıyla karışmamış. Sen bir bakire olmalısın, değil mi ?"



< ÇN : Biran bir "Hidan" daha mı geliyor dedim ;) >



Fakat Qin Yu bu iki adamla nasıl karşılaşacağını düşünüyordu.



Sahip olduğu güç çok iyi olsa bile, doğal bir güçle doğan yıllardır Küstah Öküz Gücüne çalışmış Houtian seviyesinin sınırındaki Wu Tuan ile karşılaştırılamazdı. Öbür taraftan Gu Ming zehirli bir bir yılan gibiydi. Esnek kılıcı her an sinsi bir saldırı yapabilirdi.



"Kaçma. Eğer kaçarsan tüm köylüleri katlederim." Wu Tuan  yürürken kahkaha atarak ona doğru geliyordu.



Bi önünde ki Wu Tuan a birde karşı koymaya güçleri bile olmayan köylülere baktığında Qin Yu yumruklarını sıkmadan edemedi. Ama sol omuzundanda devamlı yanan bir acı hissediyordu. Sonunda... Sol elinin saldırı gücü olumsuz etkilenmişti.



"Hız, Wu Tuan'ın hızı benden daha yavaş. Hızı kullan." Qin Yu gizlice kararını vermişti.



"Öl, Velet !” Wu Tuan soğuk bir kahkaha attı ve aniden bir öküz gibi ileri atıldı. Maymun gibi bir çeviklikle Qin Yu yan tarafa hareket etti ve Wu Tuan'ın koltuk altına tüm gücüyle yumruk attı. Wu Tuan bu saldırıyı kolunu geri çekerek kolayca blokladı.



"Bam !" Qin Yu'nun sağ yumruğu Wu Tuan'ın omzuna isabet etti ama sanki bir kayaya yumruk atmış gibiydi.


"Saldırın çok zayıf." dedi Wu Tuan küçümseyerek. Aslında, Küstah Öküz Gücü  içsel enerjiyle kas kuvvetini kaynaştırdığı için savunmasını da son derece güçlü kılıyordu. Bu savunma gücüne 13 Büyük Koruyucunun Şiddetli Antrenmanı sayesinde ulaşmıştı. Qin Yu'nun saldırıları basitçe onun savunmasını kıramazdı.



Bang! Bang! Bang! Bang! Bang!.....



Qin Yu'nun tüm vücudu son derece hızlı bir şekilde hareket ediyordu. Elleriyle durmadan, yumruklar, bıçak el saldırısı, mızrak el saldırısı gibi çeşitli formlarda yaşam noktalarına saldırıyordu. Ama Wu Tuan'ın savunması çok korkunçtu. Ölümcül noktalarını dikkatle koruyordu. Öbür taraftan da eklem gibi yerlerde, Qin Yu basitçe savunmayı geçebiliyordu.



"Öl !" Qin Yu, Wu Tuan ile karşılaşırken gözlerinde aniden soğuk bir ışık oluştu. Ölümcül saldırısı sonunda infaz için hazırdı. Bu şans için bekliyordu - düşmanının yaşamsal noktalarına saldırmak için. Yu Klanı'nın Tek Kılıç Tekniği düşmanını tek hamlede öldürmeliydi çünkü eğer ilk saldırı başarısız olursa, düşman ikinci saldırı için hazırlıklı olurdu.



"Ne !?" Wu Tuan sadece kara bir ışık yansıması hissedebilmişti -



Yu Klanı'nın Tek Kılıç Tekniği, Kılıcı Gizle, Kılıcı Çek!



Qin Yu sağ eliyle bir bıçak el saldırısı yapacağı sırada, siyah bir kısa kılıç aniden elinde belirdi. Bu o kadar hızlı olmuştu ki Wu Tuan tepki verecek zaman bulamamıştı. Yuchang kılıcı siyah bir ışık yansıması halinde direk Wu Tuan'ın boğazını kesti. Wu Tuan'ın içindeki Küstah Öküz Gücü otomatik olarak oraya doğru atıldı, ama.... Yuchang kılıcı kesinlikle sıradan bir kılıç değildi. Sadece düşük kalite Xian seviye olmasına rağmen bir Xian seviyesi kılıçtı. Yuchang kılıcı kolayca Wu Tuan'ın Küstah Öküz Gücü enerjisini keserek boğazına ulaştı.



"Pu!" Kan fışkırdı. Wu Tuan'ın gözleri şaşkınlıkla doluydu. Özünde bu veledi kolayca öldürebilirdi. O sadece Qin Yu ile oynuyordu. Onun gözünde, bu veledin onun savunmasını geçmesinin hiçbir yolu yoktu. Ama Qin Yu ile oynarken, hayatını sona doğru fırlatmıştı - Çoktan bir çocuk tarafından öldürülmüştü.



-----



"Öl!" Bir şans için bekleyen Gu Ming, gürültülü bir şekilde bağırdı. Qin Yu'nun Yuchang kılıcı Wu Tuan'ın boğazını kestiği sırada, Gu Ming'in esnek kılıcı çoktan sırtına ulaşmıştı. Qin Yu'nun basitçe sıyrılmak için zamanı yoktu. Biraz sonra ölecek gibiydi.



Gu Ming'in gözleri zalimlik ve kana susamışlıkla doluydu. Tüm köylüler korkmuştu. O anda Qin Yu'nun düşünecek yeterli zamanı yoktu. Gu Ming'in gözleri, bu çocuğu elleriyle öldüreceğini bildiğinden heyecanla parlıyordu.



"Ah!"



Aniden bir çift keskin pençe gökyüzünden indi ve Gu Ming'in kafasını kavradı. Gu Ming'in tüm bedeni gökyüzüne doğru çekildi ve o anda öldü. Aynı zamanda gökyüzğn kartal çığlıkları yankılandı. O anda Qin Yu boğazı kesilerek ölmüş önündeki Wu Tuan a bakarıyordu. Sonrasından kafası bir kavrayışla parçalanmış Gu Ming'in bedenine baktığında az önceki korkusunu üzerinden atamamıştı.



Yukarı doğru baktı. Xiao Hei keskin gözleriyle ona bakıyordu.



"Teşekkür ederim, Xiao Hei."



Qin Yu derin bir nefes alıp verdi. O anda sırtından soğuk terler akmış ve kalbi teklemişti. Ölümden kıl payı kurtulmuştu. Yaşam ve ölümün çizgisinde olmadıkça mücadeleyi hissetmenin bir yolu yoktu. Qin Yu'nun kalbi kademeli olarak değişti.



"Belkide.... Belkide antrenman yöntemlerimi biraz geliştirmeliyim." Sınırsız gökyüzüne bakarken, Qin Yu gizlice kararını vermişti. Bu savaşta Qin Yu 150 adam öldürmüş ayrıca kendiside ölmüştü. Diğer insanlar basitçe bu savaşın Qin Yu daki etkisini tahmin bile edemezdi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr