Bölüm 169: Kararlı Ayrılış

avatar
14833 33

Against The God - Bölüm 169: Kararlı Ayrılış


 

Ah?

 

Yun Che'nin ani sözleri onu iyi bir süre şaşırttı. Ardından hemen başıyla onayladı ve konuştu. "Peki madem istiyorsun tabi ki bunu yapabilirsin. Hem sonuç ne olursa olsun sıralama turnuvasına girmen iyi bir deneyim olacaktır ve aynı zamanda şimdi girmen 3 sene sonraki turnuva için sana güzel bir temel oluşturacaktır. Ama İmparatorluk Ailesini temsil edecek katılımcılar adil bir rekabet  sonucu seçiliyorlar ve benim bu karara müdahale etme yetkim yok. Yani Küçük Kardeş Yun, eğer turnuvaya katılmak istiyorsan yarım yıl içinde İç Sarayın Cennetsel Kaynak Sıralamasında ilk 3 sıradan birinde olmalısın."

 

Şuanda Yun Che Cennetsel Kaynak Sıralamasında Murong Yi’yi yendiği için 73. Sırada yer alıyordu. Ancak birisi duysa bile ne 73. Sırada yer alan birisinin yarım yıl içinde ilk 3 içine gireceğine, ne de Cennetsel Kaynak Sıralamasının 7.sırasında olan Xuelang ve 36.sırasında olan Feng Baiyi'nin Yun Che'nin ellerinde öldüğüne kesinlikle inanmazdı.

 

Diğer bir deyişle Yun Che'nin şuan ki gücü 7.sırada veya daha yüksekteydi!

 

"Biliyorum." Yun Che nazik ama sabit bir şekilde Lan Xueruo'ya doğru baktı. "Ben Sıralama Turnuvasına katılacak niteliklere sahip olmak için çaba harcayacağım ve bu turnuvaya sadece deneyim için katılmayacağım bunun yerine ben turnuvaya ciddi bir şekilde katılacağım...Yani Kıdemli Kız Kardeş bundan sonra bir süre burada olmayacağım."

 

"Burada olmayacak mısın?" Lan Xueruo'nun gözlerindeki ışık karıştı ve aceleyle Yun Che'nin ellerini yakaladı. "Nereye gidiyorsun? Neden gitmek zorundasın?"

 

Yun Che, Lan Xueruo'nun elini tuttu ve nazikçe konuştu. "Kıdemli Kız Kardeş o gece sana söylediğim şeyleri hatırlıyor musun? Ben sana güvenebileceğin bir destek olacağımı ve senin için bu hayal bile edilemez yükü taşıyacağımı söylemiştim. Ama bunu yapmak için yeteri kadar kararlılığım olsa bile ben hala zayıfım. Ben şuan ki halimle temelde sana destek olamam. Senin katlandığın şeylere karışabilecek gücüm dahi yok. Eğer şuan ki halimle senin meselelerine karışırsam, sana yardım etmekten ziyade senin için bir yük  ve endişelerinin kaynağı olurum. Hatta senin zayıf noktan haline bile gelebilirim."

 

"Ben aynı anda 3. Prens ve Veliaht Prensten davetiye aldığımda Eğitmen Qin bana senden uzaklaşmamı söyledi çünkü bu senin için en iyisi olacaktı ve benim içinde bir tür kendimi koruma şekli olacaktı. Ama bu benim asla yapmayacağım bir şey. Ben bu davetiyelere nasıl karşılık vermem gerektiğini birkaç gün boyunca düşündüm. Sonunda bazı şeyleri dikkate aldığımda ben ne kadar kibirli, yada ne kadar kararlı olursam olayım, ne İmparatorluk Ailesinin içinde olduğu girdaba girmek için, ne de senin yükünün bir kısmını taşımak için yeteneğe yada niteliklere sahip olmadığımı inkar edemem. En azından eğer 3.Prens yada Veliaht Prens benim ölmemi isterse bu onların şuanda kolaylıkla gerçekleştirebilecekleri bir şey."

 

"Yani onların davetleri arasında seçim yapamıyorum. Ben onlardan birini seçemediğimden, benim için geride kalan tek seçenek buradan sessizce ayrılmak."

 

Bu Yun Che'nin birkaç gün boyunca düşünüp taşındıktan sonra aldığı karardı.

