Bölüm 258: ########

avatar
14260 33

Against The God - Bölüm 258: ########


 

Xia Qingyue kendi yanaklarına dokundu ve buz gibi gözyaşlarını hissetti.

 

O olduğu yerde sersemlemişti çünkü gözyaşı döktüğüne inanmıyordu.

 

Gözyaşı gibi şeyler ona çok yabancıydı. 4 yaşında ağladıktan sonra bir daha tek bir damla gözyaşı bile dökmemişti. Donmuş Bulut Asgard'ın Donmuş Kalp Sanatları onun üzüntü, keder, öfke ve başka durumlarda sakin kalmasını sağlıyordu. Donmuş Bulut Sanatlarının altında onun kalbini soğuk ve etkili hale getirmişti. Hemen hemen hiçbir durum kalbini titretemiyordu.....Yun Che ile karşı karşıya olduğu zaman dışında.

 

...Ve sadece Yun Che ile karşı karşıya olduğunda bu oluyordu.

 

O da bunun arkasındaki nedeni anlayamıyordu.

 

Ama şuanda yüzündeki göz yaşlarına dokunduğunda sonunda bir sonuca varmıştı...

 

Onun yeşim eli yavaşça aşağı sarktı ve hafifçe Yun Che'nin yüzüne dokundu. Onun görüş alanı gözyaşları yüzünden çoktan bulanıksızlaşmıştı. Bu bulanıksızlaşmanın içinden donarak sertleşmiş bir yüz görmüyordu. Onun gördüğü yüz bazen tereddütsüz, bazen lakayıt, bazen buyurucu, bazen gülümseyen....

 

Onun dünyasında Yun Che çok özel bir varlıktı. Bunun nedeni sadece karı koca oldukları için değildi o ayrıca onun tanıştığı tüm diğer erkeklerden farklıydı. Diğer erkekler ya onunla karşılaştıklarında dehşete düşüyor ve onun önünde yüzüne bakamıyordu yada zarif bir soylu görünüşü takınmak için çok uğraşıyorlardı ama onu tiksindiren şehvet düşkünü gözlerini saklayamıyorlardı. Sadece Yun Che....onun önünde tamamen kendisi olabiliyordu. En sıkıntılı zamanlarında bile Yun Che ondan biraz bile aşağı olduğunu hissetmiyordu. O inanılmaz derecede gizemliydi ve hayatında ilk kez bir erkek hakkında her şeyi tamamen anlamak istediğini hissettiriyordu. O bazen onu hayrete düşürecek kadar sakindi bazen konuşuyordu ve çocuk gibi davranıyordu ve bazen bir fırlama gibi davranıyordu...Ama o tüm yönlerini onun kalbine aşılayabiliyordu ve ardından tesadüfen onları birbiri ardına hatırlatıyordu....

 

Sadece Xia Qingyue kaynak yolunun zirvesinin peşinde olmak kaderinde yazılmış biriydi. Bu yüksekliğe ulaşmak için o her şeyi bırakmaya istekliydi ve doğal olarak kalbinde bilinçsizce damgalanmış bu görüntüleri defediyordu...

 

Ancak bu dünyada her şey irade gücüyle kontrol edilemiyordu.

 

İlk göz yaşı düştükten sonra gözleri her engelin üstesinden gelen akarsu gibi oldu. Gözyaşı şeritleri kontrolsüzce aşağı aktı ve hızlı bir şekilde tüm yüzünü nemlendirdi.

 

"Yun Che....bir sonraki hayatı beklemene gerek yok....Aslında....Kılıç Söylev Arenasında beni yendiğinde sen zaten beni fethettin..."

 

"Ne kadar meditasyon yaparsam yapayım....Ben gerçekten tüm duygularımı mühürleyemem...Benim sabit ilgisizliğim sadece kendi bencilce kaçış yolum..."

 

"O zaman benim tüm kaynak girişlerimi açmak uğruna dayanabileceğinden çok daha fazla güç harcadın ve neredeyse kendine kalıcı olarak zarar verecektin. Eğer sen olmasaydın bugünkü Xia Qingyue var olamazdı....Sen Kılıç Söylev Arenasında sadece benim kocam olmaya nitelikli olduğunu kanıtlamak için tüm gücünle mücadele ettin. Sen bana zarar vermektense saldırının yönünü değiştirmek için daha çok enerji harcamayı ve iç yaralarını şiddetlendirmeyi tercih ettin....Ve şimdi de benim hatırım için tüm kuvvetin ve yaşam gücünle beni korudun....Sen açıkça çok zekisin ama gerçekten bunların hepsini bir kız için yaptıktan sonra....senin tarafından fethedilemeyecek bir kız olacağına inanıyorsun...."

 

Xia Qingyue yavaşça ayağa kalktı ve ellerini göğsüne yerleştirdi. Gözlerini kapadı ve hafifçe konuştu. "Yun Che, sen benim, Xia Qingyue'nin evlendiği erkeksin nasıl böyle bir şekilde ölebilirsin....Sen kocam olarak benim için bir çok şey yaptın ama ben senin karın olarak herhangi bir sorumluluğumu yerine getirmedim...."

 

"En azından bu kez....senin bilmeni istiyorum....Ben, Xia Qingyue.....senin karın olmayı istiyorum...."

 

(Ç.N: Bu bölüm güzel ya :( Xia......)

 

Xia Qingyue'nin bedeninden loş bir mavi ışık ışını çıktı ve yavaş yavaş daha yoğunlaştı. Onun aydınlatması bu buz gibi bölgenin daha yanıltıcı gözükmesini sağladı. Bu mavi ışıklar Xia Qingyue onları çekip ellerinde toplayana kadar sürdü ve yeşim gibi ellerinin içinde şatafatlı şekilde yoğunlaştı.

 

Xia Qingyue nazikçe aşağı eğildi ve ellerini Yun Che'nin midesine koydu. Ellerindeki mavi ışığın su gibi dışarı akıp ağır ağır Yun Che'nin midesinin içine girmesini sessizce izlerken şaşkın bir ifadesi vardı...Çok hızlı bir şekilde Yun Che'nin bedeninin yüzeyinin üzerinde loş mavi renkli ışık halkası tabakası ortaya çıktı.

 

Işık solduğunda Xia Qingyue'nin inanılmaz derecede sakin yüzünde zayıf ve nazik bir ışık aydınlandı. Hafifçe gözlerini kapadı. O anda Xia Qİngyue tarifsiz bir şekilde güzeldi.

 

(Ç.N: Xia :( :( :( :( )

 

………………………………….

 

Yun Che çoktan ölümün abisine düşmüştü. Bilincinin solmasından önceki an o bir daha uyanamayacağına inanıyordu.

 

Ama ölümün abisinin altında aniden bedeninin varlığını hissetmeye başladı. Bedeninin yüzeyindeki buz gibi his daha netleşti ve bu eskisi gibi dayanılmaz soğuk değildi...

 

....Ben buz gibi cehenneme geldim mi?

 

O ölmeden önce bir çok kişi öldürmüştü öldükten sonra ne olursa olsun cehenneme gidecekti...

 

Yun Che bilincinin giderek uyanmasını sağlayan göğsünden iletilen keskin bir acı hissetti. Yavaş yavaş gözlerini açtı ve bir an için zar zor birkaç zayıf mavi renkli ışık ışını gördü.

 

"Sonunda uyandın hmph! Sen bu şekilde bile ölmedin senin hayatın gerçekten ısrarcı."

 

Jasmine'nin sesi kulağında yankılandı. Her ne kadar o konuşurken öfkeyle solusa da sesindeki sevinç ve rahatlamayı gizleyemiyordu.

 

"Ben....ölmedim mi?" Yun Che gözlerini açmak için büyük çaba harcadı ve güvensizlik tonuyla konuştu. Her ne kadar iç organları hala acı içinde olsa da bu acı eskisi gibi ezici bir acı değildi. Hava hala buz gibi soğuk olsa da artık kemik delici bir soğukluk yoktu. Aksine bedeninin yüzeyinde sıcaklık hissi yayılıyordu. 5 duyusu normale dönmüştü ve bacakları ile kolları hislerini yeniden kazanmıştı. Tamamen tükenmiş bedeni de biraz güç kazanmıştı.

 

(Ç.N: Ama ne kaybettin :( )

 

"Sen ölmeliydin ama bu kız tüm kaynak gücünü sana vererek iç organlarındaki yaraları mühürledi ve seni soğuk havadan izole etti bu yüzden geçici olarak bilincini geri kazandın. Ancak burası bir Tiran Kaynak Canavarının içi sizin buradan kaçmanız basitçe imkansız yani sonunda hala öleceksiniz. Tek fark sıranın değişmiş olması. O senden önce ölecek."

 

Qingyue.....mi?

 

Tüm kaynak gücünü.....bana mı verdi?

 

Yun Che afallamıştı. Dişlerini sıktı ve kendini destekleyerek yükseldi. Zayıf mavi ışığın altında onun bedeninin üzerine huzur içinde çömelen Xia Qingyue'yi gördü. Onun kar beyazı yüzü hiçbir duygu izi olmadan sakin ve huzurluydu ama hafif bir anlaşılmaz memnuniyet izi vardı.

 

"Qingyue! Qing...."

 

Yun Che'nin eli Xia Qingyue'nin eline değdi. Ardından elini şimşek gibi geri çekerken yüzünde korku dolu bir bakış oluştu. Xia Qingyue Donmuş Bulut Sanatında gelişiyordu bu yüzden bedeni zaten soğuktu ama bu soğuk dondurucu soğuktan ziyade canlandırıcı bir soğukluktu. Ama şuanda Xia Qingyue'nin bedeni kaynak buzu gibi soğuktu.

 

"O iç yaralanmalarını hafifletmek, soğuğa karşı başa çıkabilmen için sana yardım edebilmek ve canlılığını geri kazanman için tüm kaynak gücünü kullandı. Onun kendi bedenini koruyabileceği kaynak gücü kalmadı ve buradaki soğuk havaya dayanamaz. Eğer bunca yıldır buz gibi soğuğa bedeni alışmamış olsaydı sen uyanmadan önce çoktan donarak ölmüş olurdu. Ancak şuan o son nefeslerinde....Burası buz özellikli bir Tiran Kaynak Canavarının içi yani buradaki soğuk hava şiddetli. Bu sizin direnmeye umudunuz olmayan bir şey!" Jasmine kırışmış kaşları ile soğukça konuştu.

 

"Qing...yue..." Yun Che büyük zorlukla kalktı ve elleri ile yavaşça Xia Qingyue'nin yanaklarına dokundu. Xia Qİngyue şuanda temas halinde kırılabilecek buzlu bir güzellik gibi olduğundan hareketleri çok çok yumuşaktı. Bu birisinin kalp ağrısı çekmesine ve boğulmasına neden oluyordu.

 

(Ç.N: Birisi derken herhangi birisi. Kim olursa öyle olur o anlamda.)

 

Başından beri ona karşı ilişkisi koparılmış ve soğuk olan Xia Qingyue onun ağır yaraları iyileşmeden önce sessizce onu korumak istemişti ve o büyük bir tehlike ile karşılaştığında onunla birlikte gitmek istemişti....Ve şimdi onun hayatını kurtarmak için kendi hayatını isteyerek riske atmıştı.

 

Onun kendisine karşı neden her zaman soğuk ve ilgisiz olduğunu hiç anlayamamıştı ama şuan onun donmuş dış görünüşünün yüzeyinin altındaki gerçek niyetini açıkça görmüştü.

 

"Qingyue! Çabuk uyan....Qingyue...Uyan!!"

 

O Xia Qingyue'nin üst bedenini nazikçe salladı ve onu uyandırmak için endişeli bir şekilde bağırdı. Ardından aklına bir fikir geldi ve hemen Gökyüzü Zehir Sedefinin içinden bir yığın elbise çıkardı ve kendi elbiselerini çıkarana dek her şeyi Xia Qingyue'nin bedeninin üzerine serdi. Ve en sonunda Xia Qingyue'nin bedenini sıkıca sarmak için Jasmine'nin pembe yatak çarşafını bile çıkardı.

 

Yalnızca buradaki sıcaklık korkunç derece düşüktü. Soğuk Xia Qingyue'nin bedenine bir kabus gibi işledi ve gittikçe onun kalan yaşam gücünü kemirdi.

 

"İyi değil....Gitmem gerek....Burada sadece ölüm bekliyor....Gitmek zorundayım!!" Yun Che dişlerini tüm gücüyle sıktı ve ayağa kalkmaya çalıştı. Keskin bir acı göğsünden aktarıldı. Sırtı ve uzuvları onun emirlerini tamamen dinlemiyordu ve bu nedenle acımasızca yeniden yere düştü. Yeniden kalmak için mücadele etmeden önce bu zifiri karanlıkta bedeninin yüzeyindeki mavi parlaklığın dışında başka bir yeşil ışık ipi keşfetti.

 

Yun Che hızla sol elini kaldırdı ve şok edici bir şekilde Gökyüzü Zehir Sedefinin hayali bir yeşil ışık ışınıyla parladığını gördü.

 

Bu Gökyüzü Zehir Sedefinin algılama ışığıydı ve titreyen yeşil ışığın özellikle çok güçlü olması keşfettiği şeyin ona sadece birkaç adım uzaklıkta olduğunu kanıtlıyordu!

 

"Sakın bana buranın içinde aslında başka gizli bir hazine olduğunu söyleme!" Yun Che bilinçsizce konuştu.

 

Jasmine ortaya çıktı ve Xia Qingyue'ye baktı ardından parlayan Gökyüzü Zehir Sedefine baktı ve soğukkanlılıkla konuştu. "Bu buz özellikli kaynak canavarı ağzını açıp bir dağın yarısını yutabilir. Onun alışılmadık biçimde değerli bir hazineyi yutması çokta garip değil."

 

Yun Che tüm kuvvetiyle nefes aldı ve ileriye doğru uzandı. "Jasmine gidip Gökyüzü Zehir Sedefinin ne bulduğuna bakabilir misin...Sonuçta bu sefer çok garip bir ışık yayıyor. Ayrıca sadece ışık çok yoğun değil ayrıca titreme sıklığı da çok yüksek. Belki de genellikle bulunmayan bir şeydir."

 

"Yakında öleceksin neden garip bir hazineyi önemsiyorsun?" Jasmine'nin zayıf ve narin kaşları oldukları yerde kilitlenirken biraz kızgınlıkla konuştu.

 

"Ben garip bir hazineyle ilgilenmiyorum....Daha ziyade ben herhangi bir umut ışığı ile ilgileniyorum!" Yun Che kabaca bir daha nefes aldı ve konuştu. "Benim Qingyue ve benim buradan gitmeme yardım edecek bir şeyim yok. Şuanda Qingyue'yi ve beni tek kurtarabilecek bir tür ışınlanma şeyi. Bir ihtimal....Bir ihtimal ya bu hazine aslında uzay özelliğine sahipse?"

 

"Saf! Gerçekten bu dünyada gerçekten böyle tesadüflerin olduğuna inanıyor musun?" Jasmine  kendi kendine mırıldandı ama yine de Yun Che'nin gösterdiği yere doğru yürüdü. Onun seçkin ve nazik figürü hızlıca karanlığa girdi....Kısa süre sonra ileriden Jasmine'nin şaşkınlık çığlığı geldi.

 

(Ç.N: Oldu mu ? :D )

 

Yun Che'nin zihni aniden titredi. Jamsine'yi bu derece haykırtan bir şey kesinlikle olağanüstü bir nesne olmalıydı. O hemen hevesle sordu. "Ne buldun? O aslında uzay özellikli bir hazinemiymiş?"

 

Jasmine'nin sesi kendine özgü bir şekilde yankılandı. "Senin hayatın gerçekten beni kıskandıracak kadar inatçı! Her ne kadar bu istediğin gibi uzay özellikli değerli bir hazine olmasa da bu seni ölüme karşı yine de korur....Buz özellikli bir Tiran Kaynak Canavarının burada ortaya çıkmasına şaşmamalı. Yani o aslında bunu yutarak midesine sokmuş! Tüm bu yıllar boyunca onun taşan gücünü emmiş...Yun Che! Yakala ardından onu yut!"

 

(Ç.N: Ne olduğunu tahmin edebilen ? :D İnanılmaz öngörü yeteneğim ile ben tahmin etmiştim :D )

 

Jasmine'nin yarı heyecanlı yarı ciddi sesinin ardından gökyüzü mavisi bir ışık beneği karanlıktan uçtu ve Yun Che'nin avcunun ortasına düştü.

 

ATG BÖLÜM 258 - UMUTSUZLUĞUN İÇİNDE YAŞAM UMUDU BULMA

--------ÇEVİRMEN NOTU-----------

Bu bölüm benim hoşuma gidiyordu açıkçası Xia iyi kız ya :D Toplunun gelme nedeni olan 3 bölümden 2 si gitti kaldı bir tanesi :D o da geldiğinde bilin ki bitti bölümler. Ama o bölüm gelene kadar devammmmm :D

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44329 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr