Bölüm 7: Yine mi Şans?

avatar
15233 64

King of Gods - Bölüm 7: Yine mi Şans?


 

Çeviri: RassNt

Düzenleme: Berkay Lamba

 

Zhao Feng mecburen yayı tekrar eline aldı ve yavaşça gerdi.

 

“Çocuğun duruşuna bak, acemi olduğu çok belli!”

 

“Hmph! Bu sefer de merkezi vurursa, arka tarafa ismimi yazacağım.”

 

Alandaki okçuların heyecanı yüzlerine yansımıştı ve Zhao Feng'i küçümsüyorlardı.

 

O kalabalıktaki en yetenekli kişi Zhao Yui idi. Özgüveni yüzüne yansıyordu, “Okçuluk yetenekleri sadece sayısız kez atış yaparak gelişir. Sadece bu şekilde bir zirve okçu olabilirsin.”

 

Bu sözlerini etraftaki diğer okçular başlarını sallayarak onayladı.

 

Zhao Feng gözlerini kıstı ama bu sefer sol gözünü kullanmadı.

 

Eğer kullansaydı kesinlikle tam ortadan vuracaktı.

 

Zhao Feng alttan almaya karar vermişti, bu yüzden sol gözünü çok az kullandı.

 

O anda zihnindeki Kesintisiz Meteor Okları yeteneği kalbiyle bütünleşti ve onun bir parçası oldu.

 

Zhao Feng'in vücudunun her bir parçası, nefesi de dahil, ufak bir değişim geçirmeye başladı.

 

Bu değişimler insanlar tarafından neredeyse görünemez şekildeydi.

 

Fakat istisnai bir okçu olan Zhao Yui'nin gözleri parladı.

 

Shoosh--

 

Yaydan havayı kırbaçlayan bir ok fırladı, ve tıpkı bir meteor gibi, hedefe kondu.

 

Tam Ortadan!

 

“Bir tane daha 10.halka!”

 

Zhao Feng'in yüzünde hata yapmış gibi bir ifade oluştu.

 

Bu sefer sol gözünü tamamen kullanmamıştı, sadece Kesintisiz Meteor Okları yeteneğini kullanmıştı.

 

İyi bir sonuç alacağını beklemiyordu ama yine tam ortadan vurmuştu.

 

Ah!

 

Zhao Feng kafasını salladı ve iç çekti.

 

Onun hareketleri etraftaki öğrencilerin gerilmesine neden olmuştu.

 

“Yine tam ortadan, bu herif neyin nesi!?”

 

“İki kez tam ortadan vurdu, bir insan nasıl bu kadar şanslı olabilir!?”

 

Okçular şaşkındı ve buna inanmak istemiyorlardı.

 

“Pekala, atışı yaptım, şimdi gidiyorum.”

 

Zhao Feng elbisesini hafifçe çırptı, yayı koydu ve gitmek için hazırlandı.

 

Arkasına baktığında, Etraftaki bütün okçular öfkeliydi.

 

“Çocuk! Dur bakalım orada!”

 

Arkadan soğuk bir ses yükseldi.

 

Bunun üzerine Zhao Feng durdu ve arkasını döndü.

 

Ona seslenen kişi Zhao Yui idi.

 

Zhao Yui'nin yüzündeki öfke belliydi ve savaşçı yolunun 3.derecesinde olduğundan etrafındaki insanlar baskıyı hissedebiliyordu.

 

Zhao Yui 17-18 yaşlarındaydı. Gelişiminin (3.derece) Zhao Feng'den daha yüksek olması ve kalıp olarak da daha büyük olması onu daha da vahşileştiriyordu.

 

“Atışımı yaptım, daha ne istiyorsun benden?”

 

Zhao Yui güçlüydü ve Zhao Feng'in kazanabileceğine dair hiç güveni yoktu. Fakat bu ondan korktuğunu anlamına gelmiyordu.

 

“Hala numara yapıyorsun!” Zhao Yui burnundan soludu: “Sen bir acemi değilsin, bizimle burada dalga geçiyorsun!”

 

Bunu dedikten sonra etraftaki okçular da farkına vararak onaylarcasına başlarını salladılar.

 

“Bu çocuğun çok şanslı olmasına şaşmamalı, o sadece domuz taklidi yapan bir kaplandı!”

 

“Hmph! Bu herif bizle dalga geçmeye cüret etti!”

 

Öğrenciler Zhao Yui'nin sözlerine inanmıştı ve Zhao Feng'e öfkeli bir şekilde bağırmaya başlamışlardı.

 

“Herkes sakin olsun, gerçekten bu benim ilk atışımdı.”

 

Zhao Feng başını salladı; O gerçekten de domuz taklidi yapan kaplan değildi.

 

Böylesine iyi sonuç almak onun da beklediği bir şey değildi.

 

Zhao Yui ona baktı ve gözleri parıldadı: “İlk iki okta beni aldattın. Fakat 3.ok... Elinin duruşu açıkça yüksek seviye olduğunu gösterdi. 50 metreden atış yapıp iki kez arka arkaya tam ortadan vurmak. Bu nasıl bir acemi şansı olabilir?”

 

Zhao Yui'nin sözlerinin ardında sağlam sebepleri vardı. Eğer Zhao Feng'in bin tane ağzı olsaydı bile işe yaramazdı çünkü bu durumu açıklayamazdı.

 

“Ne istiyorsunuz?”

 

Zhao Feng'in yüzü buz kesti, eğer açıklayamıyorsa açıklamaya çalışmanın bir anlamı yoktu.

 

“Heheh ufaklık, bizimle dalga geçmeye cesaretin varmış. Bu yüzden böyle kolayca gitmene izin veremeyiz.”

 

Etraftaki öğrenciler yumruklarını okşamaya başlamıştı ve kalabalık giderek çoğalıyordu.

 

…..

 

“Kardeş Yufei, şu yer baya popüler gibi, gidip bir bakalım oraya.”

 

Tarikatın bazı kızlarının ilgisini çekmişti.

 

Bu kızlar 12 ve 16 yaşları arasındaydı.

 

Onlardan biri mor bir elbise giyiyordu. Kar gibi beyaz bir yüzü vardı ve kırılgan görünüyordu, ama güzelliği benzersizdi.

 

“Çok güzel...Kim o?”

 

Zhao Feng'in yaşlarındaki bir genç hayran kalmış bir şekilde gözleri kıza kilitlenmişti.

 

“O tarikatın yeni dahisi ”Zhao Yufei"!”

 

Tarikat öğrencilerinin çoğu kızın kim olduğunu biliyordu.

 

“Daha 14-15 yaşlarında ve savaşçı yolunun 3.derecesinin zirvesinde. Yakında 4.dereceye ulaşacak ve gerçek dövüş sanatçısı olacak.”

 

“Bu Zhao Yufei sadece tatlı değil, aynı zamanda nadir bir yetenek.”

 

Gençlerden bazıları gözlerini kaçırdı, utanmış hissediyorlardı. Zhao Yufei'ye değecek biri olmadıklarını hissetmiş gibilerdi.

 

Zhao Yufei sadece güzel değildi, ayrıca canlandırıcı bir aurası da vardı.Adeta bir çiçek gibiydi.

 

Hatta Zhao Yufei'yi görünce Zhao Yui'nin bile gözleri parlamıştı.

 

“Bu onun…”

 

Zhao Feng de Zhao Yufei'yi tanıyordu.

 

Zhao Yufei de yarım yıl önce gelen bir yan dal öğrencisiydi.

 

Onun gelişimi Zhao Yijian ile aynıydı ve üstelik o daha gençti!

 

Bir yan dal ailesinde kısıtlı kaynaklarla bu aşamaya ulaşmak inanması zor bir şeydi.

 

Belki de dahilik böyle bir şeydir!

 

Bazı şeyler normal insanlara olmazdı fakat dahiler için bu kolaylıkla yapılabilirdi.

 

Zhao Feng onu ilk gördüğünde çok güzel olduğunu düşünmüştü. Aynı yaşta normal bir genç olarak ilgisini çekmemesi tabii ki zordu. Fakat aynı zamanda tarikattaki statüsü ve gelişim seviyesiyle, Zhao Yufei ve onun farklı dünyalara ait olduğunun farkındaydı.

 

Zhao Yufei'nin geldiğini görünce, Zhao Yui onu sıcak bir şekilde selamlamak için o tarafa doğru gitti.

 

Zhao Feng sakindi ve doğrudan Zhao Yufei'ye baktı.

 

Zhao Feng bu güzel dahi kızın karşısında daha önce olsaydı, kendini değersiz hissederdi ve ona bakmaya bile korkardı.

 

Fakat bugün ona doğrudan bakıyordu.

 

Ona baktığı zaman sol gözü istemsizce hareketlenmeye başladı.

 

Sol gözü sayesinde Zhao Yufei'nin baş döndürücü görünüşü öncesine göre daha net görünüyordu.

 

Yi!

 

Bu nedenle Zhao Feng şok oldu.

 

Yavaşça, Zhao Yufei'nin elbisesi zayıflamaya başladı ve içindeki kar beyazı deri hemen hemen görünüyordu…

 

Açıkçası sol gözün “içini gösterme” yeteneği yoktu. Olsa bile son derece zayıf olurdu.

 

Bunun nedeni her şeyi açık bir şekilde görebildiği süper görüşe sahip olmasıydı.

 

Normal insanlarla farkı normal insanların görüşünde bir şeyin uzaklığı aynı kalırken Zhao Feng baktığı şeyi yakına çekip ona “sıfır mesafe"den bakabiliyor olmasıydı. Bu yüzden kaçınılmaz bir ”içini göreme” etkisi vardı.

 

O sırada Zhao Feng'in sol gözü tam kapasitesine zorlandı ve simsiyah boyutun içinde zayıf yeşil ışık daha hızlı dönmeye başladı.

 

Aniden, Zhao Yufei'nin elbiseleri tamamen ortadan kayboldu ve hatta vücudu hemen hemen tamamen görünür hale gelmişti.

 

Zhao Feng'in sol gözü onun kan akışını hatta damarlarındaki zayıf mor aurayı görüyordu.

 

Zhao Yufei'nin yeteneği çok güçlü! Yakında “Savaşçı Yolunun İçsel Kuvveti"ne sahip olacak…”

 

Zhao Feng buna çok şaşırmıştı ve derin bir nefes aldı.

 

Yaş bakımından,Zhao Yufei ondan sadece bir yaş büyüktü. Buna rağmen tarikatta baya ağırlık kazanmıştı. Azure Çiçek Kıtasında Savaş Acemileri"nin çoğu sonsuza kadar 3.derecede kalıyor ve Savaşçı Yolunun İçsel Kuvveti"ni anlayamayıp 4.dereceye geçemiyorlardı.

 

Fakat Zhao Yufei 14-15 yaşlarında “Savaşçı Yolunun İçsel Kuvveti"nin konseptini neredeyse anlamıştı. Gerçek dövüş sanatçısı olacağı günler çok uzak değildi.

 

Sol gözüm tamamen içini görme yeteneğine sahip değil ama yine de baktığım kişilerin kan ve içsel kuvvetini hissedebiliyorum.”

 

Zhao Feng'in gözü sıçradı ve bu bazı düşüncelerinin sonucuydu.

 

O an odak noktasında olan Zhao Yufei bir şey hissetmiş gibi Zhao Feng'e baktı.

 

Zhao Feng saklamadı ama sol gözünün yeteneğini de kapattı.

 

Zhao Yufei'nin içinde soyulmuş ve bütün sırları görünüyormuş gibi bir his doğmuştu.

 

“Ne oldu burada?”

 

Zhao Yufei bakışlarını çekerek konuştu.

 

“Küçük kardeş Yufei, olan şey şu…”

 

Zhao Yui ve diğerleri olanları abartarak anlattı.

 

“Anladım.”

 

Zhao Yufei Zhao Feng'e baktı.

 

Zhao Feng bu şartlar altında bir açıklama yapamayacağını biliyordu.

 

“Çocuk! biraz önceki davranışların yüzünden, tüm bu kalabalığı öfkelendirdin. Herkesten özür dilemen için sana bir şans vereceğim.”

 

Zhao Yui kibirli bir şekilde konuştu.

 

Özür mü?

 

“Ben yanlış bir şey yapmadım neden özür dilemem gerekiyor?”

 

Zhao Feng dilini çıtlattı.

 

“Eğer bizden özür dilersen, geçip gitmene izin vereceğiz.”

 

Zhao Yui beyefendi gibi konuştu.

 

Açık bir şekilde bu güzelin karşısında rol yapıyordu.

 

“Özür mü? Mümkün değil.” Zhao Feng konuştu: “Biraz önce söylediğiniz her şey sizin düşüncenizdi.”

 

Zhao Feng bunu dediği an Zhao Yui de dahil herkes kaşlarını çattı.

 

“Bu Zhao Feng biraz küstah gibi.”

 

Zhao Yufei şimdi Zhao Feng'e karşı kötü bir izlenime sahipti.

 

“Kendini savunabilirsin değil mi?”

 

Zhao Yui sinirlenmek yerine güldü.

 

“Eğer özür dilemezsen, buradan gitmeyi aklından bile geçirme.”

 

Etraftaki öğrenciler Zhao Feng'e yaklaşmaya başladılar.

 

“Bana hepinizi mi geleceksiniz?”

 

Zhao Feng'in yüzünde alaycı bir ifade vardı ve Zhao Yufei'ye baktı.

 

Zhao Yui ve yanındakilerin yüzü değişmişti.

 

Bu güzel ve dahi kızın yanında beyefendi gibi davranmaları lazımdı ve tek bir kişinin üstüne hepsinin gelmesi iyi bir izlenim bırakmayacaktı.

 

“Pekala!”

 

Zhao Yui'nin gözleri parladı ve “Sana karşı hepimiz saldırmayacağız...Beni okçuluk yeteneklerinde yenersen özür dilemene gerek kalmayacak.”

 

“Bu doğru! İkiniz de okçusunuz, bırakalım da güçleriniz konuşsun!”

 

“Küçük kardeş Yufei hakem olsun.”

 

Herkes kabul etti ve bağırmaya başladı.

 

Zhao Yui içten içe gülüyordu bu bir taşla iki kuş vurmaktı.

 

Ok yarışmasıyla Zhao Feng'e özür dilettirip karizmasını çizdirmeyecekti.

 

Ve okçuluk yeteneklerini Zhao Yufei'ye gösterecekti, belki de onun kalbini bile kazanabilirdi!

 

“Okçuluk yeteneği yarışması mı?”

 

Zhao Feng diyecek başka bir şey olmadığını hissederek “Pekala, gücümüzü konuşturalım.” dedi.

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr