Bölüm 230: BANA ASURA DERLER

avatar
8971 13

Martial God Asura - Bölüm 230: BANA ASURA DERLER


 

Çeviren: Kanekiken Düzenleyen: önceki bölümü kim çevirdiyse o adını unuttum Yayıncı: Calosa

 

O palmiye son derece büyüktü ve gökleri ve güneşi engelliyor denebilirdi. Parlak altın renginde yoğunlaştı, sonunda gerçek palmiye desenlerini gösterdi. genişletilmiş bir kol yoktu gökyüzünde sadece bir avuç vardı.

 

Ama altın renkli büyük palmiyede bulunan gücün son derece korkutucu olduğunu söylemek gerekiyordu. Ne kadar güçlü olduğuysa, Lin Ran’ın soğuk aurasından bile daha korkunçtu.

 

‘’Bak, Kıdemli Dugu’nun benzersiz yeteneği! 6. Seviye dövüş yeteneği Cennetten İnen İlahi Palmiye!!!( Heaven Descending Divine Palm bu şekilde yazıyordu daha iyi isim söylerseniz onu yazabilirim)

 

O anda, birisi şaşkınlıkla bağırdı ve Chu Feng’in palmiyenin kaynağının yanı sıra kullanıcısını da bilmesine izin verdi. Ayrıca o sonunda altın-renkli elin( avuç gibi bir şey ) ona doğru büyük bir baskıyla geldiğini biliyordu.

 

Ama bu gibi durumlar altında, Chu Fen çok fazla düşünmezdi. Bir düşünceyle, beyaz kaplan ile bağlantı kurdu. Bunu takiben, parmaklarını açtı ve gökyüzüne doğru avuç içini patlattı.

 

*ROAR*

 

Avuç içi dışarı büküldüğünde(çevirdiğinde), anında, beyaz renkli bir gaz avuç içinden dışarı çıktı. Bundan sonra, beyaz-renkli gaz havada Beyaz Renkli Kaplan’ın pençesi haline geldi.

 

Gerçek bir kaplanın pençesiydi. Sadece beyaz renkli yoğunlaştırılmış bir gaz olmasına rağmen, hala soğuk siyah renkli şeritler görülebiliyordu, ve hatta kürkü vardı(kaplan postu). En önemli şey kaplan’ın pençesinin hali Chu Feng’in daha önce göstermiş olduğundan tamamen farklı olmasıydı.

 

Öncesinde, kaplanın pençesi sadece bir ilizyondu, ama şimdi kaplanın pençesi gerçek bir cisimden daha gerçekçiydi. Böyle bir değişikliğin nedenine gelince, bunun nedeni Chu Feng’in yakın zamanda yeni bir güç kazanmasıydı. O Beyaz Kaplan Kesim Tekniğine bir kere daha iyi bir görünüm kazandırdı.

 

Beyaz Kaplan ortaya çıktığında buna karşı kim savaşmak isteyebilirdi? Beyaz Kaplan Kesim Tekniği’nin kudreti Cennetten İnen İlahi Palmiye’yi tamamen aştı, ve ikisi çarpıştığında, Bu dünyadaki eşsiz ve yenilmez gerçek saldırının herkes tarafından bilinmesini sağladı

 

*rumble rumble rumble*

 

İkisi çarpıştığı anda, gökyüzü bile titriyordu ve siyah renkli uzun çatlaklar havadaydı sanki gökyüzü üzerlerine düşüyordu. Ayrıca, büyük patlama sonrası, beyaz renkli kaplan pençeleri havaya hücum ediyordu ve bulutların arasından düz bir şekilde geçiyordu. Hatta gökyüzündeki bulutlar kaplan pençesi halini almıştı, ve pençelerin ne kadar uzağa gittiğini yalnızca gökler bilebilirdi.

 

Altın renkli dev palmiyeye baktığımızda, çoktan altın renkli dalgalar haline gelmişti. Havaya dağılmış, ve Beyaz Kaplan Kesim Tekniğinin arkasındaydı, sözde Cennetten İnen İlahi Palmiye tek bir saldırı ile almazdı.

 

‘’Bu dövüş yeteneği de ne böyle? Böyle bir güce sahip!”

 

Bulutlara baktılar ve kaplan pençesinin ardında bıraktığı işaretleri gördü, bu sahneye tanık olan herkez şaşırmıştı ve gözleri şokla dolu bir haldeydi.

 

Hatta Dugu Aoyun sıkıca kaşlarını çattı ve bakışları ciddiyetle parlıyordu. koni şeklinde bir şapka takan Chu Feng’e baktı ve o artık biraz bile dikkatsizlik ipliğine sahip olmaya cüret edemedi.

 

Ciddiyetle sordu, ’’Kardeş, senin büyük ismin nedir acaba?’’

 

‘’Asura.’’ Chu Feng’in sesi son derece açık ve netti.

 

Korkunç saldırı sona erdikten sonra, Chu Feng sonunda durumu gözlemledi. Yalnızca Korkunç Yaratıkların işinin bittiğini keşfetti. Öğrencilerin çoğu kale içine dalga dalga akın etti, ve onları yöneten kişi Dugu Aoyun’du

 

Etrafı zaten sarılıydı, ama yürüyerek kaçması için hiçbir yol yoktu. Öncesinde zaten bunu fark etmişti, Chu Feng kaçmak için acele etmedi. Onun büyük ismi o ayrılmadan önce biraz zamanını aldı. Elbette o gerçek ismi değildi.

 

‘’Asura? Asura, ne güzel. Şiddetli ve acı dolu mücadelemizin dışında, şimdiye dek sen gizlice yanımıza sokuldun ve Bilge ilaçlarımızı yağmaladın. Sadece bu da değil, üstelik sen benim Ligyun Okulumun insanlarını öldürdün. Senin yaptıkların biraz fazla , sahtekârca, öyle değil mi ?’’

 

‘’Eğer hala erkeksen, gerçek yüzünü göstermelisin. Bize böyle uygunsuz şeyler yapan kimmiş bir görelim. ’’ Dugu Aoyun yüksek sesle söyledi. Açıkçası, o Asura isminin Chu Feng’in gerçek ismi olmadığını tahmin etmişti.

 

‘’Kıdemli Dugu haklı (G*tünüz yiyiyosa siz söyletin). Biz dışarıda canımız için mücadele ettik, ama sen uzaktan bizim tüm eşyalarımızı çaldın(Pis Hırqız). Bilge İlaçlarını ver ve biz seni tam bir ceset halinde bırakalım. ’’

 

O anda, diğer öğrenciler de taleplerini Chu Feng’e söylediler. Sonunda, Korkunç Yaratıklara karşı savaş verdiler ve bazıları yaralanırken bazıları ise hayatını kaybetti. Ancak, bunların hepsi bir hiç içindi, kim olursa olsun, onlar bunu kabul etmeye istekli değildi. (ilaçlar kaybetmeye istekli değiller anlamında söylemiş)

 

‘’Gerçek bir şaka (komutanım bir kibirli konuşma yaklaşıyor). Buradaki Bilge ilaçları gücü yetip alabilen kişiye aittir. Ben asla size dışarıda hayatlarınız için mücadele edin demedim, ve sizden herhangi biri burada değilken, ben burada bulunan her şeyi topladım.’’

 

‘’Beni bütün bir ceset halinde bırakmayacak mısın? Hepinizin içinde, kim beni öldürebilir? ’’ Chu Feng alay etti ve çevresindekilere karşı öldürme arzusuyla baktı.

 

Önemli görünmüyor bile olsa, sahnedeki kim olursa olsun, Dugu Aoyun dışında, yardım edemezdi ama bir adım geri attılar ve korkudan soğuk terler dökmeye başladılar. Chu Fengin bakışlarında, soğuk ve öldürme isteği olduğunu gördüler.

 

Özellikle Chu Feng’in korkunç avuç içi saldırısını gördükten sonra, kimse Chu Feng’in yeteneklerinin derinliğini bilemezdi. Ancak, emin oldukları şey Chu Feng’in gerçekten tehlikeli olduğuydu.

 

‘’Dugu Aoyun, cesaretli misin? Yanıma gelip gitmeme izin vermeye? ’’Chu Feng gözdağı verircesine söyledi (bu cümlede bir anlam kuracak olursak tek bir cümleyi iki cümleye ayırmış yani demek istediği cesaretliysen yanıma gelip benim gitmeme izin ver tarzı bir şey diyor anlamayan olursa diye :D).

 

‘’Sence cesaretli değil miyim?’’ Dugu Aoyun soğukça söyledi.

 

‘’HAHA, cesaretlisin, gel ve dene!’’

 

Chu Feng yüksek sesle güldü ve havaya sıçradı. Havadayken o durdu ve hareket etmeyi kesti. Havada adım attı ve gökyüzünde asılı gibiydi.

 

‘’Gökler!O…O…O…Havada duruyor!’’

 

‘’Bu nasıl mümkün olabilir? O Cennet Aleminde mi?’’

 

O anda, onlar Chu Feng’e baktılar kim havada durabilir hemde elleri arkada bir şekilde, artık kimse sakin kalamıyordu. Chu Feng’in aurası yalnızca Bilge Aleminin 1. Seviyesinde olsa da, sadece Cennet Aleminin uzmanları havada yürüyüş ve havada durma gibi özel yetenekleri kullanabilirdi.

 

Cennet Alemi. Hatta böyle bir karakter bile Azure İli’nde yok. Gerçekten önlerinde bulunan kişi Cennet Alemi uzmanı mıydı ? Bu onların kızdırmamaları gereken birini kızdırdıkları anlamına gelmiyor muydu?

 

‘’Nereden geliyorsun? ’’ Dugu Aoyun yüksek sesle sordu ve o bile Chu Feng’in yöntemleri karşısında şok olmuştu.

 

‘’Unutma. Ben Asura’yım. Bu isim 9 vilayette yankılanacak ve bu ismi bilmeyen kimse kalmayacak!’’

 

Bu sözleri söyledikten sonra, Chu Feng güldü, havada yürüdü, ve oradan yavaş yavaş ayrıldı. Şaşkınlıktan dili tutulmuş kalabalığı arkasında bıraktı, uzun bir süre zihinleri yerinde değilmiş gibiydiler.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr