Fen juebinin kullandığı yasak yetenek yanan cennet ejderi yun che tarafından engellenmişti, ve bunu sadece ellerini kullanarak başarmıştı.
Yanan cennet ejderi, yanan cennet klanının yasak tekniğiydi, ve kullanılması için kan özüne ihtiyaç duyuyordu. Bu tekniğin kullanılma sıklığı çok azdı, pek çok yanan cennet klanı öğrencisi hayatı boyuncu bunu kullanmazdı. Elbette bu tekniği durdurabilen rakipler mevcuttu, ama bunu binbir zorlukla başarırlardı. Böylesi bir durdurma şekli... daya önce duyulmuş bir şey değildi.
Yun chenin gözlerinde, yanan cennet ejder sanki yeteneklerini abartmış ufak bir yılan gibiydi. Ve onu basitçe ellerini kullanarak öldürmüştü. Bu süreç yun cheye hiç zarar vermemişti.
Bir lop sesiyle, fen juebi dizleri üzerine çöktü. Yüzü kağıt gibiydi, iki gözü son raddesine kadar açılmıştı, karşısındaki durum karşısında ruhu vücudundan ayrılmıştı. Diğer altı yanan cennet klanı üyesi, fen moli dahil, aynı durumdaydı. Basitçe gözlerine inanamıyorlardı. En güçlü yanan cennet ejderinin böylesi bir yöntemle durdurulması kabul edilemezdi. Ve rakibi bunu tam anlamıyla durdurmuş, hiç yara almamıştı... Yeryüzü kaynak aleminin başlarındaki kimseler dahi böyle bir başarı elde edemezdi.
O kalın mavi kaynak alevleri, vahşi durumdayken, demiri eritebilecek kapasitedeydi.
Ling yuefenge şoke olmuştu. Kaynak enerji bariyerine dalacak ling wugou öyle dalıp gitmişti. Kaynak enerjisini sakinleştirmeyi unutmuş, öylece yun cheye bakıyordu... Baktığı şey sanki göklerden gelmiş bir canavardı.
Kısa bir anda, yun che tarafından yaratılan şok, herkesin beklentilerini aşmıştı.
Fen juebiyi öyle çökmüş ve çaresi bir halde görünce, yun che soğuk bir şekilde gülümsedi. Bir kez daha derebeyinin kılıcını kavradı, ve şiddetle fen juebiye doğru savurdu.
Whooosh!
Ağır kılıçtan çıkan güç adeta patladı. Şu anki haliyle fen juebinin direnecek gücü yoktu. Bir patlamayla metrelerce geri uçtu, ölü köpek gibi yere yığıldı. Kalkacakmış gibi durmuyordu.
Ling wugou sonunda hislerini geri kazanmıştı. Kaynak enerjisini geri çekti, nefes alışverisini düzenledi, sakince bağırdı."Fen juebi on nefes süresi yerden kalkamadı. Mavi rüzgar imparatorluk ailesinden yun che kazandı! Yarınki yarı final mücadelesine katılacak!"
Ling wugounun sesi seyircilerin arasında yankılandı.
Turnuvanın başlangıcından beri, yun che mucize ardına mucize yaratmıştı, ve herkes yun che daha ilerisine gidemez derken, o daha büyük bir mucize yaratmış, ruhlarına etki etmişti.
Yun che, fen juebiyi yenmişti, ve bu tam anlamıyla bir zaferdi!
Fen moli direk sırasına oturmuştu, ve yüzü titriyordu. Fen juebi yenilmişti, bunun anlamı ilk defa yanan cennet klanı ilk dördün dışında kalmıştı. Eğer donmuş bulut asgarddan hem shui wushang hem de xia qingyue bu tur maçlarını kaybetse, ya da xiao tarikatından xiao kuanglei bu tur yenilse, belki dördüncü sıra için şansları olabilirdi. Ama shui wushang ya da xiao kuanglei olsun, onlar fen juebinin yenebileceği rakipler değildi, fen moli bunu gayet iyi biliyordu.
Fen juebinin kan özünü yakma konusunda tereddüt etmemesi de eklenince, gücünde büyük bir düşüş olacaktı. Tüm umutları uçup gitmişti.
Bu yanan cennet klanının son birkaç yüzyıl içindeki en büyük yüz karasıydı.
Ama bu konuda fen juebi tamamiyle suçlanamazdı. Yun chenin yanan cennet ejderini elleriyle yok etmesine bakarak, fen jin dahi onun karşısına çıksa, onu yenme şansı yoktu.
"O.. az önce nasıl yaptı onu?"
"Bilmiyorum... Belki kaynak enerjisini kullanarak alev ejderinin gücünü dağıtmıştır."
"Ama bu yanan cennet klanının yasak tekniğiydi! Böyles bir saldırıyı tam anlamıyla durdurabilmek için, yeryüzü kaynak alemi erken seviyesindeki biri dahi yeterli gelmez."
"Belli ki, bu yun che gerçek yeteneklerini gizliyor, ve ne kadarını gizlediği belli değil... Onuncu seviye gerçek kaynak alemi... Sadece düşünmesi bile beni delirtmeye yetiyor."
"Fen juebi yenildi ve yanan cennet klanı ilk dörde giremedi, mavi rüzgar imparatorluk ailesi yarı finallere daldı! Bundan böyle yanan cennet klanı dört ana tarikat arasından çıkacak ve yerini mavi rüzgar imparatorluk ailesi mi alacak?"
"Bu sefer, yun che yüzünden, mavi rüzgar imparatorluk ailesinin dünyayı sallamaması ve eski günlerine geri dönmemesi imkansız. Merak ediyorum, mavi rüzgar ailesi böyle bir canavarı nereden buldu. Niye benim tarikatımda böyle bir öğrenci doğmuyor!"
Arenadaki tartışmalar durmadan devam ediyordu. Yun che yine herkesin konuştuğu isim olmuştu.
Herkesin bakışları altında, yun che hemen arenayı terk etmedi. Onun yerine eğilerek ling wugouya selam verdi."Elder Ling, çok teşekkür ederim."
Ling wugou bir saniye şaşırdı, daha sonra kalbinde yun cheyi överek başını salladı... Öncesinde, tam onu kurtarmak üzereydi. Yoksa, yun che yanan cennet ejderi ile karşı karşıyayken, etrafını gözlemeye devam mı ediyordu?
Yun che döndü, arenadan ayrılmaya hazırlandı. O anda, fen juebi birden ayağa kalktı. Gözlerinde nefretle, şeytan alev kılıcıyla yun cheye yöneldi.
"Seni öldüreceğim!"
Fen juebi mental olarak yenilgiyi kabullenmeyecek biri değildi, ama bu maçtaki yenilgisi farklıydı. Çünkü kaybettiği kişi gözlerinde bir darbeyi dahi hak etmeyen biriydi. Ve kaybettiği maç, yanan cennet klanının gurur demekti, yani kaybedemezdi. Fen molinin ona söylediği sözler, kaybetmenin utancı ve sonuçları, kalbine ve ruhuna bir diken gibi saplanmıştı. Sadece yun cheyi parçalamak istiyordu...
Fen juebinin hareketleri kalabalık tarafından kınanmasına neden olmuştu. Yun che durdu, eceline susamışsın diye mırıldandı, öfkeyle geri döndü, hiç merhamet göstermeksizin ağır kılıcını fen juebiye doğru fırlattı.
Kafa kafaya bir mücadelede, fen juebi yun cheye karşı gelemezdi. Dahası, kan özü yaralanmış ve aşırı derecede zayıf bir durumdaydı. Fen juebinin sahip olduğu güç yun chenin ağır kılıcı tarafından yok edilmişti, daha sonrasında, göğsüne çarpan yüz elli tonluk baskıyı hissetmişti.
Buuuuuum!!
Fen juebinin görüşü tamamiyle bulanmıştı, ağzından büyük ölçüde kan çıkmıştı, göğsünden et ve kan ayırt edilemiyordu, vücudu et tulumu gibi geri fırlatılmıştı.
"Juebi! Velet, nasıl cürret edersin!"
Aşırı şiddetli bir kükreme arenayı salladı. Fen moli göğe yükseldi, yüzlerce metrelik mesafeyi bir saniyede aştı, aniden kaynak enerji bariyerini deldi ve fen juebinin önünde belirdi. Yaralarını kontrol ettikten sonra, öfkeyle döndü ve yun cheye bakarak,"Velet! Senin kalbin pislenmiş! Nu maç çoktan bitti, ve sen kasıtlı olarak yanan cennet klanı lordunun oğlunu ağır biçimde yaraladın!"
Yanan cennet klanı büyük kıdemlisinin adı oldukça meşhurdu, ve yanan cennet klanı lordu fen duanhundan aşağı kalır yanı yoktu. Kalabalıkta ondan korkmayan kimse yok denebilirdi, ve o kükremesiyle, rakibi büyük tarikatlardan birinin lordu olsa da, hala onları titretmeye yeterdi. Ama yun che kesinlikle istisnalardan biriydi. Soğuk bir şekilde güldü,"Kör müsün sen? Açıkça, bana saldıran ilk kişi oydu. Ama orada durup bana saldırmasını mı bekledin?"
"Velet, sen eceline susamışsın!"Öfkeli kükremesiyle, sakalı dahi yükseldi. Biri onunla bu şekilde konuşalı onlarca yıl olmuştu, ve dahahı, onunla böyle konuşan kişi veledin biriydi. Yanan cennet klanının yenilgisi ve utançları da eklenince, öfkeden kudurmuştu... Şu an fen juebiden daha çok yun cheyi öldürmek istiyordu.
Ellerini fen juebinin vücudundan çektikten sonra, fen moli göğe yükseldi. Bir kartalın pençesi gib,, sağ elinin yun chenin başına yöneltti.
Tüm arena bu beklenmedik olay karşısında çıldırmıştı. Fen molinin kılıç arenasına uçup fen juebinin yaralarını kontrol etmesi beklendik bir şeydi. Yİne de kimse aniden yun cheye saldırmasını beklemiyordu... Ve bu saldırı yun cheyi öldürmeye yeterdi.
Yüzlerine yakın bir kıdemli, yanan cennet klanının büyük elderi, imparator kaynak alemi yarım adımındaki bir zirve uzman, on yedi yaşında bir gence karşı harekete geçmişti. Bunu cennetsel kılıç villası içinde yapmış, hatta muazzam cennetsel kılıç bölgeisnden bir kıdemli tam karşısında duruyordu. Fen molinin hareketleri öfke krizine bağlanabilirdi.
"Kıdemli Fen, durun!" Ling wugounun şaşkınlıktan ifadesi donmuştu. Hemen fen moliyi durdurmak için ileri atıldı. Ama gökyüzü kaynak alemi geç seviyesi ile yarım adım imparator kaynak alemi arasındaki fark çok büyüktü. Daha ona yaklaşamadan, fen molinin kaynak enerjisi tarafından uçurulmuştu. Fen molinin elinin yun cheye ulaşmasını seyrediyordu... Bu pençe, yun chenin iskeletini parçalamaya yeterdi.
Yun che asla böylesi bir şekilde fen molinin kendisine saldırmasını beklemiyordu. Daha önce chu yuechan'dan yarım adım imparator alemi birinin gücünü görmüştü, ve fen moli bu aşamada 30 yıldır bulunduğundan kaynak enerjisi chu yuechan'dan daha kalındı. Pence benzeri saldırı ona yaklaştığında, yun che tek parmağını dahi kıpırdatamayacak gibi bir baskı hissetti.
Yun che için bu beklenmedik olsa da, sersemlemiş değildi. Derin bir nefes aldıktan sonra, yıldız tanrısının kırık gölgesini çalıştırdı.
Vızzzzzz!
Sanki fen moli tuttuğu havayı parçalamış gibi bir ses çıktı. Fen molinin sağ eli yun chenin kafasını kavramıştı, ama tuttuğu şey bir ardıl görüntüden başka bir şey değildi.
Fen molinin hareketleri bir saniyeliğine durdu, daha da öfkelenmişti... O, yarım adım imparator alemi bir uzman, bir velede sürpriz saldırı yapmıştı... ve havayı kesmişti! Ve yun che'nin hareket ettiğini fark etmemişti bile.
Ama yun chenin beklenmedik ve garip hareket yeteneği karşısında hayran olarak vakit kaybetmemeişti, öfke alevlerini ateşledi, ve yun cheyi yerine sabitledi. Bir kükremeyle, vücudundan mor kaynak alevleri yükseldi. Mor kaynak alevleri sayısız mor alev ejderini dönüştü ve hepsi birden yun cheye yöneldi. Her bir ejder, fen juebininkinden kat ve kat güçlüydü.
"Dur!"
"Durun!!!"
Her şey bir anda olmuştu ve herkes ancak tepki verebilirmişti. İki farklı yönden bağırışlar yükseldi, biri qin wushangdan, diğeri ling yuefengden geliyordu. İkisi de ayağa kaltı, kılıç arenasına dalmak üzereydiler. Yine de, tam o anda, buz mavisi bir figür yanında kemik delici bir soğuklukla arenada önlerinde belirdi...
ÇAT-ÇAT-ÇAT-ÇAT-ÇATIRRRRRR....
Buzların oluşum sesleri havada yankılandı, ve kısa bir süre içinde, tüm mor alevler dondu. Sıcaklık aniden düştü, ve hızla buza döndü. O anda, mutlak güzel bir figürk, mavi peri benzeri bir şey göklerden yere indi. Yun chenin önünde durdu, ayakları yerden havadaydı. Onun varlığıyla birlikte, etraftaki kristalleşen buz parçalanmış, mor alevlerle beraber yok olmuştu.
Ling yuefeng, tam uçmak üzereyken, aniden durmuşştu. Kılıç arenasındaki güzele şaşkınlıkla bakıyordu..." Niçin.. o..."
"Küçük..." Yun che heyecanla bunu söylemişti, ama aniden, bu sözden sonra çok rahatlamıştı."...Peri."
Fen Molinin önceki saldırısı yun cheyi biraz korkutmuştu. Basitçe yarım adım imparator alemi birini durduramazdı. Ona dokunursa, geriye hiçbir parçası kalmazdı. Eğer o belirmese, jasmine'nin gücünü kullanmak zorunda kalacaktı. Ama bu olsaydı, gizli kozunu herkesin önünde göstermiş olacaktı.
Chu Yuechan, sırtı ona dönükken, sesini duymamış gibiydi, tepkide vermemişti zaten. Bir çift buzdan göz soğuk bir şekilde fen moliye bakıyordu.
Chu Yueli ayağa kalktı. Güzel gözleri şaşkınlıkla doluydu. Fen moli yun cheye karşı harekete geçmişti, doğal olarak bu utanç verici ve küçük düşürücü bir hareketti. Pek çok uzmanın yerinde duramayacağını biliyordu, özellikle cennetsel kılıç villasından olanların. Yine de, eğer birinin adım atmayacağını düşünseydi, bu kesinlikle ablası Chu Yuechan olurdu. Onun soğuk ve ifadesiz kişiliği yüzünden, kesinlikle diğerlerinin meselelerini umursamazdı.
Ama tamamile ummadığı kişi Chu Yuechan, ilk harekete geçen olmuştu!
Sadece durdurmakla kalmamaş, fen molinin karşısına çıkmış, yun chenin önünde siper olmuştu!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..