Bölüm 102: Karar ve Ayrılış

avatar
13379 52

King of Gods - Bölüm 102: Karar ve Ayrılış


  Çeviri: RassNt Düzenleme: Berkay Lamba

Öğrenciler yıkık dökük bir haldeki Dövüş Sanatları Alanında sessizlik içindeydi.   Zhao Feng Lord Guanjun’un gözlerindeki son umut ışığının yok olup gittiğini gördü.Bu efsane figür bir anda sanki 30 yıl yaşlanmış gibi görünüyordu.   Zhao Feng Bei Moi’nin onun tek umudu olduğunu biliyordu ve diğer öğrencilerden pek beklentisi yoktu.   O sırada öğrenciler derin düşüncelere dalmıştı.   Şuan ki kararları tüm hayatlarını etkileyecek bir karar olacaktı.   Her dahi bir Klana girmeyi çok isterdi, ama problem girdikten sonra sıkıntılar yaşayacak olmalarıydı.   Bu yolun zorluklarla ve mücadeleyle dolu olacağını hayal etmek güç değildi, ama Zhao Feng içinde bir alevin ateşlendiğini hissetti.Sol gözünde ateş gibi sağa sola sıçrıyormuş gibi görünen zayıf azur renk bir ışık belirdi.   “Ne kadar zor olursa olsun bu yolda şansımı denemek istiyorum! O piç Bei Moi’yi bunu yaptığına pişman edeceğim!” Yang Qingshan dişlerini sıktı ve dürüst bir şekilde konuştu.   Onun bu kararı Zhao Feng’i duygulandırdı, görünüşe göre diğerleri vazgeçmemişti.   Bu öğrenciler içinde Yang Qingshan en dürüst ve sadık olan kişiydi.   “Ben de vazgeçmeyeceğim! Giriş sınavları sadece her 5 yılda bir yapılıyor.” Nan Gongfan da biraz düşündükten sonra cevabını verdi.   Önlerinde yeni bir kapı vardı, çoğu yetişimcinin bu kapıdan geçme şansı bile olmamıştı.   Klanların giriş sınavları genelde her 5 yılda hatta bazen 10 yılda bir yapılıyordu.   Bir kez bu şansı kaçırınca, hayatları boyunca bunu pişmanlığını yaşayacaklardı.   “Ben de bu şansı kaçırmayacağım.” Feng Hanyue onaylarcasına başını salladı.   Sonunda, Zhao Feng’in sırası geldi: “Bei Moi ile söz verdik, bu yüzden bu sözü bozmayacağım.”   Nan Gongfan ve diğerleri o ikisinin aralarındaki meseleyi Klanda halledeceklerini hatırladı, ama sadece gülümsediler ve bunu çok önemsemediler.   Lord Guanjun iç çekerek öğrencilerine baktı.Onların nasıl hissettiklerini anlıyordu ama onların gelecekteki başarı şansını iyi görmüyordu.   “Şimdi, üç tavsiye mektubu için birbirinizle dövüşeceksiniz.” Lord Guanjun ifadesiz bir şekilde konuştular.   Bei Moi buradayken 6 kişi içinden 3 kişi seçilecekti, şimdi 5 kişi kalmıştı.   Hm? Bekle!   Zhao Feng etrafına baktıktan sonra yüz ifadesi çarpıcı bir şekilde değişti.   Lord Guanjun dışında, sadece Yang Qingshan, Nan Gongfan, Feng Hanyue ve kendisi vardı.   Birisi kayıp!   “Kardeş Yufei yok!” Zhao Feng şok içinde haykırdı.   Diğerleri de sonunda onun kayıp olduğunu fark etti.   Kutsal dövüş sanatçıları arasındaki dövüşten sonra görünüşe göre kimse birinin kaybolduğunu fark etmemişti.   “Onu bulmak için her yeri arayın! Yerle bir olan odaların içine bakın!” Lord Guanjun hemen emir verdi.   Ye Linyun ve Üçüncü Muhafız hemen etrafı aramaya koyuldu.Lord Guanjun ve Quan Chen arasındaki savaşta bir çok bina yıkılmıştı ve Zhao Yufei enerji kalıntıları tarafından vurulmuş olabilirdi.   Herkes el birliğiyle tüm çevreyi aradı.   “Hayır! Hiç bir iz yok!”   “Savaş alanında hiç bir şey bulamadık!”   Bir süre aradıktan sonra, kimse Zhao Yufei’nin figürünü bulamadı.   Lord Guanjun derin bir şekilde konuştu: “Quan Chen ile dövüşürken, izleyenleri öldürmemek için elimizden geleni yaptık, bu yüzden Zhao Yufei yaralanmış olmamalı.”   Eğer Zhao Yufei ölmüş olsa bile, en azından cesedi bulunması lazımdı.Ama şuan ona dair hiç bir şey yoktu.   “Buhar olup uçtu mu? İmkansız!” Zhao Feng son derece endişeliydi.   “Arama menzilini artırın!” Lord Guanjun emrini verdi.   Daha sonra Ye Linyun bir kaç yüz elit askerle birlikte aramaya başladı.   Sonuç olarak ona dair hiç bir iz bile bulunamadı.Zhao Yufei’yi bulmak için, Guanjun Sarayı binlerce adam yolladı.   “Canlı bir insan bu şekilde ortadan kaybolamaz!” Zhao Feng derin bir nefes aldı.   Teng!   Zhao Feng sıçrayarak son derece yüksek bir ağacın tepesine çıktı ve sonra oradan da sıçrayarak Guanjun Sarayının en yüksek binasının tepesine kondu.   “Kardeş Zhao, ne yapıyorsun?”   Diğerlerinin hafiften kafası karışmıştı ama Ye Linyun ve Feng Hanyue durumu biraz da olsa anlıyordu.   “Zhao Yufei ve Zhao Feng aynı aileden geliyor ve araları oldukça iyiydi.” Ye Linyun Lord Guanjun’a durumu anlattı.   O sırada, Zhao Feng’in gözleri keskinleşerek tüm Guanjun Sarayına şöyle bir göz gezdirdi.Daha sonra gelişmiş görüşüyle tüm Guanjun Sarayını taradı.   On nefes sonra.   Zhao Feng’in görüşü Guanjun Sarayının dışına doğru uzadı.   Bir süre sonra, gözleri 10 mil uzaktaki bir sokağa kilitlendi.   Görüşüne tanıdık bir figür girmişti.   Sokağın köşesinde güzel genç bir kızla tek kollu yaşlı bir adam duruyordu.   “Dede, neden beni uzaklaştırdın?” Zhao Yufei isteksizce arkasındaki Guanjun Sarayına doğru bakıyordu.   Tek kollu yaşlı adam iç çekti: “Birincisi, Lord Guanjun senin gerçek potansiyelini anlayamadı.İkincisi, onun Gerçek Ruh Alemindeki biriyle düşmanlığı olduğunu bilmiyordum, bu nedenle Kırık Ay Klanı senin için uygun değil.”   “Ama Kardeş Zhao Feng…” Zhao Yufei birisi için endişeleniyor gibiydi.   “Rahat ol, sahip olduğu potansiyelle Gerçek Ruh Alemindeki bir yetişimci onunla uğraşmayacaktır.Bazen düşük potansiyele sahip olmak da işe yarar.” Tek kollu yaşlı adam alaycı bir şekilde konuştu.   Zhao Yufei dedesinin ne demek istediğini anlamıştı ama o Zhao Feng’in potansiyelinin yarı-ruhani vücut kadar basit olmadığını hissediyordu.   Biraz konuştuktan sonra ikili Guanjun Eyalet Şehrinin dışına doğru hareket ettiler.   Zhao Feng tarafından görüldüklerinden haberleri yoktu ve Zhao Feng onları görebilse bile ne konuştuklarını duyamıyordu.Ama Zhao Yufei’nin iyi olduğunu görünce Zhao Feng derin bir nefes aldı.   “Herkesin kendi yolu var.” Zhao Feng onları takip etmeyi düşünüyordu ama son anda bunu yapmamaya karar verdi.   Ne de olsa Zhao Yufei bunu yapmaya zorlanmamıştı.Onu götüren kişi dedesiydi ve Zhao Feng Zhao ailesindeyken de o tek kollu yaşlı adamın basit biri olmadığını hissetmişti ki o karmaşa içinde kimseye fark ettirmeden Zhao Yufei’yi alıp çıkabilmişti.   Zhao Yufei’nin güvende olduğunu teyit ettikten sonra, Zhao Feng Ruhani Savaş Salonuna geri döndü.   O gün, Guanjun Sarayının askerleri aramayı tüm Guanjun Eyalet Şehrine yaymıştı ve sonunda ona dair bir iz bulabilmişlerdi.Onunla birlikte olan tek kollu yaşlı bir adamın varlığı belirlenmişti.   “Yaşlı adam Zhao ailesindeyken de oldukça gizemliydi.” Askerlerin onu arama çalışmaları durduktan sonra Zhao Feng açıkladı.   Lord Guanjun bu konuyu fazla kafasına takmadı, çekirdek öğrencisi elinden alınmıştı, bir dış saha öğrencisi gitse ne olurdu?   Ama buna rağmen hocaları olarak hala görevini yerine getirmek zorundaydı.   “Şimdi siz dördünüz üç kişilik yer için mücadele edeceksiniz.” Lord Guanjun’un gözleri dört gencin üzerinde gezindi.   Onların arasında Yang Qingshan en yetenekli olandı ama yine de Bei Moi ile karşılaştırılamazdı bile.Onun ardında Nan Gongfan ve onun ardından da Feng Hanyue geliyordu.En sonuncu Zhao Feng’di.   Karar şuydu: Yang Qingshan, Nan Gongfan ve Feng Hanyue.   Lord Guanjun bu seçimleri yetenekleriyle ne kadar ileri gidebileceklerine göre yapmıştı, ama Zhao Feng’in yine de birisine meydan okuma hakkı vardı.   Bei Moi buradayken, Lord Guanjun kalan öğrencilere birisine meydan okuma hakkı verecekti ama istenmeyen misafir tarafından olay baltalanmıştı.   “Nan Gongfan’a meydan okuyorum.” Zhao Feng hiç tereddüt etmeden konuştu.   O üçü arasından en sevmediği kişi Nan Gongfan’dı.   “Bana mı meydan okuyorsun?” Nan Gongfan hafiften şaşırdı.   Nan Gongfan ve Yang Qingshan sekizinci derecenin son aşamalarındaydı.Onun kazanma şansı daha fazla olduğundan Feng Hanyue’ye meydan okuyacağını düşünmüşlerdi.   Feng Hanyue derin bir nefes aldı, kişisel olarak Nan Gongfan’a göre Zhao Feng’den daha fazla çekiniyordu.   “Başlayın.” Ye Linyun duyurdu.   Lord Guanjun ve Ye Linyun oradaydı, Ye Linyun Zhao Feng’in performansında oldukça umutluyken, Lord Guanjun son derece canı sıkkındı.Ama herkes onun en gurur duyduğu öğrencisini kaybettiğinden bu durumu anlayabiliyordu.   “Kardeş Zhao, bugün sonunda tam gücümüzle dövüşebileceğiz.” Nan Gongfan Zhao Feng’i nasıl cezalandıracağını düşünürken dudaklarında bir gülümseme belirdi.   Son seferki sahte dövüşlerinde, yetişimini onun seviyesine sınırlamıştı ve yenilmişti.   Ama şimdi hiç bir kısıtlama olmadan dövüşebilirdi.   Tanrısal Vakum Kuvveti!   Nan Gongfan elini salladı ve etrafını saran tuhaf bir duman ortaya çıktı.   Hu~   Aniden zemindeki tozlar Nan Gongfan’a doğru çekildi.Dokuzuncu derece yetişimciler bile bu hamle karşısında tetikte olmalıydı çünkü bu bir Kutsal Dövüş Sanatıydı!   Fakat Nan Gongfan’ın karşısındaki genç hiç hareket etmedi, sanki bacakları yere çakılmış gibiydi.   Kımıldamıyor bile!   Kutsa Dövüş Sanatı Tanrısal Vakum Kuvveti Zhao Feng’i hareket ettiremiyor ve bu Nan Gongfan’ın Zhao Feng’den yetişim olarak daha yüksek olduğu bir durumdaydı hem de!   Ye Linyun, Yang Qingshan ve Feng Hanyue’nin hepsi şok içindeydi.Sadece Lord Guanjun sakindi ve bir şaşırma belirtisi gözlerinde parlasa da, hiçbir şey söylemedi.   Hortum Duruşu! Yıldız Parmağı!   Zhao Feng altıncı seviye Yıldız Parmağını Hortum Duruşuyla birleştirerek kullandı.   Shua---   Aniden azur renk bir ışık hüzmesinin havada bir meteor gibi parlamasıyla delici bir uğuldama sesi ortaya çıktı.   Bu parmağı görünce orada bulunan herkesin kalbi yerinden oynadı.   Ne kadar güçlü bir hamle!   Ye Linyun bu hamlenin dokuzuncu derece yetişimcilere bile tehdit oluşturabileceğini düşünürken, Yang Qingshan ve Feng Hanyue bu hamleyi durdurulamazmış gibi hissetti.   Pevvv!   Tanrısal Vakum Kuvvetinin tek bir parmakla delinişini izlerken Nan Gongfan’ın kalbi sıkıştı!   





Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr