Bölüm 248: Cennet Havzasından Önceki Gece

avatar
15734 41

Against The God - Bölüm 248: Cennet Havzasından Önceki Gece


 

"İyi misin?" Chu Yuechan sesinin daha az soğuk olmasına uğraşırken konuştu. Ancak sarılındığı için kalp atışları kontrolden çıkmıştı bu yüzden de kendini sakinleştirmek için Donmuş Bulut Sanatını kullanması gerekti.

 

Son 5 ay içinde o sürekli onun tarafından kucaklanmıştı. Onun dokunuşuna daha aşina olmasına imkan yoktu. O süre zarfında bazen bu kucaklama hissinden bilinçsizce zevk almıştı. Ancak içindeki bir ses ona kucaklanmaktan başka şansının olmadığını söylemişti çünkü felçliydi ve onun korumasına muhtaçtı. Ama şimdi farklıydı....O zaten onunla yatarak ölümcül bir hata yapmıştı ve daha fazla hata yapmaya devam etmemeliydi...

 

Yun Che tüm vücut ağırlığını Chu Yuechan'ın üzerine bastırdı ve yarı ölü bir şekilde çok zayıf gözüküyordu. Çok zayıf bir sesle konuştu. "Ben...ben iyiyim. Küçük Peri.....Beni.. bırakma...."

 

“…” Chu Yuechan cevap vermedi. Yun Che'nin böyle zayıf bir sesle konuşması ona kalbinin iğnelerle delinmesine eşdeğer bir acı vermişti. Yun Che'yi kenara itmeye dayanamadı. O sadece Yun Che tarafından sessizce kucaklandı... O aslında metin olup Yun Che'yi kenara itmeyi düşünse de sonunda bunu yapmaya dayanamadı.

 

(Ç.N: Sonra sevmiyorum diyor :D )

 

Saat çok geç oldu. Burada sadece biz varız ve etrafta bizi rahatsız edecek kimse yok. Ayrıca o ağır yaralı....Ben buna bu seferlik razı olacağım ama bu son olacak....Bu Chu Yuechan'ın kendini avutmak ve inandırmak için sürekli tekrarladığı şeydi.

 

Bu sadece Chu Yuechan'ın kaynak enerjisini Yun Che'nin bedenine gönderip onun şuan ki durumunu kontrol ettiği ana kadardı.

 

Bang!

 

Yun Che o an Chu Yuechan tarafından itildi ve sırtını duvara çarptığında acı içinde yüzünü buruşturup bağırdı. "Ah! Acıyor...acıyor..."

 

"Sen gerçekte beni bu şekilde kandırmaya cüret ettin!" Chu Yuechan soğukça söyledi. Yüzü her zamanki gibi soğuktu ama gözleri somurtkan ruh halini gösteriyordu. Her ne kadar yüzeyde kızgın olsa da onun yaralarının daha iyi olduğunu görünce kalbinde rahatlamış hissetmişti. Ama böyle bir rahatlama hissi onun zihninin kargaşaya girmesine neden oldu. Böyle hissetmemesi gerekiyordu.

 

Yun Che elleri ile sırtını ovuşturdu ve acınası bir şekilde konuştu. "Küçük Peri senin bu şekilde gideceğini düşündüm. Küçük Peri ben senin son birkaç gündür her zaman...."

 

"Konuşmaya devam etmeye iznin yok!"

 

Chu Yuechan soğuk bir ses tonuyla Yun Che'nin sözünü keserken göğsü titredi. Döndü ve duygudan yoksun bir sesle konuştu. "Bizim aramızda olmuş olan şeyler bir hataydı. Ben neredeyse bunu unutmuştum. Umarım sende aynısını yaparsın. Eğer bunu unutamazsan sadece bir rüyaymış gibi davran. Lütfen gerçeğe dönüştürmeye çalışma."

 

Yun Che "..."

 

"Seninle benim aramda olan şeyler dışardakiler tarafından bilinemez. Bunun yüzünden zorluklarla karşılaşmak istemiyorsan lütfen elde ettiğin Donmuş Bulut Asgardın 6. aşamasını ortaya çıkarma...Sen Qingyue'nin kocasısın. Eğer onun ve DOnmuş Bulut Asgardın dünyada alay konusu olmasını ve ahlaklarının sorgulanmasını istemiyorsan lütfen beni unut."

 

Chu Yuechan gözlerini kapadı ve bedeninin etrafındak ibuz ruhları çıldırmış ir şekilde süzüldü. "Cennetsel Kılıç Villasından ayrıldığımızda bir daha karşılaşmayacağız."

 

Chu Yuechan bunu söyledikten sonra Yun Che'nin görüşünden yok oldu ve Yun Che sessizce henüz kaybolmamış buz ruhlarına baktı.

 

"İç çekme." Yun Che bir süre sonra yatağa döndü ve uzun bir iç çekti. Ellerini burnuna koydu ve onun buz nilüferine benzeyen kokusunu belli belirsiz bir şekilde kokladı.

 

"Görünüşe göre amacına ulaşamadın." Jasmine böbürlendi.

 

"Sen bunu anlayamazsın." Yun Che kafasını eğdi ve yeniden iç çekmeden önce mırıldandı. Chu Yuechan'ın ayrılık sözlerinde söylediği "dünyada alay konusu olması" ve "ahlaklarının sorgulanması" onun zihnine derinden kazındı.

 

Xia Qingyue onun karısıydı.

 

Chu Yuechan, Xia Qingyue'nin Kıdemli Ustasıydı ve aynı zamanda onun kısmen öğretmeni sayılırdı.

 

Ahlaki değerleri ihlal eden konular kesinlikle dünyanın ilgisini çekerdi...Özellikle de bu konu Mavi Rüzgar İmparatorluğunun saygı duyulan tarikatlarından DOnmuş Bulut Asgard ile ilgiliyse bu kesinlikle böyle olacaktı.

 

Chu Yuechan ona karşı birey olarak birşeyler hissetse bile o aynı zamanda Donmuş Bulut Asgard'ın Donmuş Güzelliğin Perisiydi. O bile bile sonuçlarını düşünmede Donmuş Bulut Asgardın binlerce yıllık ününü yok edemezdi.

 

Ne hissederse hissetsin reddetmek tek seçeneğiydi.

 

——————————————

 

Sıralama Turnuvasında ana ve ikincil arenalardaki maçlar bitmişti. Beş yüzden fazla tarikatın sırası belirlenmişti.

 

1. Sıra: Mavi Rüzgar İmparatorluk Ailesi

 

2. Sıra: Donmuş Bulut Asgard

 

3. Sıra: Cennetsel Kılıç Villası

 

4. Sıra: Xiao Tarikatı

 

5. Sıra: Yanan Cennet Klanı

 

 

Sıralama açıklandığında bu Mavi Rüzgar İmparatorluğunun kaynak halkasında büyük dalgalara neden oldu. Yun Che and Xia Qingyue sadece 17 yaşındalardı ama adları çoktan tüm İmparatorlukta yayılmıştı ve hızlıca diğer 6 ulusa da gitmişti.

 

Diğer uluslar her zaman Mavi Rüzgar Sıralama Turnuvasına yakın ilgi göstermişlerdi ve sonuçlar açıklandığında onlarda son derece şok oldular bu da onların Yun Che ve Xia Qingyue isimlerini unutmalarını imkansız hale getirdi.

 

Yun Che'nin kökeni, onun koşulları, Mavi Rüzgar Kaynak Sanatında karıştığı olaylar, turnuvadaki performansı....hepsi uydurularak pazarda dolaşan çeşitli kitaplara girmişti. Onun Xia Qingyue ile olan maçı özellikle yeri göğü sarsacak kadar abartılmış ve sanki 2 tanrı arasındaki savaş gibi açıklanmıştı. Diğerlerine onun ve Mavi Ay Prensesi arasındaki aşırı duygulu sevgiyi olağanüstü şekilde açıklamışlardı.

 

Eğer Yun Che onun hakkında konuşulan Mavi Rüzgar İmparatorluğunun herhangi bir şehrindeki herhangi bir sokakta yürürse oracıkta kasılma nöbeti geçirirdi.

 

Yun Che Sıralama Turnuvasının etkisini büyük ölçüde küçük görüyordu. O sessizce Cenentsel Kılıç Villasında kalırken adı ve eylemleri efsaneler gibi abartılarak yayılmıştı.

 

Sıralama Turnuvası bitince çeşitli büyük tarikatlar ayrıldı. Geriye sadece en iyi 10 tarikat kalmıştı onlarda Cennet Havzası Gizli Bölgesine girmek için geride kalmıştı. Kimse bu şansı kaçırmak istemiyordu.

 

Günler geçti ve Cennet Havzasının açılış günü hızlıca yaklaştı.

 

Yun Che uyandıktan sonra yaralarının iyileşme hızı büyük ölçüde artmıştı. Uyandıktan sonraki günlerde bir yere gitmeden sessizce kendi yaralarıyla ilgilenmişti. Aldığı yaraları düşündüklerinde kimse onun çoktan uyandığını düşünemezdi ama onun yaralarının çoğu çoktan iyileşmişti.

 

Cennet Havzası Gizli Bölgesinin açılışından önceki gece.

 

Ling Yuefeng avlunun içindeki antik ağacın altında durarak hilal aya bakıyordu. Kıyafetleri sisli gece atmosferinde ıslanmıştı ve uzun süredir orada olduğu anlaşılıyordu.

 

"İç çekme." Ling Yuefeng uzun bir iç çekti.

 

"Yuefeng olan oldu. Bu konu hakkında daha fazla düşünmenin bir anlamı yok. Her ne kadar yenilsek de bu bizim öğrencilerimiz zayıf diye değil Yun Che ve Xia Qingyue beklenmedik bir şekilde güçlü oldukları içindi. Bizim kaybetmemizin mazur görülemeyecek bir şey değil.

 

Xuanyuan Yufeng oraya doğru gitti ve onu teselli etti.

 

Ling Yuefeng derin düşünceler içinde hilal aya bakmaya devam etti. O karısının yakınlarda olduğunu fark etmedi ve gözlerinde karmaşık bir bakış vardı. Döndü ve iç çektikten sonra konuştu. "Atalarımız Cennetsel Kılıç Villasını kuralı 1200 yıl oldu. Bu süre boyunca kimse bir numaralı tarikat koltuğuna meydan okuyamadı. Ama benim Villa Efendisi olduğum zamanda....Ben.....ben gerçekleri sessizce kabullenmeliyim ama yapamıyorum. Ben atalarımı hayal kırıklığına uğrattım ben Villamızın bin yıllık tarihini hayal kırıklığına uğrattım."

 

"Böyle düşünme." Xuanyuan Yufeng teselli etti. "Sen gençliinden beri Vİlla Efendisi olmanın ağır sorumluluğunu taşıyorsun. O zamandan bu yana 21 sene geçti. Ben bu süre boyunca seninleydim. Birlikte Cenentsel Kılıç Villasının büyümesini izledik. Birlikte Yun’er ve Jie’er'in senin gözetiminde büyümelerini ve senin gençliğini geçmelerini izledik. Her ne kadar Sıralama Turnuvasında beklediğimizi yapamasak da bu sadece genç nesil arasındaki bir rekabet. Oluşumumuz, kaynaklarımız, prestijimiz yada genel gücümüz hangisi olursa olsun diğer 9 tarikatı birleştirsen de bizimle yarışamaz. Bu yüzden neden bu seferlik boş vermiyorsun."

 

Karısının sözleri Ling Yuefeng'i büyük ölçüde sakinleştirdi. Xuanyuan Yufeng'i kucakladı ve duyguyla konuştu. "Eşim haklısın. Sen bu hayatta benim, Ling Yuefeng'in kazandığı en büyük lütufsun. Boşvereli gitsin."

 

Xuanyuan Yufeng hafifçe gülümsedi ve kocasının omzuna eğildi.

 

Ling Yuefeng bakışlarının yönünü değiştirip uzağa baktı ve konuştu. "Yun'er'in odasında hala ışık var...İç çekme. Son günlerde onun çok huzursuz olduğunu söyleyebilirim. Boş vermek de en zor zamanlar geçiren Yun’er. Onun kendine güveninin ve kılıç kullanmaya olan sevgisinin darbe alacağından endişeleniyorum. Onu ziyaret edip bu konu hakkında konuşmalıyım."

 

Xuanyuan Yufeng ayağa kalktı ve hafifçe başını salladı. "Onun huzursuzluğu o günkü yenilgisinden dolayı değil."

 

"Yani..."

 

Xuanyuan Yufeng konuştu. "buda iyi. Yuefeng sen  gidip onu ziyaret etmelisin. Onun sorunlarını konuşmasına izin ver belki ona tavsiyeler verebilirsin. O ardından ne yapacağını bilecektir."

 

Ling Yuefeng başıyla onayladı ve yavaşça avludan çıkıp Ling Yun'un avlusuna gitti.

 

Xuanyuan Yufeng odasına gitti ve çok geçmeden odasının kapısı çaldı. "Yufeng benin."

 

Xuanyuan Yufeng hızlıca açmak için kapıya gitti. Dışarıdaki şaşırtıcı bir şekilde Ling Kun du.

 

Ling Kun odaya girdikten sonra oturdu. Konuşmadan önce bir süre Xuanyuan Yufeng'e baktı. "Yufeng son yıllarda nasılsın? O Ling Yuefeng veledi hiç sana kötü davrandı mı?"

 

"Yuefeng bana her zaman iyi davrandı. Endişelendiğin için teşekkür ederim amca."  Xuanyuan Yufeng gülümseyerek cevapladı. Ling Kun için bir fincan çay koyduktan sonra karşısına oturdu ve asık suratlı bir şekilde sordu. "Amca gece geç saatte seninle buluşmak istiyorum çünkü bilmek istiyorum.....Bilmek istiyorum babam.....babam.....O bana hala kızgın mı?"

 

“Heh heh.” Ling Kun güldü ve konuştu. "Yufeng onun kızı olarak babanın nasıl biri olduğunu en iyi senin bilmen gerek. Dokuzuncu Büyük bunu uzun zaman önce aştı. Sen gerçekten Cennetsel Kılıç Villası ve Kudretli Cennetsel Kılıç Bölgesi arasındaki ilişkinin benim gibi ikinci sınıf biri tarafından iyileştiğine gerçekten inanıyor musun? Dokuzuncu Büyük her zaman arkadan gizlice torpil yapıyor. Getirdiğim Ejderha Pulu Zırhını bile Dokuzuncu Büyük verdi. Her ne kadar o senin Ling Yuefeng ile olan evliliğini uzun süre önce kabul etse de....onun inatçı kişiliği bir şey demesine engel oluyor. Onun tek kırgın olduğu şey bunca yılda bir kere bile onu görmeye gitmemen."

 

Xuanyuan Yufeng'in gözleri sulandı. "O yıl babam açtı ağzını yumdu gözünü (çok sinirlendi) ve bende onun saygınlığını yitirmesine neden oldum. Nasıl geri dönmeye cüret edebilirim?"

 

"İç çekme. Aptal kız yanılıyorsun....Sen Dokuzuncu Büyüğün tek kızısın. O sana asla gerçekten içerlemedi. Her ne kadar açıkça söylemese de herkes onun seni fena halde özlediğini söyleyebilir. Eğer öyle olmasaydı geçmişte yaptıklarından bahsetmeyi sürdürmezdi....İblisi mühürledikten sonra Yuefeng ile beraber Yun’er ve Ji’er'i de getirip benimle birlikte Kudretli Cennetsel Kılıç Villasını ziyaret etmelisiniz. Dokuzuncu Büyük seninle birlikte iki torununu gördüğünde memnun olacaktır. Sen Dokuzuncu Büyük ile yeniden bir araya geldiğinde ve aranızdaki uzaklığı kaldırdığında Dokuzuncu Büyük düzenli olarak seni ve torunlarını ziyaret edebilir. O noktada Cennetsel Kılıç Villası büyük yarar sağlayacak. Eğer Yun’er ve Jie’er bizzat Dokuzuncu Büyükten yönlendirmeler alırlarsa hünerleri büyük ölçüde artacaktır."

 

Xuanyuan Yufeng büyük zorluklarla duygularını kontrol etti ve yavaşça kafasıyla onayladı. "Tamam Yuefeng geldikten sonra bu konuyu onunla konuşacağım."

 

"Buda iyidir." Ling Kun güldü. Ardından kayıtsızca sordu." Buraya gelirken Yuefeng'in güneydoğuya gittiğini gördüm önemli bir şey mi oldu?"

 

"O...."

 

Xuanyuan Yufeng'in sesi aniden değişti ve birdenbire kafasını kaldırdı. Yüzünde çirkin bir ifade oluştu. "Güneydoğu? Güneydoğu....mu dedin?"

--------------ÇEVİRMEN NOTU-------------

Olaylar olaylar :D Kız kavgası çıkacak yakında bence :D Acaba burada mı bitiyor devamı var mı :D :D

Güneydoğuda ne var? Yuefeng nereye gitti? Dokuzuncu Büyük Kim? Keşif ne zaman başlayacak? Yun Che ne zaman gözükecek? Xuanyuan Yufeng neler yapacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman şansınızı sonraki bölüm yazısına tıklayarak deneyin kim bilir belki başka bölüm vardır belki yoktur :D

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr