Bölüm 85: İyiliği Geri Ödememek Kabalıktır

avatar
15918 39

Against The God - Bölüm 85: İyiliği Geri Ödememek Kabalıktır


 

Çeviri için Sora, düzenleme için 1ghostdreamer, kontrol, edit için 1ghostdreamer arkadaşımıza teşekkürler. Keyifli okumalar…

 

(((Evet arkadaşlar bu benim çevirip yayımladığım ilk bölümüm :D Keyfini çıkarın umarım beğenirsiniz.)))

 

 

Gecenin perdesi inmiş ve saat gece yarısına yaklaşıyordu. Yeni Ay Kaynak Sarayı tamamen huzurluydu. Yun Che daha uyumamış bir süre daha meditasyon yapmaya devam etmişti ve sonunda kaynak gücünün yaklaşık yarısını yenilemişti. Gözlerini açtığında bilinci gökyüzü zehir sedefinin içine girdi.

 

Gözlerinin önündeki dünya anında zümrüt yeşili oldu. Tam Lan Xueruo’dan aldığı başlangıç kaynak çekirdeğini aramak üzereydi ki adım atar atmaz olduğu yerde dona kaldı ve önündeki sahne tarafından resmen büyülendi.

 

Bu sonsuz akuamarin (Ç.N: Gayet güzel görünüşü olan bir taş burada da rengini kastetmiş http://jy-gem.com/uploads/allimg/150317/1-15031G11Q63S.jpg buradan taşa bakabilirsiniz) dünyasının içinde, genç yüzlü tamamen kızıl kıyafetler giymiş bir kız (Ç.N: Jasmine’nin saçları falanda kırmızıydı diye hatırlıyorum mavi ve kırmızı bence hoş bir ikili :D) gözlerini kapatmış usulca uzanıyordu. Kendini güvende hissetmiyor gibiydi; kıvrılmış bir kedi yavrusu gibi bacaklarını bükmüştü. Burada ne soğukluk vardı ne de öldürme niyeti vardı.. Sadece birisinin onu şefkat ve sevgiyle sıkıca kucaklamak istemesine sebep olan bir his vardı.

 

Yun Che’nin adımları orada durdu. İlerlemeye devam etmedi bunun yerine sessizce çekildi.

 

Tekrar geri geldiğinde elinde elinde ince bir battaniye taşıyordu.

 

Sessizce Jasmine’nin yanına vardığında yavaşça eğildi. Jasmine hala uyuyordu ve bu yüzden şu anda kaynak gücü kullanamazdı. Bu tamamen bağımsız boşlukta savunmasının tamamen inmesine izin vermişti sonuç olarak Yun Che’nin yanına yaklaştığını fark etmedi.

 

“O, zamanının çoğunu Gökyüzü Zehir Sedefi’nin içinde uyuyarak geçiriyor, (Ç.N: Bu hayattan bir tane de ben istiyorum :D) ve ben onun için yumuşak bir yatak hazırlamayı unuttum.”

 

Yun Che yavaşça battaniyeyi açarken suçlu hisseti.

 

Jasmine’yi bu kadar yakından görmek… Tam bir görsel zevkti. Bunun sebebi onun bu kadar güzel ve sevimli olmasıydı, onun zarif yüzü kristal kadar berrak resim kadar güzeldi. Teni kar kadar beyaz ve uzun kirpikleri ağustos böceklerinin kanatları kadar inceydi (Ç.N: Nedir bizim bu yazarların abuk subuk benzetmelerinden çektiğimiz ağustos böceği nedir lan. yanlış biliyorumdur diye 3 farklı sözlüğe baktım amk).

 

Onun kan kırmızısı saçları zemine yayılmış ve neredeyse kırmızı gösterişli elbisesiyle harmanlanmıştı. bu onun yeşim gibi yüzünü, parlak kırmızı dudaklarını(Ç.N: Vermillion demiş rengi anlatırkenhttp://www.directionsturkiye.com/wp-content/uploads/2015/06/032.jpgbu yani), hafif pembemsi kar beyazı kollarını, elbisesinin altında süt gibi kar beyazı bacaklarını vurgulamıştı, bu görüntü birinin kalbinin daha da zorlu atmasına sebep oluyoru.

 

Elbisesinin altında belli olan minyon ve narin vücut hatları inanılmaz derece de çekiciydi.

 

Bu dumanlı peri elbisesi fazlasıyla pahalıydı ve sıradan kızların giyebileceği bir şey değildi. Ama Jasmine’nin üzerinde açıklanamayacak bir şekilde doğal gözüküyordu. Bu tarz son derece abartılı bir elbise sadece Jasmine’nin soylu aurasına uygun olabilirdi, ve onun yanlışlıkla ortaya koyduğu gibi… Onun prenses mevkisine uygundu.

 

Yun Che çömelip onu uzunca bir süre izledi ve bakışlarını kaçırmak gibi birniyeti de yoktu.  Kar beyazı küçük ince burnu pembe ve yumuşak dudaklarının köşesindeki küçük bir salya havuzuyla nefes almasına hafifçe kımıldanarak eşlik etti. Farkında olmadan sağ elinin işaret parmağını hafif açık dudakları arasına koymuştu. Jasmine’nin uyurken ki görüntüsü sıradan bir kızdan  farklı değildi, onun hala küçük bir kız olduğunu söylemeliydiniz.

 

Bununla birlikte onun fazlasıyla kıvrılmış vücudu sıradan bir kızdan daha az güvenlik duygusuna sahip olduğunu gösteriyordu.

 

Yun Che yavaşça battaniyeyi Jasmine’nin üzerine örttü ve vücudunu ona sardı.

 

Jasmine vücudunun üstüne konan battaniyeyi hissetmiş olacak ki göz kapakları hafifçe titredi ve yavaş yavaş gözleri açıldı.

 

Yun Che’nin eli havada dona kaldı, ne diyeceğini düşünürken yüzünde beceriksiz bir gülümseme şekillendi ama ondan sonra Jasmine’nin gözlerinin git gide daha da bulanık hale geldiğini gördü.

 

“Büyük..Kardeş..”

 

Buğulu gözlerleriyle bilinçsiz bir şekilde Yun Che’ye baktı. Ağzından anlaşılmayan mırıltılar geliyordu.

 

“……” Yun Che’nin ağzı açık kalmıştı. Jasmine’nin gözleri açık olsa da tamamen uyanık değildi, üstelik kendisini rüyasındaki biriyle karıştırıyordu.

 

Abi, ölü abisi hakında mı rüya görüyordu?

 

Minyon kar beyazı bir el uzanıp onun elini kavradı. Ona boş gözlerle baktı, sesinin arkasında kalp kırıcı bir keder gizliydi: “Abi….Yine Jasmine’nin rüyasına geldin.. Jasmine’yi görmek için mi?.. .”

 

Yun Che kıpırdamadan bekledi, konuşmalı mı emin olamadı. Tam o sırada Jasmine’nin gözlerindeki buğu birikip göz yaşına dönüştü, yavaşça onun beyaz ve saf yüzünden aşağı doğru düştü. Aynı zamanda onun puslu ve bulanık bakışları yavaş yavaş gittikçe netleşiyordu.

 

Aniden büyük bir enerji dalgası geldi ve onu kıçının üzerine oturttu. Jasmine çoktan ayağa kalkmıştı ve Yun Che’ye çok tanıdık gelen buz gibi gözlerle ona bakıyordu. Yalnızca yanağında göz yaşı damlasının bıraktığı iz kalmıştı:”Burada ne yapıyorsun?”

 

“Tabiki de sana battaniye veriyorum.”( Ç.N: La kızı çiğ çiğ yedin bitirdin sen ne battaniyesindesin :D)Yun Che ayağa kalktı ve elindeki battaniyeyi havaya kaldırdı. Ardından gülümseyerek: ”Ama görünen o ki tatlı bir rüyanı böldüm… Uhm, bir kaç gün içinde sana konforlu bir prenses yatağı hazırlayacağım. Aslında şu ana kadar bu meseleyi gözden kaçırmıştım.”

 

“Gerek yok.” Jasmine reddetti.

 

“Bu kesinlikle gerekli. Bende sık sık yerde uyuyorum ve yerde uyumanın ne kadar rahatsız edici olduğunu gayet iyi biliyorum. Şu anda zengin bir insanım en azından konforlu bir yatağın fiyatını karşılayabilirim.”( Ç.N: Yatağı görene kadar bekle :D) Yun Che mor altın kartı havada sallarken gururla söyledi.

 

Jasmine, bu konuşmayı daha fazla devam ettirmedi. Ama bunun sessiz bir onay mı olduğu ve yahut sadece, umursamıyor muydu bu belli değildi.Küçük yüzü gerildi ve buz gibi bir sesle sordu:

 

”Buraya gerçekten niçin geldin? Yalnizca prensese battaniye getirmek kadar basit olamaz.” (Ç.N:Yun Che anla insanların gözünde nasıl bir izlenim bırakmışsın :D)

 

“Ah, aslında başka bir mesele daha var.” Yun Che hafifçe gözlerini kıstı.”Sen daha öncesinde uyuyordun o yüzden daha haberin yok ama Xiao tarikatı beklendiği gibi beni bulmaya geldi üstelik “büyük” bir mesaj da bıraktılar.. Xiao tarikatı buraya bana sorun çıkartmaya geldiğine göre onlara karşılığında bir şey vermemem büyük terbiyesizlik olur. Doğal olarak onlara karşılık olarak büyük bir hediye yollayacağım.” (Ç.N:Bu yüzden bu elemanı çok seviyorum bakın nasıl bir hediye yollayacak :D)

 

“Ne yapmayı planlıyorsun ?”

 

“Oldukça basit.” Yun Che gizemli bir şekilde sırıttı. Avucunu açtı orada Lan Xueruo’dan aldığı Başlangıç Kaynak Çekirdeği ve ateş ejderinden aldığı İmparator Kaynak Ejder Çekirdeği vardı. “Bu metot sadece Gökyüzü Zehir Sedefi ile yapılabilir. Kesin sonuç için Gökyüzü Zehir Sedefinin içinde yapmak en iyisi. Tamamlandıktan sonra… tamamen kusursuz olacak.”

 

————————————————

 

Saat yavaşça gece yarısına geliyordu.

 

Yeni Ay Kaynak Sarayı’nın ana girişi yok edilmişti, bu yüzden bir kaç öğrenci orada gece nöbetinde bekliyordu. Bu sıralarda Yeni Ay Kaynak Sarayı’na giren ve çıkan kişi sayısı oldukça azdı.

 

Bu sırada, siyah kıyafetler girmiş bir Kaynak Sarayı öğrencisi esneyerek Kaynak Sarayı kapılarına doğru esneyerek yürüyordu, yakınlarına geldiğinde onları geşişi güzel bir şekilde selamladı: “Kıdemli kardeş Zhan, küçük kardeş Fang, gece nöbetinde sıkı çalışıyorsunuz..”

 

“Selam. Küçük kardeş Li,gecenin bu saatinde nereye gidiyorsun?”Kıdemli kardeş Zhan bağırdı.

 

“Mm, bir şeyler satın almak için dışarıya gidiyorum.”

 

“Gecenin yarısında alış veriş için dışarı mı gidiyorsun ? Hehe, burada hepimiz erkeğiz saklamana gerek yok.” başka birisi sinsice güldü.

 

Gece nöbetindeki öğrenciler gülmekten kırıldı, bu sırada başka bir öğrenci kısık sesle konuştu:”“İlk olarak, Kaynak Sarayında güzel kızlar sayıca azınlıkta. Genç bir adam için gecenin yarısında odasında tek başınayken açlığını ve susuzluğunu dizginlemek oldukça zordur bu yüzden dışarıda biraz eğlence aramak tamamen anlaşılabilir. Küçük kardeş Li eğer ‘bir şeyler’ almaya Yüzen Çiçek Evine gidersen benim adımı söylemeyi unutma; %20 indirim bile alabilirsin!”

 

“Siktirin gidin! Başkalarına bu gece dışarı çıktığımı söylemeye izniniz yok.”

 

“Anlaşıldı, hepimiz anlıyoruz.”

 

Erkeklerin anlayışlı bakışları ve kahkahaları altında “küçük kardeş Li” Yeni Ay Kaynak Sarayı’ndan dışarı kasılarak çıktı. Tam ayrıldığı sırada bir kaç sinsi göz tarafından baştan aşağı tarandı.

 

Yeni Ay Şehri’nin sokaklarında çok az insan kalmış ve dükkanlarının çoğu da kapanmıştı. “küçük kardeş Li” kim bilir nereden duyduğu klişe bir melodiyi mırıldanarak güneye doğru gitti, ve hızlı bir şekilde gecenin karanlığında kayboldu.

 

Kısa bir süre sonra siyah pelerin ve soğuk ve sert yüzünü kapatan bambu şapkası(Ç.N: Buna ne diyeceğimi bulamadım açıkçası ama kastedilen şey şu çinlilerin giydiği koni şeklindeki şapka var ya o örn: http://ecx.images-amazon.com/images/I/71f3lzqaEKL._UY550_.jpg )  giyen orta yaşlı bir adam karanlıktan çıktı ağırca Siyah Ay ticari Birliği’nin olduğu tarafa doğru yürümeye başladı

 

Siyah Ay ticari Birliği geceleri bile kapanmayıp günde 24 saat hizmet verirdi. Bazı kıymetli eşyaların sahipleri olası “kazaları” önlemek için Siyah Ay ticari Birliği ile gecenin karanlığında çalışmayı tercih ediyordu.

 

Bu Yun Che’nin Siyah Ay ticari Birliğine ikinci gelişiydi değiştirdiği kılıksa ilk gelişi sırasında kullandığıyla aynıydı. Benzer olarak dükkanın başka müşterisi de yoktu yalnızca tezgahın arkasındaki otuzlu yaşlarındaki yaşlı adam vardı. Sadece bu da değil görünüşe göre bu geçen sefer gördüğüyle aynı katipti.

 

İçeri giren ayak seslerini duyan katip başını bile kaldırmadan cansız ve boş bir ifadeyle: “Alış veya satış?”

 

“Yöneticine dışarı çıkmasını söyle.” Yun Che buz gibi sert bir sesle söyledi.

 

Katip başını kaldırdı tam bir şey söylemek üzereydi ki karşısındaki orta yaşlı adamın kıyafetlerini ve yüzünü tam olarak gördü. Bir saniyelik şaşkınlıktan sonra oturduğu yeden zıpladı ve telaşlı bir ses tonuyla konuştu:

 

De.. Değerli müşterimiz lütfen bir saniye bekleyin. Hemen yöneticiyi çağırıyorum.”

 

Katip sözünü bitirdikten sonra panikle üst kata koştu.

 

Yun Che’yi fazla bekletmemek için Pu He üstündeki kıyafetleri düzeltirken bir yandan da hızla alt kata indi. Yun Che yi gördüğü zaman rengi attı ve hızla yaklaştı bu sırada bir yandan da onu saygıyla karşıladı:

 

“Bu gerçekten de sizsiniz. Ben uyuya kaldığım için bu kadar uzun süre beklemek zorunda kaldınız bu gerçekten çok onur kırıcı. Siz değerli müşterimiz niye geç saatte buraya geldi bilemiyorum. Bu küçük dükkanın sizin için yapabileceği bir şey var mı?”

 

“Benim için bir iyilik yapmanıza ihtiyacım var.” Yun Che sol elini Pu He’nin önüne doğru uzattı. Pu He bakışlarını Yun Che’nin yumruğunaçevirdiği anda kızıl renkli kaynak çekirdeği aniden avucunda belirdi:“Sizden bu İmparator Kaynak Ejder Çekirdeğini satın almanızı istiyorum!”

 

Pu He kaynak çekirdeğinin Yun Che’nin avucunda yoktan var olduğunu görünce tüm vücudu hatta dişleri bile titredi.

 

Yun Che’nin uzaysal yüzüğü giymediğini açıkça görmüştü. Bu kaynak çekirdeği az önce yoktan var olmuştu. Bu durumu açıklayabilecek yalnızca bir olasılık vardı. Duyduğu kadarıyla birisinin kaynak gücü  egemen kaynak alemine ulaştığında o kişi kaynak gücünü kendi boşluğunu açmakta kullanabilirmiş; yani kısaca bu kişilerin uzaysal yüzüğe falan ihtiyaçları yoktu. Eşyalarını kendi boşluklarında sakladıkları içinde soyulmak ile ilgili her hangi bir endişeleri yoktu.

 

(Ç.N: Bence bu egemeni hükümdar olarak değiştirsek daha güzel olur yorumlara düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim.)

 

Az önce bu adam tarafından ortaya çıkarılan kaynak çekirdeği açıkça yoktan var olmuştu.

 

Bu kişinin gücü çoktan… çoktan…

 

Hükümdar kaynak alemi! Bu dünya standartlarındaki seviye sadece Tapınakta ve Okyanus Sarayı’nda bulunur. Bu canavar gerçekten bu mekanların birinden gelmiş olabilir mi? Eğer birisi bu alemdeyse tüm Mavi Rüzgar İmparatorluğunu ortadan kaldırmak tozu silkelemek kadar kolay olacaktır.

 

Pu He kesinlikle korkak bir insan değildi; tersine yaşadığı sürece sayısız zorluğa dayanmış ve büyük bir miktarda tecrübe kazanmıştı. Ama büyük ihtimal egemen kaynak aleminde olan dünya standartlarında bir uzmanla karşılaştığında ruhsal durumu bundan on kat daha güçlü olsa bile bu durumda sakin kalması imkansızdı hatta konuşması bile etkilenmişti:

 

”D-D-D-Değerli müşterimiz! Bu İmparator Kaynak Ejder Çekirdeğini almak istemediğimizden değil yalnızca bu imparator kaynak ejder çekirdeği öyle paha biçilemez bir hazine ki almayı hayal bile edemem. Burası sadece Siyah Ay Ticari Birliğinin küçük bir şubesi gerçekten buna yetecek kadar param yok.

 

“Sadece elli bin mor kaynak sikke’si istiyorum.” Yun Che imparator kaynak ejder çekirdeğini tezgahtara atarken böyle dedi.

 

“N.. Ne? Elli bin mor kaynak sikkesi?” Pu He’nin gözleri genişledi ve dudakları titredi. Neredeyse kulaklarıyla ilgili bir problem olduğunu düşünecekti.

 

Elli bin mor kaynak sikkesi şüphesiz ki astronomik bir rakamdı. Bu tam anlamıyla beş yüz milyon sarı kaynak sikkesi demekti! Bu miktar varlıklı bir aileyi bir düzüne ömürden uzun bir süre desteklemeye yeterdi! Ama bu fiyat düşük seviye gökyüzü kaynak çekirdeği almaya zar zor yeterdi. İmparator kaynak çekirdeği içinse bırak elli bin mor kaynak sikkesini; beş yüz bin mor kaynak sikkesi bile yeterli değildi!

 

(Ç.N: daha güzel anlaşılması için 50 000 mor sikke = 500 000 000 sarı sikke;

500 000 mor sikke = 5 000 000 000 sarı sikke işin içine sıfırlar girince daha hoş duruyor :D)

 

Tüm Yeni Ay Şehri’nin içinde elli bin mor kaynak sikkesine satılabilecek eşyalar acınacak derecede az sayıdaydı. Ama İmparator Kaynak Ejder Çekirdeğini elli bin mor kaynak çekirdeğine satmak…. basitçe karşı tarafa para vermek demekti!

———————————— SON—————————————-

Evet bakalım Yun Che’nin hazırladığı hediye ne? Jasmine’nin kaşları gerçekten ağustos böceğinin kanatları kadar ince mi? Lan Xueruo’dan aldığı çekirdeği ne için kullanacak? Yun Che niye ejder çekirdeğini satmak istiyor? Alacağı para ona yetecek mi yoksa daha fazlasının peşinden mi koşacak? -bir an kendimi weed hakkında konuşuyormuş gibi hissettim LMC okuyanlar bilir-  bekleyin okuyun ve öğrenin :D

Bazı yerlerdeki yardımları için YuuSHa’ya ve bölümü bana kakaladıktan sonra uzunca bir süre bir daha ulaşamadığım Useless’a teşekkürler :D

(dn: Bu çevirmen arkadaşı kendime kuma alasım geldi bak tabii şaka şaka :D çeviri olsa bile hakkıyla bazı şeyleri araştırmak ve okuyucunun merakını gidermeye çalışmak herkesin yapabileceği bir şey değil kaldı ki ben bile ara sıra bazı şeyleri es geçiyorum çevirmenimiz hoşgeldiniz ve elinize sağlık :D)

Useless Notu : Yarın yani cumadan sonra pazardan önceki gün olan cumartesi 2 bölüm çıkması planlanıyor saygılar + ya bunu okurken yada bunu okumadan önce TLT çıkacak saygılar :D

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr