Çevirmen: Calosa | Düzenleyici: Meloonia

Gök mavisi ejderhada Chu Feng tam hızla dört saat uçtuktan sonra Yasak ilaç yan etkisini göstermeye başladı ve etkisi Kaybolmaya başladı.

Bu durum karşısında Chu Feng en yakın dağ sırasında saklanmaya başladı.

Eskilerin dediği gibi "En tehlikeli yer en güvenli yerdir." bu cümle gerçekten de doğruydu.

Dağ sırası belki en iyi gizlenme yeri değildi ama insanlar tarafından ihmal edildiği için şimdilik Chu Feng için en iyi yer burasıydı.

*bom bom bom*

Dağa girdikten sonra Chu Feng elindeki Asura Ruhu Baltasını salladı ve kaya gibi sağlam duran dağda bir mağara oluşturdu.

Mağarayı oluşturduktan sonra girişe bir çok formasyon koydu en sonunda gizleme formasyonu koyduktan sonra içeriye girdi.

"Ahh~~~~~~~~"

Chu Feng yasak ilacın etkisini bastırmak için başkan yardımcısı Gao'nun verdiği peleti yediği halde katlanılmaz acı çekiyordu.

Bir karınca ordusu Chu Feng'in bedenine saldırmış ve damarlarından içeri girerek onu kaşıtıp üstelik tüm organlarını delerek onu yemiş bitirmiş gibi Chu Feng acı çekiyordu.

Acılar kısa sürede yok olmuş olsa da Chu Feng kendini bir yanar dağının ortasında gibi hissetmeye başlamıştı. Chu Feng'in gövdesinde sanki bir kömür sobası yanıyordu.

Bu korkunç sıcağa maruz kalan Chu Feng giysilerini parçaladı. Mağarada çıplak şekilde sağa ve sola dönüyordu. Giysilerini parçalaması sıcağa en ufak bir etki etmemişti.

Sonunda sıcaklık kayboldu Chu Feng rahat bir nefes verdikten sonra bir anda göz bebekleri küçüldü ve vücudu titremeye başladı. Tüm vücudunu kemik delici bir soğukluk kaplamıştı, Yasak ilacın etkisinin hala devam edeceğini düşünmemişti.

Bazen Chu Feng'in vücudu terledi, bazen titredi, bazen göğsüne vurmaya başladı, bazen de kendini yerden yere vurdu.

ÇN: Bizim velet en sonunda maymuna dönüşecek...

Acı ilk başladığında Chu Feng bağırmıştı ancak zaman geçtikçe bağıracak gücü bile kalmamıştı!

Bu yasak ilacın yan etkileri  korkunç seviyeye ulaşmıştı. İnsanlara belirli yerde acı yaşatmıyordu tüm vücudunda acıyı onlara hissettiriyordu ve onları bir kaç saniyeliğine bile rahat bırakmıyordu.

Bir insanın kendisine ait olmayan bir gücü kullanmanın bedeli buydu.

Ve şu anda Chu Feng, bu bedeli ödüyordu, hayatı boyunca böyle bir acı çekmemişti.

Fakat Chu Feng bu acıyı çekmekte pişman değildi. Sonuçta bir milyon elli bin boncuk kazanmıştı.

ÇN: Eee bilge Calosa ne demiş "Büyük kazanç büyük bedel getirir!"

Bu boncuklar sayesinde Chu Feng, Bilge alemi yedinci seviyesine ulaşabilirdi. Ve Su Mei, Su Rou'yu kurtarmaya bir adım daha yaklaşacaktı. Onları kurtarmak için daha fazla acıya bile katlanabilirdi. Çünkü tüm acılar onlar için değerdi!

ÇN: Aşk adamına bak bee

Zi Xuanyuan, Jie Xingpeng'i gerçekten korkutmuştu. Bu sayede Chu Feng'i takip etmemişti. En azından bir süreliğine Chu Feng güvende olacaktı.

Chu Feng mağaranın içerisinde acı çekerken,  okul müdürleri hamlelerini yapmaya başlamıştı.

Altı okulun müdürü dokuz il kıtasının her yerine Chu Feng'in arama posterini dağıttı. Ve oldukça büyük ödüller koydular.

Arama posterlerine konulan sebepler ise çok abartılıydı. Chu Feng'in antik kalıntılarda bir Elit silah aldığını ve o elit silahın gücünü kullanarak uzmanları zehirleyip onların ölmesine neden olduğu yazıyordu.

Hatta Chu Feng'in veba'ya yakalandığını bile söylemiştiler.

Bu saçma sebeplerle karşı karşıya gelen World Spiritist loncası ise hiç bir şey yapmadı. Sonuçta daha önce Chu Feng'in kaçmasına yardım etmiştiler.

Bu yüzden zaten diğer güçler World Spiritist loncasına derinden nefret duyuyordu. Eğer şimdi World Spiritist loncası harekete geçerse, kendine benzin döküp üzerinde kibrit yakmakla eş değer olurdu.

Prestijli Villa ise bu durum karşısında hiç bir şey yapmamıştı. Bu da diğer müdürleri oldukça şaşırtmıştı. Prestijli Villa'nın sessiz kalma sebebi şüphesiz Zi Xuanyuan'dı.

Posterler ortaya çıktıktan sonra insanlar arasında bir tartışma patlaması olmuştu. Sonuçta Chu Feng, Evlilik buluşmasında ki başarılarıyla olağanüstü bir deha olarak anılıyordu.

Ancak bu posterlerden sonra hiç kimse Chu Feng'in bu yüzünü düşünmemişti. Herkes Chu Feng'i lanetlemeye başlamıştı.

Altı büyük gücün suçları abartması yüzünden herkes onu aşağılık, utanmaz, kötü ve şeytan olarak anıyordu.

Chu Feng on gündür Prestijli Villa'dan kaçmış olsa da hala bir çok kişi Evlilik buluşmasının zirvesindeki toplanma yerindeydi.

Toplanma sebepleri ise belliydi, uzun bi süredir inzivada olan Zi Ling bugün inzivadan çıktı. Ve sevdiği kişiyi ilan edecekti.

"Leydi Zi Ling'in kimden hoşlandığını gerçekten merak ediyorum."

ÇN: Belli değil mi?

"Jie Qingming'dir, o değilse Xu Zhongyu'dur. Sonuçta ikisi bu evlilik buluşmasındaki en mükemmel varlıklar. Ve sadece onlar Leydi Zi Ling'e layıktır."

"Jie Qingming ve Xu Zhongyu zaten başka öğrencilerle evlenmediler mi?"

"Zi Ling'in zaten evliliğinin ayarlandığını duymuştum. Öyle olmuşsa Zi Ling nasıl onlarla evlenebilir?"

"Ayarlanan evlilik yok ta edilebilir. Sonuçta Zi Ling inzivaya çekilmeden önce kalbinde sevdiği birisi olduğunu söylemişti."

"Leydi Zi Ling'in sevdiği kişi birisiyle evlenmiş olsada onu açıklayacaktır."

Dağ zirvesinde insanlar okyanus gibiydi ve hepsi Zi Ling'in kimle evleneceğini tahmin etmeye çalışıyordu. Çoğunluk Jie Qingming yada Xu Zhongyu'du fakat bazıları da farklı kişiler düşünüyordu.

"Hmph! Jie Qingmig, Jie Qingming, Xu Zhongyu, Xu Zhongyu. İkisinden başka dokuz il kıtasında dahi yok mu amk?"

Kalabalığın içerisindeki Tang Yixiu öfkeyle dişlerini gıcırdattı. Aynı şekilde Liu Xiaoyao ve Song Qingfeng'te bu durumdan memnun değildi.

Çünkü herkes dikkatini Xu Zhongyu ve Jie Qingming'e odaklamıştı. Kimse onları umursamıyordu.