Bölüm 293: Hızlı Gelişim Göstermek

avatar
14633 35

Against The God - Bölüm 293: Hızlı Gelişim Göstermek


 

Kış gizlice bahar oldu. İlk ılık meltem demetleriyle birlikte başka bir yıl daha sessizce geçti.

 

Bahar geçti ve sonbahar geldi. Ölü yapraklar kuruyarak sarı oldu. Yun Che'nin "düşüşünden" bu yana çoktan tam 16 ay olmuştu.

 

En parlak parıltılar bile zamanın akışının altında loşlaşırdı. Her ne kadar Yun Che'nin parlaklığı yalnızca bir kez açan kaktüs gibi olsa da onun ardında bıraktığı etkisi yine de uzun ömürlüydü. Her ne kadar ilk baştaki coşkunluk ile karşılaştırılamasa "Yun Che" ismi hala Mavi Rüzgar İmparatorluğunun her köşesinde sık sık yankılanıyordu. Ve sekteröl bir arka planı olmayan genç kaynak uygulayıcıları için bu güzel bir fanteziydi. Sanki onun varlığı bir din haline gelmişti.

 

Cennetsel Kılıç Villası.

 

Sabahın dördünde gökyüzü yeni aydınlanmaya başlamıştı. Loş aydınlatmanın altında hafif giysiler giymiş bir genç Kılıç Yönetim Terasına girdi. Onun ayağı Kılıç Yönetim Terasının ilk tuğlasına dokunduğunda büyüleyici bir kılıç parlaklığı açığa çıkarken gökyüzünden bir uzun kılıç düşerek eline indi ve esintinin içinde neşe ile dans etti.

 

Ling Jie çoktan artık 17 yaşındaki bir gençti. Yüzünde daha az gelişmemişlik ve daha fazla azim vardı. Kılıç kadar keskin bakışları daha çok keskinleşmişti ve kaynak gücü Ruhsal Kaynak Aleminin zirvesinden bir adım uzakta yani 9.seviye Ruhsal Kaynak Alemindeydi. Kılıç niyeti ve kılıç zihnine gelince onlar mükemmelliği daha da çok yakınlaşmıştı.

 

(Ç.N: Acaba bizim Yun Che şimdi ne hallerde :D )

 

Göksel Yang Kılıcı ellerinde kaotik akan ışık akışlar çekti. Kollarının sallanmasından sonra çevresindeki büyük alanı kaplayan hava akışları düzensizleşti. Dikkate değer bir değişiklikte aynı zamanda Kılıç Yönetim Terasının üstündeki kılıçların yörüngesinde ortaya çıktı. Onun doğuştan gelen yeteneğinin Ling Yun'u aştığı resmen tanınmıştı. Aynı zamanda o Ling Yun'dan daha çalışkandı. Sıralama Turnuvasından sonra o asla Cennetsel Kılıç Villasından ayrılmadı. O her gününe kılıç eğitimi ile başladı ve kılıç eğitimi ile bitirerek adım adım Ling Yun'a yaklaştı.

 

Karşılaştırırsak bu süre zarfı içinde o bir içsel şeytan tarafından kapana kısıldıktan beri ilerleyişi çok hafifti.

 

İçsel şeytanına gelince büyük bir yarısı Xia Qingyue'den ve küçük bir yarısı Yun Che'den geliyordu.

 

Kılıç enerjilerinin uğuldamalarının ortasında Kılıç Yönetim Terasının üstündeki gökyüzü giderek aydınlandı ve sonunda güneşin ilk ışıkları doğudan geldi. Aynı zamanda o anda Göksel Yang Kılıcı gökyüzünü yarıp geçen bir yanan ışık çizgisine dönüştü ve 30 metreden daha geniş bir vakum oluşturdu. Ardından o hızlıca aşağı düştü ve kılıç kınına girdi.

 

“Whoosh!”

 

Ling Jie derin bir soluk aldı ve yere oturdu. Alnını dolduran terini sildi ve Cennetin Cezası Kılıcına bakarken sersemlemiş bir hale girdi. Uzun bir aranın ardından bir ağız dolusu tortulu enerji def etti ve gelişigüzel kendi kendine konuştu. "Patron sen herhangi bir tarikatta değilken bu kadar güçlüydün sen kesinlikle hayal edilemeyecek şekilde çok çalışmış olmalısın. Sıralama Turnuvasından önce senin son derece tehlikeli olan Ölümün Çölüne gittiğini ve hatta orada tam yarım yıl kaldığını duydum...İç çekme, Sıralama Turnuvasından sonra ben orijinalde gizlice seni aramak istemiştim. Sen Yanan Cennet Klanı tarafından kovalansan bile ben seninle birlikte kaçmaya hazırdım. Bu tür bir deneyim kesinlikle gerçekten harika ve heyecan verici olurdu. Bu hatta benim gerçekten büyümemi bile sağlayabilirdi. Ben seni patronun olarak kabul ettikten sonra senden bir şey öğrenecek bir fırsatım olmayacağını beklemiyordum....İç çekme! Tanrılar gerçekten adil değil."

 

Ling Jie kafasını kenara çevirdi ve batıdaki Mavi Rüzgar İmparatorluk Şehrine doğru bakarken alçak sesle konuştu. "Prenses Abla şimdi ne yapıyor merak ediyorum..."

 

Mavi Rüzgar İmparatorluğu, Saray.

 

"Prenses, Yanan Cennet Klanından söz iletildi Genç Klan Efendisi Fen Juecheng çoktan Ekselanslarının nişanı için bir tarih belirlemiş. 7 gün sonra sabah 8.45 de Genç Klan Efendisi  Fen Juecheng düğün töreni için prensese eşlik etmeye Ayı Kucaklayan Saraya gelecek. Üçüncü prens çoktan insanlara hazırlıklara başlamalarını söyledi."

 

Cang Yue hareketsizce avludaki nilüfer göletinin yanında durdu ve güzel gözleri solmuş nilüfer yapraklarına bakmaya devam etti. Yanında bir saray hizmetçisi saygılı bir şekilde ona rapor verdi.

 

Saray hizmetçisi konuşmayı bitirdiğinde Cang Yue'nin yüzünde hala sakinlik alanı vardı. O başıyla onayladı ve konuştu. "Tamam şimdi gidebilirsin.....Bekle! Bu evlilik kararını babam biliyor mu?"

 

"İmparator henüz uyanmadı bu yüzden de henüz haberdar edilmedi."

 

"Babamı rahatsız etmeyin bırakın iyice dinlensin. O uyandıktan sonra bunu bana söyle." Cang Yue yumuşak bir sesle konuştu.

 

"Peki bu hizmetçi şimdi çekilecek." (Hizmetçilerin emirler bittikten sonra ayrılma olayı)

 

Saray hizmetçisi ayrıldıktan sonra neşeli bir kahkaha geldi. "Hahahaha! Benim kız kardeşim tebrikler, tebrikler!"

 

Cang Yue döndü ve ona doğru kaba saba bir şekilde yürüyen Üçüncü Prens Cang Shuo'ya gülümsedi. "Fen Juecheng ve benim aramdaki düğün hakkında benden daha fazla mutluymuşsun gibi duruyor."

 

(Ç.N: Yun Che yokken neler olmuş ulen :D )

 

"Bu doğal bir şey!" Cang Shuo gülümserken yüzü parlıyordu. "Juecheng insanların arasındaki ejderha olarak çağırılmaya tamamen layık. Mavi Rüzgar İmparatorluğunda onunla karşılaştırılabilecek sadece birkaç kişi var. Senin milletleri devirebilecek güzelliğin ve nefis bedeninle birlikte siz ikiniz cennet tarafından yapılan mükemmel bir çift gibisiniz. Juecheng benim sevgili dostum ve sende benim tek kız kardeşimsin. Ben doğal olarak ikinizin birleşmesinden dolayı gerçekten mutluyum, hahahaha."

 

Cang Yue hafif bir gülümseme ile konuşurken dudakları nazikçe yükseldi. "Bu konu hakkında bu kadar mutlu olduğuna göre o zaman ben buradaki evlilik konuşları ile ilgilenmeyi sana bırakıyorum ben abimin bu işleri yapmak için heyecanlandığını farz ediyorum."

 

Cennetsel Kılıç Villasından döndüğünden beri Cang Yue'nin kişiliğinde muazzam bir değişiklik olmuştu ve çevresindekiler bu değişikliği belirgin bir şekilde hissedebiliyordu. Yun Che'nin ölümü ona herhangi bir psikolojik darbe vermemiş gibi görünüyordu. O saraya döndükten sonra zamanının büyük çoğunluğunu Cang Wanhe'ye eşlik ederek geçirdi. Onun davranışlarına gelince sanki başka biriyle yer değiştirmişler gibiydi. O artık geri çekilmedi, kaçmadı yada anlaşmaya çalışmadı. Aslında o kıyaslanmayacak kadar katı ve kararlı olmuştu. O Cang Lin ve Cang Shuo'nun hareketlerine karşı tarafsız tarafları zorla toplamak için Cang Wanhe'nin adını kullandı. Her ne kadar o Cang Lin ve Cang Shuo'nun mücadelesini ve Yanan Cennet Klanı ile Xiao Tarikatının emellerini durduramasa da İmparatorluk Ailesi içind yaşanan savaşı büyük ölçüde engellemişti. Bu zaten son derece şaşırtıcı bir sonuçtu.

 

Bu bir yıldan fazla süre içinde Cang Yue'nin karakteri daha sert ve inatçı olmuştu. Doğrusu bakışları bazen birinin kalbinin hızlı atmasına neden olan soğuk bir ışık getiriyordu.

 

"Tabi ki itirazım yok!" Cang Shuo hemen cevap verdi.

 

"Madem durum bu o zaman ben evlilikle ilgili şeylerde sizi rahatsız edeceğim....Buna ek olarak abimden Fen Juecheng'in saraya geldiği gün getireceği nişan hediyelerinin arasında "Yanan Ruh Çiçeği" getirmesini birkaç kez daha hatırlatmasını istiyorum. Ona eğer Yanan Ruh Çiçeğini göremezsem Yanan Cennet Klanına dönerken ona eşlik etmemi bile düşünmemesi gerektiğini söyleyin." Cang Yue iradeli bir kararlılıkla konuşurken hassas kaşları odaklandı.

 

"Bu konuda endişelenmene gerek yok. Juecheng'in senin için sahip olduğu fedakarlıkla bırak Yanan Ruh Çiçeğini gökyüzündeki yıldızları bile tereddüt etmeden memnuniyetle sana verirdi." Cang Shuo kıkırdarken konuştu. Bugün onun ruh hali oldukça iyi gibi görünüyordu.

 

"Umarım her şey söylediğin gibidir. Ben babamı görmeye gitmek üzereyim eğer Ayı Kucaklayan Saray ile ilgileniyorsan istediğin gibi etrafa bakabilirsin."

 

Cang Yue konuşmayı bitirdikten sonra Cang Shuo'ya daha fazla dikkat etmedi ve doğrudan oradan çıtkı. Ayı Kucaklayan Saraydan çıktıktan sonra Cang Yue'nin adımları yavaşladı. O gökyüzüne doğru kafasını yükseltti ve elleri ile göğsünü kapadı. Bakışlarındaki sert keskinlik hemen soldu ve sis gibi bulanık hale geldi. O kendi kendine hafifçe mırıldandı. "Küçük Kardeş Yun bu kadar uzun süre yalnız olmana izin verdiğim için özür dilerim...Beni birkaç gün bekle tamam mı....7 gün sonra gidip sana eşlik edebileceğim...."

 

——————————————————

 

Cennetsel Kılıç Villasının Kılıç Yönetim Terasının altında yoğun bir savaş sonuca yaklaşıyordu.

 

Boom! Bang! Ding! Clang! Slash…

 

Mühürlü alanda çarpışma, patlama ve kesme seslerinin her biri sağır ediciydi.

 

Yun Che'nin ağır kılıcının sallanmaları genişti ve her dönüşü şok edici kaynak enerjisi fırtınası oluşturuyordu. Değişken camgöbeği Kaynak Kulpunun keskinliği kıyaslanamayacak biçimde sonsuzdu ve onun saldırılarının yoğunluğu Yun Che'nin ağır kılıcından daha aşağı değildi. Binden fazla çarpışmadan sonra Yun Che'nin tüm bedeni çoktan yaralarla kaplanmıştı. Ama o her savaştıklarında sanki heyecanlanan vahşi bir hayvan gibi daha cesur hale geliyordu.

 

Yun Che ve Kaynak Kulpu arasındaki savaşı Yun Canghai başından beri izlemişti. O şaşkınlıkla dolu bakışıyla birlikte durmaksızın başıyla onayladı.

 

Burada bulundukları 16 ay içinde Yun Che'nin kaynak gücü geliştirmesi hızlı bir gelişim göstermişti.

 

O anda onun kaynak gücü çoktan 6.seviye Yeryüzü Kaynak Alemine ulaşmıştı!

 

(Ç.N: 16 ayda adam 1.seviye Ruhsal Kaynak Aleminden 6.seviye Yeryüzü Kaynak Alemine geçti :D )

 

O zaman, Ling Yun 1.seviye Yeryüzü Kaynak ALeminden 3. seviyeye geçmesi 2 yılını almıştı ve bu ilerleme Xia Qİngyue hariç aynı yaş grubundaki kimse tarafından aşılamamıştı.

 

Ve Yun Che 1.seviye Yeryüzü Kaynak Aleminden 3.seviyeye geçmek için 1 yıl bile harcamamıştı!

 

Eğer Ling Yun bunu bilseydi belki de olduğu yerde intihar edebilecek kadar utanç duyardı.

 

Geliştirme oranı bakımından Yun Che, Ling Yun'u tamamen 10 kattan daha fazla aşmıştı.

 

Tabi ki bu büyümenin temel nedeni hal Alev Ejderhasının etiydi. Mavi Rüzgar İmparatorluğundaki kaynak uygulayıcıları için hatta en yüksek zirvede bulunan kaynak uygulayıcıları için bir İmparator Kaynak Ejderhasının kanı ve eti cennetsel sınıf bir hazineydi. Onun küçük bir parçasını elde etmek bile son derece zor olacaktı. Ama Yun Che ona sıradan bir et gibi davranıyordu!

 

Ve onu bir yıldan fazla süre yemişti.

 

Bu süre zarfında Yun Che'de tek gelişen şey kaynak gücü değildi. Yun Canghai'nin Kaynak Kulpunu öğrendikten sonra her gün en az 12 saatini Kaynak Kulpu ile savaşarak geçirmişti. Onun muharebe gücü de bu yakın muharebe sırasında delice yükselmişti.

 

Yun Che iki hayat yaşamıştı bu yüzden savaş deneyimi boldu ama ne kadar bol olursa olsun birkaç yüz yıl yaşamış olan Yun Canghai ile karşılaştırılması imkansızdı. Her ne kadar Yun Canghai, Jamsine ile muhtemelen aşık atamayacak olsa da sadece deneyime göre konuşulduğunda Jasmine basitçe onunla karşılaştırılamayabilirdi. Onun Yun Che'ye verdiği birkaç talimat onlardan büyük ölçüde faydalanmasını sağlamıştı.

 

Yun Che Kaynak Kulpu ile ilk savaştığında Yun Canghai onun gücünü %1e kadar bastırsa bile onu yenmişti. Ama daha bir ay bile olmadan Yun Che Kaynak Kulpunun gücüyle berabere kalmıştı. Sonuç olarak o Kaynak Kulpunun gücünü yükseltti. %2....ardından %3.....%4.....%5.....ve şimdi Yun Che şuan da Kaynak Kulpunun gücünün %60ına karşı karşıya geliyordu!

 

Kaynak Kulpunun gücünün %60ı Gökyüzü Kaynak Aleminin son aşamalarındaki kaynak gücü ile karşılaştırılabilirdi!

 

(Ç.N: Son sanırım ya 7 yada 8 den yukarısı oluyordu. Yani ya 7-8-9-10 yada 8-9-10)

 

Ve şimdi Yun Che ona karşı berabere bir şekilde savaşıyordu. Birkaç bin saldırı değiş tokuşundan sonra o hala henüz yenilmemişti.

 

“Haa!!”

 

Yüksek sesli bir kükremeden sonra Yun Che gökyüzüne yükseldi ve birbirinin tıpatıp aynısı olan 4 siluete dönüştü....Bu doğru! Dört tane! Sayısız savaşların altında Yıldız Tanrısının Kırık Gölgesi de sayısız kez kullanılmıştı ve 3 tane serap maddeleştirebileceği 3. aşamaya geçmişti!

 

İnsanın algılama ve görme yeteneği şöyle dursun Yıldız Tanrısının Kırık Gölgesinin maddeleştirdiği serapların karşısında Kaynak Kulpu bile gerçek olanın hangisi olduğunu anlamıyordu. Ve bu yüzden oluşan gecikmeli tepki Yun Che'ye gözlerini daraltması ve Kötülük Tanrısının 3.alemi "Araf"ı açması için açık veriyordu.

 

2 kızıl parlaklık çizgisi Yun Che'nin gözlerini kapladı. Bedenindeki kaynak enerjisi aurası da kıyaslanamaz biçimde çılgına dönmüş hale geldi....Sıralama Turnuvasında o zorla Araf'ı açtığında her ne kadar kısacık bir an için olsa bile o neredeyse hayatının yarısını kaybetmişti ve iyi bir süre bilinçsiz bir şekilde yatmıştı. Şuan ki durumu ile zorla Araf'ı açması doğal olarak artık korkunç yan etkilere sebep olmazdı. Ancak o hala son derece hoş kötü hissettiriyordu ve eğer sadece birkaç nefes zamanı için aktive edilirse bunu hala destekleyebiliyordu.

 

"Gökyüzü Kurdu Kesişi!"

 

Gök mavisi kurt ulurken onun korkunç gücü Kaynak Kulpunu tamamen sardı ve her türlü potansiyel hareketini engelledi. Ardından Ejderha Kusurunun uzun menzilli saldırısının üstünde muazzam bir kurt silueti ortaya çıktı ve acımasızca Kaynak Kulpuna vurdu. Saldırı onun tamamen şeklini değiştirdi.....ve bir saniyeden kısa bir süre içinde Kaynak Kulpu sanki fırtına tarafından çırpınmış ölü bir yaprak gibi uçarak camgöbeği ışık çizgisine dönüştü ve Yun Canghai'nin kolunun içine uçtu.

 

Crash!!

 

Ejderha Kusuru yere düştü ve Yun Che'nin tüm varlığı da yerle buluştu. Tüm bedeninden terler aşağı dökülürken ciddi ölçüde hızlı soludu. Uzun ve şiddetli savaş neredeyse tüm gücünü tüketmişti. Buna 3. alem olan Araf'ı açmanın ardından gelen yük eklendiğinde o sadece ciddi ölçüde hızlı solumak için yeterli enerji ayırabilirdi ve ayak parmağını bile oynatamıyordu.

 

"Bu küçük canavarın gelecekteki başarıları basitçe hayal bile edilemez!" Yun Canghai alçak gönüllülükle dile getirdi. Onun gücünün %60ını kullanan Kaynak Kulpu aslında Yun Che tarafından bu kadar kısa sürede yenilmişti!

 

O zamanlar Yun Che onu 2 yıl içinde öldüreceğini söylediğinde bunun hala gerçekten komik olduğunu düşünmüştü. Ama şimdi....onun o zaman söylediği sözlerin en ufak bir ölçüsüzlüğe sahip olmadığını düşünüyordu.

-----ÇEVİRMEN NOTU----

Haha Çok az kaldı çok :D Devam bakalım.  

İblisin ruh halini değiştirecek şey ne? İblis ve Yun Che arasında nasıl bir konuşma geçecek? Merak mı ediyorsunuz? O zaman sonraki bölüme tıklayın ve öğrenin :D

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44257 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr