Çevirmen: Calosa | Düzenleyici: Meloonia

Fakat en önemli şey Chu Feng'in onları öldürmesi değil en önemli şey öldürme sırasında yağmalama yapmasıydı. Chu Feng  Qin eyaletinde yeraltı dünyasına ait bir takas mekanına bile girmişti.

Sözde takas mekanı, Qin eyaletinde ki bir çok uzmanların hazinelerini getirdiği yerdi. Burada ki tüm hazineler paha biçilmez olsa da hepsi "Kara mallar" olarak adlandırılıyordu.

Chu Feng bu yeraltı takas mekanında, Jie Yan'ın Song Qingfeng'e verdiği yapay elit silahları sattı. Ticaretten elli bin tane Bilge alemi boncuğu kazandı, taklit olmasına rağmen oldukça pahalıydılar.

Aslında Jie klanı onları sadece dört büyük güce değil beş büyük güce vermişti yani, Kılıç Tanrısı Vadisine'de vermişti.

Chu Feng ise Jie klanının bunları kime verdiğini umursamıyordu. Umursadığı tek şey Song Qingfeng'in bileziklerini satınca kazandığı boncuk miktarıydı. O boncuklar sayesinde seviyesi bir kez daha yükseldi ve Bilge alemi altıncı seviyesine geçiş yaptı.

Chu Feng Bilge aleminin üçüncü seviyesinden altıncı seviyesine kabaca bir hesapla bir milyon yüz on beş bin Bilge alemi boncuğuyla geçmişti. Ve şu anda dantianı bom boştu, doldurulmayı bekleyen bir kuyu gibiydi.

ÇN: Orjinalde dipsiz bir delik gibiydi diyordu, dipsiz olsa nasıl doldurulacak lan diyerek değiştirdim.

Chu Feng'in bir seviye daha atlaması için bir kaç milyon Bilge alemi boncuğu daha gerekliydi.

Chu Feng  Yuangang okulunun bir çok öğrencisini öldürdükten sonra hepsini bir ağaca astı. Daha sonra ağaca Chu Feng tarafından öldürüldü yazdıktan sonra konik şapkasını takıp şehre indi, şehirde dinlenip bir çok yemek yedi.

Chu Feng altı büyük güç tarafında dokuz il kıtasında en çok aranan kişi olsa da, hiç kimseden korkmuyordu. Chu Feng'ten güçsüz oldukları sürece herkesi öldürecekti.

Ondan güçlü birisi çıksa da kaçacaktı ancak, şu ana kadar Chu Feng'ten güçlü birisi çıkmamıştı.

"Ne dedin sen? Yuangang okulunun Qin eyaletinde oluşturduğu yan okuldaki tüm öğrenciler ölmüş ve okul yıkılmış mı?"

"Chu Feng'in bir insan kasabı olduğunu duydum, o canlı bir şeytan. Altı büyük güç onu kızdırmasaydı daha iyi olurdu."

"Altı büyük güç bile ona bir şey yapamıyor, Chu Feng böyle devam ederse göğü aşabilecek güce sahip olacak. Muhtemelen ikinci Azure Ejderha Kurucusu olacak."

"Chu Feng'te Azure eyaletinden gelmişti, neden tüm canavarlar Azure eyaletinde ortaya çıkıyor?"

"Ben de merak ediyorum, son bir kaç yüz yıl içinde Azure eyaletinde tek bir Gök alemi uzmanının ortaya çıkmadığını duydum. Şimdi ise Chu Feng gibi bir canavar ortaya çıkıyor."

"Hayır hayır, sadece Chu Feng değil. Zhang Tianyi diye biri de var, Zhang Tianyi Chu Feng'ten daha güçlü. Onun Song Qingfeng, Liu Xiaoyao, Bai Yunfei ve Tang Yixiu'yu yendiğini duydum."

"Hayır hayır yanlışsın! Zhang Tianyi onları yense de Chu Feng onları öldürdü, üstelik Zhong Tianyi'nin seviyesi onlarla yakındı ve yaşları da birbirine yakındı."

"Ancak Chu Feng ondan farklı, Chu Feng Bilge aleminin yedinci seviyesinde.  Ve onlardan çok daha genç bir insan, Chu Feng sadece mantığa uymayan bir güce sahip!"

"Burada kimin daha güçlü olduğu önemli değil, önemli olan ikisi de Azure eyaletinden gelmesi. Yüzlerce yıl hareketsiz kaldıktan sonra Azure eyaleti tekrar Dokuz il kıtasını birbirine katacak."

Bir restorantta insanlar yemek yemeyip içmeyip sadece Chu Feng'i tartışıyordu.

Chu feng'te o restorantta yemek yiyip şarap içip insanları dinliyordu. Bir yerde otururken insanların senden bahsetmesi ilginç bir şeydi.

Ancak Chu Feng alışmıştı çünkü bir kaç gündür nereye gitse aynı durum vardı.

"Hmph, Chu Feng yakında ölecek."

Tam o sırada uzun boylu bir erkek içeri girdi, elindeki bir posteri masaya vurdu.

"Kardeşim neden bunu diyorsun?  Yoksa Chu Feng'in peşine altı büyük güçlerin müdürlerimi düştü?" lokantadan birisi merakla sordu.

"Altı büyük gücün müdürlerimi, hmph! Onlardan daha tehlikeli birisi peşine düştü! Herkes baksın!" uzun boylu erkek masadaki posteri gösterdi.

"Gökler adına bu mümkün mü?" insanlar postere bakmak için meraklı bir şekilde yürüdü ve posteri görünce şok oldular. Çünkü bu bir arama posteri değil bir suikast posteriydi.

"Yüz farklı yüze sahip yaşlı adam! Dokuz il kıtasının bir numaralı ismi! O damı Chu Feng'in peşine düştü?"

ÇN: Demek ki düşmüş kardeşim

"O zaman artık Chu Feng'i ölü olarak hesaplayabiliriz. O adam kimi hedefine almışsa o kişi öldü." lokantadan birisi kafasını sallayarak konuştu.

"Aynen öyle, bu poster sıradan poster değil Yüz farklı yüze sahip yaşlı adamın kendi yayımladığı poster. Bu durumda Chu Feng'in ölmesi yakındır, yakında onun öldüğü haberini duymuş oluruz."

"Yüz farklı yüze sahip yaşlı adam mı?" Chu Feng onları duyunca hafifçe gülümsedi aslında pek umursamıyordu.

Chu Feng, Jie Xingpeng dışında beş büyük güç içerisinde hiç kimseden korkmuyordu. Yüz farklı yüze sahip yaşlı adam bir numaralı suikastçı olsa bile Chu Feng'in karşısında bir işe yaramazdı.

"Shoooshosohohoho kahrolası dilenci, lokantamdan siktir git!"

"Lordum, lütfen biraz merhametli ol lütfen yalvarıyorum. Üç gündür boğazıma bir lokma bile girmedi, ne olursa olsun bana yeter ki yiyecek bir şey ver."

Lokantanın girişinde bağırışlar yükselmeye başladı, garson hastalıklı yaşlı bir dilenciyi gösterip bağırıyordu. Yaşlı dilenci ise başını yere koyup acı içerisinde yalvarıyordu.

Chu Feng ruh gücüyle yaşlı dilenciyi incelemeye başladı. Vücudunda en ufak bir aura izi yoktu, yani daha önce hiç dövüş yoluna adım atmayan sıradan bir insandı. Ve bu günlerde yemek yemediği doğruydu çünkü midesi boştu, böyle devam ederse de açlıktan ölecekti.