Bölüm 167: Ejderha Kanı Hapı

avatar
14236 33

Against The God - Bölüm 167: Ejderha Kanı Hapı


 

"Genç Efendi Feng bizim Genç Efendimizin odasının önüne geldik başka bir talimatınız var mı?" Koruma Yun Che'yi Murong Yi'nin odasının önüne getirdikten sonra belinden büküldü ve saygıyla konuştu.

 

"Kardeş Murong ile görüşeceğim çok önemli bir konu var. Burada kal ve içeriye birisinin girmesine izin verme. Anladın mı?"

 

Yun Che konuştuktan sonra korumanın cevabını beklemeden kapıyı itti ve içeri girdi.

 

Murong Yi sağlıksız bir şekilde yatakta yatıyordu. Ağır yaraları nedeniyle o yataktan en az yarım ay çıkmayı düşünmemeliydi. Odaya birisinin girdiğini duyduğunda tam alevlenecekken giren kişinin Feng Baiyi olduğunu gördü ve gözleri anında parıldadı. Doğrulmaya çalışırken konuştu. "Baiyi bu kadar geç saatte geldin.....İş bitmiş olabilir mi?"

 

"Xue Lang ve ben bu işle uğraşırken başarısızlık şansının olduğunu mu düşünüyorsun?" Feng Baiyi konuşurken ona doğru yürüdü.

 

"Yani sen Yun Che'nin öldüğünü mü söylüyorsun?" Murong Yi'nin gözleri bir an için zevk ve heyecan ile parladı.

 

"Hayır!" Feng Baiyi, Murong Yi'nin başucuna yürüdü ve yüzünde gizemli bir gülümseme ortaya çıktı. "Yun Che ölmedi. Hatta ölmemekle kalmadı üstüne oldukça iyi yaşıyor. ANcak sana gelince Murong Yi sen gerçekten yakında öleceksin!"

 

Feng Baiyi'nin sözleri Murong Yi'yi bir anlığına şok etti ama daha bir şey söylemeden Yun Che'nin elleri çoktan uzanıp onun boğazını sıkıca kavramıştı.

 

“Erk~~~~” Murong Yi'nin gözleri aşırı genişledi. İki eliyle acı dolu bir şekilde Yun Che'nin kolundan tuttu ve boğazından kuru bir ses yayıldı.

 

Yun Che, Murong Yi'nin yaralarının durumunu çok iyi biliyordu. Altın Pullu Ejderha Dönüştürme Hapı'nın gücüyle yeni gelişim yaptığından bahsetmesek bile Murong Yi şuan ki hali ile onun için en ufak bir tehdit teşkil etmiyordu. Kendi kolunu tutan eller bile gevşek ve güçsüzdü.

 

Acı dolu iniltilerden başka ses yapamayan Murong Yi'yi görünce Yun Che zalimce gülümsedi. Ardından yüzünü ovuşturdu ve Feng Baiyi'nin yüzü yok olarak kendi orijinal yüzü oraya çıktı. Bu kadar yakınında Yun Che'yi görünce Murong Yi'nin gözleri anında genişledi. İki gözü aşırı dehşet ve korkunun altında dışarı doğru şişti ve neredeyse yuvalarında dışarı çıkıyordu.

 

"Senin tarafından işe alınan iyi kardeşlerin Feng Baiyi ve Xue Lang beni öldürmeye çalıştılar. Ama ne yazıkki ölenler onlar oldu ve geriye cesetleri bile kalmadı." Yun Che ona baktı ve alçak sesli bir kahkaha attı. "Sana gelince....Tsk, tsk, Seni bu duruma gelene kadar dövdüğümden yatakta yatmaktan başka bir şey yapamayacak olman gerçekten acı verici olmalı. Belki de ben en sonunda iyi biri olmalı ve senin acına son vermeliyim. Hmm evet, ben seni doğrudan Cehennemin Kralına göndereceğim böylece erkenden iyi kardeşlerinle birleşme fırsatına kavuşacaksın!"

 

“Eh… Eh…” Murong Yi yalvarırken korku dolu gözleri genişledi.

 

"Bir sonraki hayatında benim gazabıma uğramaman en iyisi olur!"

 

Yun Che'nin sesi kesildiğinde güç uygulayarak elini sıktı....Derebeyi'nin Devasa Kılıcını istediği gibi sallamasını sağlayan gücüyle Murong Yi'nin boynunu kırması çok kolaydı. Bir 'kırılma' sesiyle birlikte Murong Yi'nin boynundaki kemikler tamamen parçalandı. Yeniden gözleri dışarıya doğru çıktı ve tüm bedeni kasıldıktan sonra bir daha hareket edemedi.

 

"Sen öldürürken çok acımasız ve sertsin. Ve bunu yaparken kalp hızın hiç değişmiyor...Sen biz karşılaşmadan önce çok fazla kişi mi öldürdün?" Jasmine soğukkanlılıkla sordu.

 

"Mn, çok fazla öldürdüm." Yun Che geri çekildi ve sakinlikle yanıtladı. "Hatta senden daha fazla kişi öldürmüş olabilirim."

 

"Hmph, sen çok safsın." Jasmine küçümseyerek homurdandı ve başka bir şey söylemedi.

 

"Saf mı? 'Saf' sadece senin gibi küçük tatlı kızları ve çocukları tanımlamak için kullanılan bir terimdir Jasmine." Yun Che çok yumuşak bir şekilde konuştu.

 

Yun Che odadan ayrıldığında çoktan yüzünü yeniden Feng Baiyi gibi yapmıştı. Dışarıda durması ve çeri kimseyi sokmaması için verdiği koruma hala oradaydı ve Feng Baiyi'yi görünce hemen kafasını eğerek konuştu. "Genç Efendi Feng gidiyor musunuz?"

 

“Mn.” Yun Che tedirgin bir şekilde ekledi. "Kardeş Murong çoktan uyudu siz içeri girip onu rahatsız etmeseniz iyi edersiniz."

 

"Peki Genç Efendi Feng iyi yolculuklar."

 

Kuzey Alanının Büyük Generalinin hanesinin büyük genç efendisini öldürdükten sonra Yun Che hane halkının hizmetçilerinin saygılı uğurlamaları ile birlikte açıkça oradan ayrıldı. Bu tarif edilemeyecek kadar zevkli bir duyguydu.

 

————————————

 

İkinci gün Kuzey Alanının Büyük Generalinin oğlunun acımasız ölümü tüm başkente orman yangını gibi yayıldı.

 

Ve Murong Yi'nin cinayetinin suçlusu olarak Feng Baiyi etiketlendi.

 

Murong Yi'nin ölümü dün gece gerçekleşmişti ve dün gece onun odasına tek giren kişi Feng Baiyi idi. Ama Murong ailesi Feng Baiyi'nin nerede olduklarını aradıklarında sanki Feng Baiyi yer yüzünden yok olmuş gibi onun en ufak bir izini dahi bulamadılar. Bu da tabi ki Feng Baiyi'nin Murong Yi'yi öldürüp ardından kaçtığı şüphelerini açıkça arttırdı. Bu olay açıkça Kuzey Alanının Generalini öfkelendirmişti. O binlerce askeri yanında getirip Batı Ovasının Generalinin hanesinin önüne gitti ve iki askeri generalin uzun süreli kardeşliği orada bitti.

 

Ve Batı Ovasının Generali de Feng Baiyi'yi bulamayınca bu olayın Murong Ailesi tarafından tezgahlandığından şüphelenmeye başladı ve böylece iki aile sadece birisinin hayatta kalacağı savaşa başladı...

 

Gerçek suçlu Yun Che'ye gelince....Kimse ondan şüphelenmedi.

 

Murong Yi'yi Feng Baiyi'den başkasının öldürme olasılığı vardı ama Kuzey Alanının Generalinin malikanesi nasıl bir yerdi? Yüksek gözetim altında hiç iz bırakmadan Murong Yi'yi öldürmek için en az Yeryüzü Kaynak Aleminin son seviyelerindeki birinin gücü lazımdı bunun içinde kimse Yun Che'den şüphelenmemişti.

 

Başkent büyük bir kargaşa halinde iken oturduğu yere dönen Yun Che her zamanki gibi sakindi.

 

Bir gece sona Yun Che'nin iç yaraları kabaca iyileşmişti. Şuanda o konutunda gizlediği onlarca tıbbi malzeme ve hazineyi önündeki masanın üstüne yerleştirmişti. En önde 2 ay önce Siyah Ay Marketinden aldığı 3 parça Camgöbeği Kaynak Kristalleri vardı. Ortada üzerinde Alev Ejderhasının birkaç damla koyu kanı olan yeşil küçük bir yaprak vardı.

 

Ejderha Kanı Hapını arıtma vakti gelmişti!

 

Yun Che iki ay önce Ejderha Kanı Hapını arıtmayı planlamıştı ve bu yüzden de Küçük Peri ile karşılaşmalarına neden olan Siyah Ay Tüccar Loncasına gitmişti. Ama o zaman Buda'nın Büyük Yolunun ilk aşamasına yeni ulaşmıştı bu yüzden alabileceği Ejderha Kanı miktarı sınırlı olduğundan her hapa en fazla 3 damla kan aşılayacaktı. Ve bu da Camgöbeği Kaynak Kristallerini belli ölçüde israf edecekti ve bunun üzerine düşündükten sonra hapı artıma işinden geçici olarak vaz geçmeye karar verdi.

 

 Ve şimdi Alev Ejderhasının cesedinden 12 damla Ejderha Kanı almıştı...Bu 12 damla kan İmparator Kaynak Ejderhasının kanıydı! Diğer bir deyişle yapacağı 3 Ejderha Kanı Hapının her biri 4 damla İmparator Kaynak Ejderhası kanı içerecekti!

 

İmparator Kaynak Ejderhasının 4 damla kanına Gerçek Kaynak Alemindeki bir bedenle dayanma olayını başkası yapsaydı bu kesinlikle bir intihar eylemi olurdu. Ancak Yun Che Buda'nın Büyük Yolunu çalışmıştı ve bedeninin direnci normal insanlarla kıyaslanamazdı. O, bedeninin 4 damla İmparator Kaynak Ejderhasının kanına direnecek kapasitede olduğuna tamamen emindi.

 

Yun Che farklı tıbbi malzemeleri sırayla düzenledi ve ellerini onların üzerine yerleştirdi. Gözlerini kapadı ve kısa süre sonra Gökyüzü Zehir Sedefinin arıtma yeteneği etkinleşti. Yeşil bir parlaklık malzemeleri ve Ejderha Kanını sardı....Uzun bir süre sonra Yun Che ellerini çektiğinde masanın üzerinde 3 tane parlayan küre boncuk ortaya çıktı. Onlar parlıyorlardı ve kırmızı inciler gibi netlerdi. Çevreye yavaşça gizemli tıbbi bir koku yayıldı.

 

"Yüzde yüz saf, mükemmel."

 

Yun Che üç tıbbı hapı aldı ve memnuniyet içnde kendi kendine konuştu.

 

Xiao Şube Tarikatının yüzlerce yıllık mirası açıkça bir şaka değildi. Tek bir Ejderha Kanı hapı arıtmak için bir çok tıbbi malzeme gerekiyordu ve onların çoğu oldukça değerliydi. Ejderha Kanı ve Camgöbeği Kaynak Kristali gibi temel malzemeler dışında gerekli olan 14 malzemeyi Xiao Tarikatının Şube Tarikatının hazinesinden almıştı ve aldığı miktar 3 hap yapmak için fazlasıyla yeterliydi. Aksi halde Yun Che bu malzemeleri kendi elde etmeye çalışsaydı harcayacağı büyük miktardaki Mor Kaynak Sikkesi dışında en az 2-3 aylık bir çaba harcaması gerekecekti.

