Bölüm 1177: Ebedi Cennete Geri Dönüş

Beş Yeşim Evren Hapının çekirdek tıbbi gücünün ilk dalgası, dört ila altı saatlik kısa sürede rafine edildi. Süreç esnasında beklenmedik kazalar yaşanmadı. Yun Che o kadar rahat hissediyordu ki, bunu tarif etmesinin bir yolu yoktu. Sanki vücudu bulutların üzerindeydi ya da rüya aleminde dolanıyordu.

Tıbbi gücün rafine edilmesiyle, Beş Yeşim Evren Hapı da bir süre için şiddetli davranmayı bıraktı. O hayali, gizemli soğuk aura da zaman içinde bir noktada kendi vücuduyla kaynaşmıştı ve hatta vücudunun içindeki ve dışındaki yaralanmalar bile iyileşmişti.

Yun Che tekrar zihninde konsantre olmaya başladı ve yeni doğan enerjiyi stabilize etmeye ve pekiştirmeye başladı.

Ancak, bu sakin durum uzun sürmedi. Beş Yeşim Evren Hapının çekirdek tıbbi gücünün ikinci dalgası aniden dışarı salındı. Önceki seferden biraz daha zayıf olmasına rağmen, Yun Che'yi bir anda cehennemin derinliklerine yollayacak kadar güçlüydü.

Ancak, bu sefer Yun Che daha önce olduğu gibi mücadele etmek zorunda değildi. Bu yumuşak ve gizemli aura, vücudunda bir kez daha arttı, sessizce fiziğini ve enerjisini kaynaştırmadan önce bir ışık gibi, nazik bir bahar sağanağı gibi tüm vücudunu ıslattı. Sonra ikisi birlikte bu yeni tıbbi gücü bastırdı ve rafine etti.

Beş Yeşim Evren Hapının tıbbi gücünün büyük bir kısmı çekirdeğinde gizliydi. Tıbbi güç dalgaları art arda patlak verdi ve Yun Che tarafından tekrar tekrar rafine edildi. Yun Che ne zaman tıbbi gücün patlamasına dayanamayacak gibi hissetse, o rüya gibi, buz soğuğu aura derhal vücudunda dalgalanıyordu.

Bu süreç onlarca kez tekrarlandıktan sonra, Beş Yeşim Evren Hapından dışarı akan tıbbi güç oldukça zayıf hale geldi, ve tıbbi gücü bastırmasına ve rafine etmesine yardım eden hayali aura da aynı zamanda zayıfladı.

Şimdiye kadar bilinmeyen bir süre geçmişti. Belki birkaç gün, birkaç ay, hatta birkaç yıl... Tıbbi gücü rafine etme döngüsü yüzüncü kez gerçekleştiğinde, Beş Yeşim Evren Hapı sonunda tüm tıbbi gücünü serbest bırakmıştı. Daha sonra, tüm bu süreç boyunca Yun Che'yi içine sarılı tutan beş renkli, sıradışı ışık, iz bırakmadan tamamen kayboldu.

Yun Che artık zihninde rahat hissetmeyi başarmıştı, ve şaşırtıcı bir biçimde herhangi bir bitkinlik hissetmemişti. Aksine, zihni görülmemiş derecede ayık ve sakindi.

Yun Che, mevcut kaynak enerjisini hissetmek yerine, mühürlü duyularını serbest bıraktı ve sessizce gözlerini açtı... Zaman çarkı bariyeri hâlâ duruyordu, bu da içeride "bir ay"dan daha kısa zaman harcadığının kanıtıydı. Bununla birlikte, onunla birlikte bariyerin içinde bulunan Mu Xuanyin, hiçbir yerde görünmüyordu. Çevrede onun aurasının izleri de yoktu.

O anda ruhunun derinliklerinden hafif bir anka çığlığı geldi.

Buz ankası kızının ona bağışladığı ilahi ruh ipi, ruhunun içinde buz soğuğu bir ışıkla parlıyordu.

Mu Xuanyin bir zamanlar ona, İlahi Musibet Aleminin ilahi yoldaki en özel alem olduğunu söylemişti. Sadece dokuz küçük aleme sahipti, nitel bir değişiklik olmazdı, sadece kaynak gelişimcilerinin kaynak gücünü artırmıştı. Bu nedenle, kaynak gücü "zorla artırmak" için en uygun alem İlahi Musibet Alemiydi. Sadece yapılacak en kolay ve en uygun şey değildi, aynı zamanda mümkün olan en az yan etkiyle güç artışı elde etmek mümkündü.

Ayrıca Mu Xuanyin'in, Yun Che'nin İlahi Ruh Alemindeyken Beş Yeşim Evren Hapını almasına izin vermemesinin nedenlerinden biriydi.

Yun Che zihnini konsantre ederek buz ankası ilahi ruh ipiyle temas kurmaya çalıştı. Ruhuna bağlı enerji gözlerinde kıyaslanamaz derecede güçlüydü ve kaynak gücünü bir kez daha önemli ölçüde artırabilirdi.

…………

Ebedi Cennet Alemi, Sunulmuş Tanrı Sahnesi, Kutsal Tanrı Savaşının üçüncü günü.

Önceki günkü Kutsal Tanrı Savaşında, Sunulmuş Tanrı Grubundan sekiz kişi yenildi ve Kaybedenler Grubuna düştü. Öte yandan, Kaybedenler Grubundan sekiz kişi elendi.

Bugün, sadece Kaybedenler Grubunun savaşları düzenlenecekti, toplamda sekiz savaş ve sekiz kişi Sunulmuş Tanrı Grubundan elenecekti.

Bir başka deyişle, bugünkü savaşlardan sonra Sunulmuş Tanrı Sahnesinde yalnızca on altı kişi kalacaktı. İlk on altı içine girebilenler, hayatları boyunca sürecek bir zafer elde edecekti.

Sunulmuş Tanrı Grubunda kalan sekiz kişi, belki de tüm Doğu İlahi Bölge için ilgi odağı haline gelecekti.

Gökyüzü daha aydınlanmıştı, fakat Sunulmuş Tanrı Sahnesinde binlerce yıldız alemine ayrılmış koltuklar tamamen dolmuştu. Sunulmuş Tanrı Grubunun kaybedenleri hâlâ bir can simidi elde edebilirdi, ancak Kaybedenler Grubunda yenilenler geri dönme şansı olmadan doğrudan elenecekti. Bu nedenle, Kaybedenler Grubunun rekabeti insanları daha gergin ve endişeli hale getirdi.

Bununla birlikte, bugün yapılması planlanan sekiz savaş olsa da, herkes sadece altı tanesinin gerçekleşmesini bekliyordu.

Sunulmuş Tanrı Sahnesindeki ışık ekranında, bugünkü savaşların eşleşmeleri gösterildi.

1. Savaş: Kar Şarkısı Alemi 【Yun Che】—— VS —— Kutsal Saçak Alemi【Luo Changan】

2. Savaş: İlahi Savaş Alemi【Wu Guike】—— VS —— Gök Gürültüsü Alemi【Li Jianming】

…………

"Bu Luo Changan çok şanslı. Gücü alt seviyelerde, ancak ilk savaştaki rakibi Yun Che olacak ve çok rahat şekilde Sunulmuş Tanrılar Grubuna girecek. Dün Sunulmuş Tanrılar Grubunun üyeleri arasındaki mücadelede Alev Tanrı Aleminden Huo Poyun'a kaybetti. Ama kim derdi ki Kaybedenler Grubundaki ilk rakibi Yun Che olacak... Görünüşe göre ilk on altıya girecek, huh."

"Hâlâ Yun Che'ye rastlayabilir, çünkü Yun Che dün savaşmak zorunda değildi. Aksi takdirde, yarışmanın bu aşamasında böyle zayıf bir rakiple karşı karşıya kalması nasıl mümkün olabilir? Buradan kaybolmayı en çok hak eden adam, kimseyle savaşmadan kazandı ve bu nedenle şimdiye kadar yarışmada olmayı başardı. Gerçekten zorlu mücadeleler veren Sunulmuş Tanrı Adayları için haksızlık olduğunu düşünüyorum."

"Yun Che dün Sunulmuş Tanrı Sahnesine gelmedi, ve birisinin onu üzgün ve yalnız bir şekilde Ebedi Cennet Alemini terk ettiğini gördüğünü duydum. Muhtemelen Kar Şarkısı Alemine geri kaçtı."

"O da sürekli başkalarının önünde rezil olmak istemiyor gibi görünüyor... Meh! Bu şekilde kaçmak daha da utanç verici. Kar Şarkısı Alem Kralının doğrudan öğrencisi olduğu söylenebilir. Tüm Kar Şarkısı Alemine büyük bir utanç getirmiyor mu? Eğer bu kralın böyle bir öğrencisi olsaydı, avucumun bir darbesiyle onu öldürürdüm!"

Kar Şarkısı Alemi ve Alev Tanrı Alemi halkı oturma alanına çoktan geçmişlerdi. Tartışmadaki tüm tantanayı duyabiliyorlardı.

Mu Bingyun hep sessiz kaldı, Mu Huanzhi ve geri kalanlar sanki iğne üzerinde oturuyorlamış gibi çok rahatsız hissediyordu. Buraya geldiklerine pişman olmuşlardı. Alev Tanrı Aleminin yanında, Yan Juehai ve Huo Rulie kalplerinde iç çekiyordu. Birkaç kez Huo Poyun Yun Che hakkında bilgi almak istedi, ama nihayetinde düşüncelerini dile getiremedi.

Yarışma başlamak üzereydi. Bariyer Sunulmuş Tanrı Sahnesini kapladığında, Saygıdeğer Qu Hui'nin figürü havada süzüldü. Bugünkü Sunulmuş Tanrı Savaşı sonunda başlamıştı.

"Bugün, Kaybedenler Grubunun ikinci turu düzenlenecek. Kazananlar yarınki Kaybedenler Grubunun üçüncü turuna girecek ve aynı zamanda ilk on altıya yükselecekler. Kaybedenler için ise Kaynak Tanrı Toplantısı maceralarının sonu olacak!"

"Şimdi Kaybedenler Grubunun ikinci turunun ilk savaşı başlayacak. Kar Şarkısı Aleminden Yun Che ve Kutsal Saçak Aleminden Luo Changan, hızla Sunulmuş Tanrı Sahnesine gelin!"

Saygıdeğer Qu Hui sözlerini bitirdiğinde, Luo Changan'ın vücudu havada kaydı ve Sunulmuş Tanrı Sahnesinin merkezine eşsiz bir şekilde ve kendine güvenen, kaygısız bir tavırla indi. Bakışları Kar Şarkısı Aleminin oturma alanına yöneldi, ağzında kaygısız bir gülümseme vardı.

Kar Şarkısı Aleminin oturma alanında Yun Che'nin gölgesi bile yoktu.

Luo Changan'ın bakışlarını takiben, herkes gözünü Kar Şarkısı Aleminin oturma alanına çevirdi. Yarısında küçümseme ifadeleri, yarısında da alaycı ifadeler vardı. Kar Şarkısı Alemi adına utanıp başlarını sallayarak iç çekenler bile vardı. Yönelen sayısız bakışla, Kar Şarkısı Alemi halkı huzursuzlukla başını kaldırmaya bile cesaret edemedi.

"Bu çocuk cidden korkudan kaçmadı, değil mi?" Huo Rulie başını salladı. Bütün yüzünde kasvetli ve hayal kırıklığına uğramış bir bakışla ağır bir iç çekti.

Yun Che Sunulmuş Tanrı Savaşının ilk günündeki ilk savaşında doğrudan çekilmiş olsa da, en azından yarışma alanında bulunmuştu ve savaştan çekildiğini bizzat söylemişti... Sonuçta gücü göz önüne alındığında kazanma şansı yoktu. Yenilgiyi hemen kabul etmek itibar kaybına yol açsa da, göz ardı edilebilirdi.

Dün, Kaybedenler Grubunun ilk turunda savaşacak bir rakibi yoktu ve doğrudan ikinci tura terfi etmişti. Yani, eğer orada bulunmamış da olsa kimse bunun hakkında konuşmamıştı.

Ama bugün gelmemesi durumunda... eğer gerçekten Kar Şarkısı alemine kaçtıysa, diğer insanların onu küçük görmemesi için hiçbir neden yoktu.

Saygıdeğer Qu Hui'nin sözlerini bitirmesinin ardından uzun bir süre geçmişti, ancak sahnede sadece Luo Changan vardı. Yun Che'nin gölgesi bile oturma alanında görünmezken, orada olmadığı açıkça belliydi. Böyle bir durumda savaşın sonucu çok açıktı.

"Aah, ön savaşın üç turunu hile yaparak geçti, ancak Ebedi Cennet Alemi hayal edilemeyecek kadar büyük bir yücelik gösterip onun Sunulmuş Tanrı Savaşına girmesine izin verdi. Ama sonunda... Meh!"

"Bu kesinlikle Kaynak Tanrı Toplantısı tarihine utanç verici bir olay olarak kaydedilecek."

"Yun Che kaçtı, bu yüzden Saygıdeğer Qu Hui'nin onu bekleyerek zaman harcamasına gerek yok. Sadece savaşın sonucunu duyursun. Güzide Sunulmuş Tanrı Savaşına giren onun gibi bir çöp tüm Sunulmuş Tanrı Toplantısını mahvetti."

Saygıdeğer Qu Hui'nin gözlerinde kayıtsız bir görünüm vardı, yüzünde hiçbir ifade yoktu. Sunulmuş Tanrı Sahnesi kurallarına göre, eğer bir yarışmacı on beş nefes süresince Sunulmuş Tanrı Sahnesine gelmezse, mağlup ilan edilirdi. Yun Che bırakın Sunulmuş Tanrı Savaşını, orada olmasa bile, ve sonucu tayin etmek kolay da olsa, Saygıdeğer Qu Hui doğasından dolayı sonucu duyurmadan önce titizlikle on beş nefes süresi bekledi.

O anda Ebedi Cennet Tanrı İmparatoru doğu oturma alanından talimat verdi, "Qu Hui, sonucu açıkla artık. Kaynak Tanrı Toplantısının kaynak yola en ufak bir saygısı olmayan böyle bir korkak için zaman harcamasına gerek yok."

Saygıdeğer Qu Hui başını salladı. Yun Che'nin adını söyleme gereği bile duymadan, ağır bir sesle duyurdu, "Kaybedenler Grubunun ikinci turunun ilk savaşında, Luo Changan... Oh?"

"Kazandı" kelimesini söylemek üzereyken, Saygıdeğer Qu Hui aniden kaşlarını kaldırdı. Gökyüzüne bakmak için kafasını kaldırdı ve mevcut insanların çoğunun bakışları da o yöne kaydı.

Bir buz arkı hızla doğudan uçuyordu, gökyüzünde mesafe kateden yıldız ışığı gibiydi ve bir anda Sunulmuş Tanrı Sahnesinin tepesine gelmişti. Bir insan figürü doğrudan buz arkından atladı ve Luo Changan'ın önüne indi. Daha sonra, buz arkı da kayboldu.

"Yun Che!" Kar Şarkısı Alemindeki tüm insanlar hayretle çığırdı.

"Nihayet burada..." Mu Bingyun'un yüzündeki ifade hafifledi ve uzun bir iç çekti.

"Phew! Bu çocuğun kavga etmeden kaçacak türden biri olmadığını biliyordum." Huo Rulie rahatlamayla büyük bir nefes verdi. Daha sonra, "Genç Yun, burada olman güzel!" diye kükredi. "Rakiplerimizle aynı seviyede olmadığımızı bilsek bile, yenilgiden önce en iyi yeteneklerimizle savaşmalıyız... Hmm?"

Huo Rulie aniden kaşlarını kaldırdı, tuhaf bir şey hissetti. Bir an için Yun Che'ye sabit bir şekilde baktıktan sonra bir anda gözlerini açtı ve bir şüphe ifadesi ortaya koydu.

Yun Che, Buz Ankası Tarikatının kar beyazı elbisesini giymişti. İki eli de arkadaydı ve başı hafifçe yukarı kalkıktı. Gözleri durgun su gibiydi, yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı. İndiği yer... önünde duran Luo Changan'dan on adım bile uzak değildi.

Saygıdeğer Qu Hui, kaşları da açıkça hareket ederken ona yanlamasına bir bakış attı. Oturma alanında, tüm yıldız tanrılarının ve diğer uzmanların da yüzlerinde şaşkınlık ifadesi vardı ve neredeyse doğu oturma alanındaki tüm büyük tanrı imparatorlarının gözlerinde olağandışı ifadeler vardı.

Yun Che'nin ani gelişine şaşırmamışlardı.

Şaşırdıkları şey kaynak gücünün aurasının... tamamen değişmiş olmasıydı!

Kaynak gücünün dünden önceki gün İlahi Musibet Aleminin ilk seviyesinde olduğu biliniyordu.

Ancak, gözlerinin önündeki Yun Che açıkça İlahi Musibet Aleminin sekizinci seviyesinde kaynak auraya sahipti!

Bir kez daha değerlendirmelerini doğruladılar ve gerçekten de şüphesiz bir şekilde kaynak aurasının İlahi Musibet Aleminin sekizinci seviyesi olduğunu keşfettiler!

Sadece iki günden kısa bir süre içerisinde... yetişimi sekiz küçük alem kadar artmıştı!

"İlahi Musibet Aleminin... sekizinci seviyesi? Bu... bu aynı Yun Che mi?" Mu Huanzhi ağzını geniş açtı, onun ruh algısına inanmaya cesaret edemiyordu.

Mu Bingyun'un gözlerinde de bir şüphe ifadesi ortaya çıktı.

Mu Bingyun da Yun Che'nin "Beş Yeşim Evren Hapı"nı yuttuğunun farkındaydı. Dahası, beş materyali birleştirmesi için Mu Xuanyin'e yardım da etmişti. "Beş Yeşim Evren Hapı"nı yapmak için kullanılan materyallerin özel olduğunu biliyordu, onun tıbbi gücü kayıtlarda bahsedilenden çok daha fazla etkiye sahip olacaktı.

Sıradan bir Beş Yeşim Evren Hapı, bir kaynak gelişimcisinin yetişimini sadece zorla İlahi Köken Aleminden İlahi Musibet Alemine artıracak enerjiye sahipti. Ancak, İlahi Musibet Aleminde gelişim seviyesini küçük bir alem kadar artırmak için devasa bir enerji gerekiyordu, bu da doğal olarak aynı şeyi İlahi Köken ya da İlahi Ruh Aleminde yapmakla kıyaslanamazdı. Mu Xuanyin şahsen söylemişti ki... Beş Yeşim Evren Hapı son derece güçlü tıbbi güce sahip olsa bile, eğer Yun Che İlahi Musibet Alemine varmadan önce rafine ettiyse, özel kaynak damarları göz önüne alındığında yetişimini de üç küçük alem kadar artırabilirdi, dört küçük alemlik bir artış en üst limit olurdu...

Yun Che'nin Kış Şarkısı Alemine dönmesinin ardındaki amacın Beş Yeşim Evren Hapını aramak olduğunun farkındaydı.

Ancak, yedi alemlik yükselme korku içinde zıplamasına neden olmuştu.