 

İmparatorluğun prenslerinin emrinde bir çok kişi vardı ve bu kişilerin içinde bulunan uzmanların sayısını normal bir insan hayal edemezdi. O Yüzen Bulut Şehrinden ayrıldıktan sonra genç nesilden bir çok kişi ile mücadele etmişti bu yüzden belli bir derecede başarı gösterebilmişti. Ancak İmparatorluk Ailesi içindeki savaş, genç nesil halkası arasındaki savaş ile kıyaslanamazdı. 3. Prens ve Veliaht Prensin emrindeki uygulayıcıların arasında en az 100 tane Yeryüzü Kaynak Aleminde olan kişi vardı ve emrindekilerin arasında kesinlikle GÖkyüzü Kaynak Aleminde olan kişilerde vardı. Hatta onların emrinde İmparator Kaynak Alemine yaklaşmış olan Gökyüzü Kaynak Alemi uygulayıcıları bile olabilirdi. Yun Che kimi seçerse seçsin bu döngüye sürüklenecekti. Onun kendi zayıf gücüyle birlikte bu durumu azıcık etkilemesi bile mümkün değildi. O şuan sadece genç nesil üzerinde etkiliydi. Eğer şuan ki hali ile İmparatorluk Ailesi’nin içindeki çalkantılı duruma karışırsa Lan Xueruo'nun endişe ve kaygılarını arttırmaktan başka nasıl bir değişiklik dalgası getirebilirdi?

 

Ve bu konular İmparatorluk Prensesi olan Lan Xueruo için Yun Che'den daha netti.

 

Dudakları birkaç kez hareket etti ama bir şey söyleyemedi. Son birkaç gündür o sürekli Yun Che'nin kendi işlerine sürükleneceğinden korkuyordu ve onun ayrılması onun için en iyisi olacaktı. Ancak o Yun Che'nin gitmesine dayanamıyordu çünkü o artık Yun Che'nin olmadığı bir gün hayal edemiyordu. O bunun ne zaman başladığını bilmiyordu ama Yun Che çoktan onun kalbinin destek ayağı haline gelmişti ve aynı zamanda onu ayakta tutan şeydi. Eğer Yun Che onun yanından ayrılırsa gerçekten ne yapacağını bilemeyecek bir hale gelirdi.

 

Sonunda o başıyla onayladı ve aheste aheste konuştu. "Gitmende iyidir...Hayır bu en iyisi olur. Eğer sen sıradan bir İç Saray öğrencisi olsaydın onlar seni kazanmaya çalışsalar da bu kadar ivedi ve şiddetli olmayacaklardı. Ancak senin şuanda İmparatorluk Şehrindeki etkin çok yüksek. Senin seçimin kesinlikle genç neslin eğiliminde bir etkiye sahip olacak. Yani kimi seçersen seç bunun içine derin bir şekilde batırılacaksın ve diğer grubun nefretini kazanacaksın....hatta belki de suikaste uğrayacaksın."

 

"Bu birkaç gündür ben de sana geçici olarak İmparatorluk Şehrinden ayrılman için tavsiyede bulunmak istiyordum....Yine de ben, senden ayrılmaya dayanamıyorum. İmparatorluk Şehrinde kalbim asla rahatlamıyor ve sende benim yanımdan ayrılırsan ben...ben..." Lan Xueruo dudaklarını ısırdı ve Yun Che'nin ellini sıkıca tuttu.

 

Yun Che kafasını salladı ve konuştu. "Kıdemli Kız Kardeş endişelenmene gerek yok. Ben sadece geçici olarak gidiyorum ve uzun bir süre de uzaklarda olmayacağım. Ayrıca prenslerden gelen davetiyelerden kaçmak benim buradan gitmek istememin 2 sebebinden sadece bir tanesi. Buradan gitmek istememin asıl sebebi kendimi geliştirmek istemem. Her ne kadar burası bir çok kaynak uygulayıcısının katılıp gelişmek istediği bir yer olsa da burası aynı zamanda çok rahat bir yer. Buradaki baskı yeteri kadar güçlü değil. Burada yaralansan bile bu yaralanmalar hayati olmayacaktır. Benim ihtiyacım olan yer sana daha kısa sürede destek verebilmem için beni daha çok iterek güçlendirebilecek bir yer. Yarım yıl....Kıdemli Kız Kardeş bana sadece yarım yıl ver. Yarım yıl sonra geri döneceğim ve döndüğümde şuan olduğumdan çok daha güçlü olacağım."

 

Yarım yıl bir kaynak uygulayıcısının çalışma süresi olarak kısa bir süreydi. Yun Che'nin bu kadar kısa bir süre istemesinin sebebi Mavi Rüzgar Sıralama Turnuvasının yarım yıl sonra yapılacak olmasıydı. Ancak en önemli sebep, Lan Xueruo'nun yanında olmadığı süre çok fazla olursa bu süre zarfında İmparatorluk Ailesi içindeki durumun büyük ölçüde değişebileceğinden korkmasıydı.

 

"O zaman...bu yarım yıl nerede olacaksın? Gideceğin yeri seçtin mi?" Lan Xueruo kaygıyla sordu.

 

"Henüz değil. Ama İmparatorluk Şehrinden çıktıktan sonra çalışmak için kendime güzel bir yer bulabileceğime inanıyorum." Yun Che rahat bir ifade ile yanıtladı.

 

Lan Xueruo büyük bir çabayla kalbinde kabaran isteksizliği bastırdı ve nazikçe konuştu. "Yarım yıl çok uzun bir süre değil. Madem sen çoktan karar verdin ben....ben...senin dönüşünü İmparatorluk Şehrinde sakin bir şekilde bekleyeceğim. Ama ne olursa olsun kendine çok fazla baskı verme ve kendini tehlikeli bir duruma sokma....Benim İmparatorluk Şehrinden ayrılamamamın sebebi babamı geride bırakamamam. Ben dün Siyah Ay Tüccar Loncasına gittim....Ama onlar bile daha önce bir Yanan Ruh Çiçeğine sahip olmamış. Eğer bu babamın kaderi ise o zaman babam öldükten sonra ben, prenses olan kimliğimi bir kenara bırakacağım ve sen nereye gidersen oraya gideceğim...İmparatorluk Ailesinin içindeki mücadele ve babamı öldüren kişiye duyduğum nefret artık önemli olmayacak. Benim tek isteğim hayatımın sadece senin olması ve bu tek başına benim için yeterli. Bu yüzden kendini çok fazla zorlama, tamam mı?"

 

Yun Che'nin kalbi bu sözlerden dolayı şiddetle sallandı. Sadece bu sözler bile, Yun Che'nin hayatı boyunca Lan Xueruo'ya sırt çevirmemesi için yeterliydi.

 

Ancak Lan Xueruo ve Yun Che için en büyük baskı hiçbir zaman İmparatorluk Ailesi içindeki mücadele olmamıştı, onlar için en büyük baskı Yanan Cennet Klanından Fen Juecheng idi!

 

"Küçük Kardeş Yun ne zaman gideceksin?"

 

"Şimdi."

 

Ah?

 

"Ben Mavi Rüzgar Kaynak Sarayı öğrencisi olarak kimliğimden vazgeçmeyeceğim. Kıdemli Kız Kardeş lütfen benim kararımı Yuanba ve Saray Şefi Qin'e iletin. Yarım yıl sonra ben geri döneceğim....Ben kesinlikle geri döneceğim!!"

 

……………………………………

 

Eşyalarını aldıktan ve Lan Xueruo onu yaşlı gözleri ile uğurladıktan sonra Yun Che İmparatorluk Şehrinden ayrıldı.

 

"Neden böyle ani bir karar aldın?" Yun Che'nin arkasından kısa süreliğine Küçük Perinin soğuk ve sakin sesi yankılandı.

 

Küçük Perinin yeniden onunla sohbet etmek için girişimde bulunması Yun Che'nin kalbini rahatlatmıştı. "Bu ani bir karar değil. Buradan ayrılma düşüncesini son birkaç gündür düşünüyordum.

 

Her ne kadar o ayrılmayı düşünse de aşırı tereddütlüydü. O kesinlikle Küçük Periye bu ani kararı vermesinin nedeninin.....onun Xia Qingyue hakkında söylediği sözlerin onu büyük ölçüde harekete geçirmesi olduğunu söyleyemezdi.

 

"O zaman, nereye gideceğine karar verdin mi?"

 

Yun Che kuzeye doğru baktı ve yavaşça konuştu. "Gideceğim yer 950 kilometreyi kapsayan ve başı boş kaynak canavarlarının yaşadığı....Ölümün Çölü!"

 

(Ç.N: Bu aslında çölden ziyade çorak arazi ama ilerde çöl diye çevirdik ondan şuan çorak arazi yapmıyorum hem Ölümün Çorak Arazisi falan hoş olmuyor :D )

 

"Ne?"

 

'Ölümün Çölü' ismi aslında İmparator Kaynak Alemine yarım adım atmış gücü olan Küçük Perinin bile sesinde şok belirtisi oluşmasına neden olmuştu. "Sen aslında çalışmak için oraya mı gideceksin? Orası kaynak canavarları için bir cennet ve kaynak uygulayıcıları için cehennem olarak adlandırılır. Orada her yıl sayısız kaynak uygulayıcısı ölüyor!"

 

"Biliyorum. Orasını küçükken büyükbabamdan duymuştum. Yinede oraya gireceğim günün gelmesini beklemiyordum. Ama yine de çalışmak için tüm Mavi Rüzgar İmparatorluğunda oradan daha iyi bir yer olmadığına inanıyorum." Yun Che sakince konuştu.

 

"Madem sen çoktan karar verdin, neden ona söylemedin?"

 

Yun Che hafifçe iç çekti. "Ölümün Çölü Mavi Rüzgar İmparatorluğundaki en tehlikeli üç yerden biri. Orada yaşayan kaynak canavarlarının sayısı, On Bin Canavar Sıra Dağlarında yaşayanlardan en az yüz kat daha fazla. Eğer ben bunu ona söyleseydim o kesinlikle her gün benim güvenliğim hakkında endişelenecekti ve bu onun uykusuz geceler geçirmesine ve iştah kaybı yaşamasına yol açacaktı."

 

Küçük Peri daha fazla bir şey söylemedi.

 

Yun Che sırtında ağır kılıcını taşırken, önceden aldığı haritayı çıkardı ve ona baktı. Sanki uçuyormuş gibi kuzeye doğru hızla koştu ve hızlı bir şekilde yolun sonunda kayboldu.

 

O kibirliydi ama kesinlikle kör değildi.

 

Geçici bir geri çekilme, tamamen öncesinden çok daha güçlü bir şekilde dönmek içindi!

 

——————————————————————

 

On gün sonra.

 

Ölümün Çölü, Mavi Rüzgar İmparatorluğunda acımasız ve tehlikeli olmasıyla kusursuz bir ün kazanan bölgelerden biriydi. 950 kilometre uzunluğa ve 800 kilometre genişliğe uzanıyordu ve içinde sayısız kaynak canavarı dolaşıyordu. Bu kaynak canavarları çoğunlukla vahşi ve yırtıcıydı. Ve kendi ünüyle birlikte kaynak canavarların yoğun ünü büyük miktarda kaynak uygulayıcısı ve hazine avcısını çekiyordu. Ancak her yıl o bölgenin içinde ölen kaynak uygulayıcılarının sayısı 100.000’den fazlaydı. Bu nedenle burasının ismi 'Ölümün Çölü' olmuştu.

 

Parlak ay gece açık gökyüzünde asılıydı ve yüceleştiren bir atmosferle Ölümün Çölüne en yakın şehri kaplıyordu. Uzaklardan birbiri ardına kaynak canavarlarının kükremeleri duyuluyordu.

 

Şehirde her biri tamamen kaynak uygulayıcıları tarafından doldurulmuş sayısız han vardı. Ölümün Çölü şehirden sadece 15 kilometre uzaktaydı ve hanlarda kalan insanların hepsi Ölümün Çölüne meydan okumak isteyen kişilerdi.

 

Yüceleştiren bir atmosfer tarafından çizilmiş gece gökyüzünün altında, sakin görünüşlü ve sırtında ağır bir kılıç taşıyan bir genç yavaşça oraya yürüdü.

 

"Sonunda buradayım."

 

Hanların pencerelerinden parlayan ışıkları gören ve uzaktan gelen kaynak canavarlarının kükremelerini duyan genç durdu ve kendi kendine mırıldanırken uzaklara doğru baktı.

-------ÇEVİRMEN NOTU-------

Bence 200. Bölümden önceki en güzel Arc'a geldik :D Bundan öncekiler bunun yanında devede kulak :D + Dün yada ondan önce bağış yapan güzel arkadaş, dediğim gibi parasını siktir et ama bu bölüm senin güzel mesajına gelsin :D

Ölümün Çölü nasıl bir yer? Useless neden bu arc için böyle şeyler söyledi? Bu arc neler olacak? Yun Che neler yapacak? Ölümün çölünde ki zorluk seviyesi ne kadar yüksek? Merak mı ediyorsunuz? O zaman bekleyin okuyun ve öğrenin...

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr