Bugün sıralama turnuvasının 10. günüydü.
Sabah erkendi ve etraf tamamen aydınlanmamıştı ama Arenada 5 ve 8. sıra arasındaki sıralama maçları daha şimdiden yapım aşamasındaydı. Her ne kadar bu maçları yapan kişiler dün yenilen Ling Feiyu, Shui Wushuang, Xiao Kuanglei ve Fen Juebi olsalar da buraya kadar gelmeleri onları genç neslin en yüksek yeteneklileri yapıyordu.
Xiao Kuanglei her ne kadar Xia Qingyue tarafından 30 dan fazla kesilse de tüm yaralanmalar sığ idi ve meridyenleri sadece donmuştu bu yüzdende o bugün tamamen iyi bir şekildeydi. Fen Juebi'ye gelince dünkü kan özü kullanarak yaptığı saldırı ve gizlice Yun Che'ye saldırmaya çalışmaktan sonra aldığı darbe sonucu bugün maça çıkamamıştı. Ama o yarasız ve iyi durumda olsa bile yine de diğer üçünün dengi değildi bu yüzden yarışsa bile en iyi ihtimal ile son kalan saygınlığını korurdu.
Fen Juebi'nin olmaması nedeni ile normalde 4 olan maç sayısı 3 haline geldi. İlk maçta Shui Wushuang, Xiao Kuanglei'yi yendi. İkinci maçta Shui Wushuang zorlukla Ling Feiyu'yu yendi. Üçüncü maçta Ling Feiyu, Xiao Kuanglei'yi yendi.
Ve böylece Shui Wushuang'ın bireysel sıralaması 5., Ling Feiyu'nun bireysel sıralaması 6., Xiao Kuanglei'nin bireysel sıralaması 7. ve Fen Juebi'nin bireysel sıralaması 8. olmuştu. Ayrıca bu Xiao Tarikatı ve Yanan Cennet Klanının sıralamasının erkenden belli olduğu ilk seferdi....Xiao Tarikatı 4. ve Yanan Cennet Klanı 5. olduğundan dolayı birkaç yüz yıldır ilk kez bu kadar kötü sonuçlar almışlardı.
Bunun birincil nedeni bu dünyada nihai sürpriz at olan Yun Che'nin doğması idi.
Gökyüzünde beyaz bulutlar hafifçe süzülüyordu. 5 ve 8 arasındaki sıraların belirlenmesi sonunda bitmişti ve saat sadece sabah dokuzdu. Güneş ışıklarının hala gücünde eksik olsa da arenadaki seyirciler oldukça canlıydı çünkü turnuvanın yarı finali sonunda yaklaşmıştı.
Sıralama Turnuvası daha başlamadan önce bir çok kişi finali öngörmüştü. Tüm ülkeyi çok önceden beri sallayan Ling Yun'un 1. olacağı evrensel olarak kabul edilmişti. Bu sıra için başka tahminlerde vardı ama onlar sadece birkaç kişi üzerinde durmuştu...Donmuş Bulut Asgard'dan Shui Wushuang ve Wu Xuexin, Cennetsel Kılıç Villa'sından Ling Feiyu, Yanan Cennet Klanı'ndan Fen Jin, Xiao Tarikatı'ndan Xiao Kuanglei...
Ama ilk 4'e girenlerinden Ling Yun hariç diğerleri ne bekleniyordu ne de onlar tarikatlarının ana öğrencileri idi. Hatta onların isimlerini bilen kişilerin sayısı bile azdı. Ling Jie'nin bile sadece Cennetsel Kılıç Villası Efendisinin oğlu olarak unvanı vardı ve kimse onun Ling Feiyu'yu savaşmadan pes ettirecek gücü olduğunu beklemiyordu...Sonuçta o çok gençti ve herkes onun turnuvaya katılmasının nedeninin sadece deneyim kazanmak olduğunu düşünmüştü.
Daha şok edici şey ise Ling Yun hariç diğer üçü arasında en büyüğünün sadece 17 yaşında olmasıydı.
Tüm turnuva tarihinde bu eşi görülmemiş bir ilkti!
Ling Yun ve Xia Qingyue arasındaki 2.maçın sonucu herkesin gözünde çoktan belirlenmişti. Xia Qingyue bir dahiden daha çok yetenekli biri olsa bile ikincil bir sonuç elde etmesi imkansız olduğundan kalabalık Yun Che ve Ling Jie arasındaki ilk maça çok fazla dikkat ediyordu.
Birisi Gerçek Kaynak Alemi ile ilk 4'e girmiş diğeri ise sadece 16 yaşında olmasına rağmen girmişti. Kim kazanırsa kazansın ikisi de kıyaslanamayacak şok edici bir örnek teşkil ediyorlardı. Onların birkaç yüz yılda bir görülen nadir dahiler olduklarını söylemek bile abartı olmazdı.
Yun Che'nin dün Fen Juebi ile olan savaşından sonra kimse Ling Jie'ye kaybedeceğine kolayca karar veremiyordu. Her ne kadar Fen Juebi ile olan maçında ilk kez korkutucu gerçek gücünü gösterse de sanki tüm gücü o kadar değilmiş gibi görünüyordu. Ling Jie'ye gelince Ling Feiyu'nun hemen pes ettirmesi onun gücünü tamamen hiç sergilemediğinin kanıtıydı.
Bu tarihsel gösteri hiç şüphesiz gerilim ile taşacaktı. —— Tarihin en düşük kaynak gücüne sahip olan kişisi tarihin en genç katılımcısına karşıydı.
Yun Che uzun süredir arenada duruyordu. Çok geçmeden Ling Jie de arenaya geldi ve onun 60 metre uzağında onu arsız bir gülümseme ile karşıladı. "Hehe patron günaydın."
Ling Jie'nin sesi çok yüksek değildi ama yine de Ling Wugou tarafından duyulacak kadar yüksekti. Tam katılımcıların adını söyleyecekken Ling Jie'nin Yun Che'ye seslenmesini duydu. İki bacağıda gevşedi ve neredeyse yere çöküyordu.
"Oh! Sen gerçekten de bana patron demen gerektiğini biliyorsun. Ben senin borcunu ödemeyi kabul etmeyeceğini düşünmüştüm." Yun Che ellerini göğsüne koydu ve keyifle güldü.
Ling Jie büyük bir hevesle cevapladı. "Ben, Ling Jie gerçek bir adamım. Benim söylediğim her söz muazzam miktarda ağırlık taşır anlaşmamızdan vazgeçmem mümkün değil. Sadece korkaklar sözlerini tutmaz."
"Gerçekten mi?" Yun Che ona büyük bir küçümseme ile baktı. "Ben 10 gündür villadayım ama sen küçük kardeş olarak bir kere bile ziyaretime gelmedin. Sen gerçekten küçük kardeş olmakta iyi değilsin değil mi?"
“Err…” Ling Jie'nin sesi alçalırken gözleri genişledi. O alçak sesle fısıldadı. "Ben....ben aslında gelmek istedim ama abim bunun iyi görünmeyeceğini söyledi. Bu gerçekten benim suçum değil."
Hatalı olduğunu bildiğinden dolayı kafasını kaldırıp konuyu değiştirdi. "Ama patron sen gerçekten beni hayal kırıklığına uğratmadın. İnsanlar senle dalga geçtiğinde ben onları pişman edeceğini biliyordum. Hehe beklediğim gibi beklediğim gibi oldu. Nasıl bana pes etmekten başka şans tanımayan ve beni küçük kardeşi olan birisi sıradan olabilir? Ama patron ben senin yarı finallere kalıp benimle karşılaşmanı beklemiyordum... Hohohoho bu süper harika bir fırsat."
"Eh? Fırsat mı?"
"Evet, evet." Ling Jie ağzının köşelerini geri çekti ve gülümsedi. "Her ne kadar ben sözümden dönmeyecek olsam ve sana patron desem de hala biraz tatmin olmadım. Sonuçta sen sadece benim 3 darbeme karşı koydun ve beni yenmedin. Patron olabilmek için küçük kardeşten daha güçlü olmalısın değil mi?"
(Ç.N: OO bak bak laflara bak :D )
"Ve böylece?" Yun Che parmaklarını çenesine koydu ve hafifçe gülümsemeye başladı.
Ling Jie elini uzattı ve uzaysal yüzüğünden beyaz yeşimin içinde bir kılıç kasası heykeli çıkardı....Bu doğru o bir kılıç kasası idi ve içinde önceki maçlarda kullandığı Yeryüzü Kaynak Kılıcı da vardı. Ling Jie temiz ve parlak kılıç kasasını okşarken konuşmaya başladı.
"Yarın ki maça girsem bile abimi yenmemin yolu yok o yüzden de tüm gücümü bugün kullanacağım! Ve herkese benim, Ling Jie'nin çekiciliğini hatırlamalarını sağlayacağım! Eğer beni küçük kardeşin yapmak istiyorsan ve benimde buna tamamen istekli olmamı istiyorsan o zaman bu arenada ben tüm gücümü kullanırken beni yenmelisin! Eğer beni yenersen patronum olursun. Eğer yenilirsen....Mn, senin küçük kardeşim olmana izin vereceğim!"
"Tamam!" Yun Che hemen başıyla onayladı. Ve ifadesi odaklanarak ciddileşti. "Eğer seni yenemezsem gerçekten patronun olmak için yeteneklerim yok demektir. Madem durum bu o zaman kılıcını çıkar ve gerçek gücünü görmeme izin ver."
Ling Jie kasayı bir kez daha okşadıktan sonra kasa açıldı ve turuncu titreşen ışıklar yaydı. Ardından tamamen altın turuncu renkli ince yaklaşık 1.651 metre uzunluğunda bir kılıç ellerine uçtu.
(Ç.N: 2 farklı uzunluk birimi vardı toplamlarını yazdım direk )
Dooongh…
Turuncu kılıç yer ile temas ettiğinde aniden geçmek bilmeyen bir kılıç haykırışı serbest bıraktı ve kılıç baskısı da sessizce havayı doldurdu. Kılıç baskısı ne agresifti ne de şiddetliydi ama beraberinde kıyaslanamayacak kadar delici bir kuvvet getiriyordu. 2 nefes zamanında tüm arenayı tamamen kapladı. Arenanın en uzağında oturanlar bile sakin kılıç baskısının onları sardığını hissetti. Bu gizemli bir şekilde kalplerinin ve bakışlarının dikkatini çekti ve ellerinde olmadan turuncu kılıca odaklanmalarına neden oldu. Eğer birisi kılıcı dikkatlice inceleseydi turuncu kılıcın çevresindeki alanın küçük bir genişliğinin yavaşça bozulduğunu fark ederdi.
"Bu nasıl bir kılıç baskısı! Ben böyle bir şey hiç duymadım....Bekleyin! Bu turuncu kılıç....yoksa....."
"Göksel Yang Kılıcı!!!"
"Doğru! Bu gerçekten Cennetsel Kılıç Villasının Gökyüzü Kaynak İlahi Kılıçlarından biri olan Göksel Yang Kılıcı! Ling Yun'un 17 yaşında Göksel Yuan Kılıcını dizginlediği söyleniyordu. Ama o sadece 16 yaşında ve aslında Göksel Yang Kılıcını dizginlemiş!"
(Ç.N: Yuan kılıcı ile Yang kılıcı farklı. Küçük olan Yang büyük olan Yuan olanı kullanıyor.)
"Cennetsel Kılıç Villası gerçekten dahi üzerine dahi üretiyor. Ling Yun zaten kesinlikle sersemletici bir dahi idi ama Ling Jie'nin daha iyi olduğunu beklemiyordum. Ling Yuefeng böyle iki evlada sahip olduğuna göre rahatça yaşayabilir."
"Bu savaşta görünüşe göre Yun Che'nin Göksel Yang Kılıcına hakim olan Ling Jie'ye karşı galip gelmesi basitçe imkansız."
Yun Che Göksel Yang Kılıcını daha önce hiç duymamıştı ancak kılıç ortaya çıktığında oluşan anormal derecede şok edici kılıç baskısını hissetmişti. Çevrede de derin şaşkınlıkla birlikte oluşan tartışmalar onun bu kılıcın kesinlikle sıradan olmadığını anlamasını sağlamıştı. Bu kılıç hiç şüphesiz dünya sarsan bir Gökyüzü Kaynak Kılıcı idi."
Bu yıl ki turnuvada sonunda bir Gökyüzü Kaynak Kılıcı ortaya çıkmıştı.
Ling Jie'nin çevresindeki atmosfer Göksel Yang Kılıcını eline aldığında aniden tamamen değişti. Tüm bedenini onurlu bir kılıç aurası sardı. Gözlerinde artık gülüş yada dikkatsizlik yoktu. Bunun yerine keskin bir kılıcın delici soğuk ışığını yayıyorlardı.
Yun Che geriye doğru bir adım attı ve elini salladı. Aniden gökyüzünden hiç keskin ucu olmayan Derebeyinin Muazzam Kılıcı düştü. Büyük bir patlama ile yere düştü ve yarısı zemini delerek içeri girdi. Hafif bir güç ile Derebeyinin Muazzam Kılıcı havada girdap gibi dönene kırık taşların arasında uğuldarken onun kılıç baskısı bir dağın tek parça halinde baskıcı ivmesi ile beraber doğrudan Ling Jie'ye doğru ilerledi.
Ancak Derebeyinin Muazzam Kılıcı bir Yeryüzü Kaynak Kılıcı idi ve Göksel Yang Kılıcından bir alem alçaktı bu yüzdende onun baskıcı kuvveti Göksel Yang Kılıcının ihtişamını bastıramadı ve Göksel Yang Kılıcının sakin kılıç enerjisi tarafından bölündü.
Yeryüzü Kaynak Kılıcı ile Gökyüzü Kaynak Kılıcı arasındaki fark iyi bir çelik ile saman arasındaki fark gibiydi. Silah açısından Yun Che kesinlikle dezavantajlıydı ancak onun etkileyici tavrı hiç zayıflamadı. Kılıcını sallayarak sağır edici tiz bir feryat çıkardı ve konuştu. "Gel!"
Yarı finallerin ilk maçı : Cennetsel Kılıç Villasından Ling Jie vs. Mavi Rüzgar İmparatorluk Ailesinden Yun Che.....Maç başlasın!"
(Ç.N: Güzel maç bu :D en azından benim hoşuma gitmişti. )
"Jie’er sadece hemen Göksel Yang Kılıcını çıkarmadı onun aurasında da hiç kendini beğenmişlik yok. Görünüşe göre Yun Che ile olan maçına gerçekten değer veriyor." Ling Yuefeng arenadaki iki kişiye bakarken yavaşça söyledi.
“Mn,” Ling Yun başıyla onayladı. "Sonuçta Yun Che Küçük Jie'nin gerçekten boyun eğdiği benden başka tek kişi. Yarım yıl önce Yun Che 3. seviye Gerçek Kaynak Aleminde iken onun 3 saldırısını durdurdu. O onunla uzun süre konuşacak kadar ondan etkilendi. O zaman Yun Che'nin tüm gücü Küçük Jie'den birkaç mil uzaktaydı. Bu yarım yılda Küçük Jie'nin gücü şaşırtıcı bir hızla arttı yani eğer şuan Yun Che'ye yenilirse tamamen ve içtenlikle ona itaat eder... Belki de bana duyduğundan daha fazla şekilde hemde."
Link Yun'un sözleri Ling Yuefeng'in kaşlarının seğirmesine neden oldu. Bir süre sessizce düşündükten sonra aniden konuştu. "Eğer böyle ise biz kesinlikle Yun Che'nin yenmesine izin veremeyiz. Yun’er eğer Jie’er şayet dezavantajlı konuma düşerse ona Göksel Yuan Kılıcı ile yardım et."
(Ç.N: Cennetsel Kılıç Villası ibne değil pek. Hatta iyi bile sayılabilirler. Yanan Cennet yada Xiao ile kıyaslamayın özellikle Yanan Cennet ile!!!"
Ling Yuefeng'in sözleri Ling Yun'u bir an ürküttü. Daha sonra sanki bir şey anlamış gibi hafifçe başıyla onayladı. "Anladım."
----------------ÇEVİRMEN NOTU----------------
Maç başladı. En güzel maçlardan biri gerçekten baya uzun bir savaş hem :D Gerçi bundan sonra kısa süren maç yok :D
Maç nasıl geçecek? Ling Yuefeng'in dediği yardım nasıl bir yardım? Silah farkı bir şeye neden olacak mı? Maçı kim kazanacak? Yun Che patron olacak mı? Merak mı ediyorsunuz? O zaman....Sonraki bölüme tıklayın :D
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..