King of Gods - Bölüm 46: Güneş Tüyü Şehrinin En Güzel Kızı

---

 

Çeviri: RassNt Düzenleme: Berkay Lamba

Saniyeler içinde Zhao Feng önündeki kıza yetişti.

 

Ama Zhao Yufei hala sinirli görünüyordu onun hiç bir sorusuna cevap vermemişti.Tek yaptığı hedef noktalarına doğru yürümekti, ama kristal gözleri yine de arkasındaki gence gizlice bakıyordu.

 

Zhao Feng sonunda onun sakinleştiğini hissetti ve dahiler zirvesiyle ilgili sorulara tekrar başladı.

 

“Dahiler zirvesi yıllık yapılan bir yarışmadır ve bütün yetenekli gençler davet edilir…” Zhao Yufei olayı açıkladı.

 

Bu, gençlerin birbiriyle mücadele ettiği ve dört büyük dahinin seçildiği organizasyondu.

 

Kısa bir süre sonra ikili Zhao tarikatının ana kapısına vardı.Kapıda bir kaç kişi bekliyordu.Bunların içinde Zhao Linlong, Zhao Chi ve Zhao Han da vardı.

 

“Kardeş Yufei, biz de seni bekliyorduk…” Zhao Linlong gülümsedi ve aurasını serbest bıraktı.

 

Altıncı derecenin aurası yanındakilerin korkuyla titremesine neden oldu.Zhao Feng ve Zhao Yufei diğerlerine doğru yürüdü.

 

İç saha öğrencilerin ilk beşinin dışında Zhao Qin ve Zhao Ling de vardı.

 

“Sen neden geldin?” Zhao Feng’i görünce, Zhao Linlong kaşlarını çattı.

 

“Ne oldu? Kardeş Linlong’un hoşuna gitmedi mi bu?” Zhao Feng hafif meraklıydı.

 

Neden gelmeyecekti?

 

En güçlü üçüncü kişi olarak Dahiler Zirvesine katılması gayet normal olacaktı.

 

“Hehe.”

 

Zhao Linlong gözlerindeki alaycılığı sakladı ve artık Zhao Feng’e ilgi göstermedi.Zhao Feng bir kez daha saygısızlık gördüğü hissine kapıldı.

 

Zhao Chi ve Zhao Qin dahil oradaki bir kaç öğrenci bunun nedenini biliyordu.Dahiler Zirvesi için belli sayıda yer vardı ve Zhao Linlong Zhao Feng’e bu yerlerden birini vermemişti.

 

Kurallara göre, Eğer Zhao Feng davetiyeye sahip değilse, giremeyecekti.

 

“Zhao Linlong onun küçük düştüğünü görmek istiyor…” Zhao Chi ve Zhao Han’ın gözlerinde acıma vardı.

 

Zhao Feng atmosferin biraz gergin olduğunu hissetti, ona bakışları tuhaftı.

 

“Pekala, gidelim!” Zhao Linlong emri verdi.

 

“Hedefimiz Yanbo gölü kıyısındaki Qiu ailesinin yeri.” Zhao Yufei etrafında döndü ve Zhao Feng’i kaybolma ihtimaline karşı uyardı.

 

Kısa bir süre sonra ufak bir göl belirdi.

 

Gölün bir tarafında bin metre yüksekliğinde bir dağ vardı.Ayrıca gölün yarısı dağ tarafından çevrelenmişti.Buluşma noktası o dağdaydı.

 

Ufak grup hareket yeteneklerini kullanarak dağa doğru koşmaya başladı.

 

Dağın tepesinde, bir kaç Qiu ailesi öğrencisinin figürü görünüyordu.Organizatör Qiu Mingyu olduğundan, burası belli ki onların bölgesiydi.

 

“Lütfen davetiyelerinizi gösterebilir misiniz?” Qiu ailesinden yedi sekiz öğrenci çizgi halinde duruyordu.

 

Bunlar normal gençler değildi, hepsi de Qiu ailesinin yetenekli öğrencileriydi.Hepsi de beşinci derece yada üstündeydi ve yaşları yirmi ve otuz arasındaydı.

 

Gençlerin hepsi de davetiyeleri çıkardı ve verdi.

 

Zhao Linlong, Zhao tarikatı öğrencilerini kontrol noktasına götürdü.

 

İlk önce Zhao Linlong daha sonra Zhao Chi, Zhao Han…

 

En sonunda Zhao Feng ve Zhao Yufei kalmıştı.O sırada Zhao Linlong’un dudakları Zhao Feng’e bakarken kıvrılarak gülümseme şeklini aldı.

 

“Davetiyem burada.” Zhao Feng mektubu çıkardı.

 

“Evet, bu geçerli.” Yetişimci başını salladı ve Zhao Feng’in geçmesine izin verdi.

 

Bu sahne Zhao Linlong’un gülümsemesinin donmasına neden oldu.Zhao Chi ve Zhao Han da şaşırmıştı.

 

Bu da ne?

 

Zhao Feng ne zaman davet aldı?

 

Zhao Feng onların tepkilerini gördü.Sonra istemsizce bakışlarını Zhao Yufei’ye çevirdi, Yufei bakışlarını kaçırarak hemen davetiyesini gösterdi.

 

Yedi kişilik grup başarılı bir şekilde mekana girmişti.Zhao Feng kendisinin davetinin diğerlerinden farklı olduğunu hissederek meraklandı.

 

Zhao Yufei gülümsedi: “Cevabı öğrenmek istiyorsan, dahiler zirvesinde birinci olmalısın…”

 

Zhao Feng başını sallayarak bu konuda düşünmeyi bıraktı.Bu sahne Zhao Linlong’un Zhao Feng’i uyarırcasına gözleriyle soğuk bir şekilde süzmesine neden oldu.Zhao Feng uyarı ve düşmanlığı hissetmişti, ama bunu takmadı.

 

Çünkü şuan ki gücüyle Zhao Linlong’dan korkmuyordu.Daha sonra Zhao tarikatı öğrencileri bir köşke girdi ve hizmetçiler onlara çay koydu.

 

Bulundukları köşk açık alana en yakın olanıydı.

 

Merkeze eşit uzaklıkta üç tane köşk vardı: Güneş Tüyü Şehrinin en büyük güçleri olan Qiu, Zhao ve Xin ailelerini temsil ediyordu.

 

Zhao Feng sol taraftaki köşke baktığında Xin Tong ve Xin Fei’nin de orada olduğunu gördü.Xin Fei dördüncü derecenin zirvesine ulaşmıştı ve Xin Tong beşinci dereceye yeni geçmişti.

 

Bariz bir şekilde onların yetişim hızı Zhao Feng ve Zhao Yufei’ye göre daha yavaştı.

 

Zhao Feng ve Zhao Yufei’nin yetişimleri beşinci derecedeydi.En azından görünürde öyleydi ve onlar oradaki en genç kişilerdi.

 

“Xin ailesinin en iyisi Xin Wuheng, aynı zamanda dört büyük dahinin lideri.Geçen yılın zirvesinde diğer üç dahi ona on hamleden fazla direnemedi.”Zhao Qin sessizce konuştu.

 

Zhao Feng onun baktığı yöne gözlerini çevirdiğinde, gözleri kapalı olan azur renk elbiseli normal bir genç gördü.Azur elbiseli genç on altı on yedi yaşlarındaydı ve normal bir yüzü vardı.

 

O kişi Xin Wuheng idi ve onun yetişimi beşinci derecenin zirvesinde görünüyordu.Xin Wuheng’e bakınca, kibirli Zhao Linlong’un bile yüz ifadesi temkinli bir hal aldı.

 

Zhao Feng sol gözünü Xin Wuheng üzerine kilitleyince derin bir nefes almaktan kendini alamadı.Bu adam hiç normal değildi…

 

Zhao Linlong’a bakınca Zhao Feng hiç baskı hissetmiyordu, ama ona bakınca ondan yayılan baskıyı hissedebiliyordu.Zhao Feng’in sol gözü diğerlerinin göremediği şeyleri görebilirdi…

 

Sanki bir şey hissetmiş gibi, Xin Wuheng’in gözleri aniden açıldı.Gözlerini açtığı an, Zhao Feng onun berrak göz bebeklerini görebildi, aniden normal olan yüzü yakışıklı hale gelmişti.

 

“Xin Wuheng!” Zhao Linlong ona bakarak konuştu.

 

Fakat, Xin Wuheng Zhao tarikatının birincisi olarak bilinen kişiye bakmadı.Onun yerine bakışları Zhao Feng’in üzerine kilitlendi.

 

“Fena değil.Sonunda ilgimi çekebilecek birisi var.” Xin Wuheng başını salladı.

 

Bitirir bitirmez gözlerini tekrar kapattı, Zhao Linlong’a bakmadı bile.

 

Ne?

 

Zhao Linlong güç bela öfkesini bastırdı.Genç nesilden onu küçümsemeye cesaret edebilecek kimse yoktu.Ama Xin Wuheng’e de sinirlenemezdi.Ne de olsa geçen yıl Zhao Ling’u on hamlede yenmişti.

 

“Kim bu herif? Xin Wuheng için neden önemli?” Bir çok kişi Zhao Feng’e baktı.

 

Xin Fei ve Xin Tong da onların arasındaydı.

 

Xin Fei savaşma arzusuyla doluydu ve Xin Tong da beklenti içinde gibi görünüyordu: “O çocuğun yetişim hızı efsanevi düzeyde, o da beşinci dereceye ulaşmış.”

 

Zhao Linlong, Xin Wuheng’in Zhao Feng’e nasıl önem verir biçimde baktığını görünce aldatılmış gibi hissetti.Açık bir şekilde Xin Wuheng onu önemsememişti!

 

“Xin Wuheng...Yakında gerçek rakibinin kim olduğunu göreceksin.” Zhao Linlong kendi kendine soğuk bir şekilde güldü.

 

Gece olduğunda, artık daha da çok insan gelmişti.Köşklerin içinde yetenekli gençler ve yüksek statüye sahip misafirler vardı.

 

Kırk elli civarı genç davet edilmişti ve izleyici sayısı da yüz civarıydı.

 

Tam o sırada, bir karmaşa ortaya çıktı.

 

“Bakın! Qiu Mengyu burada!”

 

“Güneş Tüyü Şehrinin en güzel kızı!”

 

Kalabalığın bağırışlarından bir süre sonra derin bir sessizlik çöktü.

 

Kırmızı halının üzerinde azur renk elbiseli bir kız vardı.Saçları havada uçuyor gibiydi ve görkemli yüzüyle, o sanki yeşimden yapılmış gibiydi.

 

Qiu Mengyu on yedi on sekiz yaşlarındaydı ve her hareketi son derece zarifti.Her gülümseyişi keyif doluydu, Zhao Yufei ve Zhao Qin gibi çekingen değildi.

 

“Onun Güneş Tüyü Şehrinin en güzel kızı olarak anılmasına şaşırmamak gerek.”

 

“Qiu Mengyu’nun dört büyük dahiden biri olduğunu da unutmayalım.”

 

Yetenekli gençlerin birçoğu sersemlemişti.

 

Onunla kıyaslanabilecek tek kişi vardı o da Zhao Yufei idi.Ama Zhao Yufei’nin yaşı daha gençti,on dört on beş yaşlarındaydı, ve sadeliği doğal görünüyordu.Bu nedenle Qiu Mengyu kadar çekici değildi.

 

Kalabalığın ilgisi altında, Qiu Mengyu Qiu köşküne adım attı.

 

“Bugün, bin metre çaplık alanın içindeki bütün yetenekli gençlerin davet edildiği bu yılın zirvesine ev sahipliği yaptığım için gururluyum…” Qiu Mengyu’nun sesi nazikçe akan bir dere gibiydi, daha da ilgiyi üstüne çekmişti.

 

O gerçekten de güzel!

 

Zhao Feng ona istemsizce bir kaç kez daha baktı ve yanındaki Zhao Yufei homurdandı.

 

Ayrıca Qiu ailesinin köşkünde beşinci derecenin zirvesine ulaşmış beyaz elbiseli bir genç daha vardı.

 

“Onun adı Qiu Changyi, o da dört büyük dahiden biri.” Zhao Qin onu tanıttı.

 

“Yani dört büyük dahinin ikisi Qiu ailesinden mi?” Zhao Feng hafiften afalladı.

 

“Evet, Qiu ailesinin Güneş Tüyü Şehrindeki gücü çok fazla ve onlar bizim tarikatın düşmanı, bu yüzden onlarla aramızda bazen savaşlar patlak veriyor.” Zhao Chi ekledi.

 

O sırada, Güneş Tüyü Şehrinin dört büyük dahisi ayağa kalktı: Zhao Linlong, Xin Wuheng, Qiu Mengyu ve Qiu Changyi.