"??" Yun Che'nin sözleri Jasmine'yi dondurmuştu. Aniden Yun Che'nin bakışlarının yönünü fark ettiğinde sonunda anladı....
“YEEEEK!!!!”
Jasmine bir yıldırım gibi geriye zıpladı ve refleks olarak 2 küçük eliyle eteğini aşağı doğru bastırdı. Bir anda kar beyazı yüzü öfke....panik ve hızla genişleyen bir pembelikle kaplandı.
Bu doğruydu! Son derece zalimce hareket eden gururlu ve uzak kız gerçekten de panikleyip kızarmıştı. Şuan paniklemiş ve öfkeli ifadeleri, kızarmış yüzü ve eteğini aşağı çekme eylemi aniden gözetlenmiş normal bir kızdan farklı değildi. Ayrıca diğer kızların sergileyemediği heyecan verici bir çekiciliği olduğundan Yun Che ona bakarken bir süre sersemlemişti. Tabi ki buna karışmış kemik ürpertici bir öldürme niyeti olmasaydı tam anlamıyla mükemmel olurdu.
Jasmine'nin yüzü tamamen öfkeyle doluydu. 2 inciye benzeyen azı dişini titryen soğuk ışıkla beraber sıkıyordu ve gözlerinde ki ifade sanki Yun Che'nin derisini o canlıyken yüzecekmiş gibi vahşiydi. O diğerlerinin korkusu, ibadeti ve saygısıyla yıkanarak büyümüştü. Ailesi hariç onun gözlerine bakmaya cesaret edebilen birkaç kişi bulmak zordu. O sıradan bir adam tarafından hatta tamamen işe yaramaz birinin tarafından bedenine saygısızlık yapacağını düşünmemişti.
Yun Che'yi çevreleyen öldürme arzusu somut bıçaklarla karşılaştırılabilecek kadar dehşet vericiydi. Sanki öldürme arzusunun sahibi onu bir saniye sonra paramparça edecekti.Ancak Yun Che'nin cildi hiç dalgalanmadı. Demin neredeyse Jasmine'nin ayağı yüzünden yerinde çıkacak olan boynunu hareket ettirdi. Ardından doğrudan ayağa kalkıp kalçasında ki tozu silerek "İstediğin 3 şeyi kabul ettim. Daha önce bana yeni bir kaynak damarı vereceğini söyledin. Bunun zamanı gelmedi mi?" Dedi.
Jasmine'nin yüzünde ki net kırmızılık hafiflese de öldürme arzusu biraz bile azalmamıştı. Onun asil vücuduna bırak birisinin gözüyle saygısızlık etmesini eğer birisi sadece onun tırnağına bile dokunsa Jasmine kesinlikle onu parçalara bölerdi. Ancak Yun Che karşısında kalbinde aşırı bir nefret duysa da öldürme arzusu göğe kadar ulaşsa da ona tek bir şey bile yapamıyordu. Çünkü onun hayatı aynı zamanda kendi hayatıydı. (Ç.N: Canavar gibi güçlü kızı buldun bir şeyde yapamıyor faydalanmaya bak :D )
"Gördüğün şeyi sonsuza kadar unut!!!" Jasmine'nin ifadesi uğursuz ve zalimce iken dondurucu öldürme arzusu da buz gibi soğuktu. Ancak suratı dürüst olmak gerekirse çok minyon ve tatlıydı. Onun ifadesi daha kötü niyetli olsa bile yine de bakmak için hoş bir görüntü oluyordu bu da Yun Che'nin en ufak bir caydırıcılık hissetmemesine neden oluyordu. "Eğer seninle aynı hayatı paylaşmasaydım kesinlikle gözlerini oyarak çıkarırdım ve senin dinlenebileceğin bir mezarın olmayacağına emin olurdum."
"… Ben demin kesinlikle görmemem gereken bir şey görmedim." Yun Che paniklemiş bir ifadeyle cevapladı ama daha sonra kalbinden "Mmm demin gördüğüm her şey görmem gereken şeylerdi." (Ç.N: bunu dışından da söylesene yiyorsa :D Jasmine önce seni sonra kendini öldürür asjdasdas )
Elini bile süremediği Yun Che karşısında Jasmine'nin öfkesi sonunda azaldı ama hala elleriyle bilinçli bir şekilde eteğini aşağı çekiyordu sanki en ufak bir esintiden dolayı bile havaya kalkmasından endişeli gibiydi. Soğuk bir şekilde konuştu. "Ben senin öğrencim olmana izin verdim ama bu sadece kaynak geliştirme yollarını rasgele birine nedensiz olarak öğretmek istemememden dolayıydı. Benim öğrencim olman senin için hayatında elde edebileceğin en büyük şans. Şu andan itibaren bana her zaman Usta olarak hitap etmen gerek."
"Uh..Bu.." Yun Che'nin yüzü tamamen tereddütle doluydu.
"Bunu istemiyor musun?" Jasmine ay gibi kaşları eğildi.
"Tabi ki istemiyorum." Yun Che başını salladı ve dikkatli bir tonla "Bu sadece... daha önce sana Gökyüzü Zehir Sedef'ini bana veren bir ustam olduğunu söyledim. Önceki ustam beyaz saçlı yaşlı bir adamdı ve ben ona yıllar boyunca "usta" olarak hitap ettim. Yani her "usta" dediğimde bilinçsizce onu düşüneceğim. Ama sen güzel bir şekilde tatlı olduğundan sana her usta dediğimde seninle yaşlı bir adamın görüntüsünün çakışmasını kesinlikle istemezsin değil mi?" Dedi.
Jasmine: “….”
"Seni sadece Jasmine diye çağırsam nasıl olur? Bu isim tatlı ve kulağa hoş geliyor ayrıca sana da uyuyor...Yada seni .... Küçük Jasmine diye mi cağırsam? Küçük küçük Jasmine? Jasmine'er? Küçük Jasmine'er? JazJaz? Küçük JazJaz? Küçük MinMin ? Prenses.. Majesteleri.. Yada prenses Jasmine de olabilir yada..." (Ç.N: Tek merak ettiim bir gün çocuğun olursa adını ne koyacaksın MinMin ne ulan :D )
Jasmine'nin kaşları biraz sarsıldı ve dudaklarının kenarları da hafifçe kasıldı. Daha fazla dayanamadı ve sonunda konuştu. "Bana Jasmine diyebilirsin ama kalbinde asla benim senin ustan olduğumu unutma. Ayrıca benim öğrencim olarak yerini ve görevini unutma."
"Tamam." Yun Che hemen başıyla onayladı ve içtenlikle "Eğer Jasmine gerçekten bana yeni kaynak damarları verirse o zaman bende sana ustam gibi davranırım ayrıca sana saygı duyup itaat ederim ve emirlerini yerine getiririm. Senin vücudunun dışında ki zehri arındırmak için elimden geleni yaparım ve sana fiziksel bedenini yeniden yapmanda yardımcı olurum." Dedi.
Yun Che'nin son cümlesi Jasmine'nin bakışlarının dalgalanmasına neden oldu. Daha sonra gizli bir öldürme niyetiyle kaplı donmuş sesiyle "Ayrıca bana herhangi bir saygısızca şey yapmaya iznin yok yoksa...." Dedi.
"Kesinlikle." Yun Che samimi bir ifadeyle cevapladı. "Demin olan şey sadece bir kaz..."
"Sessiz ol!" Yun Che'nin onun gözleriyle lekelendiği olaydan söz ettiğini duyunca bir utanç ve öfke patlaması Jasmine'nin üzerinden geldi ve ses tonu oldukça zayıfladı.
"Ah." Yun Che hızlıca konuşmayı kesti ve en çok arzu ettiği konuya geçti. "O zaman bana yeni kaynak damarları verme olayına şimdi geçelim mi?"
Jasmine bir süre sessiz kaldıktan sonra " Beni kimsenin yakına gelmeyeceği bir yere götür." Dedi.
Bu Yun Che'nin Camgöbeği Ormanı Kasabasına ilk gelişi olduğundan çevreye tamamen yabancıydı ve Kızıl Ejder Sıra Dağları onun için daha belirsizdi. Yun Che'nin karnında açlıktan dolayı bir orkestra çal patlasın vur oynasın eylense de Jasmine'nin sözleri açlığını görmezden getirecek kadar heyecanlandırmıştı. Küçük dağ sapağından girdikten sonra dikkatlice Kızıl Ejder Sıradağlarının içerisine doğru yürüyüp kalın yeşil çimlerle kaplı bir bölgeye vardı. Orada insan yada canavar izine rastlamadığı için aramasını durdurdu.
"Bırak burası ....kimsenin gelmeyeceği bir yer olsun değil mi?" Yun Che etrafı gözleriyle süpürürken kararsızlık içinde söyledi.
"Jasmine sonunda bunu nasıl yapacaksın?" Yun Che sordu. Sonuçta kısa süre de yeni bir kaynak damarı elde etmek hangi açıdan bakılırsa bakılsın sağduyuya aykırıydı.
Yun Che'yi en başından beri arkasından takip eden Jasmine yavaşça oraya geldi. Her ne kadar ayakları çıplak olsa da yol boyunca en ufak bir toprak yada tozla kirlenmemişti. Ayakları bir bakışta herhangi birine onlara dokunma ve hissetme dürtüsü verecek kadar çok hassas ve kar beyazıydı. Yun Che'nin önünde durup ilerisine baktı ve gözleri parlayarak "Benim neden kovalanıp daha sonra bu korkunç zehre maruz kaldığımı biliyor musun?" Dedi.
"Hayır neden?" Yun Che sordu.
"Bu... Kan damlası yüzünden."
Yun Che'nin şaşkınlığı sürerken Jasmine yavaşça sağ elini kaldırdı. Onun ince ve narin işaret parmağı gökyüzüne doğru dik duruyordu ve tırnağının olduğu bölgeden bir damla su damlacığına benzeyen koyu kırmızı bir nesne parıldayan ürkütücü bir ışık topuyla beraber yavaşça tırnağının üzerinde kalacak kadar yükseldi.
"B...u" Yun Che yakınlaştı ve hareket bile etmeyen gözleriyle baktı... Bu bir kan damlası gibi gözüküyordu.
"300 yıl önce birisi Antik Çağdan kalma tehlikeli bir harabeyi keşfederken antik bir kitap buldu. Kitabın içinde kayıtlı bir mesaj vardı. "En eski Çağlarda ayrıca "Kötülük Tanrısı" olarak bilinen gerçek bir tanrı vardı. O İlahi Çağın çöküşünden sonra kalan son tanrıydı. Onun çöküşü İlahi Çağın gerçek sonu olarak biliniyordu. Ve Kötülük Tanrısının çöküşü sırasında arkasında onun gücünün kaynağının somutlaştırılmasıyla oluşturulan ölümsüz bir kan damlası bıraktı..."
"Eğer birisi bu ölümsüz kan damlasını elde edip onu vücudunun içine dökerse Kötülük Tanrısının gücüyle oluşturulan Kaynak Damarlarına sahip olabilirdi."
"Bir çok hızlıca bu bilgiyi öğrendi ve "Gerçek Tanrının Gücü" kelimesi herkesi karşı konulamayacak kadar cezbetti. Böylece bir çok insan deli gibi kan damlasını aramaya başladı. Ve yüzyıllar geçse de kimse bunu başaramadı ama birisi bir ay önce Kötülük Tanrısının çöktüğü yeri buldu. Bu nedenle o bölgeye sayısız insan akın etti. Yanlışlıkla bu "Kötülük Tanrısının Ölümsüz Kanı" bulundu ve onu elde etmek için bir mücadele başladı... ama sonunda o benim ellerime düştü."
"… Seni bu kan damlasına sahip olduğundan mı kovaladılar?" Yun Che sordu. Aynı anda kalbinden bir karışıklık dalgası geçti... Kötülük Tanrısının kanı mı? Sayısız insan mücadele mi etti? Eğer gerçekten böyle büyük bir kargaşa çıktıysa ben nasıl duymadım? "Kötülük Tanrısı" ismi bile benim için yeni bir şeydi.
Ayrıca antik Gerçek Tanrılar gibi şeyler....Gerçekten varlar mıydı?
"Hmph. Fırsattan istifade edip benim sahip olduğum şeyi almaya cesaret etmek... Onlar ölmek istiyor gibiydi..." Jasmine'nin gözlerinden kötülük dolu bir ışıltı yayılıyordu ve nefretle konuşuyordu. "Sadece Kötülük Tanrısının kanını elde ettikten sonra içinde gizli gücün benim beklediğimden farklı olduğunu fark ettim. En ufak bir tahrip edici güç izi bile yoktu. Eğer birisi vücuduna karıştırsaydı bile sadece kaynak damarlarının yapısıyla özelliklerini değiştiriyor ve eski kaynak damarı üzerinde ki tüm gücü siliyordu! Her şeye sıfırdan başlıyordun! Hepsi bu! Daha sonra kaynak gücü hala yavaş yavaş eğitilerek artıyordu."
"En sonunda insanların beklediği "Gerçek Tanrının Gücü" esasen orada değildi. "Kötülük Tanrısından" bir izden fazlası yoktu. Ve nihayetinde o da normal damalardan biraz daha güçlü bir damardan başka bir şey yapmaya yaramıyordu."
"Ben kesinlikle sadece Kötülük Tanrısının kanını kullanmak için gücümün tamamını vermeyi göze alamazdım. Ama senin üzerinde kullanmak daha uygun gibi duruyor." Jasmine parmağını oynattı ve bu sakin kan damlasının Yun Che'nin göğsünün önünde durmasını sağladı. "Senin kaynak damarların başından hasarlı ve kaynak gücünde hiç yok. Bu damlayı kullandığında kaynak damarların Kötülük Tanrısının kaynak damarları şeklinde yeniden doğmuş olacak. Her en kadar bu damladan çok güç hissetmesem de hala sana Kötülük Tanrısının kaynak damarlarından özel bir güç verme şansın var. Eğer vermese bile yine de eskisi gibi işe yaramaz kalmayacaksın."
Konuşurken Jasmine'nin gözleri parladı ve parlak kar beyazı bileğini indirdi: Parmağıyla Kötülük Tanrısının kanını başı boş bırakıp Yun Che'nin göğsünü delmişti. Yun Che'nin göğüs çukuru aniden yarılarak kan lekesi ortaya çıkardı. Ardından uğursuz kırmızı kan damlacığı sanki onun ilgisini çekmiş gibi Yun Che'nin taşan kanına dokundu. Ve ardından ışık hızıyla Yun Che'nin bedenine girdi...
-------------ÇEVİRMEN NOTU-------------
Aha damla girdi :D geçen bölüm çok uzundu ondan sonra bunu bir çevirdim dedim ne ara bitti :D bu arada burada bitmedi bugünkü bölümler :D
Kan damlası Jasmine'nin söylediği gibi korkunç bir güç içermiyor mu? Damlanın içinde ne tür sırlar var? Yeni kaynak damarı ne kadar özel? Farklı yetenekleri var mı? Yun Che güçlenmeye başlayacak mı? Ne gibi değişiklikler olacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman bekleyin okuyun ve öğrenin..
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..