Lms 7.5 - Ölümü Reddetmenin Gücü

avatar
8165 22

Legendary Moonlight Sculptor - Lms 7.5 - Ölümü Reddetmenin Gücü


 

Çeviri: Şamil Çevik Düzenleyen: Kharsmi

 

Yiyip içme faslı sona erince Weed Ork köyüne doğru yol aldı. Köye girmeden önce tekrar iri yapılı ve çirkin Ork Karichwi’ye dönüştü.

 

“Kyaaaaaah, çok tatlı!”
“Ork görünüşün bu mu?”
“Şu pazılara bak. Çok kaslı.”


Bu insanların çok değişik bir ağız tadı vardı.

 

Hwaryeong ve Surka, Karichwi’nin görünüşünü sevmişlerdi.

 

Ağzından fırlayan iri sararmış dişler ve iri bir domuz burnu. Özgüvenle dolup taşan gözler! Oburluk göstergesi iri bir göbek!

 

Ne bir insana ne de oyunda görebileceğiniz normal bir ırka benziyordu. Öyle çirkindi ki canavar kelimesi bunu tarif için fazla kibar kalıyordu.

 

Weed köyü zorlanmadan bulmuştu.

 

Orkların avlanmak için Yuroki dağlarına tekrar gelmeleri birkaç ayı bulmuştu.

 

“Chwichik! Zombi dişleri sadece 5 milyon altın! Çok hesaplı!”

“Paslanmış antik kılıç. İyi durumda! Sadece 20,000,000 altın. Chwiik!”

“Sadece 8 milyona lanetli bir kolye takabilirsiniz. Chwiik!”


Orklar savaştan elde ettikleri ganimetleri cüzi fiyatlarla satıyorlardı! Öyle cüziydi ki almamak için aptal olmak gerekirdi!

 

Bazıları müşteri olarak Weed’i gözüne kestirmişti.

 

“İyi mallarım var. Bir bak hele. Chwiiik!”


“İlgilenmiyorum.”


Bazıları için bu cevap yetse de bazıları daha inatçıydı.

 

“Bunu almak ister misin Kari? Chwiik! İlgini çekmiş gibime geldi, dene bakalım olacak mı. Chwiiik”

 

Müşterileri resmen taciz ederek kazanmaya çalışıyorlardı!

 

D.N: Adamlar kapalı çarşı kurmuşlar. Bir de kazıklayacak turist bulsalar hiç eksikleri kalmayacak :D 

 

“Hadi gel bir dene. Chwiiik!”


Weed göz ucuyla bile bakma ihtiyacı hissetmiyordu. Orkların nasıl berbat tüccarlar olduğunu çoktan öğrenmişti.

 

Ork köyünün bir başka özelliği daha vardı. Tamamen akıldan yoksundular.

 

“Kari, Kariwchi!”


“Ne oldu. Chwik.”
Weed ses tonunda ilgisizliğini sonuna kadar vurguluyordu her cevabında.

 

“Hey bekle bunlar insan. Chwiiik!”


“Onlar benim esirlerim Chwiik!”

 

Bu sebep onlar için yeterliydi. Orklar aptal olduklarından karmaşık sebep sonuç ilişkileri kuramıyorlardı.

 

“Oh, kim takar. Tebrikler. Söylesene. Şu çok iyi gözüküyor, onu yiyecek misin?”


Orklar Hwaryeong, Irene ve Romuna’ya bakarken gözleri dönüyor, salyalarını durduramıyorlardı.

 

Orkların gözünde henüz küçük olan Surka yemek bile sayılmıyordu.

 

Yemeklere bakarken ağzı sulanan Orklar garip sesler çıkarıyorlardı.

 

Onlarla çok zaman geçiren Weed için uğraşması kolaydı.

 

“Sonra yemeyi planlıyorum. Chwiik!”


“Öyle mi? Bana satsana Chwiik!”


“2 altın veririm. Chwiik!”


“Parayı boş ver. 80 zombi gözüne ne dersin? Chwiik!”


Zombi gözleri her biri 5 gümüş eden değerli bir malzemeydi.

 

“Anlaştık. Chwiik!”


“Her zamanki gibi kolları bana ayır Chwiik!”


“Tamam senin için saklarım. Chwiik!”


Konuşmaları dinledikçe Hwaryeong ve Irene’in endişeleri kaybolmuştu. Halbuki konuşmanın gidişatından mideye indirilecekleri sonucu çıkıyordu!

 

Weed grubu alıp köy büyüğünün evine gitti. Ev beceriksizce kesilmiş kütüklerden yapılmıştı, yağmur yağdığı zaman çatının her yerinden su sızdırıyordu.

 

“Karichwi! Döndün demek.” Köy şefi Weed’i karşılarken gözlerindeki heyecan görülebilirdi.

 

“Şefim, verdiğiniz görevi tamamlayıp döndüm, Chwiik!”


“Evet, çaban unutulmayacak. Biz Orklar Karanlık Elfleri yenip bu dağların hükümdarı olduğumuzu kanıtladık. Chwiichwiik!"


*Ttring!*

----------------------------------

Orkların Refahı görevi tamamlandı.

 

Güçlü Orklar fedakarlığa meyillidirler.


Dölü bereketli bir ırk olarak, hayat ölümden daha büyük değer taşısa da güçlü rakiplerle ölümüne çarpışmak en büyük onur kaynağıydı.


Bir süre Karanlık Elflere ve Ölümsüzlere karşı üstünlüğünü kanıtlayan Orkların hükümranlığı sorgulanamaz olacak.


-Şöhret 230 arttı.


Orklarla aşinalık 19 arttı.


Köydeki etkin 950 arttı. Artık köyün içişleri penceresine ulaşabilirsin.


Ork köyündeki toplan etkinliğiniz: 2790
----------------------------------
Seviye atladınız.


Seviye atladınız.


Seviye atladınız.


Ork ırkına has olan görevi tamamlayarak 3 seviye birden atlamıştı.

 

Ork şefi konuşmaya devam etti.

 

“İşte senin için biraz ödül.”


Görevde ödül olarak eşya da vardı! Ork köyü için tamamlanan bu görevin ödülü bir mücevher ya da maden olmalıydı.

 

//Sanırım gelişmemiş yerlerde sistemin tanımladığı ödüller doğadan temin edilebilen veya baskınlarla oradan buradan aşırılan değerli şeyler oluyor. Sonuçta Freya gibi zırh veya kılıç verecek hali yok.

 

D.N: Harabe falan yağmalamış olabilirler. Enseyi karartmayalım. :)

 

‘İnşallah değerli bir mücevher falan alırım.’


Bir oymacı tarafından işlenen mücevherler daha yüksek değerlere satılabilirdi. Weed umutlarını yüksek tutmaya çalışıyordu.

 

Ama Köy şefinin getirdiği şey kapkara bir yumrudan ibaretti.

 

“Chwiichwiik. Bu madeni uzun zaman önce keşfettik. Av sırasında bulmuştuk. Zırh için kullanılıyormuş. Bunu bir demirciye götürüp zırhını güçlendirebilirsin. Chwiik! İyi sakla.”

 

D.N: Şimdi karartabiliriz :D

 

Kara yumru!

 

İlk başta Weed ne olduğunu bilmiyordu. Ne bir ekipman ne de bir tür mineraldi. Bir süre inceledikten sonra zayıf zırh izleri buldu.

 

Eldiven, bot omuzluk ve kemer yapımında kullanılabilir. Mitril içerdiğinden değeri yüksektir.

 

‘Mitrili düzgün işleyebilmek için sanatçılar şehrine gitmem gerek. Zaten ay ışığı oymacılığını daha iyi anlamak için oradan biraz bilgi toplamalıyım.’


Sanatçılar şehri, Rodium!

 

Çok sayıda sanat ve zanaat sınıfının loncalarının en büyüğü ve bazen teki bu şehirde bulunmaktaydı.

 

“Çok teşekkür ederim, şefim. Chwiik!”


Weed ödülü çantasına yerleştirdi.

 

Dikkatinin dahi dağılmasına fırsat vermeden şef, konuşmaya devam etti.

 

“Artık Orklar gururla başı dik gezebilirler. Chwiichwik! O şerefsiz Karanlık Elflere bu dağların hakiminin biz olduğumuzu kanıtladık. Chwiik. Son ana kadar zorluklar yaşansa da Orklar ayakta kalan taraf oldu.”


*Ttring*

----------------------------
Orkların Versailles Kıtasındaki varlığı açıklığa kavuştu.


Şiddet yanlısı, bencil ve iri bir ırk!


Ama aynı zamanda dürüst ve açık sözlüdürler. Orklar sayıca üstünlüğe sahip ve saf güç bakımından en üstün ırktır. Ezici bir güç!


Bu gelişmiş fiziksel güçleriyle Orklar, fiziksel güç bakımından barbarlara rakip olacak seviyedeler.


Irklarının refahı için.


Ork Irkı artık Kraliyet Yolunun başlangıç aşamasında seçilebilir. Yeni oyuncular artık bu ırkı temel ırk olarak seçebilir.

----------------------------

‘Yuroki dağları kalabalıklaşacak desene.’

 

Kısa zamanda Karichwi kadar yakışıklı Orklar yapılıp oyuna başlandı.

 

Yeni ırka duyulan merakla bir sürü insan Ork olarak oyuna başlamayı seçti. Ork köyleri çok sayıda acemi oyuncuyla dolup taşıyor ve bir çoğunun ismi chwiik diye bitiyordu!

 

Ork köylerindeki fahiş fiyatlar ve elverişsiz ticaret ortamı yüzünden, yeni Ork oyuncular çirkin ve bencil halleriyle dağlarda koşuşturuyordu, ama bu birçok fırsat da yaratmıştı.

 

Yuroki Dağları geniş avlaklarla dolup taşıyor ve buralarda bolca güçlü canavar da bulunuyordu!

 

Sürgünler köyünde bir Ork olarak başlamak, insan olarak başlamanın sunamayacağı imkanlara kapı açıyordu.

 

Weed başını eğerek şefi selamladıktan sonra yürüyerek köyü terk etti.

 

***

 

Weed grubuyla birlikte ruh çağıranlarla görüşüp görev raporunu vermek için Karanlık Elflerin kalesine gitti.

 

“Kumandan!”


Kalede Karanlık Elfler dışında Rosenheim Şövalyeleri de bulunuyordu.

 

Kraliyet Şövalyeleri ve Yüzbaşılar da hayattaydı.

 

Buran, Becker, Hosram!

 

Weed Dale’ın orada bulunmadığını fark etti.

 

“Buran, Dale nerede?"


“Da, Dale… Heuheuk!”


Kraliyet Şövalyelerinin yüzünden düşen bin parçaydı, hem Buran hem de Hosram gözyaşlarına boğulmuşken Becker metin kalmaya çabalıyordu.

 

“Dale, Wyvernlerle birlikte Liç’in büyüsü yüzünden savruldu.”


“Nasıl olur!”


Weed’in gözleri kızarıp ağlamaya başladı.

 

Derin üzüntü, acı, pişmanlık, hüzün!

 

Weed’in hissettiği duygular bunlardı.

 

Yüzündeki kederli ifadeyle normalde Dale’in olması gereken yere oturdu.

 

Dale sıkı çalışan güvenilir bir askerdi ve yakın zamanda yüzbaşı rütbesine yükseltilmişti.

 

‘Dale.’


Rosenheim Askerleri aşırı üzüntülüydüler ama Weed bunu ilişkilerini kuvvetlendirmek için bir fırsat olarak görüyordu.

 

“Yine de kumandanım, veda hediyesi olarak Barr Khan’ın ana kuvvetlerinden birini cehenneme yolladılar.”


“Arkasında hiçbir pişmanlığı kalmadığına eminim, seni nereye gidersen git takip edeceğiz.”


Hosram, Buran ve Becker kadar sadık ve güvenilir askerler bulmak çok zordu. Diğer Rosenheim askerleri ve Kraliyet Şövalyeleri için de Weed’in emirleri mutlaktı.

 

Bir kumandanın emrindeki erlerin kaybına üzülmesi doğal bir hareketti. Weed’in yetenek, karizma ve liderlik puanı da eklenince askerler arasında derin bir güven duygusunun yeşermesine sebep oluyordu.

 

Weed’in yoldaşları onun hakkında yanıldıklarını düşünüyorlardı.

 

Pale’in ifadesiyle…

 

‘Parayla kafayı fazla bozmuş olsa da demek yumuşak bir kalbi var.’

 

D.N: Senin saflığının yanında sözü bile edilmez :D

 

Surka ve Irene de Pale gibi düşünüyorlardı.

 

‘Nasıl biri Weed, kayıp askerler için bu kadar üzülmesi.’


‘Kayıp askerler, en zayıfları için bile böyle üzülmesi.’

 

D.N: Kafalar gıcır gıcır :D


Gözlerinin kenarları yaşarmış haldeyken, Hwaryeong ve Romuna gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı. Weed çok sayıda astını kaybetmiş olsa da bu gelip geçici bir acıydı.

 

Depresyon ve kayıplara istinaden, bu duygular dünyada Weed’in sahip olmasına imkanı bulunmayan duygulardı. Ama gerçek, görünenden biraz daha farklıydı. Weed’in üzüntüsünün kaynağı başka bir şeydi.

 

‘İlişki puanlarım!’


Eğer askerleri sağ salim götürürse harcadığı ilişki puanlarını geri kazanabilecekti. Ve seviyeleri daha yüksek dönerlerse fazladan puan da kazanabilecekti. İlişki puanı ödül ve parayla ilişkiliydi.

 

Bir yüzbaşının ölümünün kaybettireceği puan göz önüne alınınca bu üzüntüsü az bile sayılırdı!

 

Weed’in gözleri hala kızarıkken, yutkunup Rosenheim askerlerine döndü.

 

“Dale dışında kaybımız ne kadar?”


“Liç ile savaşırken aramızdan 25 kişi daha hayatını kaybetti. Ama sağ kalanlar omuzlarında onların onurunu da taşıyacaktır!”


“Artık yoklar. Artık aramızda değiller ama her daim kalplerimizde yaşayacaklar. Onları asla unutmayacağız.”


“Evet, kumandanım!”

 

Ölümsüzlere karşı savaşırken hepsinin ölüp gitmemesi bir mucize sayılabilirdi. Rahiplerin iyileştirme gücü düşündüğünden çok daha fazla fayda sağlamıştı.

 

Buran, Becker, Hosram ve diğerleri bolca seviye atlamışlardı. Görev sağ olsun, normal askerlerin ortalama seviye artışı 70 civarındaydı. Krallığa döndüklerinde muhtemelen neredeyse hepsi terfi alacaklardı.

 

Sıradan askerlerin hali böyleyken, Kraliyet Şövalyeleri 10 ila 20, hatta daha fazla seviye atlamışlardı.

 

Askerleri kontrol ettikten sonra Weed ruh çağıranlarla buluşmak için karanlık şatoya gitti. Weed’in yoldaşları onu o noktaya kadar takip edip durdular.

 

Kalenin her tarafında dolaşan kara tenli Elfler grubun ilgisini çekmişti.

 

“Weed, biz biraz dolaşıp etrafa bakınacağız.”


Weed şöyle bir durup başını sallayarak onayladı. Görevin başarıyla tamamlandığını rapor etmek dışında bir işi yoktu.

 

“Evet, siz takılın, ben de rapor verip yanınıza gelirim.”


Weed tek başına karanlık tapınağa adımını attı.

 

***

 

Yeraltındaki karanlık tapınak!

 

Ruh çağıranlar eski cüppeli halleri ve doğal bir yüz ifadesiyle Weed’in dönüşünü bekliyorlardı.

 

Biri elindeki kemik asayı sallayarak konuştu.

 

“Seni bekliyorduk. Bir kumandan olarak gösterdiğin becerilerin dikkate değerdi ve sonsuza dek övülecek.”


“Övünülecek bir şey değildi. Sadece zayıf noktalarını fark edebildim.”
Weed kibarca yanıtladı.

 

‘Aslında görevin bu kadar iyi gideceğini düşünmemiştim. Yalnız olsaydım bu bir yumurtayla kaya kırmaya çalışmaya benzerdi. Ama Orklar ve Elfler çok işe yaradı. Onlar sayesinde zafer çantada keklikti.’


“Yiğit ruhlar sağ olsun, Ölümsüzler Ordusunu yenip Liç Shire’i sonsuz istirahate gönderebildik. Hırsı yüzünden sonsuza dek yanacağı cehenneme. Sizin sayenizde dünya Shire’in pislikleriyle daha fazla karşılaşmayacak.

 

*Ttring!*

-------------------------------------
Liç Shire’in Ölümsüzler Ordusu görevi tamamlandı.


Liç Shire dünyayı karanlığa boğmaya kalkıştı ama durduruldu ve bir daha geri dönemeyecek. Versailles Kıtası şimdilik güvende çünkü dünyayı karanlığa sürükleyip sonu olmayan bir savaş çıkarmaya çalışan Shire mağlup oldu.


Şöhret 2750 arttı.


Ruh çağıranlarla ilişkiler arttı.
-------------------------------------

-Seviye atladınız.

 

-Seviye atladınız.

 

-Seviye atladınız.

 

-Seviye atladınız.

 

-Seviye atladınız.

 


Seviye atladınız mesajları art arda gözükmeye devam etti. Tek seferde 17 seviye birden atlamıştı. Bir bakıma görev tecrübe ödülü, oyuncunun göreve katkısına oranla düzenleniyordu.

 

A seviye bir görevi tamamlamak çok fazla tecrübe demekti. Weed seviyesinin 300’ü geçip 306’ya ulaştığını fark etti.

 

‘Kaybettiğim seviyelerin hepsi telafi oldu.’


Wyvernleri canlandırırken çok fazla seviye kaybetmişse de az önce hepsini geri kazanmıştı.

 

Ruh çağıran ince parmaklı ellerini kaldırarak konuştu.

 

“Tüm ruh çağıranlar adına emeklerinin karşılığında sana bir hediye sunmak istiyorum.”


Weed’in bunu reddetmesi asla düşünülemezdi. A seviye bir görevin vereceği ödül de birinci sınıf olmalıydı. Liç Shire’in büyü kitabı pastanın sadece bir dilimiydi.

 

‘En azından bir eşsiz eşya veya 3-4 nadir eşya da yeterli.’


Freya için yaptığı görev düşünülünce ödül en az Agatha kılıcına denk olmalıydı.

 

“Ama üzgünüm, sana sunabileceğimiz kıymetli bir hazinemiz yok.”


“…”

 

“Dünyanın zevk ve sefasından uzak yaşayan bir topluluk olarak sana ödül olarak sunacak değerli şeylerimiz yok.”


“Beni ödüllendirmek için ayırdığınız tek bir parça bile mi yok?”


“Yüz yıllardır gölgelerde saklanıyorduk ve eski hazinelerimiz dünyaya dağılıp ortadan kayboldu.”


“…”


Sonuç olarak her şey tutarlıydı. Karşıdan bakıldığında düşkün gibi gözüküyorlardı. 

 

Weed’in pelerini yırtık pırtık ve botları oldukça hasarlıydı, öyle ki sağ ayağının baş parmağı bottaki yırtıktan dünyayı selamlıyordu.

 

Ruh çağıranlar da Weed’den farksız, aynı dilenci gibi gözüküyorlardı. Bu Weed’in ümitlerini kaybetmesine yetmişti. Ama ruh çağıran kafasını salladı.

 

“Cesaretini hemen yitirme, sana sunmak istediğimiz özel bir şey var.”


“O nedir?”


“Ruh çağıranların lideri olarak teşekkür amaçlı sana vermek istediğim özel bir hediye var. Bu güç ruh çağıranlara özel bir yetenek!”


Ortamda törensel bir atmosfer vardı.

 

*Ttring!*

--------------------------------------

Ölümü Reddetme Gücü, kan ruh çağıran sınıfına özel yüksek seviyeli nesilden nesle aktarılan bir yetenek.


Kabul edildiğinde:


Can 500 artırılacak.


Mana 1000 artırılacak.


Tüm statlar 3 artırılacak.


Kabul etmek istiyor musun?

--------------------------------------

Mesaj penceresi Weed’in gözlerinin önünde belirdi. Weed çok endişe etmedi.

 

‘A seviye bir görev için çok da kötü bir ödül değil.’


Can, mana ve stat artışı Weed için önemli bir takviyeydi.

 

Ruh çağıranlara, yüksek seviyeli bir büyücü sınıfının özel yeteneği!

 

Ruh çağıran sınıfının ikinci seviye sınıf seçimi olan Kan Ruh Çağıranlığına ait bir yeteneğe sahip olmaya kötü denemezdi.

 

“Kabul ediyorum.”

 

“Doğru seçim.”

--------------------------------

Ölümü Reddetme Gücü yeteneğini kabul ettiniz.

 

Can 500 arttı.

 

Mana 1000 arttı.

 

Tüm statlar 3 arttı.

 

*paiiik!*

--------------------------------

Weed’in eli bir Ölü Şövalye şekline büründü.

--------------------------------
“Beceri tanımı: Ölümü Reddetme Gücü.”

 

Ölümü Reddetme gücü Başlangıç Düzey Seviye 1 (%0)

 

Kan Ruh Çağıranı özel becerisi

 

Beceri can değeriniz 0’a düştüğünde otomatik olarak aktif olur. Ölümle yaşamın yol ayrımında düşmanlar tarafından istirahate gönderilmekten kaçıp intikam arama şansı.


Ölümsüz olarak derhal geri dirilirsiniz, savaş alanına öfkenizi kusmaya hazır olursunuz.


Ölümsüz formundayken can ve mana miktarınız iki katına çıkar. Bir gün sonra tekrar insana dönersiniz.


Ölümsüz formundayken can değeriniz sıfıra inerse beceri seviyeleriniz düşer ve 24 saat boyunca oyuna tekrar giremezsiniz.


Ölümü Reddetme becerisinin seviyesine bağlı olarak dönüşeceğiniz ölümsüz tipi değişiklik gösterir.


Ölümsüzlerin yeteneklerini kullanabilirsiniz.


Ölümsüz formunda kara büyü direnci %100’e çıkar.


Bir gün boyunca ölümsüz olarak avlanabilirsiniz.


Ölümsüz formunda kutsal büyüye karşı zayıf olacaksınız.


Rahiplerden kutsama ve iyileştirme almak mümkün olmayacak.


Ölümsüz formuna girildiğinde ölüm cezasına normal oyuncular gibi çarptırılır, tecrübe ve beceri kaybedersiniz.

--------------------------------

‘Savaşta ölürsem canım sıfıra düşecek ama ölümü reddetme gücüyle savaşa devam edebileceğim.’


Weed yeni yeteneğinin kullanışlı olduğunu düşünüyordu.

 

Öldükten sonra ölümsüz olarak geri dönmeni ve seviyeni korumanı sağlayan bir yetenek. Ölümsüze dönmenin ölüm sırasında eşya kaybını da engelleyeceğinden bahsetmeye gerek yoktu.

 

Can ve mana iki katına çıkacaktı ve dönüşeceği ölümsüze bağlı olarak yeni yetenekler kullanabilirdi.

 

Her şey bir yana ölüm, oyuna devam etmesini sağlayacak stratejik bir avantaja dönüşebilirdi.

 

‘Artık 24 saat bekleme derdine son.’


Weed gibi karanlık oyuncular görev yaparak para kazanırdı.

 

Ölmek tecrübe ve eşya kaybı olduğu gibi 24 saat boyunca para kazanamayacağı anlamına da geliyordu. Bir günlük cezadan kurtulabilmek para kaybını azaltıyordu.

 

Ciddi avantajlar getiriyor olsa da yan etkileri olduğu da görmezden gelinemezdi. Ölümsüz olarak savaş alanına geri dönse de bu zaferi garanti etmez ve ikinci kez ölmenin acısına da katlanması gerekebilirdi.

 

Her şey söylenmişti.

 

“Biz ruh çağıranlar yanlış anlaşılmalar yüzünden çok acı çektik, artık bu yanlış anlaşılmalar düzeltilebilir. Bizler kara büyünün talebeleri, bu diyarlarda tekrar refaha varabileceğiz.”


“Umarım başarırsınız.”


“Kolay olmayacak ama denemediğimiz için zaten çok acı çektik. Ama bilmek istediğim bir şey var. Versailles Kıtası gerçekten huzur içinde mi?”


“Evet?”


“Çoğu bilmiyor ama kötülük harekete geçti, Embinyu Kilisesi olarak bilinen bu kötü gücün 12 dini lideri var.”


“Dini liderler?”


“Freya ve Rui kiliseleri Valhalla tapınağında gizlenen karanlık gruptan farklılar. Şeytani bir tanrıya inanıyorlar ve dünyayı karanlığa boyamaya çalışıyorlar. 12 liderleri Baseurin diyarında saklanıyor. Gündüz barışçıl gözükse de geceleri şeytani ayinlerin yapıldığı yerler. Sonuç olarak tüm şehir onların kontrolünde.”


*Embinyu kilisesi hakkında bilgi edindin.*


*Baseurin hakkında bilgi edindi.*


‘Baseurin’


Görünüşe göre keşfedilmemiş bir bölgeydi ve bilgi her zaman faydalıydı.

 

Weed ruh çağıranlarla vedalaşıp tapınağı terk etti.

 

***

 

Merkez kıtada insanlar bıkkın halde gökyüzüne bakıyorlardı.

 

Bulutsuz ve güneşli gökyüzü!

 

Güneş resmen alev saçıyordu.

 

“Sıcak, sıcak.”


“Lanet olsun yağmur nereye gitti.”

 

Son birkaç gündür bir damla bile yağmur düşmemişti. Sıcaklık artmaya devam ettikçe akarsuların üstünü bir sis tabakası kaplamıştı. Atmosfer ısınmaya devam ettikçe ateş büyüleri de güçleniyordu. Sıcak havanın etkisiyle ateş büyüleri %20 veya daha fazla güçlenmişti. Ortam şartları büyülerin gücünü etkilediğinden büyücüler güçlü büyüler yapmak için fazla efor sarf etmek zorunda kalmıyorlardı.

 

“Seviye 22 ateş büyücüsü. Grubunuza katılabilir miyim?”


“Güçlü bir büyü yapmak zorunda değilsin. Barbekü yapmaya mı çalışıyorsun?”


Ateş kullanan büyücüler artık eskisi kadar hoş karşılanmıyordu. Aksine artık buz büyüsü kullanan büyücüler gözdeydi. Büyüleri artık zayıflamış olsa da herkesçe hoş karşılanıyorlardı.

 

Kavurucu sıcak!

 

Alnından ter damla damla akıyordu!

 

Kısa savaşlarda bile dayanıklılık eriyip gidiyordu. Şaşırtıcı biçimde, ana kıtayı bıkıp terk eden çok az insan vardı. Şikayet etmek yerine, daha çok insan ana kıtaya geliyordu. Görünüşe göre dünyanın eğlence anlayışı farklı bir noktaya sürükleniyordu.

 

Yeni bir yolda zorluklarla mücadele etmenin verdiği zevk.

 

Versailles Kıtası’nın eski sıcaklığına dönmemesi insanları şaşırtmamıştı.

 

“Görünüşe göre Kral Belsos’un lanetini çözmenin bir yolu var.


“Hadi herkesten önce o çözümü bulalım!”


“Belki bu sorunu çözerken çok fazla şöhret kazanırız.”

 

Kızıl Kanatlar Loncası üyeleri bu başarısızlıklarına şahit olanlar tarafından taşa tutuluyordu. Diğer loncalar da onların boşalttığı yeri doldurmakla meşgullerdi.

 

D.N: Hala aklıma geldikçe gülüyorum :D

 

Diğer yandan insanlar sıcaklığa uyum sağlamaya başlamışlardı. Krallıklarda insanlar çeşmelerin etrafında toplaşıyorlardı. Av için şehri terk etmeden önce yanlarına bir kova su alıyorlardı. Yürürken soğuk su içmek, sıcağı bir süre için unutturuyordu.

 

Güneş altında avlanmaya tahammül edemeyenler kendilerini yeraltı zindanlarına vurmuşlardı. Serin zindan ve canavar inleri popüler avlaklar haline gelmişti.

 

Çok sayıda insan soğuk yerler arayışında kuzeye yönelmişti. Ama soğuk bölgelerde dayanmak zordu, son zamanlarda her yer soğuğa hapsolmuştu.

 

***

 

“Grup arıyorum…”


Rosetta, ateş yönelimli sınıf seçenlerden biriydi, bir çeşmenin kenarında oturmuş grup aranıyordu.

 

İnsanlar avlanmaya başlayabilmek için gruplara ihtiyaç duyuyordu.

 

“Ateş saldırılarım diğer saldırılar kadar etkilidir. Hızlı ve kuvvetli, büyüler kadar geniş menzili olmasa da.”


Büyücüler düşük can ve savunma değerlerinden dolayı tek başlarına avlanmayı tercih etmezlerdi. Ama gruplarda onları koruyacak dostlar bulabilirlerdi.

 

“Eğer bir fırsat olursa buz saldırıları öğrenmek ister miyim acaba? Kendimi ruh çağıran olmaya hazırladım ama şimdilik beklemek zorundayım. Yeni yetenekler öğrenmenin zorluğu normalde çok yavaş artması, ama gruptayken çok daha hızlı artıyor…”


O sırada yakındaki köylü bir NPC ağzını açıp konuştu.

 

“Rosetta. Söylentileri duydun mu?”

 

“Evet?” Rosetta’nın yerlilerle arası biraz iyiydi.

 

“Weed adındaki inanılmaz maceracı. Ölümsüz Ordusuna hükmeden Liç Shire Weed adındaki tek bir adam tarafından durduruldu.”


“Umm, hangi Weed’den bahsediyorsun?”


“Evet, Liç Shire ve ordusunu cehennemin dibine gönderdi ve kötülük bir daha bu kıtada hüküm süremeyecek. Çok sayıda paladin ve savaşçı hayatını kaybetmiş olsa da artık gözlerimizi huzur içinde dinlendirebileceğiz, eh?”


Şimdiye kadar Pale ve grubu dışında kimse görevin neticesini bilmiyordu.

 

Herkes Ölümsüzler Ordusu görevinin sonucunu duymak için toplandı.

 

“Weed! Weed görevi tamamlamış!”


“Liç Shire öldü!”


“Ruh çağıran, Artık ruh çağıranlığa geçiş yapabilirim!”

 

Rosetta da tüm kıtayı kaplayan bu sevinç çığlıklarına dahil oldu. Çeşmenin etrafında da başka her yerde de benzer manzaralar vardı.

 

***

 

Versailles Kıtası hikayesi.

 

Shin Hye Min bir canlı yayının ortasındaydı.

 

“Evet, kaynaklar Reuwan Köyünü işgal eden canavarların temizlendiğini söylüyor. İnsanlar köye tekrar yerleşmeye başladı.”

 

Oh Juwan bıraktığı yerden devraldı.

 

“Aslında şanslıydık. Bu çok sayıda paralı askerin canavarları öldürmek için sıkı çalışmasının sonucu, değil mi? Kriz fırsattır! Savaş alanında çarpışan binlerce paralı asker bolca tecrübe kazandı. Köy biraz hırpalanmış olsa da galibiyet için hepsini tebrik ediyorum.”


Shin Hye Min ve Oh Juwan, her ikisinin de gözaltı torbaları vardı.

 

Verailles Kıtasında her türden rastgele etkinlikler oluyordu. Dinlenmeksizin ellerinden geldikçe yayın yapıyorlardı.

 

‘Yine Pale-nim’le birlikte gidemedim.’ Shin Hye Min’in göğsü sızlıyordu.

 

Yayın trafiği yüzünden günlerdir oyuna giremiyor ve sevdiceği Pale ile buluşamıyordu ama onu düşünüp duruyordu.

 

‘Ah, Pale ve diğerleri Issız Diyarlara varmış olmalı.’


O da onlarla gitmek istiyordu ama vakti yoktu. Şansına bugünkü yayını bitirdikten sonra 3 günlük bir tatili vardı.

 

‘Dayan, bugünü de bitirebilirsin.’ Acı içinde kendini iknaya çabalıyordu.

 

Duygularını içine atıp dudaklarına bir gülümseme koyarak yayına devam etti.

 

“Hadi biraz da yükselen sıcaklıklardan bahsedelim, Kızıl Kanatlar Loncasının bundan sorumlu olduğunu ve banlanmaları gerektiğini düşünüyor musun?”


“Evet, aslında herkes bu olayın yarattığı etkilerden fazlasıyla mustarip.”


“Ve bu olayların merkezinde ciddi bir güce sahip olan Kızıl Kanatlar Loncası var.”

 

“Kıtadaki en güçlü 10 loncadan biri olmaları şans eseri değildi. Kale ve 25 köye sahip büyük bir loncalar. Her türlü acil durum için 150,000 kişilik bir kapasiteleri vardı. Böyle büyük bir loncanın çöküp dağılması hiç de beklenilen bir şey değildi.”


“Evet, söylediğin gibi ama yapılabilecek bir şey yok.”


“Hye Min’in dediği gibi. Dost loncalar onlara sırtını çevirdi ve insanlar onlarla iletişim kurmaktan kaçınıyor. Diğer loncalar kale ve köylerine saldırıyor, intikam fırsatını kaçırmıyorlar… Sadece saldırılarda bulunan okçular 10000’den fazla! Terose’nin ordusunu komuta ediş şekli etkileyiciydi ama morallerinin düşmesine engel olamadı. Öte yandan eski dost loncaları diğer loncalardan daha şeytani düşmanlar haline geldiler. Bu yüzden çaresizce loncayı dağıtmak zorunda kaldılar.”


“Gerçekten üzücü.”


“Ama Lonca lideri Terose Dane, Do-Gwang ve loncanın ileri gelenleriyle birlikte görülmüş. Toparlanıyorlarmış gibi görünüyor. Belki Kızıl Kanatlar tam olarak yok olmamıştır.”


“Aslında, çok sayıda lonca sıcak hava meselesini çözmek için uğraşıyor değil mi, Oh Juwan-ssi?”


“Sıcak hava meselesiyle ilgilenen insan sayısı her geçen gün artıyor. Etrafta tavuk gibi didiklenerek bununla alakalı bir görev başlatmaya veya hazine elde etmeye çalışıyorlar. Bir iz bulmak için kuzeyden başlayıp Kral Belsos’un mezarının bulunduğu çöle doğru ilerleyecekler.”


“Kuzey kıtada harika bir macera.”


“Patron sınıfı bir canavarla ilgili efsane ve mitler her zaman ortalıkta döner. Köylerin etrafında dolaşan canavarların ne kadar güçlü olduklarını hayal dahi edemiyorum. Bu işle ciddi olarak ilgilenen sadece birkaç yüksek seviyeli oyuncu var. Yeni av bölgelerine öncülük etmek canavarların seviyeleri göz önüne alınınca gerçekten büyük bir iş olacak.”


“Bu kadar çok şey bilmene şaşırdım, sen de mi kuzeye giden öncülerdensin?”


“Kendim şahsen orada bulunmadım ama insanların kuzeyle ilgileneceğine eminim.”

 

Soğuktan dolayı kuzeyde çok fazla insan yoktu. Ama soğuktan caymayıp ayakları üstünde kuzeyi arşınlıyorlardı.

 

Shin Hye Min’in gözleri parladı.

 

‘Pale-nim ile birlikte kuzeye seyahat etmek eğlenceli olabilir.’ diye sessizce içinden geçirdi.

 

“Kuzey de tüm kıtayla birlikte bir miktar ısındı. O taraflara gitmek için iyi bir fırsat olmaz mı?”


Böyle deyince Oh Juwan çıkışır gibi bir havayla yanıtladı.

 

“Hala yeterli değil, Shin Hye Min-ssi. Kuzey kıtanın ne kadar soğuk olduğunu hayal dahi edemiyorum. Sıcak hava dalgasıyla birlikte bile çok büyük bir kısmının hala karla kaplı olduğunu düşünüyorum. Buz tutmuş yerler ve karla kaplı kuzeyi düşününce oyuncular iz sürmekte zor zamanlar geçirdiler. Hedefe varmayı başaran oyuncular somut izler bıraktı. Ama dönüşte aynı zorluklarla tekrar mücadele etmeleri gerekecek.”

 

“Harika bir iş başardılar.”

 

Bu konuşmalarla haberlerin ilk bölümünü tamamlayıp ikinci bölümde Versailles kıtasında neler olduğundan konuşmaya başladılar.

 

İkinci bölümde çeşitli mesleklerin ilerleyişi hakkında bilgiler paylaşılıyordu. Önemli konularda röportaj yapılacak profesyonellerle şovdan önce konuşulmuştu.

 

Bununla birlikte kendinden emin bir şekilde konuştu.

 

“Ölümsüzler Ordusu görevi başarısız olmuş gibi gözüküyor. Şimdiye kadar başarıya dair bir haber alamadık.”

 

“Başarısız olacağını düşünüyordum zaten. Şaşırmadım.”

 

Her uzmana kendi fikirlerini belirtme imkanı veriliyordu. Başarısızlığı çok fazla vurguladıklarından uzmanlar seyircilerin tepkilerini çekiyordu.

 

Shin Hye Min tedbirli bir tonla konuştu.

 

“Başarı ihtimali hala var, öyle düşünmüyor musunuz?”


“Mümkün değil. Shin Hye Min’in seviyesindeki birinin anlaması çok kolay değil. Bu görevin zorluk seviyesi normal değil.”


“Birinin seviyesi arttıkça oyunu daha iyi algılamaya başlıyor. Bir zamanlar biz de senin seviyende olduğumuzdan Shin Hye Min’i anlayabiliyoruz.”


“Rosenheim Krallığı’nın Kırmızı Paralı Asker Loncası hazırda. Lütfen arkanıza yaslanıp rahatlayın. Ölümsüzler Ordusu geleceklerse görecekleri de var.”


Shin Hye Min bu tecrübeli oyuncuların iddialarına yanıt veremediği için kıpkırmızı kesilmişti.

 

Şirket bilgi satmayı reddettiğinden Weed’i tanımıyorlardı, o da kendi şahsi ilişkisini buraya bulaştırmak istemiyordu. O sırada Shin Hye Min’in kaşlarının hafifçe çatılıp alnında belli belirsiz kırışıklıkların oluştuğunu görebilirdiniz.

 

Herkes başarısız olacağına dair bahse giriyordu. Başardığı bunca inanılmaz şeye rağmen hala ondan şüphe ediyorlardı. Tüm bunları dinledikçe içinde kaynayan bir tencere varmış gibi bir öfkenin taştığını hissediyordu ki o sırada kulaklığına gelen bilgiyle rahatladı.

 

Haberler!

 

Shin Hye Min zaferini açıklayan bir gülüşle yayını tekrar ele aldı.

 

“Herkesin merak ettiği olayla ilgili elimize yeni haberler ulaştı. Ölümsüzler Ordusu görevinin sonuçları.”


“…?”


“D
ediğimiz gibi başarısız oldu, değil mi?”

 

Shin Hye Min sonuçları duyurduğunda tüm uzmanlar donup kalmıştı.

 

“Liç Shire öldürüldü ve Ölümsüzler Ordusu mağlup oldu.”


“İmkansız!”


Uzmanların birçoğu heyecanla yerlerinden fırlamışlardı.

 

Böyle bir şeyin gerçekleşmesi sağ duyuya aykırıydı.

 

“İnanmıyorum, kaynağınızın doğru olduğuna emin misiniz?”


“Kıtanın her tarafında haber duyulmuş durumda ve Kırmızı Paralı Asker Loncası’na bile ulaşmış olmalı.”


“Evet?”


“Size daha sonra dönelim.”


“…”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr