Bahar rüzgârları gelmiş, Wushan şehrinin dışındaki boş alanda olan kavak ağaçları yeşile dönmeye başlamıştı.

Boş arazide bir grup genç gayretle çalışıyordu. Ejderkan testinden bu yana neredeyse bir yıl geçmişti. Linley şuan sekiz yaşındaydı. Geçen bu zaman zarfında Hillman Linley`nin daha da çalışkan bir hal aldığını fark etmişti.

“Aferin, Linley! Dayan, dayan!“ Hillman bir yandan cesaret veriyordu.

Şu anda Linley sadece pantolon giyiyordu. Vücudunun üst kısmı terle kaplıydı ve bedeni bir yay kadar gergin bir şekilde yerde yatıyordu. Elleri yere sıkıca bastırır şekilde, bir ağaç gövdesi gibi dümdüz, vücudunun geri kalanı ise hareketsizdi. Sınav pozisyonu almıştı. Elleri ve ayak uçları yere değiyordu. Tüm vücudu gergindi.

“Durgun Gerilme“ egzersizi.

Basit ama çok etkili bir egzersiz. Eğer bir insan bu pozisyonu bir saat kadar koruyacak duruma gelebilirse artık herhangi bir kılıçtan korkmasına gerek kalmazdı.

Pıt, pıt!

Linley`nin alnından terler akıyordu. Sol gözüne ter girdi ve acı içinde yüzünü buruşturdu.

“Ley gerçekten inanılmaz. Sadece sekiz yaşında, ama on üç yaş grubuyla beraber `Durgun Gerilim ` eğitimi yapabiliyor.“ Çoktan pes etmiş bir kaç çocuk yere yayılmış şekilde Linley`i izlerken sohbet ediyordu.

“Ley, devam et! Geri kalanımız için dayan! Yen, bu on üç yaş grubunu!“ altın saçlı Hadley yandan bağırıyordu.

“Evet, devam et Ley!“ diğer çocuklar da katıldı.

Linley`nin diğer çocuklarla arası çok iyiydi. Linley asil bir aileden gelsede sıradan ailelerin çocuklarına karşı da çok nazik davranıyordu ve sıkça eğitimde yardım ediyordu.

“Dayanmaliyim, tut kendini.“ Linley kendi kendine tekrarlıyordu.

Linley`nin kafasında babasının bir yıl önce söylediği sözler yankılanıyordu. “Linley, biz Ejderkan Savaşçısının ailesiyiz. Ejderkan savaşçı klaninin bir üyesi olarak avantajların olduğu gibi dezavantajlarında var! Avantajın, damarlarındaki ejder­kanının yoğunluğu yeterli seviyeye ulaşmasa da sıradan insanlardan çok daha güçlü olacaksın. Diğerleri için altıncı seviye bir savaşçı olmak çok zor olabilir ama senin için bir şekilde daha kolay olacak.“

“Dezavantajın ise Ejderkan klaninin varisleri savas ­qi’sini normal yöntemlerle geliştiremezler. Damarlarımızdaki kan sadece “Gizli Ejderkan Ögretisi“nde olduğu şekilde geliştirilebilir. Bu da diğer bütün geliştirme yöntemleriyle çakışır. Ne yazık ki sadece belli bir yoğunluğa ulaşmış kişiler “Gizli Ejderkan Öğretisi“ni kullanarak eğitim yapabilir. Bu yüzden kendi savas­ qi`ni hiç bir zaman geliştiremeyeceksin.“

“Tabi, teoride vücudunu geliştiren herhangi biri altıncı seviyeye ulaşabilir, ama yine de bu sadece bir teori. Pratikte bunu başarmış kişi sayısı çok az. Fakat bizim durumumuz farklı. Damarlarındaki ejderkani yoğunluğu az da olsa, başlangıç seviyemiz diğerlerinden daha ilerde. Sadece eğitim yaparak altıncı seviye bir savaşçı olabiliriz. Büyük büyükbaban, sadece eğitim yaparak yedinci seviye bir savaşçı olmayı başarmıştı!“

Linley babasının sözlerini net hatırlıyordu.

Linley kendi kendine homurdandı, “Şu an herkesten güçlüyüm, sadece damarlarımda Ejderkani dolaştığı için. Ama madem ki savas­ qi’si eğitimi yapamıyorum, tek seçeneğim çok çalışmak ve daha da çok çalışmak! Büyük büyükbabam yedinci seviye savaşçı olabildiğine göre o zaman ben… ben sekizinci seviyeye ulaşabilirim, hatta belki de dokuzuncu seviye! Hiçbir şey imkansız değildir!“

Sekizinci seviye bir savaşçı!

Dokuzuncu seviye bir savaşçı tüm Fenlai ülkesinde en güçlü uzman sayılabilirdi. Sekizinci seviye bir savaşçı Baruch ailesinin eski zaferlerini geri getiremese de şu anki durumu önemli ölçüde duzeltebilirdi.

“Dayanmak zorundayım“ Linley dişlerini sıktı.

Şu anda Linley`nin kasları sayısız karınca tarafından isiriliyor gibiydi. Tüm vücudu titriyor, bütün kasları sallanıyordu. Her sallanan kas açıkça görülebiliyordu.

Uzun bir süre sonra, sonunda…

Pat!

Linley yoruldu ve yere yığıldı.

“Harika hissettiriyor.“ Düz zeminde bütün vücudu rahatlamış bir şekilde, Linley bedeninin ne kadar uyuşmuş olduğunu hissedebiliyordu. Vücudundaki bütün kaslar eğitimden sonra yavaşça büyümeye başlamıştı. Büyüme bir iki eğitimde fark edilmese de, uzun vadede etkileri görülüyordu.

Hillman yan tarafta memnun bir şekilde kafa sallıyordu.

Ve sonra Hillman dönüp 14 ­15 yaş grubuna bakınca bir anda yüzü soğuk bir hal aldı. “Hepiniz, dayansanız iyi olur! Linley sadece sekiz yaşında ve siz neredeyse yetişkin oldunuz. Sekiz yaşında birinin sizden iyi olmasına izin vermeyin!“

…

Sabah egzersizi bittikten sonra, Linley arkadaşlarıyla vedalaştı ve Baruch malikânesine doğru yürümeye başladı. Dışardan biri görse ona kesinlikle sekiz yaşında demez, ya on bir ya da on iki yaşında sanırdı.

Baruch klanının varisleri gerçekten de diğerlerinden farklıydı.

“Abi!“ Linley`i görür görmez Wharton koşmaya başladı.

“Yeter, Wharton. Bütün vücudum terle kaplı. “Bırak önce yıkanayım.“ Linley Wharton”un kafasını okşayıp güldü.

Wharton somurtarak “Biliyorum, yıkandığın gibi babamdan ders almaya gideceksin.“

Asil bir ailenin üyesi olarak Linley`nin eğitimi genç yaşta başlamıştı. Beş bin yıllık kadim Baruch klanı eğitim konusunda pek çok krallıktaki kraliyet ailesinden bile daha sıkıydı.

“Yeter, Wharton. Akşama doğru oynarız.“ Linley güldü.

Linley çok daha olgun olsa da, Wharton sadece bir çocuktu.

Linley yıkanıp, üstünü değiştikten sonra derse başladı. Tam o anda babası Hogg Baruch, sırtı dümdüz bir şekilde masanın önünde oturuyordu. Hogg`un önünde üç büyük kitap vardı.

“Baba!“ Linley saygıyla eğildi.

Hogg soğukça karşılık verdi ve Linley hızlıca yanına geçti.

Hogg ciddi bir tonla “Dün, Yulan kıtasında ki ülkelerin tarihini açıklamıştım sana. Tekrar et bakalım.“

İşte bu gerçek Hogg`du.

Ağlayan Linley`i kollarına alması gibi durumlar aşırı nadir olurdu. Normalde Hogg`un Linley`e karşı tutumu tek bir kelimeyle açıklanabilirdi : “Katı“ Hogg her şeyde mükemmellik için uğraşırdı. Linley`nin herhangi bir hata yapmasına izin vermezdi.

“Evet, baba.“ Linley sakince cevap verdi.

“Yulan kıtasında üç tehlikeli bölge vardır. Bir numara sıradağlar, “Sihirli Yaratık Sıradağları“, iki numara “Batan Güneş Sıradağları“ ve üçüncüsü ormanların en korkuncu “Karanlığın Ormanı“. Bu üçünün kapladığı alan inanılmaz büyüktür. Sihirli Yaratık Sıradağları tüm kıta boyunca kuzeyden güneye on bin kilometreden daha fazla mesafe boyunca ilerler. Cenneti yıkıp, dünyayı yerle bir edebilecek aziz seviye sihirli yaratıklar da dahil olmak üzere, içinde sayısız sihirli yaratık barındırıyor, Sihirli Yaratık Sıradağları yüzünden Yulan Kıtası iki farklı bölgeye ayrılmış durumdadır.“

“Sihirli Yaratık Sıradağlarının Batısı, burada on iki krallık ve 32 düklük var. Bu krallıklar ve düklükler içinde iki büyük güç var. Birincisi Fenlai krallığının baş krallık olduğu, Kutsal Birlik, Ikincisi ise baş krallığı Heishi olan, Kara Ittifak. Bu ikisi sürekli birbiriyle savaş halindedir çünkü birini Işığın Kilisesi yönetirken diğerini Gölgelerin Tarikatı yönetiyordu.”

“Sihirli Yaratık Sıradağlarının Doğusu, burada dört imparatorluk, altı önemli krallık ve sayısız düklük var. Bu dört devasa imparatorluk Kutsal Birlik yada Kara Ittifak`in etkisi altında değildir. Bu dört imparatorlukta imparatorların emri mutlaktır. Bu imparatorlukların hepsi Kutsal Birliğe denktir.“

“Bu dört imparatorluk, merkez Yulan İmparatorluğu, güneydoğu Rhine İmparatorluğu., Doğu Rohault İmparatorluğu, ve kuzey O`Brien İmparatorluğu.“ hepsini bir seferde sayan Linley biraz kendini bırakıp rahatladı.

“Bu kadar mi?“ Hogg alnını kırıştırdı.

Linley tam devam edecekti Hogg sözünü kesti. “Şöyle bakalım, bizim kutsal birliğimiz içinde kaç tane krallık ve düklük var?“

“Kutsal Birliğimizde, altı krallık ve on be… on yed…“ Linley aniden suratını astı.

Kutsal Birlikte kaç tane düklük vardı? Linley tam hatırlayamıyordu. On beş miydi yoksa on yedi mi? Tam emin olamıyordu.

“Hmph!“

Yüzü soğuk ve sert bir şekilde, Hogg ahşap bir çubuk çıkardı, Linley `de uysalca elini uzattı.

Gözleri daralıyordu, `Whap` sesiyle beraber, Hogg çubukla indirdi bir tane. Linley`nin elinde anında kırmızı bir çizgi oluştu fakat Linley hiç ses çıkarmadan kendini tutuyordu.

“Linley hatırlamalısın, şuan Kutsal Birliğin içinde yaşıyoruz. Kutsal Birlikle ilgili her şeyi bilmelisin!“ Hogg soğuk bir şekilde oğluna baktı. “Bütün Yulan kıtasında en önemli varlıklar dört imparatorluk ve iki birliktir.“ dedi.

Linley kafa sallayarak onayladı.

Babasının sözleri basit olsa da Linley onların altındaki derin anlamı kavrıyordu.

“Kutsal Birlik en kuzey uçta O`Brien İmparatorluğuyla sınırlarını paylaşıyor. En güney uçta ise Kara İttifak Yulan İmparatorluğuyla kesişiyor. Işığın Kilisesinin önderliği altında Kutsal Birlik diğerlerinden en ufak bir şekilde geri kalmıyor.“

Babasının sözlerini dinlerken Linley de bunlara katılıyordu.

Dün pek çok kitap okumuştu. Açıkça Kutsal Birlik bütün Yulan Kıtası için bir kültür başkenti sayılabilirdi. Aynı zamanda dünyada ekonomik anlamda da Yulan İmparatorluğuyla eşit seviyede, en büyük iki güçten biriydi.

Ek olarak Işığın Kilisesi`nin desteğine de sahipti.

Kutsal Birlik gerçekten çok güçlüydü.

“Bu gün, sanat çalışacağız.“ Hogg soğukça ekledi “Asil bir ailenin varisi olarak, sanatı anlayıp takdir edebilmelisin. Sanat, asil erkeklere ağırbaşlılık aurasini veren şeydir!“ Hogg yumruk kalınlığında büyük bir kitap çıkararak hemen açtı.

“Yulan takviminde yıl 3578, büyük usta taş heykeltıraşı Proulx doğdu…“

Bir yandan Hogg ciddiyetle Linley`e öğretirken, öte tarafta Linley tüm gücüyle bunları hafızaya kazımaya çalıştı.

Babasının istediği seviyede olmak istiyordu.