Bölüm 178: ########

avatar
13564 38

Against The God - Bölüm 178: ########


 

Erkek Sel Ejderhasını öldürdükten sonra Jasmine'nin küçük yüzü anında kül gibi beyazlaştı. O kırmızı elbisesi dalgalanırken Yun Che'nin olduğu yere doğru baktı ve ardından bedeni kırmızı ışık çizgisine dönüşerek Gökyüzü Zehir Sedefine döndü.

 

Erkek Sel Ejderhasının yok olduğunu gören Yun Che büyük ölçüde rahatladı. O ileri doğru koşarken çılgınca seslendi. "jasmine iyi misin?"

 

Uzun sürenin ardından Jasmine nefret dolu sesiyle sonunda konuştu. "Hmph! Ben sana kesinlikle önceki hayayımda borçlanmış olmalıyım!"

 

Jasmine'nin sesi açıkça zayıftı ama titremiyordu. Bu Yun Che'nin rahatlamış hissetmesine neden oldu ve özür diler gibi konuştu. "Ben sana yine zarar verdim."

 

"...Gereksiz şeyler söylemene gerek yok. Eğer o kadını kurtarmak istiyorsan biraz daha hızlı hareket eti. Ben onun erkek Sel Ejderhasının zehri tarafından zehirlenmediğine garanti veremem. Buna ek olarak önümüzdeki üç ay boyunca benim bir daha sana yardım etmemi düşünme bile."

 

Bunları söyledikten sonra Jasmine başka bir şey söylemedi. Gökyüzü Zehir Sedefinin içinde o bir kez daha bedenine yayılan zehri sessizce bastırmaya başladı. Her ne kadar ruhu geçen seferki gibi ağır yaralanmamış olsa da Sel Ejderhasını yokettiği için şu anda iyi hissetmiyordu.

 

Gökyüzü Kaynak Aleminin zirvesinde olan iki Sel Ejderhasının ve İmparator Kaynak Alemine yarım adım atmış bir uzmanın dahil olduğu bu heyecan verici savaş çevredeki bölgenin muazzam bir felakete uğramasına neden oldu. Zemin öncekine göre yaklaşık üç ayak daha alçalmıştı ve görünürde bir santim bile yaşayan çim yoktu. Sonunda o bölgeye ulaştıktan sonra Yun Che hemen Küçük Peri'nin figürünü gördü. O sanki soluk sarı yeryüzünde yatan  çarpıcı bir nilüfer çiçeğiymiş gibi sessizce yerde yatıyordu.

 

"Küçük Peri!"

 

Yun Che'nin kalbi sallandı. O hızlıca ilerledi ve Küçük Peri'nin yanına geldiğinde aniden şaşkınlıktan durma noktasına geldi.

 

Onun bedenindeki elbiseler dayanılmaz bir şekilde parçalanmıştı ama her zaman yüzünü örten peçe kalan ayaz sayesinde hasarsız bir şekilde duruyordu. Ama bilinmeyen bir noktada o uzağa uçarak Yun Che'nin onun karlı cildini açıkça görmesine olanak sağladı.

 

O Yun Che'nin hayal ettiği gibiydi. Bu çok çok güzel bir yüzdü. Onun hatlarının hepsi kesinlikle zarifti. Onun kaşları belirgin ve inceydi, cildi inci gibiydi ve her ne kadar dudakları ve yüzü kağıt gibi beyaz olsa da bu kemik derinliğindeki soğuk ve kibirli asaleti gizleyemiyordu. Bu soğuk asalet onu sanki dünyanın kirinin ötesine geçirmiş ve onun karşısındaki kişilerin onu kirletmeye cüret edemeden sadece kendi küçüklüğü için utanmış hissedeceklermiş gibi gözüküyordu.

 

(Ç.N: Bendeki türkçe bu paragrafta bulunan son cümleyi anlatmaya yetmedi kendim anlasam da size pek anlatamadım sanırsam :D )

 

Yun Che'nin afallamış vaziyeti sadece bir an sürdü ve ardından aceleyle çömelip elini uzatarak onun karlı boynuna bastırdı. Parmağı onun cildine dokunduğu an hafifçe titredi çünkü onun beden sıcaklığı sanki daha yeni buzlu su olan bir havuzda yıkanmış gibi korkutucu derecede düşüktü. 

 

"Bana....dokunma...." Küçük Peri onun kendi boynuna dokunduğunu hissedince zayıfça direndi. Onun sesi zayıf ve kırılgandı ama kıyaslanamayacak kadar katıydı. Her ne kadar ölebilecek kadar ağır yaralanmış olsa da bir erkeğin bedenine dokunmasını önlemek kemiklerine işlemiş bir alışkanlıktı ve neredeyse içgüdüsel olarak tepki göstermişti. Soluk yüzünün üzerindeki yabancılar ile arasına bin kilometre koymuş gibi görünen soğukluk hiç azalmamıştı.

 

"Peki, sana dokunmayacağım....sana dokunmayacağım." Yun Che hızlıca elini çekti ama kalbi battı.

 

Yun Che demin onu kontrol ettiğinde zihinsel telaşı arttı. Jasmine'nin sözleri abartı değildi....hayır daha doğrusu durum Jasmine'nin bahsettiğinden çok daha ciddiydi. Onun kaynak damarları tamamen yok eidlmişti. Onlar sanki kırık bu kristalleri gibi parçalanmışlardı. Onların aldığı hasar Yun Che'nin eski kaynak damarlarından daha kötüydü. Onları düzeltmenin hiçbir yolu yoktu. Eğer birisi bunun için bir yol olduğunu söylerse o zaman bunun için yapılabilecek tek olasılık yeni kaynak damarları oluşturmaktı. Ama böyle bir şans....Yun Che Kaynak Gökyüzü Kıtasında bu şansı elde eden ilk kişiydi. Böyle bir şans sadece birisinin umut edebileceği ama güvenemeyeceği bir şeydi. Buna ek olarak Küçük Peri gerçekten bu şansa sahip olsa da yeniden oluşan kaynak gücü Temel Kaynak Aleminden başlayacaktı.

 

Tamamen yok edilen tek şey kaynak damarları değildi ayrıca meridyenleri de tamamen parçalanmıştı. Bu noktada hafif bir bilince sahip olmasının dışında Küçük Peri'nin tüm bedeni tamamen felçli ve sakattı. Meridyenlerinin sadece yarısı parçalanmış olan bu yüzdende biraz hareket ettirebildiği sağ kolu ve sağ eli dışında bedeninin diğer kısımları tamamen hareketsizdi.

 

Gökyüzü Kaynak Aleminin zirvesindeki bir Sel Ejderhasını hayatsız bir buz heykeline döndürmek için gerekli olan güç kesinlikle korkunçtu. Ama bu gücü kullanmak için birisinin ödemesi gereken bedelde kıyaslanamayacak derecede korkunçtu.

 

Bu şekilde bir yaralanmaya karşı genelde kendini dahi bir doktor olarak tanıtan Yun Che bile derin bir güçsüzlük hissi hissedebiliyordu. Yun Che onu hayatta tutabileceğine emindi ama onun kaynak damarlarını düzeltmesinin ve eski gücünü geri kazanmasını sağlamasının yolu yoktu. 

 

Buna ek olarak Yun Che onun bedeninden yayılan ölümcül bir aura hissediyordu. 

 

"Onu unut. O hayatta kalamayacak." Jasmine soğukça konuştu.

 

"Hayır! O hayatta kalacak! Ben buradayım ve kesinlikle onun ölmesine izin vermeyeceğim!" Yun Che dişlerini gıcırdattı. İki eliyle birlikte Küçük Peri'nin göğsünün üzerindeki havaya doğru bastırdı ve onun kalp damarlarını çılgınca korumak için kendi kaynak gücünü kullandı.

 

"Hmph. Kendine yalan söylemene gerek yok. Onun kalbinin çoktan ölme isteği ile dolduğunu hissetmiyor musun? Gururlu bir yarı İmparator Kaynak Alemindeki uzmanın bir anda ayağa bile kalkamayacak kadar sakatlanması...Eğer ben onun yerinde olsaydım yaşamaya devam etmek istemezdim. Onu hayatta tutsan bile o gelecekte sadece yatalak olacak. Onun için bu hızlı bir ölümden binlerce kat daha ıstıraplı olacak. Eğer onu kurtarırsan bu ona işkence etmenle aynı şey olacak. Buna ek olarak tıbbı becerilerin yüz kat daha yüksek olsa da eğer o ölmek isterse onu kurtaramayacaksın!"

 

Jasmine'nin sözlerinden sona Yun Che'nin kafasından aşapı bir kutu soğuk su dökülmüş gibi oldu. Onun tüm bedeni katılaştı ve hareket etmedi. Uzun bir süre sonra kafasını alçalttı. Küçük Peri'nin tamamen kansız yüzüne bakıp alçak ve kasvetli sesle konuştu. "Ustamın sözleri doğruydu. Dünyadaki sayısız şey birbirini destekliyor ve bastırıyor. Ölüm ve yaşam bir döngü, ve karma ve kader bu döngüde sonsuz ve ebedi olarak hareket ediyor. Bir karşı taraf var ve her tarafın bir zıttı var. Her hastalığın bir dermanı var. Bu dünyada henüz çaresi bulunmamış olsa da tedavi edilemez hastalık diye bir şey yok. Kaynak damarları kırılabiliyorsa kesinlikle onları düzeltebilecek bir yöntem var...kesinlikle! Kesinlikle!!"

 

Yun Che'nin en çok endişelenmesine neden olan şey onun korkunç derecede aralanmış olması değil onun ölmek istemesi gerçeğiydi. Jasmine'nin sözleri gerçekti. Eğer onun kalbi ölüyse ve o sadece ölmek isterse bırakın Yun Che'yi, Yun Che'nin ustası hala hayatta olsaydı bile onu kurtaramazdı. O bunu düşündüğünde Küçük Peri'nin erkeklere karşı olan tutumunu daha fazla önemsemedi. O Küçük Peri'nin omzunu eliyle tuttu ve yüksek sesle kükredi. "Küçük Peri dinle....beni dinle! Ben burada olduğum sürece sen ölemeyeceksin. Ne kadar ağır yaralanırsan yaralan sen ölemeyeceksin. Senin parçalanmış meridyenlerine gelince bana üç sene ver. Ben kesinlikle onları tamamen düzelteceğim. Senin kaynak damarların.... onları da düzeltmek için bir yol kesinlikle var. Gözlerini aç ve bana bak. Ölme....ölmene izin verme!"

 

Küçük Peri'nin gözleri kapalıydı. Sadece dudakları biraz hareket etti ve zayıf bir ses çıkardı. "Kaynak damarlarımın parçalanması....umutsuz bir durum....ben seni suçlamıyorum....sen....gidebilirsin..."

 

Küçük Peri'nin zayıf sesi ölüm arzusu barındırıyordu. Onun 'ben seni suçlamıyorum' sözü biraz bil suçlama yada duygu barındırmıyordu. Onlarda durumu kabul edememe yada mutsuzluk belirtisi bile yoktu. Onun kalbi gerçekten, gerçekten ölmüştü.

 

"Senin denemene ve onu ikna etmene gerek yok. "Sen gerçekten onun kaynak damarlarını mükemmel derecede düzeltecek bir yol bulsa nda onun ölme isteği bunu dinlemeyecek." Jasmine acımasızca konuştu. "Onlarca yıllık acı eğitimin sonucu bir sabah yok oluyor. Sen İmparator Kaynak Alemine yarım adım atmış birisinin aniden sakatlandığında ne hissettiğini basitçe anlayamıyorsun. Sen bunların arasındaki farkın ne kadar büyük olduğunu bile bilmiyorsun. Hmph, onu bırak senin hakkında konuşalım....eğer sen bu yıl kazandığın tüm gücü, tüm o İlahi Sanatlarını kaybetsen umutsuzluğa düşmeyecek misin? Ona gelince o onlarca yıllık sıkı çalışma sonucu neredeyse İmparator Kaynak Alemine gelen birisi!"

 

"Hayır! Düşmezdim!" Yun Che'nin bakışları kararlıydı. "Ne kaybedersem kaybedeyim hayatımı kaybetmediğim sürece, yaşadığım sürece hepsini geri almak için bir umut olacaktır. Hayat en büyük umuttur. Hayattayken her şey mümkündür!"

 

“A… woo…”

 

Uzaktan kaynak canavarlarının hafif hırıltı sesleri duyulabiliyordu. Buna ek olarak iki dağınık hırıldamalar giderek yaklaşıyordu. Açıkça şiddetli savaş durulduktan ve iki ejderhanın aurası ortadan kaybolduktan sonra zeki olan kaynak canavarlarının bazıları bir şeyin yanlış olduğunu hissedip araştırmak için yaklaşmaya başlamıştı. Yun Che'nin bu bölgede yaşayan hiçbir kaynak canavarına karşı koyacak kapasitesi yoktu. 

 

Yun Che her yöne baktı ardından aniden kuzeyde beş yüz metreden daha yakın bir yerde küçük ve yalnız bir dağ gördü.  Bu küçük dağın altında zifiri karanlık bir mağara girişi vardı. Bu dağın tek başına olmasının nedeni Küçük Peri ve iki Sel Ejderhasının arasındaki savaşta çevredeki her yerin dümdüz olması ve geriye sadece bu küçük dağın kalmasıydı. Bilinmeyen bir nedenden dolayı o hala orada duruyordu ve hiç hasar almamış gibi görünüyordu.

 

(Ç.N: Ben olsam oraya giderdim. :D )

 

Eğer onlar bir kaynak canavarı tarafından fark edilirlerse bırakın Küçük Peri'yi Yun Che bile ölecekti. O hemen kararlı bir şekilde Küçük Peri'nin soğuk ve yumuşak bedenini kollarına aldı ve ardından hırıldanarak küçük dağa doğru koştu. "Küçük Peri ben senin el değmemiş bir bedene sahip olduğunu ve erkeklere karşı bir tiksintiye sahip olduğunu biliyorum. Ama şu an söylemem gerekir ki....beni cezalandırmak istiyorsan, beni öldürmek istiyorsan hayatta kal! Eğer burada ölmeye cüret edersen ben....ben....ben kesinlikle tüm kıyafetlerini parçalayacağım!!"

 

(Ç.N: Bu nasıl bir tehdit :D )

 

Küçük Peri hayatı boyunca böyle utanmaz bir tehdit duymamıştı. O bedeninin sıkıca kucaklandığını hissetti ve kirpikleri hafifçe titredi. Daha önce sadece ölme isteği olan kalbinde öfke ve aşağılanma belirtileri oluşmaya başladı. Başka bir şey daha oluşmaya başladı, tarif edilemez bir şey. Ama ardından bunların hepsi ölme arzusu tarafından tamamen yutuldu....

 

Yun Che hızlıca ama aynı zamanda dikkatlice mağaranın girişine doğru ilerledi. Tüm bu zaman boyunca Küçük Peri'nin damarlarını korumak için o aralıksız olarak hiç duraksamadan Küçük Peri'nin bedenine kaynak enerjisini gönderdi.

 

Bu mağara beklediğinden daha karanlıktı ama soğuk değildi. Yun Che içeri doğru yürüdü ve mağaranın derin taraflarına girdikten sonra Küçük Peri'yi nazikçe yere koydu.

 

Bu yer çok karanlık ve çok sessizdi. Rüzgarın sesi bile duyulmuyordu. Küçük Peri'nin zayıf hayat aurasını hissederken Yun Che kıyaslanamayacak derecede suçlu hissetti. "Üzgünüm. Eğer beni korumanı istemeseydim, eğer Şiddetli Fırtına Şahinini takip etmeni istemeseydim bu duruma düşmeyecektin...Eğer ben bunları önceden tahmin edebilseydim kesinlikle aynı seçimleri yapmazdım. Benim hayatım nasıl senin hayatından daha önemli olabilir..."

 

Yun Che aslında Küçük Peri'den üç aylığına onu korumasını istediğinde bu süre zarfında Gökyüzü Kaynak Aleminin zirvesindeki iki Se Ejderhası tarafından saldırıya uğrayacaklarını hayal etmemişti. Gücü Mavi Rüzgar İmparatorluğunda ilk 10'a girmek için fazlasıyla yeterli olan Küçük Peri sözünü tutmuştu. İki ay ayrıldıktan sonra o geri dönmüştü ardından onu Mavi Rüzgar İmparatorluk Şehrinden Ölümün Çölüne kadar takip etmiş ve bir santim bile ayrılmadan onu her zaman korumuştu. Ve şimdi....o sanki en yüksek bedeli ödemiş gibi görünüyordu.

 

Yun Che asla başkalarına borçlu kalmayı istememişti. Küçük Peri'nin onu korumayı teklif etmesi sadece bir tür 'takastı' ve bu yüzende bunun için asla suçlu hissetmemişti. Ama bugünkü olaylardan sonra nasıl aynı şekilde hissetmeye devam edebilirdi?

 

Yun Che elini uzattı ve bir kez daha Küçük Peri'nin nabzını kontrol etti. Yun Che onun vücut ısısının soğumadığını bunun yerine biraz ısındığını hissetti. Bir anlığına şaşırdıktan sonra bunun nedenini hemen anladı. Onun bedeninin daha önce soğuk olmasının nedeni eğitim yaptığı kaynak enerjisi tipiydi. Şimdi kaynak damarları parçalanmıştı ve buz öznitelikli kaynak enerjisi tamamen dağılmıştı ve bu yüzdende vücut ısısı normal bir insanınkine yaklaşmaya başlamıştı...

 

Yun Che bunu düşündüğünde ayağını aniden kaldırdı. Onun ve Küçük Peri'nin arasındaki havada aniden bir Anka alevi küresi oluştu ve mağaranın içine bir sıcaklık dalgası getirdi.

 

Tam o anda Yun Che'nin yukarısından aniden antik bir ses yavaşça çınladı.

 

"Anka'nın ateşi....yani olan bu. Görünüşe göre yanılmamışım. Senin bedeninde gerçekten biraz Anka kanı var."

 

Bu ses Yun Che'nin aniden yıldırım hızıyla yerden atlamasına neden oldu. "Kim....Kim konuştu!!!"

------ÇEVİRMEN NOTU-------

Bu bölümün adı yok :D Ve sonunda konuştu. 178 bölümdür bu konuşsun diye bekledim ve sonunda konuştu :D

Konuşan kim? Küçük Peri'ye ne olacak? Jasmine sesin sahibini tanıyor mu? Sesin sahibi nasıl biri? Sesin sahibi ne kadar özel biri? Sesin sahibi ve Anka arasındaki bağ ne? Merak mı ediyorsunuz? O zaman bekleyin okuyun ve öğrenin...

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44336 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr