Bölüm 190: Zehirle Öldürme

avatar
14129 36

Against The God - Bölüm 190: Zehirle Öldürme


 

Yun Che'nin iyileştirmesinin altında her ne kadar Chu Yuechan'ın meridyenleri hala iyileşmese de bedeninin durumu çok daha iyi bir hale gelmişti. Normalde kağıt kadar beyaz olan yüzü çoktan biraz renk kazanmıştı. Ancak tüm bedeni hala feçliydi ve sadece sağ kolu ile sağ eli biraz hareket edebiliyordu. Bu son derece tehlikeli yerde Yun Che'nin onu iyi koruması için onun hemen yanında kalması gerekiyordu.

 

Yemeklerde Chu Yuechan çok yiyemiyordu ve küçük bir kase balık çorbası yeterliydi. Balık çorbasını içmeyi bitiren Chu Yuechan gözlerini nazikçe kapadı ve ehuzurlu bir ifade ile Yun Che'nin göğsüne uzandı....Kendi bile bunu fark etmese de hissettiği rahatlık kendi tarikatında tek başına meditasyon yaparken hissettiği rahatlıktan daha fazlaydı.

 

Bu beş ay içinde zamanının büyük bir bölümünü uyuyarak geçirmişti. Uyumaktan başka en çok zaman harcadığı şey Yun Che'nin kollarında olmaktı. İlk baştaki reddetmeden yavaşça kabul etmeye ve sonunda tamamen alışmaya kadar ilerlemişti. Buna alıştıktan sonra farkında olmadan ondan ayrılmaktan nefret etmeye başlamıştı.....

Ama bu 'yanında kalmayı isteme' kavramı Chu Yuechan'a tamamen yabancıydı çünkü Yun Che'den önce bırakın yakından bir teması herhangi bir erkekle bile yalnız zaman geçirmemişti. Ama bu sefer onlar neredeyse 5 ay boyunca birbirlerine yakın yaşamışlardı ve hiç ayrılmamışlardı. Chu Yuechan için bu kesinlikle hayal edilemez bir şeydi.

 

Kimse Yun Che ile etkileşime geçtiğinde nasıl bir ruh halinde olduğunu bilmiyordu ve hatta kendi bile bunu bilmiyordu.

 

Bir süre huzurluca uyu. Yakında bu yerden ayrılacağız. Ve ardından tüm gücün yerine gelecek." Yun Che, Chu Yuechan'ın soluk sırtına hafifçe dokunurken yumuşak sesi bir bebeği uyutmaya çalışıyor gibiydi.

 

Çok geçmeden Chu Yuechan'ın nefes alışı hafifledi ve uykuya daldı.

 

Yun Che, Chu Yuechan'ı taşıyarak ayağa kaltı. İleri bakarken konuştu. "Jasmine, ne kadardır buradayız?"

 

"Bugün yüz kırt birinci gün." Jasmine tam olarak cevap verdi.

 

(Ç.N: Harbi saydın mı :D )

 

"....Yani Mavi Rüzgar Sıralama Turnuvasına bir aydan daha az var." Yun Che kaşlarını çatarken kalbindeki sabırsızlık biraz büyüdü. O, Lan Xueruo'ya yarım yıl içinde geri döneceğine söz vermişti. Şimdiye kadar beş aydan daha fazlası çoktan geçmişti ama o hala burada kapana kısılmış durumdaydı. Bu testi tamamlamak için ihtiyaç duyduğu tek şey sadece zamandı. Ama bu yerden çıkması için hala on binden fazla kaynak canavarı öldürmesi gerekiyordu. Bu kaynak canavarlarını istediği gibi öldüremiyordu çünkü her biri hakiki Ruhsal Kaynak Canavarlarıydı.

 

Ayrıca testin ikinci aşamasından sonra hala üçüncü aşaması vardı.

 

Test alanından çıktıktan sonra Ölümün Çölünden çıkmak ve ardından gece gündüz seyahat etse de Mavi Rüzgar İmparatorluk Şehrine dönmek en azından beş gün sürecekti....

 

Bu yerden en kısa sürede çıksa bile Mavi Rüzgar Sıralama Turnuvasına yetişemeyecekti ve Xueruo'ya verdiği sözü tutamayacaktı.

 

"Görünüşe göre hızlanmalıyım. Ölsem bile on gün içinde bu kaynak canavarlarını öldürmeyi bitirmeliyim!" Yun Che kaşlarını çattı ve konuştu.

 

"On gün? Hmph, nasıl bir şaka yapıyorsun! Bu testi tamamlamak için hala on altı bin kaynak canavarı öldürmen gerek. Eğer on gün içinde bitirmek istiyorsan her gün en az bin altı yüz kaynak canavarı öldürmen gerek! Bu beş ayda sen her gün ortalama altı yüz kaynak canavarı öldürdün ve bu senin her şeyini verdikten sonra ulaştığın maksimum hızındı. On güç içinde on altı bin kaynak canavarı öldürmek kesinlikle imkansız....Eğer sabırsız olup soğukkanlılığını kaybedersen bunun yerine sen kaynak canavarları tarafından öldürülebilirsin." Jasmine uyardı.

 

Yun Che'nin buna karşı söyleyecek bir şeyi yoktu.

 

“ROAR!!”

 

Aniden arka taraftan kulak delici bir kükreme geldi. Bu ses Yun Che'nin kaşlarını çattırdı ve ardından karanlık bir şekilde mırıldandı. "Lanet olsun! Neden yeniden bu herif, bu temel olarak ayrılmak bilmeyen bir ruh gibi!"

 

Aynı zamanda Yun Che hiç düşünmeden koştu. Çok geçmeden devasa tek bonuzlu bir kaynak canavarı onun eskiden olduğu konumdan çıldırmış gibi sağa sola koşarak geçti ve Yun Che'ye doğru ilerlerken beraberinde çıldırmış bir aura getirdi.

 

Her ne kadar o burada beş aydır kalsa da ve her gün kendinden daha yüksek seviyede bulunan kaynak canavarlarını öldürse de Yun Che'nin kaynak gücü hala 4.seviye Gerçek Kaynak Alemindeydi. Bunun nedeni kaynak enerjisinin yükselme belirtisi göstermemesi değil Yun Che'nin onu zorla bastırması ve seviye atlamasına izin vermemesiydi. Çünkü seviye atladığında kısa süreliğine hareket edemeyecekti ve bir şey tarafından rahatsız edilmemesi gerekliydi aksi halde meridyenleri kolayca zarar görebilirdi. Bu tehlike dolu sonsuz ovada seviye atlarsa sadece kendi değil Chu Yuechan'da tehlikeli bir durumda olacaktı. Bu nedenle kaynak gücünün seviye atlamasını sürekli zorla bastırmıştı.

 

Aksi halde her gün kendinden yüksek seviyeli rakipleri öldürerek ve 54 kaynak girişi açık bir halde iken 5 ayda kaynak gücü 8.seviye Gerçek Kaynak Alemine geçmesi bile abartı olmayacaktı.

 

Her ne kadar uzun süredir seviye atlamasa da kaynak enerjisi giderek artmıştı ve 4 büyük tanrının gücüne sahip olmasaydı bile kaynak gücü 4.seviye Gerçek Kaynak Alemindeki ortalama uygulayıcılardan çok daha üstün olacaktı.

 

Onu kovalayan kaynak canavarının ismi Derebeyi Tek Boynuzlu Canavardı ve o 6.seviye Ruhsal Kaynak Aleminde olan bir kaynak canavarıydı. Onun büyü bir kuvveti ve son derece sert bir bedeni vardı. Buna sağlam ve güçlü kaynak savunması eklendiğinde bu Yun Che'nin Ejderha Kusurunu kullansa bile ona zarar vermesini çok zor hale getiriyordu. Eğer Chu Yuechan onun yanında olmasaydı bu canavarla baş edebilirdi ama tek kolundaki Chu Yuechan ile birlikte bu Derebeyi Tek Boynuzlu Canavar ile başa çıkması imkansızdı.

 

İşte bu yüzden Yun Che ne zaman ona rastlasa kaçıyordu.

 

Yıldız Tanrısının Kırık Gölgesi tek bir yönü olan bir kaynak hareketi yeteneğiydi ve uzun dönem hız arttıran tipte bir kaynak yeteneği değildi bu yüzden Yun Che'nin hızının çok fazla artmasına neden olmuyordu. Ancak Yun Che genelde 4 tonluk bir ağır kılıç taşıyordu. Bu nedenle kaçması gerektiği zaman tek yapması gereken kılıcı Gökyüzü Zehir Sedefine koymaktı ardından bedeni uçuyormuş gibi hafifliyordu. Kaçması da yıldırım gibi hızlı oluyordu ve bu Derebeyi Tek Boynuzlu Canavardan kurtulmak sadece bir dakikalık işti. 

 

Yun Che tüm gücüyle ileri doğru koştu ve ayağının altındaki toz uçarak arkaya giderken canavar ile arasındaki mesafeyi arttırdı. O anda Jasmine'nin uyarısı aniden zihninden geldi. "Dikkat et uçurumun önündesin!"

 

Jasmine'nin sesi indiğinde Yun Che'nin görüş alanına bir uçurum girdi. Kaşları çatıldı ve hızı aniden düşerken iki ayağı da sıkıca yere bastı. Kısa bir mesafe kaydıktan sonra sonunda uçurumun kenarında tehlikeli bir şekilde durdu. Ama anında sessiz bir rahatlama nefesi verdi. 

 

Çünkü aşağı baktığında bu uçurumun aslında çok yüksek olmadığını ve yüz elli metre bile olmadığını gördü bu yüzden kolayca aşağı zıplayabilirdi. Uçurumun altında herhangi bir tehlikeli yerde yoktu sadece son derece yoğun ağaçlar vardı....Belki de buraya bir orman demek daha iyi bir terim olacaktı çünkü gözünün önündeki her ağaç diğerinin yanındaydı ve her ne kadar yüksek bir noktada dursa da kenarını yine de tamamen göremiyordu.

 

"Bu bölgede nasıl orman olabilir." Yun Che mırıldandı ve aşağı atlayacakken aniden sağ tarafından tehlike belirtisi içeren güçlü bir rüzgar geldi.

 

Yun Che yana baktı ve sağ kolu yıldırım gibi uzanırken iki parmağı zorla ince, soğuk ve kaygan bir şey tuttu.

 

Bu çok uzun olmayan ve sadece yarım parmak kalınlığında bir Kara İplik Yılanıydı. Onun 17 santimlik kısmı Yun Che tarafından sıkıca sıkıldı ve o acı içinde mücadele ederek bir siyahlık tükürdü.

 

"İmparator Kara İplik Yılanı!" Bu dünyadaki tüm zehirleri bilen Yun Che zehirli yılanı anında tanıdı.

 

İmparator Kar İplik Yılanı çok ince ve kısaydı, ve bedeni son derece zayıftı. Normal bir çocuk bile ona yanlışlıkla basarsa ölmesine sebep olabilirdi. Ama bu küçük ve zayıf yılanın 'İmparator' olarak taçlandırılmıştı ve aslında pahalı bir Ruhsal Kaynak Canavarıydı! Bunun nedeni son derece korkutucu zehri ve bedenine rağmen hızıydı. Onun zehirli dişleri ile temas edenler Ruhsal Kaynak Aleminden daha düşük olduğu sürece kuşkusuz bir şekilde on nefes zamanı içinde ölürdü. Ruhsal Kaynak Alemindekiler ısırılsa bile panzehir olmadan bir saatten daha uzun yaşayamayacaklardı. Ayrıca küçük boyutu yüzünden fark edilmesi çok zordu. O hareket ettiğinde siyah bir yıldırım çizgisini andırıyordu bu yüzden insanların ona karşı tetikte olacak şansları olmuyordu. Onunla karşılaşan tüm Ruhsal Kaynak Canavarları ve hatta Yeryüzü Kaynak Canavarları sadece artık çok geç olduğunda ona karşılık veriyorlardı.

 

İçindeki Gökyüzü Zehir Sedefi ile Yun Che ısırılsa bile biraz bile etkilenmeyecekti. Bu İmparator Kara İplik Yılanına bakarken aniden dönüp çoktan ona yaklaşan Derebeyi Tek Boynuzlu Canavara baktı. İmparator Kara İplik Yılanını sağ elinden sol eline geçirdi ve Gökyüzü Zehir Sedefini kullanarak onun tüm zehrini anında emdikten sonra onu fırlattı. Ardından uzun süredir kullanmadığı Kaplan Ruhu Kılıcını çıkardı ve zehri kılıca sürdü.

 

"....Görünüşe göre Gökyüzü Zehir Sedefinin zehri yok olduktan sonra zehir kullandığım ilk sefer olacak." Kaplan Ruhu Kılıcının ucuna bakarken o yıl tüm şehri zehirledikten sonra devasa ceset alanlarının oluştuğu trajik bir sahne zihninde parladı. Bakışları sessizce biraz karardı ve bir bora gibi Derebeyi Tek Boynuzlu Canavara doğru koştu.

 

Normalde kaçan bu insanın bu sefer beklenmedik bir şekilde kendisine doğru koştuğunu gören Derebeyi Tek Boynuzlu Canavarı bir an için şaşkınlıktan durdu ardından bir kükreme ile birlikte dişlerini açığa çıkardı ve Yun Che'ye doğru atladı.

 

Whoosh!

 

Derebeyi Tek Boynuzlu Canavarın pençeleri Yun Che'nin hayali gölgelerinden birini keserken Yun Che normalde olduğu yerden yatay olarak hareket etti. Onun sağ tarafına doğru ilerlerken kaynak gücünü Kaplan Ruhu Kılıcında topladı ve acımasızca onun sağ tarafında vurarak 5 santim kadar bir çizik atarak kan akmasına sebep olan bir yara oluşturdu.

 

Yun Che durdu ve ellerindeki Kaplan Ruhu Kılıcı hemen yerini Ejderha Kusuruna bıraktı.

 

Derebeyi Tek Boynuzlu Canavarın büyük boyutu ile bu küçük yaralanma bir yaralanma olarak bile sayılmazdı. Gökyüzüne atlayan Derebeyi Tek Boynuzlu Canavar döndü ve büyük ağzını açarken bedeni tekrar Yun Che'ye atıldı. Ama yolun ortasında ön ayakları aniden büküldü ve tüm bedeni sıkıca yere düştü. Ardından seğirmeye başladı ve dört uzvu yere şiddetle vurmaya başladı yine de ne yaparsa yapsın ayağa kalkamadı. Yavaş yavaş ağzından acı dolu bağırış dalgaları geldi....O küçük yaradan simsiyah kan damlaları yavaşça aktı.

 

Yun Che atıldı ve tek bir darbe ile birlikte son derece zehirli korozyondan dolayı zaten zayıflamış olan kaynak savunmasına vurdu. Ardından artık bir ses çıkmayana kadar kafasına 7-8 darbe indirdi.

 

(Ç.N: GEBERRRR!!!! :D )

 

"Gökyüzü Zehir Sedefinin zehirliliği ne zaman düzelecek bilmiyorum." Yun Che iç çekmeden edemedi. Sadece bu küçük zehre güvenerek daha önce sadece kaçabildiği bu Derebeyi Tek Boynuzlu Canavarı hiç çaba harcamadan öldürebilmişti. Zehrin ne kadar kuvvetli olduğunu o herkesten daha iyi biliyordu. O sene kendisi otuz yaşında bile değildi ama tam 7 seneyi tüm kıtada takip edilerek ve öldürerek geçirmişti. Onun güvendiği şey Gökyüzü Zehir Sedefinin zehirliliğiydi. Gökyüzü Zehir Sedefinin ilahi zehrinin altında güçleri Yun Che'den katlarca fazla olan sayısız uzman onun ellerinde can vermişti.

 

"Eğer Gökyüzü Zehir Sedefi hala zehirleme gücüne sahip olsaydı bu testte ilahi zehri yaydığımda bırak doksan dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz kaynak canavarını sayıları on kat daha fazla olsa bile hepsi alacakaranlıkta zehirlenerek ölürler." Yun Che son derece duygulu bir şekilde konuştu.

 

Bir Cennetsel Kaynak Hazinesi olarak Gökyüzü Zehir Sedefinin ezici yönleri sadece arıtmak ve temperlemekten çok daha fazlasıydı.

 

Bekle....ilahi zehir yaymak mı?

 

Yun Che'nin zihni aniden döndü ve uçurumun altındaki sınırsız ormana doğru baktı. Bir süre sonra yavaşça gülümsemeye başladı.

 

"Jasmine, eğer şanslıysak bu yerden bugün ayrılabileceğimize inanır mısın?"

--------ÇEVİRMEN NOTU------

İnanıyor musunuz? Bakalım :D

Jasmine ne cevap verecek? Yun Che neler yapacak? Bu yerden bugün ayrılabilecekler mi? Ayrılırlarsa üçüncü aşama nasıl olacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman sonraki bölüme tıklayın ve öğrenin...

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr