Bölüm 455: Büyük Patlama Şoku

avatar
9228 11

Martial God Asura - Bölüm 455: Büyük Patlama Şoku


 

Çeviri: Calosa Düzenleme: Meloonia

 

 

"Anne, anne, yağmur yağacak giysileri avludan almalıyız." Sui eyaletinin bir bölgesinde, küçük bir evde avluda duran minnak bir kız eve doğru seslendi.

 

"Neden yalan söylüyorsun? Gökyüzünde tek bir bulut bile yok!" evden çıkan orta yaşlı bir kadın hemen minnak kızı azarladı.

 

"Yalan söylemedim anne! Arkana bak!" minnak kız olduğu yerde zıplayıp kadının arkasını işaret etti.

 

Kadın kızının ısrarıyla başını çevirdiğinde gözleri korkuyla doldu. Kılıç Tanrısı Vadisinin olduğu tarafta zifiri karanlık bulutlar ortaya çıkmıştı. Ve bu bulutlar görenleri dehşete düşürecek kadar korkunçtu.

 

Siyah bulutlar mürekkep gibiydi ve tüm o alanı kaplamıştı. Üstelik biraz bile olsun hareket etmiyorlardı.

 

Bir insan veya bir canavar ne olursa olsun bu bulutlara bakınca omurgasından aşağı inen bir titreme hissedecekti.

 

"Ahh ~~~~~~~" " komşu evlerden birisinde bir kadın çığlık atmaya başladı, "Çok korkunç!"

 

"Anne! Anneeee!" başka bir komşuda ise bir erkek çocuğuyla annesi birlikte ağlıyorlardı.

 

"Küçük Beyaz, hadi içeri girelim." o anda minnak kızın annesi etraftaki komşuların korktuğunu görünce oda korkup kızını alarak içeri girdi.

 

İçeri girdikten sonra tüm pencere ve kapıları kilitlediler.

 

Kılıç Tanrısı Vadisinin bin kilometre çevresindeki herkes kara bulutlara bakınca korktu. Sadece sıradan halk değil, güçlü uzmanlarda onlara bakınca korktu.

 

"Bu nedir böyle? Chu Feng'in aurası çok korkunç! Daha fazla dayanamayacağım!"

 

Chu Feng'in etrafına yaydığı aura başkasına baskı yapamasa da insanlar o auraya karşı çok güçsüz hissediyordu. Onlardan birisi artık daha fazla dayanamadığı için bağırdı ve diz çöktü.

 

Hemen ardından bir çok kişi diz çökmeye başladı, aralarında bayılanlar bile vardı.

 

"Chu Feng, sana ne oldu? Neden böylesin? Hey cevap ver! Korkutma beni!"

 

O anda Zi Ling tedirgin bir şekilde konuştu. Chu Feng'e en yakın kişiydi ve en fazla baskı altında kalanda oydu.

 

Zi Ling bile o anda Chu Feng'ten korkuyordu. İlahi vücudu olması fark ettirmiyordu çünkü onun İlahi gücü bile korkuyordu.

 

Fakat en çok korktuğu şey Chu Feng'in gözleriydi, gözlerinde en ufak bir canlılık belirtisi yoktu. Tamamen siyaha bürünmüştü ve sakin bir şekilde Kılıç Tanrısı Vadisinin eski müdürüne bakıyordu.

 

* Ta *

 

O anda Chu Feng bir ölüm tanrısı gibi gökyüzünde yavaşça Kılıç Tanrısı Vadisinin eski müdürüne doğru yürümeye başladı. Ağzını yavaşça açtı ve konuşmaya başladı, sesi gök gürültüsü gibi topraklarda yankı buluyordu;

 

"Bir gün gökyüzü benim yüzümden kırıldığında, toprak benim için çöktüğünde, güneş ve ayla birlikte yıldızlar parçalandığında."

 

"O gün sevdiğim kişi öldüğünde, onla beraber tüm insanlığı öldüreceğim!"

 

* Bom *

 

Chu Feng konuştuktan sonra bulutlarda yıldırımlar yeryüzüne düşmeye başladı. Gökyüzündeki kara bulutlar spiral şekil aldı güçlü patlamalar ile beraber güçlü bir rüzgar her taraftan esmeye başladı. Güçlü olan kişiler rüzgara dayansa da güçsüzleri rüzgar uçurmaya başladı.

 

*Güm güm güm*

 

Rüzgar güçlendikçe güçlendi, Kılıç Tanrısı Vadisinin özel yapım binaları bile yıkılmaya başladı. Her taraftan çığlıklar kopmaya başladı.

 

"Chu Feng! Chu Feng !! "

 

O anda Zi Ling, Chu Feng'e yaklaşmaya çalıştı ancak ne yaparsa yapsın başarısız oldu. Chu Feng'e yaklaştıkça rüzgar güçlendi, İlahi vücudun gücünü aktifleştirmişti ancak gene de işe yaramıyordu.

 

"Genç Chu Feng iyi misin? Lanet olsun bu rüzgara!"

 

Aynı anda Zhang Tianyi'de Chu Feng'e yakınlaşmaya çalışıyordu. Bu rüzgarın Chu Feng'den geldiğini bilmiyordu Chu Feng'in tehlikede olduğunu sanıyordu.

 

* Bzzbzzbzz *

 

Aynı anda kulak delici bir ses geldi. Bu basit bir gök gürültüsü değildi tam tersine güçlü bir canavarın kükremesi gibiydi. O anda Zi Ling ve Zhang Tianyi çok fazla korkmaya başladı.

 

Çünkü, Chu Feng'in etrafında dönen mavi ve altın yıldırım hızla genişlemeye başlıyordu.

 

Genişlemeye başladıktan sonra hızlıca bir şekle girmeye başladılar. Bu şekil iki büyük canavardı, hayatları boyunca bu kadar büyük iki canavar görmediler.

 

Zhang Tianyi ve Zi Ling o canavar tarafından engelleniyordu.

 

* Boom, güm güm güm*

 

Hemen ardından tüm dokuz ilde duyulan bir patlama sesi geldi. Hatta diğer kıtalarda yaşayan bazı insanlar bile bu patlamayı duydu.

 

Bu patlama olduğu an tüm dokuz il kıtası bir anlığına sallandı. Bu hafif bir sallantı olsa da insanlar kalplerinin derinliklerinde huzursuzlanmıştı. Bazıları bu sallantının gökyüzünden inen bir şeytan yüzünden olduğunu söylüyordu. Bazıları ise basit bir deprem olduğunu söylüyordu.

 

"Acaba ne oldu?" şu anda dokuz il kıtasındaki herkes bunu düşünüyordu.

 

Aynı zamanda Dokuz il kıtasında Han eyaletinde görkemli bir şehir vardı ve bu şehirde bulutları delen uzun bir kule vardı.

 

Gökyüzünü bıçaklamış gibi görünen bu kule altın renkteydi, insanın gözünü kamaştırıyordu.

 

Uzun kulenin içinde gri saçlara, altın renkli elbiselere yaşlı bir adam oturmuş Sui eyaletinin olduğu yöne bakıyordu.

 

Kar beyazı kaşlarını sıkıca çattı, "Sui eyaletinde ne oldu?"

 

Dokuz il kıtasında büyük patlama sesi gelip kıta sallandığında kimse bir değişiklik fark etmemişti. Ancak çok fazla şey değişmişti.

 

Kılıç Tanrısı Vadisi artık yoktu bunun yerine çok büyük bir çukur vardı.

 

Bu çukur, Kılıç Tanrısı Vadisinin boyutundan on kat daha büyüktü. Ve çukurun dışına da sayısız kalın çatlaklar yayılmıştı.

 

Gökyüzün de hala siyah renkte bir kaç bulut vardı. Doğudan yükselen güneş dumanla kaplanan Kılıç Tanrısı Vadisinin bölgesini aydınlatmaya başladı.

 

Ancak o anda yaşam gücü yoktu, tamamen cansız bir aura vardı...

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr