SOTR 4: Hadi Kendini Rezil Et

avatar
9606 12

Sovereign of the Three Realms - SOTR 4: Hadi Kendini Rezil Et


 

Burada bulunan birçok asili ayine gelmeye ikna eden Tianshui düküydü ve amaçları Jiang ailesini al aşağı etmekti.

 

Ancak kim onun için konuşacak cesareti kendinde bulabilirdi.

 

Tianshui dükünü savunmak demek tanrılara karşı gelmekti. Bunun yerine kralla münakaşa etmeye çalışsalar bu da prensesin iyileşmesini istemedikleri anlamına gelecekti.

 

Şişko Xuan’ın zihninde parçaları bir araya şimdi gelmişti ve kargaşayı seven biri olarak hemen o da katıldı ve “Tianshui dükü, sen değil miydin her zaman krala tüm asiller içinde en sadık ve cesur ben değilsem kimdir diyen? Şimdi sadakatini kanıtlama zamanı geldi ancak sen bahaneler uyduruyorsun ve üstüne düşeni yapmaktan kaçınıyorsun. Neler oluyor burada söylesene?"


“Tianshui dükü, Tüm Jiang ailesini katletmekten hakkında dokunaklı konuşuyordun, şimdi senden bu ölçüde bir istek talep edilmemesine rağmen altı üstü kendini 3 sefer tokatlatacak kadar küçülemedin mi?"


Jiang Chen kesinlikle bu fırsatı avucundan kaçırmazdı. Tuttu ve çoktan kaybetmiş düşmanına bir iğne daha batırdı. “Gözüken o ki; Tianshui dükünün en sadık ve cesur dük olduğu sadece bir şakadan ibaret. En iyisi bu söylemi pek ciddiye almamak.”


Tianshui dük’ünün buraya gelme sebebi Jiang Han düküne gülmekti, ancak kim düşünürdü ki her şey tersine döner ve düşmanı yerine herkes kendisine saldırır ?

 

Ancak Tianshui dükü de bu politika oyunlarında dünkü çocuk değildi ve hemen pozisyonunu aldı. Kendini beğenmiş* bir havada “Bu yaşlı dük, Majesteleri kendi canımı almamı istese gözünü dahi kırpmaz. Gönüllü olarak Majestelerinin yükünü azaltmak için onu sırtlanırım. Küçük Chen, Kendimi 3 sefer tokatlamak işin kolay kısmı ancak eğer bizle oyun oynuyorsan ne olacak peki?"


\\* https://eksisozluk.com/self-righteous--1347803. Kendini beğenmiş = self righteous

 

Eğer bu dedikleri gerçekten bir şaka ise bu burada bulunan tüm asilleri ve kralı mal yerine koymak demekti.

 

Jiang Chen daha da soğuk bir tonla “Tianshui dükü, Beni aşağılayabilirsin ancak tanrılara küfür edemezsin! Majesteleri, Bu adam sadece bir sefer değil birçok olayda ciddi anlamda boş konuştu. Tanrılar kızdırıldı ve korkarım size daha fazla yardım edemeyeceğim prensesin hastalığın hakkında.” dedi.

 

Doğu Lu duyduğu sözler karşısında dehşete düşmüştü ve içten içe öfkelenmişti. Seni lanet olası Tianshui dükü, neden ağırdan alıyorsun? Eğer söylediğin kadar sadık ve vatansever isen, artık at şu 3 tokatı kendine! Bir yol bul ve işini kolaylaştır. Emir verip altındakilere zorbalık yapan bir kral gibi görünmek mi zorundayım?

 

Aklından bu düşünceler geçtikçe kızgınlığı arttı ve kaşını çattı. Tianshui dükü vücut dili okuma konusunda uzmandı ve kralın duygularını gözlemlemeye çok zaman ayırmıştı. Kralın çok kızgın olduğunu anladı ve ansızın ve hızlıca kendini 8 sefer tokatladı.

 

Her tokat sert ve ses çıkaran biçimdeydi, ne kadar sert tokatlarsa kendini kralın öfkesinin daha çok yatışacağını biliyordu.

 

Yüzü şişmeye başlamış ve neredeyse bir domuzun kafasını andırır hale gelmişti.

 

Tokatlardan sonra gözler tekrar Jiang Chen çevrilmişti.

 

Jiang Chen acele etmeden “Sana kendini 3 sefer tokatlaman söylendi, 8 kere tokatlamanın manası ne? Asi misin? Tanrıların isteğine mi kızgınsın? Ya da Majestelerine mi sadakatsizsin? Neyse unut gitsin. Sadece bu sefere mahsus istemeye istemeye affedileceksin.”* dedi.

\\* Burada 3 değil 8 sefer yapması söylenilenden rahatsız olmuş gibi anlaşılacağı için üstüne gidiyor Jiang Chen

 

Her ne kadar o bu konuyu daha fazla irdelemeyeceğini söylese de aynısı dükün arkadaşları için söylenemezdi. Dük kendini tokatlarken sadece oturup izlemişlerdi ancak artık kendilerini tutmak zorunda değillerdi. Şimdi düke destek olmak için uygun zaman değil miydi? Bu tokatların bir karşılığı olmalıydı değil mi?

 

Dükün bir tanıdığı lafa girdi “Jiang Chen, daha ne kadar rol kesmeye devam edeceksin? Tianshui dükü kendini çoktan tokatladı. Eğer bir açıklama getiremezsen suç listene bir başkası daha eklenecek.”


“Evet, eğer bir açıklama yapmazsan kralı ve biz asilleri kandırdın demektir. Bu durumda tüm klanın katledilecek.”


Bu adamlar aynı şeyleri söylüyordu bu da onların aynı tarafta olduğunun göstergesi idi. Jiang Chen bu söylenenlere kayıtsız bir şekilde “Majesteleri, tanrıların tezahürleri son derece kutsal bir meseledir. Bu adamların ağzından katliamdan başka bir şey çıkmıyor. Tanrıları kızdırıp prensesin sağlığını tehlikeye atmaktan korkmuyorlar mı?” dedi.

 

Konuşmasını bitirdikten sonra birkaç adım ilerleyipp bu yaşlı adam kalabalığının karşısına geçti. Kızgın bir şekilde onlara ders veriyordu.

 

“Hepiniz prensesin hastalığı hakkında yaygara koparıyorsunuz ancak gerçekten bunu önemsiyor musunuz?”


“Bu kutsal prensesi iyileştirme görevi sizin gözünüze nasıl görünüyor? Düşmanlarınıza acı çektirmek ve iyi kalpli insanları baskı altına almak için bir araç mı sadece?”


“Tianshui dükü sürekli Jiang ailesini katletmekten bahsediyorsun. Eğer ölümden dönecek kadar büyük bir şansım olmasaydı nasıl bu prensesin hastalığı hakkındaki ilahi mesajı Majestelerine iletecektim. Sizin o çok böbürlendiğiniz sadakatiniz kralı uçurumun kenarına itip prensesin hayatını bitirmekten mi ibaret.”


“Güçlü ve muhteşemsiniz ancak hanginiz bir adım ileri atıp prensesin hastalığı hakkında açıklama yapabilir? Bunu yapacak yeteneğiniz yok ancak buna sahip olanları kıskanıyorsunuz ve hatta tanrılardan gelen mesajı iletmemi yasaklıyorsunuz. Bu ilahi mesajı ölümden döndükten sonra aldım. Bu benim için kolay mıydı? Ya tanrılar kızarsa ve bu yüzden cayarsa, bunun sorumluluğunu alabilir misiniz?"


“Size son bir sorum var, eğer tanrılar gerçekten sinirlenirse ve prensesin hayatını kurtarmak için sizin aile klanlarınızın katledilmesini isterse. Sadakat ve cesurluktan bahsediyorsunuz ya, prensesin hayatını kurtarmak için aile klanlarınızın katledilmesine gönüllü olur muydunuz?”


Jiang Chen gökten düşen ok yağmuru gibi suale tutmuştu onları ve bundan büyük bir keyif alıyordu. Bu bahaneleri kullanıp o asillerinin üstüne kara bulutlar gibi çökmüştü. Söyleyecek söz bulamıyorlardı sadece şaşkınlık ve korku içinde bakıyorlardı!

 

Özellikle son soru onların her birinin yüz ifadelerini büyük bir biçimde değiştirmiş ve korku ve dehşet salmıştı içlerine.

 

Buraya gelme sebepleri Tianshui düküne yardım edip düşmüş düşmanları Jiang ailesine bir tekme daha atmak içindi. Ancak şimdi, Tianshui dükünün destekçileri kendilerinde o cesareti zorlamalarına rağmen kendilerinde bulamıyorlardı.

 

Eğer bu velet tanrıların isteği bahanesi adı altında Majestelerini onların klanlarını katletmesine ikna ederse …

 

Majestelerinin prensese duyduğu karşılıksız sevgisini düşünürsek bu gayet muhtemel bir durumdu.

 

Jiang Chen etrafındaki bu korkudan solmuş yüzlere baktığında aklında sadece bir düşünce vardı;

 

Kim tahmin ederdi bu ahlak yoksunu morukların sıkıştırmanın bu kadar tatmin edici olacağını.

 

Özellikle bu moruklar güçleri ve itibarlarıyla kendilerini bir bok zannettikleri için daha da güzeldi.

 

“Tamam, artık yeter. Genç dük sen söylemen gerekeni söyledin hatalı olanlarda kendini cezalandırdı. Asıl konumuz olan prensesin hastalığına dönelim.”


Tam da bu zamanda tarafsız olan 3.parti araya girip ortamı yumuşattı. Açıkçası, tarafsız seyircilerin hangi aileye ne olduğu onlar için önemli değildi ancak ortamın gerginliği kralın endişelerine bir çözüm olmuyordu.

 

“Prensesin hastalığı mı?” bu söylenenleri garipsedi ve “Kim söyledi prensesin hasta olduğunu? Daha önce prensesin hasta olmadığını söylemedim mi?” diye sordu.

 

Yine mi aynı şeyleri söylüyor bu velet diye içinden geçirdi Doğu Lu gözlerini Jiang Chen’e doğru çevirip. Hadi artık konuşmanı bitir. Arkası yarın* tarzı konuşma tarzını kes.

\\* Cliffhanger : Dizilerin sonunu en önemli yerde kesip gelecek bölüme bırakma durumu.

 

“Majesteleri, sizin bu aciz kulunuzun bir sorusu var. Prenses doğduğu zaman gün güneş tutulması mı vardı?” Jiang Chen hince bir gülüş atarak sordu.

 

Doğu Lu şaşırmıştı. Bunu nasıl bilebilirdi? Gerçekten tanrılar mı yardım ediyordu bu velede? Toplum güneş tutulmasının kötü şans getirdiğini düşünüyordu. Bu yüzden Doğu Lu bu konuyu gizli tutmuştu.

 

“Sadece prenses değil aynı zamanda prensesin annesi de güneş tutulmasında doğmuş olmalı. Bu fenomen 9 nesil devam etmiş ve miras korunmuş, böylece yin ve yangın dengesi bozulmuş. Böylece prenses yin yapılı bir bedenle doğmuş.”


Jiang Chen ağzından “yin yapılı beden” kelimelerini iç çekerek söyledi. Bu onun geçmiş hayatının belası olmuştu uzun yıllar. Onun Tanrısal güce sahip olan eski babası bile bu sorunu tam olarak çözememişti.

 

Bu yüzden prensese karşı dert ortağı gibi hissediyordu ve hemen problemin kaynağını tanılamıştı. Bu dert ortaklığından dolayı ölüyü oynamaktan vazgeçmişti çünkü prensesin durumu sayesinde Jiang ailesinin mevcut durumunu düzeltecek bir yol görmüştü.

 

Ayin sırasında osurmaktan başka ne kraliyet ailesini rencide edebilirdi? Ve ayinin yapılma sebebi prenses için şifa dilenmek değil miydi? Prensesin hastalığını çözmek bu pisliği temizlemenin en iyi yolu değil miydi?

 

Kim düşünürdü ki yin yapılı bedenle doğacağını? Bu tür insanlar milyarlarda 1 idi. Kim öngörebilirdi reenkarnasyon çarkı Jiang Chen’in karşısına bir tane çıkaracak.

 

Söylemek gerek ki; talih gizemlidir.

 

Ancak Prenses geçmişteki Jiang Chen kadar şanslı değildi. Ona Güneş Ay danı* temin edip hayatını uzatacak Gök İmparatoru babası yoktu, bu yüzden ömrü daha kısa olacaktı.

\\* Normal ilaç değil. Daha etkili ve yapımı daha zor.

 

Şu an 13 yaşındaydı ve tüm belirtiler 14 yaşından daha fazla yaşamasının zor olduğunu gösteriyordu.

 

“Yin yapılı beden?” Tüm asiler kendi aralarında fısıldaşıyordu daha önce hiç duymadıkları bu terimi. Eğer Jiang Chen bu kadar net ve detaylı konuşmamış olsaydı onu yüksek sesle yalancı ilan ederlerdi.

 

Eastern Lu’nun şoku atlatması zaman almıştı. Jiang Chen en azından güneş tutulmasıyla alakalı söyledikleri doğruydu. Doğu Zhirou ve annesi güneş tutulurken doğmuştu.

 

Doğu Lu, Jiang Chen’e inanmıştı artık. Gözüken o ki bu Jiang veledi gerçekten tanrıların mesajını iletiyordu.

 

“Peki, Jiang Chen yin yapılı bedeni iyileştirmek mümkün mü?" Heyecanlı bir şekilde sordu Doğu Lu.

 

“Yin yapısı bir hastalık değil, bir özür. Eğer prenses dövüş sanatları çalışmasaydı ve qi* antrenmanı yapmasaydı 40-50 sene yaşaması mümkündü. Ancak onu antrenman yapmaya zorlamak hataydı ve bu yüzden zaten zayıf olan qi’si daha da zayıfladı. Bu yüzden herhangi bir müdahale olmazsa 16 yaşından daha fazla yaşaması mümkün değil."


\\* qi= enerji ancak ben qi olarak kullanmaya devam edeceğim.

\\* evet farkındayım az önce 14 ancak şimdi 16 diyor. 14 eğer egzersizlere devam ederse 16 devam etmezse..

 

Bu teşhis kraliyet doktorlarının teşhisi ile aynıydı. Doğu Lu artık neredeyse şüphe dahi etmez duruma gelmişti Jiang Chen’in tanrılardan yardım aldığına.

 

Doğu Lu acele bir şekilde sordu, “Müdahale mi? Bu yin yapısının tedavisi için başka yollar da olduğu anlamına mı geliyor?


“Kesinlikle var. İlk adım dövüş sanatları alıştırmalarını durdurmak ve vücudun iç enerji kanallarını geliştiren hap alımına devam etmemek. Aksi halde 1 sene bile yaşamaz.”


Doğu Lu, biricik kızının vücudunun zayıf olduğunu ve bu yüzden sıkı bir egzersiz ayarlamıştı kızına. Egzersizler başarılı olmasa bile vücudu güçlendirmek kötü olmaz diye düşünmüştü. Fakat alıştırmalar geri tepmiş ve haplar ölümcül bir zehre dönüşmüştü..

 

“Daha sonra ne yapmalıyız?” utanç verici bir biçimde krala yakışmayacak şekilde sordu.

 

“Açık sözlülüğümü bağışlayın ancak prenses bir daha dövüş sanatları çalışamayacak. Yin yapısına sahip olan insanların ömrü kısa olur, en zor kısım da ömürlerini uzatmaktır. Bu süreç uzun olacaktır çünkü kısa süreli bir çözümü yok. Eğer Majesteleri bu aciz kulunuza güvenirse, lütfen prensesin gözetimini bana bırakın. Eğer güvenmiyorsanız beni zindanlara atın…” dedi Jiang Chen.

 

“Bu şekilde konuşmayın vekil Jiang. Sizinle konuştuktan sonra tıpkı güneşin bulutları aşması gibi aydınlandık. Zhirou senin gözetimin altında olacak. İstediğin her şey sağlanacak. Sana bu ejderha işlenmiş kraliyet madalyonunu bahşediyoruz. Bu madalyonla istediğin şekilde saraya girip çıkabilirsin ve kraliyet ailesine karşı diz çökmek zorunda değilsin.”


Doğu Lu gerçekten de tam bir kraldı. Sıradan bir insan onun cömertliğine ve kurnazlığına ulaşamazdı. Bir saniye önce Jiang Chen’in ölümünü istemiş bir saniye sonra ona ejderha işlenmiş kraliyet madalyonunu vermişti. Kimseye karşı eğilmek zorunda kalmayacaktı bu saraydaki 3 ekselansın bile sahip olamadığı bir onurdu.

 

Tianshui dükü umutsuzca yer yarılsa da içine girsem diye içinden geçiriyordu. Her ne kadar kral onun yüzünü kasıtlı olarak düşürmemiş olsa da Jiang Chen’e verilen büyük ödül kendini tokatlamasından daha kötüydü.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44254 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr