King of Gods - Bölüm 186: Öldürüldü

---

   

Çevirmen:RassNt  Düzenleme:Berkay Lamba

 

Kalenin hazine odası.

 

Zhao Feng koruyucu düzeneğe geri döndüğünde, düzenek biraz kendini yenilemişti.

 

Çekmecenin içinde yumurta öylece hareketsiz bir şekilde duruyordu ve eski, kadim bir aura yayıyordu.

 

10 binlerce yıl geçmişti ve hala bu gizemli gri yumurtanın içinde hayat belirtisi vardı.

 

“Beş güne daha ihtiyacım var.”

 

Zhao Feng derin bir nefes aldı, gözleri keskinleşti.Bu yumurtayı kesinlikle alacaktı.

 

Bu odanın içindeki bütün eşyalar basit değildi.İçerideki bütün silahlar Ruhani dereceydi.

 

10 binlerce yıldır canlı kalan bu yumurtanın içindeki şey neydi?

 

Bu hayat belirtileri yumurtanın normal olmaktan çok uzak olduğunu gösteriyordu.

 

Peng! Peng!

 

Zhao Feng aralıksız bir şekilde Yıldırım Rüzgar Avcunu kullandı ve saldırılarını koruyucu düzeneğin üzerine boşalttı.

 

Hesaplamalarına göre düzeneği kırmak için beş gün civarı bir süreye ihtiyacı vardı çünkü kendini biraz yenilemişti.Bir süre hiç hasar almazsa yenilenme hızı yükseliyordu.

 

Gökyüzü Sınır Adasındaki üç öğrenci arasında en rahat olan Zhao Feng idi.

 

O sırada Yang Gan ve Bei Moi’nin dinlenmeye bile zamanı yoktu.

 

Bei Moi Gökyüzü Sınır Adası boyunca uçarken ardında iki tane siyah metal canavar vardı.Ama buna rağmen yüz ifadesinde herhangi bir panik yoktu.

 

Bei Moi bir su kabağına sahipti ve arkasında bir çift kanat çıkıntısı olan altın, yeşil renk gömlek onun atik bir biçimde uçmasına olanak sağlıyordu.

 

Umutsuz bir noktaya geldiğinde ise su kabağından bir yudum alıyordu.

 

“Bu ‘Berrak Gökyüzü Ruhani Sıvısı’ cidden harika.Hayatımı yenileyebiliyor.”

 

Bei Moi’nin dudaklarında kendinden emin bir gülümseme belirdi.

 

‘Berrak Gökyüzü Ruhani Sıvısı’ bir kişiyi ölümün kıyısından döndürebilen, bütün yaralarını olmasa da çoğunu iyileştirebilen efsanevi bir maddeydi.

 

Bu sıvı basit bir Ruhani hap değildi, hayatı yenileme becerisine sahipti.

 

Bei Moi her yarım günde bir ufak bir yudum alıyordu ve bu onun enerjisini zirve durumuna tekrar geri döndürüyordu.

 

Ona kıyasla Yang Gan hayat mücadelesi veriyordu.

 

Bei Moi en azından çok zorlanmadan kaçabiliyordu.

 

Yang Gan’ın Gerçek Gücü, zihinsel enerjisi, hayatı...Teknik olarak her şeyi tükeniyordu.

 

İkinci siyah metal canavar ortaya 4.Semaya denk bir biçimde çıkmıştı, ve iki günün ardından hızı çoktan 5.Semaya ulaşmıştı.

 

Zaman hızla akıp gitti.

 

Takibin 13, sınavın 31.günü.

 

“Şuan bir ayı geçmiş olmalı…”

 

Yang Gan’ın bilinci bulanıklaştı, hayal edilebilecek her yönden sınırlarına ulaşmıştı.

 

Uzun kuleye gidip aynı planı tekrar uygulamak istedi, ama başarısızlıkla sonuçlandı.

 

Yao Hayvan Kralı önceki siyah metal canavarı öldürürken yaralanmıştı ve bir yerlerde kendini iyileştiriyordu.

 

Yüzen Taç Sarayı.

 

Sınavın 32.günü.

 

Weng!

 

Kapı parladı ve girişte yorgun bir figür belirdi.

 

“Gan’er!”

 

1.Elder bağırarak arkasında ardıl görüntüler bıraktı ve bir anda Yang Gan’ın yanında belirdi.Daha sonra Yang Gan’ın vücuduna sakin, yumuşak bir “Gerçek Ruhani Güç” gönderdi.

 

“Gerçek Ruh Alemine” ulaşmış kişiler 7 kez muazzam değişimler geçiriyordu, ve Gerçek Güçleri son derece çevik bir hal alıyordu.

 

Bu nedenle hayat süreleri üç yüz yıla ulaşıyordu, ölümlüler için akıl almaz bir şeydi.

Büyükanne Liuyue oldukça pahalı görünen bir Ruhani Hap verdi.

 

Kısa bir süre sonra.

 

Yang Gan’ın yüzünün rengi tekrar geldiğinde boğuk bir sesle konuşmayı başardı: “Usta, ne kadar süre içeride kaldım?”

 

Son bir kaç gündür bilinci bulanıktı, ve nasıl çıktığını bile bilmiyordu.

 

“32 gün.Senin rekorun Hai Yun Ustaya yaklaştı.”

 

1.Elder gülümseyerek konuştu.

 

Hai Yun Ustanın dışında son yüzyılda içeride bir aydan fazla kalabilen hiç kimse olmamıştı.

 

Bunu duyunca Yang Gan hafiften üzüldü.

 

Hai Yun Ustanın rekorunu kıramamıştı.

 

İkisi de 1 ayı geçse de Hai Yun Usta toplamda ondan fazla içeride kalmıştı.

 

“Gan’er son puanın ve ödülün nedir?”

 

Birinci Elder ümitli bir şekilde sordu.

 

Yüzen Taç Sınavı amacı ödül almaktı, ve puan ne kadar yüksekse alınan ödül o kadar iyi oluyordu.

 

“Bu öğrenciniz 457 puan almayı başardı.”

 

Yang Gan puanını söylerken biraz gururluydu.

 

Yang Gan ne de olsa katılımcılar arasındaki en iyi öğrenciydi ve onun puanı önceki sınavların puanını kolayca geçiyordu.

 

Ödül anlamında Yang Gan zirve derece bir Ölümlü silah ve dövüş sanatlarının yanı sıra Lin Fan ve diğerlerinin aldıklarını aşan diğer hazineler kazanmıştı.

 

“Zirve derece Ölümlü silah! Fena değil, fena değil! Klan güç anlamında bir kez daha yükseldi.”

 

“Kardeş Hai Yun dışında son on sınavda zirve derece Ölümlü silah alabilen olmamıştı.”

 

Elderler bunu duyunca oldukça mutlu oldular.

 

Klanda sadece Elder düzeyinde kişiler Zirve derece Ölümlü silah kullanma hakkına sahipti, ve bu silahlar Ruhani silahların bir alt kademesindeydi.

 

Yang Gan muhtemelen Zirve derece Ölümlü silahların gücünü tam anlamıyla kullanamayacaktı ve bu yüzden başka bir şeyler karşılığında onu Klana verecekti…

 

“Gan’er’in performansı gerçekten teselli edici.Onun puanı son yüzyılda sadece Kardeş Hai Yun’un arkasında.”

 

Elder Xue gülümsedi, ama Yang Gan yine de biraz hayal kırıklığı içindeydi.

 

İçeride geçirdiği süre ve kazandığı puan Hai Yun Ustanın gerisindeydi ve son yüz yılın rekorunu kıramamıştı.

 

“Eğer yanlış hatırlamıyorsam Kardeş Bei hala sınavda gibi görünüyor…”

 

Yang Gan kararsızca konuştu.

 

Bei Moi’den bahsederken çaresizdi.

 

Bu süper dahinin şansı sadece iyi değildi, süper iyiydi.

 

Üçüncü aşamada, Yang Gan yolunu açmak için savaşmak zorunda kaldığı bir hayvan sürüsünün yanına ışınlanmıştı.

 

Diğer taraftan Bei Moi kadim bahçenin girişine ışınlanmıştı, bu onun aynı anda kuvvetini muazzam miktarda artırmasına neden olmuş ve ona değerli hazineler vermişti, iki siyah metal canavarın takibine karşı hayatta kalabilmişti.

 

Zhao Feng bile bu kadar şanslı değildi.

 

Yüzen Taç Sınavı gücün yanı sıra aynı zamanda şans savaşıydı.Bazen şans güçten bile daha önemli bir hal alıyordu.

 

“Oh? Bei Moi nasıldı?”

 

Hai Yun Usta ilgi ve beklentiyle konuştu.

 

Yang Gan hiçbir şey saklamadı ve Bei Moi’nin durumunu özetledi.

 

Bunu duyduktan sonra.

 

Gerçek ruh Alemindeki 5 kişi birbirine baktı, Bei Moi’nin bu kadar güçlü olduğunu düşünmemişlerdi; O iki tane siyah metal canavarı atlatabiliyordu.

 

“Bei Moi’nin muhtemelen şans yanındaydı, aksi takdirde böylesine ödüllerle karşılaşamazdı.Belki de bu şans Kırık Ay Klanının yükselişi anlamına gelecek.”

 

Klan Ustasının gözlerinde keyifli bir ifade vardı.

 

Şuan ki duruma bakılırsa Bei Moi Hai Yun Ustanın puanını kesinlikle geçecek gibi duruyordu.

 

“Kardeş Hai Yun böylesine yetenekli bir genci öğrencin olarak aldığın için seni kutluyorum.”

 

Elder Xue ve tayfası yağcılık yapmak için Hai Yun Ustanın yanına doğru gitti.

 

Tüm kıta tarihinde hangi efsanevi figür büyük bir şans anı yaşamamıştı ki?

 

Hatta bir söz vardı: “Klanlar büyük kabiliyetlere sahip olmadan ayakta kalabilir, ama şans olmadan ayakta kalamaz.”

 

Bir çağ boyunca hüküm süren “Kızıl Ay Atası” ortalama bir kabiliyete sahipti ama son derece şanslıydı, bu şans ona 4 büyük mirastan biri olan “Kızıl Ay Mirasına” girmesine izin vermişti.

 

Buna bakılınca şansın ne kadar önemli olduğu görülüyordu.

 

Hiç şüphesiz Bei Moi’nin geleceği harika görünüyordu.O sadece şanslı değil aynı zamanda muazzam bir kabiliyete sahipti.

 

“Bekleyin! Bei Moi dışında hala bir kişi daha var.”

 

Hai Yun Usta aniden konuştu.

 

1.Elderin kaşları kırışarak düşünceye daldı.

 

Biri daha vardı!

 

Elderler duraksadı ve dikkatlice düşündü.Sınavda gerçekten de Bei Moi dışında biri daha var gibi görünüyordu.

 

“O velet…”

 

Elder Xue’nin kaşları çatıldı.

 

“Başka birisi mi?” Yang Gan’ın kalbi sarsılarak ifadesi biraz çirkinleşti: “Elderler biraz önce Bei Moi dışında çıkmayan birinin daha olduğunu mu söyledi?”

 

Bu haberi duyunca, kalbi dalgalandı.

 

Yang Gan’ı Bei Moi’den başka geçen biri daha mı vardı?

 

Bei Moi’nin onu alt etmesinin bir önemli yoktu çünkü o çok şanslıydı ve süper dahiydi.

 

“Gan’er, üçüncü aşamada Zhao Feng’den hiçbir iz görebildin mi?”

 

1.Elder ciddi bir şekilde sordu.

 

İçinde kötü bir his vardı…

 

“Kardeş Zhao?”

 

Yang Gan hafiften duraksadı; o kişinin Zhao Feng olduğuna inanamadı.Daha sonra cevap verdi: “Öğrenciniz üçüncü aşamaya geçtikten sonra ona dair hiçbir ize rastlamadı.”

 

Bunu duyunca 1.Elderin ifadesi hafiften değişti.Yoksa…?

 

Elder Xue’nin gözlerinde sinsi bir ifade belirirken Hai Yun Ustanın gözleri alaycılıkla doluydu.

 

Büyükanne Liuyue ve diğerleri derin düşüncelere daldı.

 

Yüzen Taç Sınavında geçmek ve başarısız olmak dışında bir sonuç daha ortaya çıkabilirdi, o da ölümdü.

 

Gerçek ölüm!

 

Yüzen Taç Sınavı bir Erdemli miras yeri olsa da, katılımcıların hayatlarını tamamen koruyamıyordu.

 

Önceki sınavlarda gerçek ölümün örnekleri yaşanmıştı, ve sık sık olmasa da bu normal bir şeydi.

 

Kısa bir süre sonra.

 

1.Elder Quan Chen, Lin Fan, Ran Xiaoyuan ve diğerlerini katılımcıları çağırdı.

 

“Takip başlamadan önce Kardeş Zhao’yu sadece bir kez gördüm.”

 

Lin Fan’ın cevabı ve Ran Xiaoyuan ile Liu Yue’er’in cevabı aynıydı.

 

Sanki takip başladıktan sonra Zhao Feng birdenbire arkasında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolmuştu.

 

Onların cevapları teknik olarak aynıydı.

 

Yang Gan’ın bile ona dair bir iz bulamamasını da göz önüne alınca gerçek ortaya çıkıyordu.

 

1.Elder derin bir nefes aldı, gözlerini kapattı, ve sessizliğe büründü.

 

Orada bulunan kişiler sadece Zhao Feng için sessizce dua edebiliyordu, ve onların içinde Ran Xiaoyuan’ın gözleri kıpkırmızıydı.

 

Sadece Lin Fan’ın yüzünde tuhaf bir ifade vardı.Zhao Feng’in kendinden emin tavrını hatırlayınca her şeyin göründüğü gibi basit olmadığını hissetti…

 

Yüzen Taç Sınavı.

 

33.gün.

 

Kalenin içindeki hazine odası.

 

Çaaaatttt!

 

İyice zayıflamış olan beyaz ışık parıltısı paramparça oldu, yani koruyucu düzenek yok edilmişti.

 

Zhao Feng hemen yorgunluk ve heyecan içinde gizemli yumurtaya doğru uzandı.