Çeviri için Solgera, kontrol ve  edit için Wertyul arkadaşımıza teşekkürler. Keyifli okumalar…

“Ne oldu? Neden Chu Feng hala geri dönmedi?”

Plazanın ortasında Su Mei kaşları çatılı duruyordu. Gözleri her yerde Chu Feng’i bulmaya çalışıyordu.

“Endişelenme. Onun seviyesiyle, bölgeye girmese bile ormanda herhangi bir sorunla karşılaşmaz. Onun oldukça aç gözlü olduğunu biliyorum, büyük ihtimal hala avlanıyordur.”

Su Rou beyaz bir etek giymiş halde Su Me’inin yanında duruyordu. Endamlı bir şekilde dikiliyordu ve her bakışı ya da gülümsemesi birinin ruhunu deliyordu. O kızlar nereye gitseler herkesin odak noktası oluyordu. Erkeklerin kalbini hareketlendiriyorlar ve kızları kıskandırıyorlardı.

“Kız kardeş Su Rou, Mei’er, uzun zaman oldu.”

Garip bir ses yankılandı ve yakışıklı bir genç ortaya çıktı. Bir eli göğsündeydi.

Oldukça zarif olduğu söylenebilirdi. Birçok genç kızı şaşırtmayı başarmıştı.

Bu kadar ilgi odağı olması sadece yakışıklı olmasından değil, aynı zamanda giydiği Lingyun okulu çekirdek öğrenci üniformasındandı. O Azure vilayetinin bir numaralı okul, Lingyun okulunun öğrencisi idi. Ve gelişimi de 8. seviye köken alemi idi.

“Bu Shangguan ya değil mi. Ayrıca yeni mükemmellik derlemesi için geri mi döndün?” Onu görünce, Su Rou selam verdi.

Shangguan ailesi vermilion şehri için çok önemliydi. Vermilion şehri su ailesi tarafından yönetiliyor olsa bile, Shangguan ailesinin su ailesinden altta kalır yanı yoktu. Bu ya Shangguan ailesinin genç neslinin temsilcisi idi ve gizliden ailenin halefi idi.

“Bu olayın nesi bu kadar ilginç. Sadece bir avuç ikinci sınıf şehir veledi.”

“Eğer Vermilion şehri kişilerinin katılmasına izin verilse, o köylüler değil ilk ona, ilk 100 e bile giremezler.”

“Bu yeni mükemmelik derlemesi. Çoktan 19 yaşındasın ve izin verilse bile, sen buna uygun değilsin.” Sume ona keskin bir bakış attı.

Su Mei’nin bu sözleri onu sinirlendirmedi, aksine gülümseyerek,”Su Mei, nasıl gelecekteki kocana böyle sözler sarf edebilirsin?”

“Ha. Sen nişanlım bile değilsin. Bu evliliği asla kabul etmediğime göre daha düzgün konuş. Bana meier deme. Mide bulandırıcısın.” Su Mei kalktı ve oradan gitti.

“Kızkardeş surou, meierin dili çok sivri. Yine de nişanlım olduğundan böyle konuşmasını takmıyorum. Ama diğerleri bunu şakalaşıyormuşuz gibi görebilir.”

“Ho.” Bunları duyunca Su Rou gülümsedi ve,” Onun bu halini biliyorken ona böyle şeyler söyleme. O hala çok genç. Onu bir nebze affedebilirsin.”

“Ayrıca ikiniz evlenmek için sözlendiğinizden, daha içten davran. Yoksa vücudunu alsan bile yüreğini alamazsın ve bu ikiniz içinde kötü olur.”

“Bir abla olarak babamın sözlerine ihanet edemesem bile, kız kardeşimin sevmediği biri ile evlenmesine müsaade etmem.”

“İstediğim şeyi alırım. Kimse beni engelleyemez.”

O an tüm adaylar geri döndü. Yönetici en çok hayalet avlayan 10 kişiyi belirledi.

Hepside birinci sınıf okulların çekirdek öğrencileri idi. Altın-mor şehrinden Wan Wenpeng 10., Lingyun okulu öğrencisi Chen Wanxi ikinci idi.

1.gelen kişi rüzgar bulut şehrinden idi. Rüzgar bulut şehri 2. sınıf şehirler arasından en güçlüsü idi. Her yıl onlar birinci gelirdi.

Rüzgar bulut şehrinin genci oldukça etkileyici idi. Chen Wanxi gibi köken aleminin 2. seviyesinde idi.

Yine de atmosfer çok farklı idi. Kimse demese bile Chen Wanxi’den daha güçlü duruyordu.

Çünkü Wanxi 203 canavar öldürmesine karşın o 415 tane avlamıştı.

“Neredeyse zamanı geldi. Herkes yerlerine.” Yönetici konuştu.

“Bekleyin.” Aynı anda Su Mei ilerledi.

“Üçüncü leydi, sorun nedir.” Yönetici Su Mei’ye karşı oldukça kibardı.

“Hala gelmeyen biri var. Nasıl başlarsınız.?”

“Başka biri mi?” Yönetici bakışlarını muhafıza çevirdi.

Muhafız elindeki kitabı kurcalardı. ”Evet, hala gelmeyen biri var.”

“Kim?”

“Altın- mor şehrinden Azure ejder okulu çekirdek öğrencisi Chu Feng, 8. seviye ruh alemi.”

Kalabalıktan bir güruh yükseldi. 2. sınıf bir okuldan olması yetmezmiş gibi, bide 8. seviye ruh alemi idi. Açıkça en kötü statüdeki katılımcı idi. Herkes beklemeye gerek olmadığını düşündü.

“Üçüncü leydi, bu kişi gelse bile korkarımki ilk 10 a giremez. Beklemeye gerek yok değil mi?” Seyircilerin tavırları yüzünden yönetici zor bir durumda idi.

“İlk ona giremeyeceğini nerden biliyorsun?” Su Mei daha ciddi bir tavır takındı.

“Bu…” Yöneticinin suratı bembeyaz oldu. Üçüncü leydiye karşı gelemezdi.

“Sadece kuralları uygula. Hala zaman var. Hala zamanında gelemezse başlarsın.”

Su Rou ileri çıktı.

“Nasıl buyurursanız ikinci leydi.” Bunu görünce kafasını salladı yönetici. Su Rou Su Mei’ye oranla daha prestij sahibi idi.

Kalabalık hoşnut değildi. Beklemeye gerek görmüyorlardı. Yinede beklemeyi seçtiler.

İlk 10 dakiler daha çok zaman harcıyorlardı. Onlara göre Chu Feng’i beklemek zaman kaybı idi.

“Üzgünüm millet, hepinizi beklettim.”

Tam o anda ufak bir figür belirdi. Chu Feng sonunda varmıştı!