 

Tek bir Ejderha Kanı Hapını emmek 2 gün sürecekti ve 6 günlük bir süre hepsini emmek için tamamen yeterliydi. Ve  o zamana kadar Yun Che'nin kaynak gücü en az 2 seviye yükselecekti ama bu yükseliş sadece ikincildi çünkü İmparator Kaynak Ejderhasının kanı....onun kanına, bedenine, kaynak damarlarına ve kemiklerine ölçülemez yararlar getirecekti.

 

"Bu tıbbi hap nedir?"

 

Yun Che tam Gökyüzü Zehir Sedefi ile arıttığı şifalı hapın tadına bakacakken arkasından soğuk ve yumuşak bir ses geldi.

 

Yun Che'nin dudakları kırılarak bir gülümseme oluşturdu ve ardından şaşkınlık dolu yüzüyle arkasına döndü. Görüşünde olağanüstü mizacı ile birlikte tamamen beyaz giyinmiş, kar gibi beyaz bir cilde ve eşsiz bir güzelliğe sahip bir kız vardı. Onun mücevher gibi güzel gözleri elinde tuttuğu tıbbi hapa bakıyordu. Onun güzel gözleri kemik delici bir ürperti yaymalarına rağmen birinin kalbini hareket ettirebilecek kadar güzellerdi.

 

"Küçük Peri sonunda benimle konuşmak istedin. O zamanlar aniden gitmiştin..."

 

"Ben sana elindeki tıbbı hapın ne olduğunu soruyorum." Küçük Peri onun sözlerini görmezden geldi ve sakinlikle konuştu. "Ben neden bu haptan İmparator Kaynak Alemi aurası yayıldığını hissediyorum."

 

Yun Che'nin ifadesi ciddileşti ve o sadece söylenildiği gibi açıklayabilirdi. "Buna Ejderha Kanı Hapı denir ve bu ejderha kanı arıtılarak yapılır. Bunu aldıktan sonra alan kişinin kaynak gücü yükselir ama sadece bununla kalmaz üstelik alan kişinin bedeni de kuvvetlenir ve binlerce hastalığa karşı direnç kazanır. Bu haptan neden İmparator Kaynak Alemi aurası yayıldığına gelince...." Yun Che bir süre düşündü ardından dürüst bir şekilde konuştu. "Çünkü bu hapı yapmak için kullandığım ejderha kanı, bir İmparator Kaynak Ejderhasından geliyor."

 

Küçük Peri'nin gözlerinde hafif bir şaşkınlık hissi parlarken gözleri seğirdi. İleri doğru bir adım attı ve yeniden Yun Che'nin elindeki tıbbı haplara bakıp konuştu. "Sen aslında hap da yapabiliyorsun ve hatta bu kadar yüksek kaliteli haplar yapabilecek kadar kapasiten var. Mavi Rüzgar Kaynak Sarayında bile elindekinden daha yüksek bir kalitede olan tek bir tıbbi hap yok. Ayrıca bu hapları yaparken kullandığın yöntemi daha önce ne duydum ne de gördüm."

 

O Yun Che'nin hapı yapma işlemini gördüğünde bir fırın yada alev kullanımı hatta herhangi bir kaynak enerjisi karıştırması yada toplaması yoktu. Sadece ellerini kullanarak bir yığın tıbbi malzemeyi 3 hapa dönüştürmüştü. Eğer o bunu kendi gözleri ile görmeseydi asla böyle bir şeye inanmazdı. Onun bildiği kadarı ile Mavi Rüzgar İmparatorluğunda böyle bir aura yayacak kadar yüksek kaliteli hapları yapma kapasitesine sahip olanların sayısı ondan daha azdı ve arıtma işlemi uzun ve zor olurdu. Demin Yun Che bir tıbbi hap arıtıyor gibi bile durmuyordu o sadece sanki bir sihir numarası performansı yapıyor gibiydi.

----ÇEVİRMEN NOTU-----

Diğer bölüm pazartesi gelir sanırım.

Küçük Peri ve Yun Che arasında nasıl bir konuşma geçecek? Küçük Peri hangi tarikatın üyesi? Yun Che neler yapacak? Hap gücünü ne kadar arttıracak? Yoksa hapı Küçük Peri mi alacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman bekleyin okuyun ve öğrenin..

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44260 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr