Jasmine'nin önceden söylediğine göre İmparator Uyandırıcı Kalp Nilüferi tüketildiğinde Yeryüzü Kaynak Alemindeki birinin doğrudan Gökyüzü Kaynak Alemine atlamasını sağlardı. Ancak Xia Qingyue'nin tükettiği İmparator Uyandırıcı Kalp Nilüferi tam olarak Gökyüzü Zehir Sedefi tarafından arıtılmıştı bu yüzden etkililiği efsanelerde bahsedilenden birkaç kat güçlü olmalıydı. Yun Che onun Gökyüzü Kaynak Aleminin orta seviyelerine ve hatta belki de son seviyelerine girebileceği olasılığı hakkında düşünmüştü....
Yun Che kesinlikle onun 2 alem geçerek insanların duyduğunda titremesine sebep olan İmparator Kaynak Alemine geçeceğini hayal etmemişti! O sayısız insanın üstün gördüğü bir Taht olmuştu.
Sadece 17 yaşında bir kadın Taht!
"Bu....çok....gülünç.....değil mi!" Yun Che kendine inledi.
İmparator Kaynak Alemine nasıl bir kavramdı? Mavi Rüzgar İmparatorluğunda onların toplamı 10 kişiden fazla değildi ve bu 10 kişi Mavi Rüzgar İmparatorluğunda zirvede yer alıyordu. Her biri Mavi Rüzgar İmparatorunu aşan bir üne sahipti. Ve bu Tahtların arasında en genç olanı aslında Cennetsel Kılıç Villasından Ling Yuefeng idi ardından bazı tesadüfler nedeniyle seviye atlamasına en az 10 yıl daha olan Chu Yuechan ona Yun Che tarafından verilen Ejderha Yang'ı sayesinde Ling Yuefeng'in yerini alarak en genç Taht olmuştu.
Ama Xia Qingyue sadece 17.5 yaşındaydı!!
Bu bir abartının çok üstündeydi hatta bu fantastik bir hikaye bile olabilirdi! Mavi Rüzgar İmparatorluğunda böle bir şey tamamen eşi benzeri görülmemiş ve hata belki de....imkansız bir şeydi.
Ve Supwake nehrinin doğusunda bir Taht....tanrıydı! Her şeyi ezebilecek bir tanrı! Her ne kadar bu bölge kaynak alemlerinin en yüksek seviyelerine sahip olmasa da seviyeleri düşükte değildi. Önceki Taht 300 yıl önce gözükmüştü ve o 70 yaşının üzerindeydi!
"Gökyüzü Kaynak Aleminden İmparator Kaynak Alemine geçmek için gereken güç Yeryüzü Kaynak Aleminden Gökyüzü Alemine geçmek için gerekenden 10 kat daha fazla olurdu. Onun bu gelişimi 9 Kaynak Seçkin Beden ile ilgili olmalı." Jasmine sesli düşündü ama bu Yun Che tarafından duyulmadı.
Su Hengyue ve Siyah Ağaç Kalesinin tarafındakiler Su Wangji de dahil olmak üzere aslında harekete geçmek istiyordu ama Heimu Qingya ve Su Hengyue'nni anında yenildiğini gördüklerinde gözleri genişledi ve şiddetle titrediler. Sanki güpegündüz bir hayalet görmüş gibi abartılı bir bakışları vardı.
Su Hengshan'ın ağzı bir karış açık kaldı ve o da beyni aptallaşacak kadar şaşırdı. Uzun bir süreden sonra Yun Che'ye hafifçe fısıldadı. "Küçük Kardeş Yun bu hanımefendinin....şuan ki gelişim seviyesini sorabilir miyim?"
“Oh!” Yun Che kaşlarını yükseltti. Yeterince yüksek bir sesle kıyaslanamaz bir gelişigüzellikle birlikte konuştu. "Benim karımın yeteneği sadece şöyle böyle. O bu yıl çoktan 17 yaşında ama sadece 2.seviye İmparator Kaynak Alemine sürüklendi. Bunu söylemek bile herkesin bizimle alay etmesini sağlayabilir!"
(Ç.N: Böyle bir laftan sonra ifadelerini hayal edebiliyorum :D )
"N....N......NEE!!!"
Yun Che'nin sözleri kulaklarının yanında patlamış gök gürültüsü gibiydi ve herkesin tüylerini ürpertti. Xia Qingyue'ye bakan bakışların içinde dehşete düşmüş bir ifade doğdu. Su Wanji o kadar şok oldu ki sandalyesine kıçının üstünde geri düştü.
Eğer birisi sadece 17 yaşındaki birinin gelişiminin İmparator Kaynak Aleminde olduğunu söyleseydi herkes ona bir akıl hastası gibi davranırdı! Ancak iki tane Gökyüzü Kaynak Aleminde olan uzmanın onun elleri tarafından anında yenildiğini görmüşlerdi...Bu sadece Gökyüzü Kaynak Aleminin son seviyelerinde olabilirdi!
Bu kız belki de hakiki bir 17 yaşındaki Tahttı!
Etraftaki atmosfer hızlıca değişti. Herkesin dikkati Xia Qingyue üzerinde yoğunlaşmıştı. Onun getirdiği şok her şeyi örtmüştü. Bu büyük şokun karşısında daha önceki tüm kinler hemen hemen önemsizdi.
Çevredekilerin tepkisini görünce Yun Che'nin kalbi ağıt yakmaya başladı...Bu mutlak gücün yararlarıydı. Mutlak ezici bir güç olduğunda mutlak ezici bir kontrol de oluyordu. İnsanlar korkacak, dehşete düşecek, saygı duyacak, ibadet edecek ve hizmet edecekti...Kimse dayılanmaya, bağırmaya, sıkıntı vermeye yada suikaste cüret edemeyecekti....
Gerçekten kendini ve yanındaki insanları korumak için mutlak bir güce sahip olmak gerekliydi. Geri kalan her şey gösterişti!
Bu Yun Che'nin tüm gücüyle her zaman uğraştığı şeydi.
Eğer o İmparator Uyandırıcı Kalp Hapını Xia Qingyue yerine kendi için kullansaydı belki de şuan sahip olduğu kudret.....İmparator Kaynak Aleminde olabilirdi! O Temel Kaynak Alemindeyken yorucu çabalar, gelişim ve gelişim zamanı bu alemi mutlak bir peri masalı yapmıştı ve o zamanlar bu alem hakkında bile düşünmemişti. Bugün daha 2 sene geçmeden gerçek bir Taht ile yan yana duruyordu ve onunla kısa bir karşılaşması vardı.
(Ç.N: Sanırım turnuva finalinden bahsediyor.)
Yanındaki Xia Qingyue'ye bakınca Yun Che'nin kalbi biraz etkilendi ama pişmanlık zerresine bile sahip değildi ve kazanıp kaybettikleri hakkında düşünmemişti. Xia Qingyue'nin onun karısı olduğu gerçeği tamamen yeterliydi.
İki koruması tarafından kalkmasına yardım edilen Heimu Qingya'ya bakınca Yun Che'nin bakışları battı ve duyarsızca güldü. "Heimu Qingya beni öldürmeye ve nişanlım Su Ling'er'i yakalamaya çalışmanın borcunu nasıl ödeyeceğini iyice düşündün mü?"
Heimu Qingya büyük bir nefes verdi. Bedeninin içindeki soğuk hava onun ölmek istemesine neden oluyordu. Dişlerini sıktı ve kızgınlıkla konuştu. "Ödeme mi? Heh... eğer cesaretin varsa sadece beni öldür."
"Seni öldürmek mi? Buna cüret edemeyeceğimi mi düşündün?" Yun Che'nin yüzü hemen bulutlandı. "Benim kayınpederim saygıdeğer bir Klan Lideri o tüm her şeyi daha derinlemesine düşünmüş olmalı. Sen Su Ling’er'e karşı hareket yapsan bile o muhtemelen senin meselelerin hakkında endişeli olacaktır. Ancak ben farklıyım...Sen sadece ufacık tefecik bir Siyah Ağaç Kalesi Efendisisin. Seni öldürmek bir köpeği öldürmekten farklı olmaz! Qingyue eşim öldür onu!"
Yun Che'nin bu sözleri herkese hatırlattı ve hepsinin aynı anda düşündürttü: Böyle bir gücü olan bu yaştaki birini yetiştirmek için arkalarında korkunç bir kuvvet olmalı! Onların geldikleri tarikatın seviyesi onların bakmaya bile nitelikleri olmayacak kadar yüksekti.
O zaman onların seviyesi için belki de gerçekten Siyah Ağaç Kalesinin Efendisini öldürmek bir köpeği öldürmekten farklı olmazdı!
Uyanmış Xia Qingyue özellikle Yun Che'ye karşı itaatkardı. Yun Che bu sözleri söylediğindeki soğuk enerji bedeninden ileriye taarruz etti ve avucunun ortasında narin bir nilüfer açtı. Ardından parmaklarının dansıyla birlikte o aniden Heimu Qingya'ya doğru uçtu.
Tüyler ürpertici öldürme niyetinin ardından soğuk enerji akışı yüzüne saldırdı. Bu darbe Heimu Qingya'nın ruhunun ondan ayrılmasına neden oldu. Demin söylediği sözleri düşünmeden konuşmuştu. Konuştuktan sonra Büyük Uyanış Klanına karşı olmadığını ve o klana ait olmayan bir Tahta karşı odluğunu fark etti. Eğer bir Taht onu öldürmek isteseydi korkacak neyi vardı!
Dans eden nilüferin dondurucu ışığı inanılmaz derece muhteşem gözüküyordu ama yaklaştıkça bedenindeki tüm tüyler diken diken olmuştu. Eğer o nilüfer kendi bedenine dokunursa herhangi bir şans olmadan kesinlikle öleceğinden en ufak bir şüphesi yoktu.
Ölüm tehdidinin altında Heimu Qingya garip bir şekilde haykırdı. Kendi ciddi durumunun altında bir çekirge gibi Xia Qingyue'nin buz nilüferinden kaçınmak için inanılmaz derecede hızla geri çekilirken daha önce kullandığından daha fazla güç kullandı ancak ölü bir köpek gibi yere indi ve uzun bir sürenin ardından sonra bile yeren kalkamadı...Siyah Ağaç Kalesinin Kale Efendisi olarak o Gökyüzü Kaynak Aleminde bir uzmandı. Belki de o asla böyle bir sefil duruma düşebileceğini düşünmemişti.
Xia Qingyue'nin kaşları hafifçe hareketlendi. Beyaz elini ters çevirirken avcunda başka bir buz nilüferi açtı. Deminki buz nilüferi herkese nehrin doğusunu yöneten Siyah Ağaç Kalesi Kale Efendisini bile eğer isterse hiç şüphe olmadan öldürebileceğini açıkça söylüyordu. İkinci nilüfer açtığında Siyah Ağaç Kalesindeki herkesin yüzü büyük oranda değişti. Su Wangji vahşice ayağa kalktı ve yaşlı sesiyle kükredi. "Dur! Böyle mutlak bir şey yapma aksi halde...."
(Ç.N: Aksi halde ne? :D )
"Aksi halde ne?" Yun Che kaşlarını kaldırdı ve soğuk bir şekilde ona baktı. "O beni öldürmek istediğinde sen kenardan izledin. Biz onu öldürmek istediğimizde dırdır mı ediyorsun? Ah, kayınpederim, nişanlım Su Ling’er ve Büyük Uyanış Klanındaki tüm insanlar. Onların yüzlerine bakınca ben seni demin duymamış gibi davranacağım. Eğer başka bir kelime daha etmeye cüret edersen karıma seni hemen öldürtmek zorunda kalacağım! Denemek ister misin!"
Su Wangji'nin gözleri genişledi ve her yeri titredi. Boğazından dışarı bir kekeleme geldi ama Yun Che'nin sert ve soğuk bakışının karşısında neredeyse ağzından çıkacak olan "sen" kelimesini zorla yuttu ardından şiddetle sandalyesine geri oturdu ve başka bir şey söylemeye cüret etmedi. Genelde insanların üzerine saygısızca binen ve kendi konumunda onlardan uzak durarak kendi istediklerini yaptıran bir Ulu Büyük olsa da ölüm korkusu içgüdüseldi. O daha önce hiç gerçek bir ölüm tehdidi deneyimlememişti bu gerçekten ilk seferdi. Böyle bir ölüm tehdidinin karşısında sözde karakter gücü ve cesaret tamamen soğuk bir korku olmuştu. Her yeri ürperdi ve yarım kelime ile etmeye cüret etmedi.
Doğruyu söylemek gerekirse şuan Su Hengshan'ın son derece rahatlamış ve zevkli olduğu söylenebilirdi. Heimu Qingya onun can düşmanıydı ve ona karşı bir şey yapamıyordu. Ulu Büyüğe gelince Su Wangji onu önemsemiyordu. Sinirlense de tek yapabileceği tahammül etmekti. Şuan korkudan sessizleşen Heimu Qingya ve Su Wangji'ye bakınca kalbinde inanılmaz derecede keyifli hissetti. Ancak onun doğası ile doğal olarak böyle aşırıya giden bir şey görmek istemiyordu. O geldi ve Yun Che'nin omzuna hafifçe vurdu ardından kafasını sallayarak konuştu. "Küçük Kardeş Yun boş ver. Her ne kadar Heimu Qingya aşağılık olsa da o hala nehrin doğusunda olağanüstü bir üne sahip. Eğer o bu şekilde büyük Uyanış Klanının içinde ölürse bu sonunda biraz sıkıntılı olacak. O şuan ağır yaralandı ve görünüşe göre yarım yıl içinde iyileşmesinin şansı yok. Onun bedelini ödemesine izin ver ardından onun gitmesine izin ver."
(Ç.N: Öldürsün bırak ya boş ver.)
Yun Che onun böyle bir şey söylediği için hiç olağan dışı hissetmedi. Acı acı gülümsedi ve konuştu. "Kayınpederim benim ve Su Ling’er'in nişanlandığını herkesin önünde duyurdunuz. Neden hala bana "Küçük Kardeş Yun" diyorsunuz bu çok yakışıksız...Eğer bana damat demek istemiyorsanız en azından doğrudan Yun Che yada Che'er diyebilirsiniz."
Su Hengshan şaşkın şaşkın baktı. Yun Che'nin görünüşüne bakınca o bugünkü "nişanlanma" olayını tamamen ve gerçekten kalbine koydu. O gülmeye başladı. "Bak bana aklımdaki sadece nişanlama ile ben aslında sana sesleniş biçimimi değiştirmeyi unuttum....Che’er, benim deminki sözlerim hakkında ne düşünüyorsun."
Yun Che gülümsedi ve konuştu. "Madem Kayınbabam konuştu Che’er buna doğal olarak uyacaktır. Yalnızca, kayınbabam onun ne tür bir bedel ödemesini istiyor?"
Heimu Qingya'nın zihni çoktan sınırına kadar gerilmişti ve alnından soğuk terler damlıyordu. Onların konuşmasını durduğunda zihni sallandı. Süratle bir uzaysal yüzük çıkardı ve bu süreç sırasında hiç konuşmadan Su Hengshan'a attı....Yaşamak için yumuşamaktan ve herkesin önünde bu "bedeli" teslim etmekten başka bir şansı yoktu. Bu utancın altında göğsü yarılmak istiyordu ama bir şey diyemiyordu.
Su Hengshan uzaysal yüzüğü aldı ve kaynak gücüyle onu süpürdü. İçinde tam 3 yığın Mor Bulut Kaynak Demiri vardı. Onun nadirliği ile birlikte bu Siyah Ağaç Kalesinin hemen hemen 1 yıl değerindeki hasatıydı. O memnuniyetle başını salladı ve Heimu Qingya'ya doğru elini salladı. Siyah Ağaç Kalesi Efendisi bu kadar kibar olduğundan bu da kaba olmayacak....İyi yolculuklar ben sizi uğurlamayacağım!"
Heimu Qingya'nın göğsü şiddetle yükselip alçaldı ardından gözleri ters döndü ve hemen bayıldı. İki koruma derhal onun ayağa kalkmasına yardım etti ve Xia Qingyue'ye dehşete düşmüş bakışlar ile baktılar ve bir şey söylemeye cüret edemediler. Siyah Ağaç Kalesi öğrencilerinin hepsi onları arkasından takip ettiler ve keyifsiz bir şekilde ayrıldılar.
Yun Che gizlice kalbinde bir rahatlama nefesi aldı. Ardından minnettar gözlerle Xia Qingyue'ye baktı.
Onun Su Ling’er ile tanıştığı o zamanlar Su Ling’er'in dünyası tamamen melankoli ve kasvet ile kaplıydı...ve Su Ling’er'in statüsü ile birlikte birisi onun o zaman ailesinin içinde büyük bir değişiklik ve her türlü çaresizlik ile karşılaşmış olması gerektiğini hayal edebilirdi.
Yun Che başından sonuna kadar onun ailesinin nasıl bir felaket ile karşılaştığını bilmiyordu. Ancak bugün kaygısız, işlek ve zapt edilmemiş Su Ling’er'e bakınca onun geçmiş hayatını tekrarlamasını asla istemiyordu. Sonuç olarak bugün Xia Qingyue'nin mutlak gücünü ödünç alarak, zalimane sözleri kullanarak ve Büyük Uyanış Klanına korkunç bir kudret kurmalarına yardım edici eylemler yaparak Büyük Uyanış Klanına karşı kötü niyete sahip olan kişilerin destekçileri için kudretli bir destekçinin aldatıcı görünüşünü oluşturmuştu...Her ne kadar kısa vadeli bir aldatıcı görünüş ile Büyük Uyanış Klanının önceki kaderine düşmeyeceğini ummak çok safça olsa da bu Yun Che'nin yapabileceği tek şeydi...
Her ne kadar....bu bir rüya alanı olsa da...24 saat sonra her şey hiçliğe dönecek olsa da...bunları Ling’er için yapmasının tek nedeni Su Ling’er'e olan sevgisi ve kalbinin derinliklerindeki utancıydı.
-------ÇEVİRMEN NOTU-------
Az kaldı bu arc bitecek. Sonrası çok ilgi çekici değil mi :D Millet Xia Qİngyue'yi görünce ne yapacak :D Bu arcın yapılması iyi olmuş Ling'er hakkında bir şeyler de öğrenmiş olduk :D
Xia Qİngyue ve Su Ling'er arasında bir konuşma olacak mı? Yun Che neler yapacak? Hikayede bir çok kez bahsedilmiş bambu kulübe nasıl bir yer? Ling'er ve Yun Che ne konuşacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman sonraki bölüme tıklayın ve okuyun :D
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..