Bölüm 234: Qingyue Vs Ling Yun

avatar
14601 36

Against The God - Bölüm 234: Qingyue Vs Ling Yun


 

   

Yun Che Mavi Rüzgar İmparatorluk Ailesinin koltuklarına döndüğünde Cang Yue hızlıca elinde tuttuğu merhem dolu şişeler ile ona doğru ilerledi ve bir gazlı bez çıkararak nazikçe alnındaki yaraları sildi. "Küçük Kardeş Yun hiç ciddi bir yaran var mı? Hiç içsel bir yara aldın mı?"

 

"Merak etme bunların hepsi kaşındırmayan yada acıtmayan küçük sıyrıklar. Eğer uyursam hepsi geçer." Yun Che rahat bir ifade ile konuştu.

 

Yun Che'nin ten rengi canlıydı ve ifadesi de oldukça sakindi sanki yoğun bir savaştan çıkmamış gibiydi. Parçalanmış elbisesinin altındaki yaralar sadece kırmızı izlerdi. Çoğu yerde kan izi bile gözükmüyordu. Cang Yue bakarak onu inceledi ve rahatlamış hissederken aniden güldü. "Şuan ki görünüşüne bir bak. Sanki derin bir dağdan dışarı çıkmış bir barbar gibi görünüyorsun."

 

Rüzgar esiyordu ve Yun Che aniden sanki hiç elbise giymiyormuş gibi ürperdi. Gökyüzü Zehir Sedefinden hemen biraz bol kıyafetler çıkardı ve onlar ile kendini kapladı. Kulaklarının yanından Qin Wushang'ın anlamlı sesi tonu geldi. "Yun Che Kudretli Cennetsel Kılıç Bölgesinin teklifini niye kabul etmedin? Böyle bir şey yaptığına göre son derece önemli nedenlerin olmalı değil mi?"

 

"Mm sanırım öyle." Yun Che başıyla onayladı. "Kudretli Cennetsel Kılıç Bölgesi benim için gerçekten son derece çekici. Ama benim için orasından yüzlerce hatta binlerce kat daha önemli şeyler var." Yun Che konuşmayı bitirdikten sonra Cang Yue'ya döndü ve hafifçe gülümsedi.

 

Cang Yue aniden buz kesildi ve ardından gözlerinin içi nemlenirken nazikçe gülümsemeye başladı....Bu yeterli....Gözlerindeki o ifade ve nazik gülümsemesi ile söylediği bu cümle bile hayattan memnun olmam için yeterli....

 

"Bu gerçekten senin yaşındaki genç bir adamın söyleyebileceği bir şey gibi gelmiyor." Qin Wushang'ın yüzü tamamen övgü doluydu. Ardından gözlerini kıstı ve gülümseyerek konuştu. "O zaman yarınki maçı kazanabileceğine ne kadar eminsin?"

 

Qin Wushang maçlar önce Yun Che'nin daha fazla ilerleyemeyeceğini düşünüyordu. Ancak Yun Che sürekli maçlarını kazanarak Qin Wushang'in karşısındaki bu genç adamı çok fazla küçümsediğini düşündürtmüştü. Şuan yarınki rakibinin Ling Yun olacağını bilse de kesinlikle kaybedecek diyemiyor ve bunun yerine ne kadar emin olduğunu ona soruyor ve ciddi bir şekilde cevap bekliyordu.

 

Yun Che hiç düşünmedi ve kafasını salladı. "Hiç güvenim yok. Yarınki rakip gerçekten çok güçlü."

 

"Kaybetsen bile sorun değil. Sonuçta Ling Yun genç uygulayıcıların ulaşabileceği limiti çoktan geçti." Qin Wushang yürekten güldü. "Ayrıca sen bu turnuvanın en büyük ilgi odağı oldun. Ben senin çoğu insanın gözünde bu turnuvanın en büyük kazananı olduğuna inanıyorum."

 

Onlar konuşurken Yun Che sırtına süpürülen bir kötücül his hissetti. Arkasını döndü ve Yanan Cennet Klanının bölümüne bakarak soğukça gülümsedi.

 

Yun Che Kudretli Cennetsel Kılıç Bölgesinin teklifini kabul etmeyince Fen Juecheng oldukça rahatlamış hissetti ve Yun Che'yi öldürme isteği katlarca arttı. Sonuçta teklifi şimdi kabul etmemiş bile olsa Yun Che'nin çok geçmeden Ling Kun'u bulacağına ve onlara katılacağına kesinlikle inanıyordu. Sonuçta bu çok çekici bir teklifti ve Ling Kun'un şahsen verdiği Ses İletişim taşı hala Yun Che'deydi.

 

Eğer Yun Che'yi öldürmek istiyorsa işleri kesinlikle hızlandırmalıydı....Bunu kesinlikle o Kudretli Cennetsel Kılıç Bölgesinin bir üyesi olmadan yapmalıydı.

 

O zaman önündeki en büyük şans....

 

Fen Juecheng bakışlarını çevirdi ve Cennetsel Mızrak Gök Gürültüsü Ateşi Kalesinin olduğu yere baktı. Mu Tianbei'nin sanki dışkı yutmuş gibi çirkin olan ifadesini gördü. Uzakta olmasına rağmen Mu Tianbei'nin kartal gözlerinin içindeki kötü niyet ve öldürme arzusu hafifçe hissedilebiliyordu.

 

"Görünüşe göre orada kullanmak için güzel bir bıçak var." Fen Juecheng ellerini çenesine koyup sessizce ve iğrenç bir şekilde güldü.

 

Bir süre sonra yaralarla dolu arena acil durum onarımından sonra sonunda biraz düzeldi. Ling Wugou sahneye çıkarak ikinci maçın başlama duyurusunu yaptı.

 

"Git!" Ling Yuefeng eliyle oğluna bir süpürme hareketi yaptı.

 

Ling Yun başıyla onayladı ve atladı. Havadayken hiçliği avucu ile yakaladı ve Ling Jie'nin elindeki Göksel Yuan Kılıcı kendiliğinden onun eline uçtu. Hemen ardından o Arenanın ortasına indi ve muhteşem bir şekilde orada durdu. Kıyafetlerinin kenarı dalgalandı, başka dünyaya ait yakışıklı yüzü bir yeşim gibiydi ve bakışları sonbahar suyu gibiydi. Bu birçok genç kızın kalp atışlarının kontrolünü kaybettirirken gözlerini şeftali baharı gibi çiçek açtırttı.

 

"Qingyue git eğer bu maçı kazanırsa o zaman biz şimdiden şampiyonluğu elde ederiz." Chu Yueli çok kesin bir ses tonu ile konuştu.

 

Çırpınan buz ruhları dalgası ve hafifçe sürüklenen soğuk enerji ile birlikte Xia Qingyue de Ling Yun'un önüne sessizce indi. O hala mavi buz ruhları ile beyaz bir kıyafet giyiyordu ve yüzü bir buz tülü ile örtülmüştü. Sadece yıldızlı gökyüzü gibi gözleri gözüküyordu ve onlar son derece güzel bir şekilde parlıyorlardı.

 

Bu gözleri yakından gördüğünde Ling Yun'un sakin bakışları dikkatsizleşti. Çünkü bu gözler onun hayatında gördüğü en güzel gözlerdi. Böyle bir güzellik tarif edilemez ve açıklanamazdı. Sadece bu gözlere bakarak bilincinin ve ruhunun onlar tarafından çekildiğini hissetti ve bakışlarını başka yere döndüremiyordu.

 

Ne güzel gözler....Bu peçenin altındaki kız bir tanrıca gibi güzel olmalı değil mi....

 

Ling Yun kalbine sessizleşti ve içinde onun gerçek yüzünü görme dürtüsü oluştu. Elindeki Göksel Yuan Kılıcını sallayarak Xia Qingyue'ye doğru basit bir kılıç selamı yaptı. "Cennetsel Kılıç Villasının öğrencisi Ling Yun Peri Xia'dan ona rehberlik etmesini diler."

 

Xia Qingyue cevaplamadı ve buzdan yapılmış bir heykel gibi sessizce orada durdu.

 

İkisinin hazırlıklarını bitirdiğini görünce Ling Wugou daha fazla beklemedi ve hemen yüksek sesle konuştu. "Yarı finalin 2. maçı Cennetsel Kılıç Villasından Ling Yun, Donmuş Bulut Asgard'dan Xia Qingyue'ye karşı. Maç başlasın!!!"

 

Kimse bu maçtan bir şey beklemiyordu. Çünkü onlara göre bu maçın sonucu belliydi. Sonuçta bir tarafta Ling Yun vardı. Onun olduğu maçlar tartışmasız tek taraflı geçiyordu. Sonuçta Qin Wushang'ın dediği gibi onun seviyesi genç nesli aşmıştı ve onun olduğu nesilde kimse ona denk değildi.

 

Eğer Jasmine'nin sözleri olmasaydı Yun Che'de diğerleri gibi düşünürdü.

 

Jasmine'nin değerlendirmesinden sonra Yun Che'nin bu maça karşı garip beklentileri vardı. İlgisinin odağı Ling Yun'dan Xia Qingyue'ye doğru kaydı. Bu maçı kim kazanırsa kazansın yarınki maç son derece zor ve şiddetli olacaktı. Eğer Ling Yun kazanırsa küçük kardeşi 6.seviye Ruhsal Kaynak Aleminde bu kadar güçlüyken onun 3.Seviye Yeryüzü Kaynak Aleminde ki gücünün ne kadar korkunç olduğunu hayal edebiliyordu. Ama.....bir ihtimal Xia Qingyue kazanırsa o zaman Ling Yun'u bile yendiği için o hiç şüphesiz daha korkunç bir rakip olacaktı.

 

Xia Qingyue....Onun için 17 yaşında bu turnuvayı kazanan Ling Yun'u yenmesi gerçekten mümkün mü?

 

Ling Yun etrafında kılıç enerjisi dalgalanırken olduğu yerde durdu. Rakibi bir kızdı buna ek olarak onun yaşı ve kaynak gücü kendisinden düşüktü. Bu yüzden doğal olarak ilk hamleyi yapmadı. Xia Qingyue yeşim elini kaldırdı ve yanıp sönen soğuk ışığın ortasında elinde buzdan yapılmış kristal berraklığında uzun bir kılıç ortaya çıktı. Donmuş Bulut Sanatını yönlendirirken çevresindeki buz ruhları etrafında süzüldü. Bir nilüferin üstüne basarak "Donmuş Bulutun 13 Kılıç Stilinin" başlangıç stili olan "Karın Sessiz Ayı"'nı sessizce ve hızla tamamladı. Görünüşte hiçbir yok edici baskı yoktu bu herkesin gözleri için bir şölendi ancak sadece Ling Yun ona doğru gelen tüyler ürpertici soğukluk dalgasını derinden hissetmişti.

 

Ling Yun'un sol eli arkasına katlandı ve hiçbir kaynak hareket yeteneği içermeyen basit temel adımlarla hareket etti. O Göksel Yuan Kılıcını kaldırdı ve herhangi bir kılıç yeteneği savurmadan sakince hareket ettirdi. 

 

(Ç.N: Böyle rakip küçümseme olur mu la tipe bak... Vuracaksın kardeş adam gibi. Ya yenilecek rakibin yada şok olacaksın bu saldırı tipi ne yumuşak davranılır mı rakibe. Rakibin Xia Qİngyue olsa bile ki onu severim böyle davranmayacaksın...)

 

Çınlama, Çınlama, Çınlama, Çınlama, Çınlama...

 

Ling Yun'un gelişi güzel kılıç savurması ile birlikte elindeki Göksel Yuan Kılıcı ve buz kristali kılıcı göz açıp kapayıncaya kadar onlarca kez çarpıştı. Buz nilüferi parçalanırken buz parçaları ve büyük miktarda mavi renkli bu aurası dağıldı ve ardından onların etrafında sürüklendi. Ling Jie ve Yun Che arasındaki önceki maçta hareketler heyecan verici ve şiddetliydi ve saldırılar rakiplerini hedef alıyordu. Ancak bu maçta sanki bir yakışıklı bir erkek ve güzel bir kız incelikle dans ediyormuş gibiydi ve bu nefes kesiciydi.

 

"Haha görünüşe göre Yun'er karşı tarafa biraz yüz vermek istiyor." Ling Yuefeng gülerken konuştu.

 

"Bu doğal bir şey. Yun’er'in yaradılışı nazik. Yarı finalde ki rakibi sadece bir kız tabi ki öncekiler gibi elini kaldırarak ona engel olmayacak."

 

Xia Qingyue'nin kılıç hareketleri sanki dans eden mavi bir kelebek gibiydi ve Ling Yun da sanki sessiz bir avluda geziniyor gibiydi. Açan ve solan onlarca buz nilüferinin arasında 2 kılıç yüzlerce kez çarpışarak eşit olarak denk ahenkli bir görüntü oluşturuyordu. Ancak Yun Che bunu izlerken gözlerindeki öfke alevleri kabarıyordu....

Seni orospu çocuğu Ling Yun! Buradaki babacığın bile eşim Qingyue ile birlikte kılıçlar ile dans etmedi ve Allah'ın belası sen burada gerecekten bundan zevk alıyorsun! Eğer yarınki rakibim sen olursan seni tek vuruşta derine gömüp gömmeyeceğimi gör!!!!

 

(Ç.N: Hahaha kıskanan Yun Che seyirciyi coşturuyor :D )

 

Çınlama!!!!

 

İki kılıç çarpışırken çarpışma noktasında bir buz nilüferi muhteşem bir şekilde patladı. Ling Yun takla atarak 15 metre geriye indi. Yatay olarak Göksel Yuan Kılıcını kaldırdı. Kılıç baskısı büyük bir değişikliğe giderken bakışları yoğunlaştı. Kılıç niyeti de barajı kıran bir sel gibi bedenini ve kılıcını çevreledi.

 

"Peri Xia....Özür dilerim!!"

 

Ling Yun konuştuktan sonra avucunu ters çevirdi. Kaynak enerjisi ve kılıç niyeti akarken Göksel Yuan Kılıcı bir ışık demetine dönüştü ve Xia Qingyue'ye doğru uçtu. Uçuşu sırasında Göksel Yuan Kılıcının parlaklığı hızlıca dağılarak 1 kılıçtan 10 kılıca....10 kılıçtan birkaç on kılıca....sonra birkaç yüz kılıca...En sonunda yeryüzünü ve gökyüzünü kaplayan bir kılıç formasyonu alanına dönüştü ve meteor yağmuru gibi Xia Qingyue'yu sardı.

 

“Wah!!” Arenanın etrafından büyük miktarda şaşkınlık çığlığı geldi.

 

Bu hareketi Ling Jie ve Yun Che arasındaki maçta şahsen görmüşlerdi. Bu tam olarak Cennetin Kudretli Kılıç Formasyonu  —— Cennetsel Yıldız Çılgınlığı idi. Ancak bu formasyon Ling Jie'nin yaptığından on kattan fazla büyüktü. Ling Jie sadece yüz kılıç ışını oluşturabilirken Ling Yun binden fazla kılıç ışını oluşturmuştu. Ayrıca her kılıç ışını güç bakımından açıkça Ling Jie'nin yaptığı kılıç ışınlarında güçlüydü.

 

Bu hareketten Ling Yun'un korkunç gücü açıkça görülebiliyordu.

 

"Görünüşe göre maç bitti." Herkesin kalbinde maç çoktan bitmişti. Böyle bir formasyon bazı tarikatların birkaç büyüğünü bile şaşırtmıştı. Genç neslin arasında bu saldırıyı karşılamak biri için imkansızdı.

------------------------ÇEVİRMEN NOTU-----------------

Kıskanan Yun Che bile gördük :D

Xia Qingyue bu saldırıdan sonra ne yapacak? Maç bitecek mi? Ling Yun onun gerçek yüzünü görebilecek mi? Jasmine başka şeyler söyleyecek mi? Merak mı ediyorsunuz? O zaman sornaki bölüme tıklayın ve öğrenin :D

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr