Bölüm 229: Yuan Yang Kombinasyonu

avatar
15107 34

Against The God - Bölüm 229: Yuan Yang Kombinasyonu


 

   

“RIIIPP~~~”

 

Boşluk kıyaslanamayacak bir sağır edici sesle ayrıldı. Ling Jie'nin elindeki Göksel Yang Kılıcının kılıç enerjisi havayı süpürürken havayı yardı ve hatta arenanın kalın yüzeyini bile tofu gibi kesti. 300 metre uzaklıktaki seyircilere keskin etkileyici bir baskı geldi ve kalplerinin en dibine kadar sızarak onları tepeden tırnağa ürpertti. Bu sanki son derece soğuk turuncu kılıç ışığı ve kılıç niyeti sırtlarına doğru baskı yapıyormuş gibiydi.

 

Ling Jie harekete geçtiğinde bu gerçekten tüm gücüyle olmuştu. Ona doğru gelen kılıç enerjisinin karşısında Yun Che iki elini de kullanarak kılıcını savurdu. O hapishane tanrısı Sirius'un Büyük Kitabının temel aşamasını etkinleştirdiğinde tüm bedeninde ki kaynak enerjisi patladı. Alçak ve derin bir patlama sesi ile birlikte Derebeyinin Muazzam Kılıcı Göksel Yang Kılıcının kılıç enerjisini kendi darbesi ile karşıladı.

 

“Boom!!”

 

Keskin ve acımasız kuvvetler yüksek sesli bir patlama ile beraber bir araya geldiler. Hiç kısıtlamaya sahip olmayan korkutucu bir kaynak enerjisi fırtınası ortaya çıktı. Kaynak Enerji bariyeri aniden titredi. Savaşan 2 kişinin ayakları altındaki taş zeminde aniden bir örümcek ağı gibi çatlaklar oluştu.

 

Soluk turuncu renkli kılıç enerjisi durmadan yok edip yeni çatlaklar oluştururken büyük kılıcın güçlü fırtınası da zemini hızlıca yırtıyordu. Bu kuvvetler birbirlerine çılgınca karıştıkları zaman boyunca iki insanın bakışları birbirlerini vuruyordu...Birisinin kenarı eşsiz keskinliğe sahip bir kılıcı varken diğerinin bir dağın görkemine ve sükunetine sahip kılıcı vardı.

 

İkisinin darbeleri çarpıştığında ikisi de kalplerinde şok olmuştu. Arenanın kenarlarındaki izleyenlerin teker teker gözleri genişlerken dehşete düşmüşlerdi.

 

"Çok.....çok güçlü! Bu kadar uzaktan bile o korkunç kılıç enerjisini hissedebiliyorum!" İlk 100'e kalan bir tarikat öğrencisi titreyen sesi ile haykırdı.

 

"Bende hissediyorum! Ling Jie gerçekte bu kadar güçlüymüş. O önceki maçlarında elinden geleni yapmamış. Hayır! Gücünün yarısını bile kullanmamış. Eğer bu saldırı beni hedefleseydi benim en ufak bir direnme şansım bile olmazdı. O....o gerçekten 6.seviye Ruhsal Kaynak Aleminde mi?"

 

"Beklenildiği gibi Cennetsel Kılıç Villasındakilerin hepsi canavar! Ama böyle bir saldırıyı......Yun Che gerçekten karşıladı!!!!"

 

Ling Jie'nin tüm gücüyle serbest bıraktığı kılıç baskısı ve kılıç niyeti ayrıca Göksel Yang Kılıcının Gökyüzü Kaynak kudreti dün çeyrek finallerde yaşanan her şeyi aşıyordu. Sadece genç nesil değil izleyen büyükler bile büyük ölçüde etkilenmişlerdi.

 

"O sadece Göksel Yang Kılıcını dizginlememiş ayrıca gücünün en az %60 ını da kullanabiliyor." Xiao Juetian'ın sesinde ki derin ürperti anlaşılabiliyordu. "Onun gelecekteki başarıları kesinlikle Ling Yun'u aşacak."

 

Xiao Juetian'in bakışları Yun Che'ye yöneldi. Ling Jie'nin darbesi onu tamamen hayrete düşürmüştü. Ve Yun Che Ling Jie'nin Göksel Yang Kılıcı ile yaptığı saldırıyı sadece Yeryüzü Kaynak Kılıcı ile karşılayarak onu tamamen ne yapacağını bilemez hale getirmişti. Yun Che'yi değerlendirmek için hangi sözleri kullanabileceğini bile bilmiyordu.

 

(Ç.N: Canavarların kralı. Dâhilerin dâhisi falan de :D )

 

Bang!!

 

İki kuvvet aynı anda patladı ve patlamanın etkisi ile ikisi de geriye gönderildi. Ling Jie arka ayağı ile yere indi. Uçan bir hayali görüntü kadar hızlı bir şekilde ileriye doğru koştu ve elindeki Göksel Yang Kılıcı varlığını kaybetti.....Sanki sırra kadem basmış gibiydi.

 

"Çok hızlı!" Yun Che biraz şok oldu. Ling Jie'nin kendi hızı yada kılıcının hızı gözleri ile takip edemeyeceği derecede idi ve bu beklentilerini oldukça aşmıştı.

 

Yun Che artık Ling Jie'nin kılıç serabını yakalama girişiminde bulunmadı. Kaynak gücündeki bir dalgalanma ile birlikte Derebeyinin Muazzam Kılıcını dışarı doğru savurdu. Büyük kılıcın sallanması ile oluşan kavisin ardından sıra sıra kılıç ışınları patladılar ve peş peşe kırıldılar. Büyük kılıç Ling Jie'nin figürüne doğru savrulsa da sadece onun soluk ardın görüntüsüne dokunabildi....Aynı anda ensesinde buz gibi soğuk bir ürperti hissetti.

 

RIIIP!!

 

Turuncu-sarı kılıç enerjisi yıldırım gibi aşağıyı delerken havada siyah bir iz çizdi ve Yun Che'nin ardıl görüntüsünün kalıntılarını ikiye ayırdı. Yun Che'nin gerçek bedeni 10 metre uzakta gözüktü ve bir karşı saldırı ile geri geldi. Büyük kılıcın fırtınası ve Ling Jie'nin kılıç enerjisi yoğunlaştılar ve çarpıştılar.

 

Silah seçiminde ağır bir silah seçenlerin bir çok dezavantajları vardı. En önemli dezavantaj uzman olmasının zor olmasıydı ve ağır silahların ağırlıkları nedeni ile kullananların hızını önemli ölçüde düşürmesiydi. Ama Hapishane tanrısı Sirius'un Büyük Kitabı Yun Che'ye ağır kılıçlarda mükemmele yakın bir derecede ustalaşmasına izin veriyordu. Gökyüzü Kaynak Kılıcı olan Ejder Kusuru'nda ustalaşmak için bile Yun Che sadece birkaç gün harcamıştı. Ağır kılıcın kişinin hareket hızını azaltmasına gelince öngörülemez kaynak yeteneği "Yıldız Tanrısının Kırık Gölgesi" bu yükü düzeltiyordu.

 

Onların varlığı ağır kılıcın en büyük iki sorununu dengeliyordu ve ayrıca Yun Che'yi ağır kılıçlar için en uygun kişi haline getiriyorlardı. Karşılaştırıldığında Buda'nın Büyük Yolu'nun kazandırdığı güçlü kol kuvveti aslında ikincildi....Çünkü birisinin kaynak gücü yeteri kadar yüksek olduğunda ne kadar ağır olursa olsun ağır kılıçları tutabilirlerdi. Ancak ağır kılıcın ustalık seviyesinin zorluğu ve ayrıca kendi ağırlığının yükü hiçbir şekilde kaynak gücünün yardımı ile müdahale edilecek şeyler değildi.

 

Ve bu iki büyük kusur olmadığı için birinin ağır kılıç ile ortaya çıkardığı güç diğer silahların ulaşamayacağı bir şey oluyordu. Bu güç tanrıları ve hayaletleri titretecek kadar şiddetli idi.

 

Ağır kılıcın hiç keskin ucu yoktu. Ama büyük bedeninin savrulması ile birlikte her saldırıda birkaç yada bir düzine farklı göz kamaştırıcı kılıç ışığını parçalıyordu. Ağır kılıcın hareketleri ile arenanın merkezinde uzun bir kasırga oluşmuştu. Ayaklarının altındaki çukurlar ve çatlaklar bolca büyümüştü. Kırık arenanın parçalanmış parçaları kasırga tarafından kaldırılarak her yöne ok gibi fırlatılıyordu.

 

Ağır kılıcın kaç kere sallandığını yada turuncu-sarı kılıç ışığının kaç kez parçalandığı bilinmiyordu ama Ling Jie'nin şok edici hızı sayesinde elbisesinin tek bir köşesi bile dokunulmamıştı.

 

İkisi sanki çıkmaza girmiş gibiydiler. Her ne kadar Ling Jie saldıran taraf gibi gözükse de o sürekli kafasında söyleniyordu. Onun gözünde Yun Che'nin kılıç savurma hızı yüksek değildi. Onun savurduğu hızda kendisi bir düzine kadar kılıç savurabilirdi. Ama bu bir düzine kılıç savurması bile Yun Che'nin 1 savurması tarafından tamamen engelleniyordu. Yun Che'nin 1 savurmasının gücünü o sadece bir düzine kadar kılıç savurarak karşılayabiliyordu...Bunu da sadece belirli bir mesafe geri çekildikten sonra yapabiliyordu. Eğer onun karşı saldırısı sırasında orijinal yerinden uzaklaşmazsa o saldırıyı engelleyebileceğinden tamamen emin değildi....Ve bu Göksel Yang Kılıcını kullandığı halde böyle idi.

 

Ne zaman bir açık yakaladığını düşünse saldırdığı şey sürekli Yun Che'nin ardıl görüntüsü oluyordu ve Yun Che'nin ardından gelen karşı saldırısı ona hep bir tehlike tarafından çevrelenme hissi yaşatıyordu.

 

O Yun Che'ye doğrudan saldırmaya kesinlikle cesaret edemiyordu. Eğer bu kafa kafaya bir karşılaşma olsaydı her ne kadar o Yun Che'ye bir delik açabileceğinden emin olsa da Yun Che'den aldığı tek bir darbe sonucunda hayatının yarısını kaybetmesi bile hafif olarak düşünülebilirdi.

 

Geçmişte Ling Jie rakibine ne zaman yaklaşsa kılıcı genelde kolayca rakibinin yenilmesini sağlıyordu. Ama şuan Yun Che yaklaşamayacağı bir İblis Tanrı gibiydi. Bu Ling Jie'nin saldırılarının yüzeyde göz kamaştırıcı ve sınır tanımayan bir şekilde görünmesini sağlasa da gerçekte o son derece bağlanmış gibi hissediyordu ve her yaptığı saldırıdan sonra ürküyordu.

 

Bu daha önce hiç yaşamadığı duygu Ling Jie'yi rahatsız etmişti. Çünkü Yun Che'den önce hiç ağır kılıç kullanan bir rakip ile karşılaşmamıştı.

 

*Çınlama*!

 

Göksel Yang Kılıcı ve Derebeyinin Muazzam Kılıcının çarpıştığı kısa anın ardından Derebeyinin Muazzam Kılıcının etkisiyle beraber Ling Jie çok uzağa atladı. Ling Jie yere indiğinde Göksel Yang Kılıcını havada yukarı doğru tutarak bağırdı. "Cennetin Kudretli Kılıç Formasyonu —— Cennetsel Yıldız Çılgınlığı!"

 

Göksel Yang Kılıcı havaya uçtu. Uçuşu sırasında daha fazla parlıyordu. Ardından sanki bir illüzyonmuş gibi ışık dağıldı ve aynı görüntüde düzineden fazla Göksel Yang Kılıcı oluşturdu. Kısa süre sonra düzine kadar kopya yüzden daha fazla kopya olana kadar çoğaldı. Yüzden fazla Göksel Yang Kılıçları farklı yörüngeler ile kaotik gök taşları gibi Yun Che'ye doğru uçtular. Bu Göksel Yang Kılıçları sadece illüzyon değillerdi çünkü hepsi kıyaslanamayacak keskinlikte kılıç auraları taşıyordu.

 

Bu tür saldırganca tuhaf kılıç formasyonu genç uygulayıcıların oldukları yerde soluklaşmalarına neden oldu. Yun Che'nin kaşları biraz buruşsa da hiç korku belirtisi göstermedi. Bedenindeki kaynak enerjisi çılgınca yukarı doğru püskürürken ağır kılıcını yukarı doğru savurdu.

 

"Düşen Ayın Batan Yıldızı!"

 

Kapkara ağır kılıç dev bir siyah ay oluşturdu. Dipsiz bir kara delik gibi yolundaki her şeyi çılgınca yuttu.

 

BANG BANG BANG BANG BANG BANG BANG BANG…

 

Şiddetli fırtına kuvvetinin altında Gökyüzü Kaynak Kılıcının gücünü içerek kılıç silüetleri kırılgan buz sarkıtları gibi birbiri ardına kolayca parçalandılar. Dağılmalarından sonra fırtınanın kuvveti tarafından yeniden parçalanarak toz parçaları haline geldiler. Güçlü ve korkunç kılıç formasyonu göz açıp kapayıncaya kadar Yun Che'nin saçının teline bile dokunamadan toza dönüştü. 2 nefes zamanından daha kısa sürede tüm kılıç silüetleri yok olarak geriye sadece Ling Jie'nin eline dönen Göksel Yang Kılıcını bırakmışlardı.

 

"N......e!!" Ling Yun'un yüzü şaşkınlık ile dolarken kaşları battı. "Cennetsel Yıldız Çılgınlığı bu kadar kolay mı bozuldu!?"

 

"Çünkü o bir ağır kılıç!"

 

Son 10 gündür neredeyse hiç konuşmayan Ling Kun aniden konuşmaya başladı. İfadesizce konuşurken şahin gözleri Yun Che'de sabitlenmişti. "O ağır kılıcın kudretini tamamen ortaya çıkarabiliyor. Ağır kılıcın dezavantajlarına gelince onlar bedeninde tamamen bastırılmış. Onun ustası kesinlikle kıyaslanamayacak kadar olağanüstü olmalı."

 

"Cennetin Kudretli Kılıç Formasyonu gökleri ezebilecek bir güç taşıyor ve ondan korkmayan tek bir kişi bile yok. Bu dünyada Cennetin Kudretli Kılıç Formasyonuna bu derece engel olabilecek tek şey ağır bir kılıç!"

 

Etraftaki tüm izleyiciler böyle korkutucu bir kılıç formasyonunun.....bu kadar kolay bir şekilde yok edildiğini gördüklerinde tamamen sersemlediler.

 

Arenanın üzerinde Ling Jie çoktan havaya zıplayıp düşen Göksel Yang Kılıcını yakalamıştı. Kılıcı bir ışıkla titrerken havada arkasını döndü. O Yun Che'nin önünde parlarken sanki tüm bedeni kılıç ışığı ile birleşmiş gibi gözüküyordu.

 

Cennetsel Kılıç Villasının Nihai Anlık Kılıç Tekniği —— Aşırı Yıldırımın Kılıç İhtişamı!

 

Demin uygulanan Cennetsel Yıldız Çılgınlığı sadece bir numaranın yarısıydı. Bu Ling Jie'nin kullanmak için güç biriktirdiği gerçek bitirici hamlesi idi!

 

Ling Jie'nin ani hareketi Yun Che'nin tepki hızı kapsamını aşmıştı. Kılıç Işığı parladı ve Göksel Yang Kılıcı çoktan önünde belirdiği için kılıcını onu engellemek için sallamaya hatta Yıldız Tanrısının Kırık Gölgesini etkinleştirmek için bile yeterli zamanı ona vermemişti.

 

Bir anda Yun Che geri çekilme ve savunma ile ilgili tüm düşüncelerini bir kenara attı. Elindeki ağır kılıcın sahip olması gereken geri çekilme niyeti biraz bile yoktu. Bunun yerine o hiç tereddüt etmeden ileri doğru vurdu.

 

RIIIP!! (yırtılma sesi olur kendileri)

 

Hafif bir yankı ile beraber Göksel Yang Kılıcı Yun Che'nin koruyucu kaynak enerji savunmasını kolayca kesti ve sol omzunu delerken kanlı bir ok dışarı çıktı. Ling Jie'nin bitirici hamlesi başarılı olduğundan dolayı sevinmeliydi ama aynı anda onun ten rengi değişti çünkü Göksel Yang Kılıcı Yun Che'nin koruyucu kaynak enerji savunmasını delmiş etinden geçmiş ve kemiğinin içine nüfuz etmişti.....ardından kıyaslanamayacak kadar sert on bin yıllık kaynak demirine saplanmış gibi bir santim bile ileriye gitmekten acizdi.

 

Yun Che'nin bedeninde bir delik açmayı bırak.....yarım santim bile delemiyordu.

 

Bu sıradan birinin yaptığı bir darbe değildi. Bu kabaran kılıç niyetini tamamen kullanan ve Gökyüzü Kaynak Kılıcı olan Göksel Yang Kılıcını kullanan Ling Jie'den geliyordu! Bu kaynak metali olsa bile tofu gibi kolayca delinirlerdi.

 

Ling Jie'nin içinde odluğu şok küçük bir şey değildi. Aynı anda Yun Che'nin ağır kılıcı da ona doğru savruldu. Ağır kılıç nereye giderse gitsin çılgın bir hava akımı oluşturuyordu. Ling Jie geri çekilirken kılıç patlamalarını karşılamak için tüm gücünü kullandı. Aynı anda karşı koymak için kılıcını çok sayıda sallayarak kılıç enerjisi dalgaları oluşturdu. Ama o bunu yapsa bile ağır kılıcın rüzgar gücü tarafından süpürüldü. İç organları sallanırken rüzgar gücü kalbini bunalttı.

 

Ling Jie yere indiğinde sendeledi ve dengesini yeniden kazanmadan önce geriye doğru birkaç adım çekildi. Ağzının kenarından biraz kan sızdı. Cennetsel Kılıç Villasının oturma alanında Ling Yun'un kaşları buruştu. Ardından aniden ayağa kalktı ve bağırdı. "Küçük Jie bunu al!"

 

Ling Yun'un kükremesinin ortasında elindeki tamamen ince tuhaf camgöbeği ışıklar ile kaplanmış bir kılıç dışarı uçtu. Kayan bir yıldız gibi bir anda 300 metreden fazla mesafe gitti. Kaynak enerji bariyerine takılmadan şaşkın Ling Jie'nin eline düştü.

 

Camgöbeği renkli kılıç eline geldiğinde sanki kılıçlar aniden zeka geliştirmiş gibi 2 kılıç aynı anda heyecanlı bir kılıç haykırışı yaydı. Turuncu ve camgöbeği parıltılar birbirlerinin güzelliğine ve parlaklığına eklenerek daha yoğun hale geldiler. Bununla birlikte iki kılıç enerjisi dalgası birbirlerine karıştı ve dalgalandılar.

 

"Bu....bu abimin Göksel Yuan Kılıcı!" Ling Jie camgöbeği renkli kılıcı bir eliyle turunu renkli kılıcı diğer eli ile sıktı. İki kılıç o anda tüm gururlu havalarını ortaya çıkarıyor ve hatta kan bağı ile birbirlerine bağlı gibi gözüküyorlardı.

 

Elindeki iki kılıcıda kullanırken Ling Jie yavaşça başını kaldırdı. Gözlerinde hiç 16 yaşındaki birinde olan çocukluk yoktu. Hiçbir heyecan rengi yoktu ve hatta önceki keskinlik bile tamamen kaybolmuştu.

 

“Hm?” Yun Che'nin kalbinde aniden bir tetikte olma hissi doğarken kaşları biraz örüldü. Çünkü gözleri önündeki Ling Jie'nin aurasında büyük bir değişim olmuştu. Bu değişim kendisinden gelmiyordu. Bu ellerinde ki iki kılıçtan geliyordu!

----------------ÇEVİRMEN NOTU-----------------

Bu bölümü sonunda Ling Jie BU ŞEKİLDE falan gözüküyordur sanırım :D

Şimdi neler olacak? Bu değişiminden sonra Ling Jie neler yapacak? İzleyenlerin tepkisi nasıl olacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman sonraki bölüme tıklayın :D

   





Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr