Bölüm 363: Zoraki Evliliğin Temposu

avatar
16120 39

Against The God - Bölüm 363: Zoraki Evliliğin Temposu


 

Çevirmen: Useless | Düzenleyen:TuRaN

 

Xia Qingyue gittikten sonra çok geçmeden kapı bir kez daha açıldı. Xiao Lingxi aceleyle odaya girdi ve arkasında endişeli ifadesiyle birlikte Xiao Lie vardı.

 

"Küçük Che, uyanmışsın!" Xiao Lingxi sevinçten uçarak ona doğru atladı. "Nasıl hissediyorsun? Bir yerin acıyor mu?"

 

(Ç.N: Hala sana da bir şey demiyorum. Seni de severim saldır dişi kurt no 2. )

 

Yun Che çoktan kıyafetlerini değiştirmişti. Yataktan atladı ve hızlıca cevapladı. "Merak etme, iyiyim. Herhangi bir yaram yok, sadece biraz zayıf hissediyorum. İki gün daha uyuduktan sonra tamamen kendime gelirim." 

 

Yun Che'nin hareketleri çevik ve istikrarlıydı, yüzü de herhangi bir gariplik göstermiyordu. Xiao Lingxi sonunda rahatlama nefesi verdi. Xiao Lie oraya yürürken gülümsedi ve konuştu. "İyiysen sorun yok ama bizi rahatlatmak için rol yapma."

 

Yun Che göğsüne vurdu ve kendinden emin bir şekilde konuştu. "Büyükbaba, rahat ol. Mavi Ateş Bölgesi’nde, zaten bedenimin yenilenme yeteneğine bizzat şahit oldun... Burada yaşamaya alıştın mı?"

 

Xiao Lie gülümsedi ve düşüncelerde kaybolmuş gibi cevapladı. "Burada mükemmel bir şekilde yaşıyorum. İmparatorluk Şehri’ni ziyaret etmek her zaman istediğim bir şeydi. Ancak asla buraya gelmekle kalmayıp İmparator'un bizi bizzat karşılayacağını ve İmparatorluk Sarayına alarak bize bir ziyafet düzenleyeceğini düşünmeye cüret etmemiştim... Bundan önce, böyle şeyler bir rüya olmak için bile çok fazlaydı."

 

(Ç.N: Gurur duy dede. Biz duyuyoz. Küçüklüğünü bilirim. Elimde büyüdü resmen.)

 

Xiao Lie geldiğinde Cang Wanhe bizzat onu karşılamakla kalmayıp onunla bizzat ilgilenmişti. Ülkenin imparatoru olarak ona sadece nazik bir şekilde değil aynı zamanda saygılı bir şekilde davranmıştı. Günün üç öğününde onlara bizzat eşlik etmişti. Onlara bir ziyafet düzenlemiş ve komşu imparatorlar için olan odalarda kalmalarını sağlamıştı... Xiao Lie doğal olarak imparatorun böyle davranasının nedeninin kesinlikle Yun Che olduğunu anlayabiliyordu. Özellikle Yun Che ve Xia Qingyue'nin birlikte Ling Tianni'yi yendikten sonra ki bu iki günde Cang Wanhe ona çok daha saygılı ve nazik davranmıştı. Sarayın içinde saray korumaları ve harem ağalarından tutun prenslere ve bakanlara kadar herkes ona saygılı davranıyor ve her zaman yağcılık yapıyordu.

 

(Ç.N: Adam gurur duymasın da ne yapsın len. Asın bayrakları As As As!! )

 

Çünkü o Yun Che'nin büyükbabasıydı.

 

Tüm bunlar hala bir rüya gibi geliyordu.

 

"Eğer burada kalmayı sevdiysen sen ve küçük halam gelecekte de İmparatorluk Şehrinde kalabilir. "Yun Che anında önerdi:" Eğer istemiyorsanız Yeni Ay Şehri’ne gitmekte kötü sayılmaz. Kısa süre önce Yeni Ay Kaynak Sarayı’ndan Kıdemli Sikong ile konuştum. Eğer Sikong Han büyükbabamı görürse kesinlikle mutlu olacaktır. Orası Yüzen Bulut Şehri’nden de uzak değil. Eğer Büyükbabam evini özlerse istediği zaman gidebilir." 

 

Yun Che'nin statüsü zaten oldukça yüksekti. Şimdi Ling Tianni'yi yendiği ve Mavi Rüzgâr İmparatorluğundaki en güçlü kişi haline geldiği için onun büyükbabası olan Xiao Lie, nereye giderse gitsin insanların onu hoş karşılayacağını biliyordu. Xiao Lie gülerek konuştu. "Lingxi burayı çok sevdi ve burada olduğum birkaç gün oldukça güzeldi. Şu anda, gitme planım yok. Bu meseleler gelecekte konuşulabilir."

 

“HAHAHAHA!”

 

Otoriter olsa da neşeli bir kahkaha dışarıdan geldi. "Son zamanlarda Kardeş Xiao ile hoş bir sohbetimiz oluyor. Eğer Kardeş Xiao gitmek isterse onu kesinlikle çok özleyeceğiz."

 

Bu kahkaha Cang Yue ile yan yana yürüyen Cang Wanhe'ye aitti. Altın ejderha cübbesini giymişti ve onun üç adım arkasında Dongfang Xiu bulunuyordu. O girdiğinde doğrudan Yun Che'ye baktı.

 

Cang Wanhe'nin yüzü artık renkli ve sesi güçlüydü. Bakışları da güçlü ve keskindi. Geçen ay yarı ölü bir şekilde yatakta yatarken beyaz olan saçı bile şimdi koyu siyah olmuştu. Sanki şu an tamamen farklı biri gibiydi. İmparatorluk Sarayındaki kaynakların yardımıyla Cang Wanhe'nin düzelme hızı Yun Che'nin belirttiğinden çok daha hızlı olmuştu. Cang Wanhe ona karşı büyük bir minnettarlık hissediyordu. Onun Xiao Lie'ye olan nezaketi kısmen Yun Che'nin etkisi nedeniyle olsa da büyük çoğunluğu Yun Che'ye olan minnettarlığından değildi. Yun Che onun hayatını kurtarmakla kalmayıp tüm Mavi Rüzgâr İmparatorluğu’nu kurtarmıştı.

 

Cang Wanhe'nin söylediği şey Cang Yue'yi şaşırtırken bu kez de o konuştu. "Baba, Büyükbaba Xiao, Küçük Kardeş Yun'un büyükbabası. Ona kardeş olarak hitap etmen... Kıdemlilik düzenini bozmaz mı?"

 

Yaş olarak Cang Wanhe, Xiao Lie'den birkaç yaş gençti. Ancak son birkaç yıldır içinde olduğu durum nedeniyle sadece kızını minnettarlık ile karşılıyordu. Cang Yue konuşmayı bitirdikten sonra Cang Wanhe utandı ve yüksek sesle güldü. "Evet evet. Yue'er'in söyledikleri doğru. Kıdemliliğe uymalıyız. O zaman... Size... Kıdemli Xiao olarak hitap edeceğiz."

 

"Bu... Bu olamaz..." Xiao Lie çıldırmış gibi ellerini saygılı bir şekilde birleştirirken büyük ölçüde şok olmuştu. "Majesteleri ben bunu hak etmiyorum."

 

Cang Yue anında gülümsedi, zarif Anka Elbisesini beraberinde sürükleyerek ilerledi ve nazikçe konuştu: "Kıdemli Kardeş Yun. Daha yeni kalktın, bedenin hala zayıf olmalı. Yatakta dinlenmen daha iyi olacaktır."

 

"Gerek yok." Yun Che göğsüne vurdu. "Bedenimi iyi biliyorum. Kıdemlinin düşündüğü kadar hassas değilim."

 

"Haha." Cang Wanhe yüksek sesle kahkaha attı. "Onun Kılıç Azizi'ni yenecek yeteneği var. Onun hakkında endişelenmemeliyiz. Yue'er bu kadar endişelenmemelisin... Son iki günde neredeyse hiç uyumadın ve bir şey yemeden her saat burayı ziyarete geldin. Senin hakkında daha çok endişeleniyoruz."

 

(Ç.N: Bu babada çakal kız babası tipi var. Demedi demeyin :D )

 

"Baba..." Birçok kişinin önünde Cang Wanhe onun hislerini hiç kendini tutmadan tamamen açıklamıştı. Zarif bir haykırış atıp kafasını eğmiş ve insanların bakışlarından kaçınmıştı. Onun eylemi Cang Wanhe ve Dongfang Xiu'nun kahkahalarını gizleyememesini sağlamıştı.

 

Yun Che etkilenmiş hissetti ve Cang Wanhe'ye bakmadan önce hafifçe güldü ve sordu. "Majesteleri, Saray Şefi Dongfang bilinçsiz olduğum bu iki gün içinde birileri zorla girmeye çalıştı mı?"

 

Dongfang Xiu tereddütsüz bir şekilde kafasını salladı. "Aslında bilinçsiz olduğun sürede sana suikast girişiminde bulunabileceklerini düşündüğüm için güvenliği arttırmıştım. Ancak görünüşe göre çok fazla endişelenmişim, sonuçta saray oldukça sakindi. Kimse bir şey yapmayı denemedi. Belki de bunun nedeni Peri Xia'nın sarayda kalmasıdır. Böyle bir niyetleri olsa bile Peri Xia'nın öfkesinden korktuklarından dolayı bir şey yapmaya cüret edememiş olabilirler."

 

Yun Che'nin ününün artmasıyla birlikte çok geniş bir şekilde yayılan geçmişini gittikçe daha fazla kişi öğrenmişti. Bunların arasında bir düşmanlığı olduğu Xiao Tarikatı’ndan Xiao Kuangyun da doğal olarak vardı. Dongfang Xiu'nun iki gündür korktuğu şey de aslında Xiao Tarikatı idi.

 

"Ancak hediye vermek için gelen sayısız insan var." Cang Wanhe güldü. "Sana hazineler ve iksirler getiren küçük ve büyük binden fazla klan ve tarikat var. Gelen hediyeler bir dağ gibi büyüyor ve sarayımız büyük olsa bile hediyelerini saklayacak daha fazla yerimiz neredeyse kalmadı. Uzun süredir imparator olsam da böyle bir manzarayı daha önce hiç görmedim. Hahahaha."

 

"Bunların arasında, Xiao Tarikatı'nın hediyeleri en değerlileri." Cang Yue konuştu: "Onlar her biri kıyaslanmayacak kadar değerli olan Mor Damarlı Cennet Kristali, Mor Yeşim Altın Pullu Merhemi ve Koyu Kırmızı Kartal Kaynak Kanı göndermişler. Bunların yanı sıra son on yılda sarayın biriktirdiğinden daha fazla ağırlığa sahip olan, on beş kilo Mor Kristal ve on kilo Beyaz Kaynak Yeşimi yollamışlar. Ayrıca..." Cang Yue aniden kuşkulu bir şekilde güldü:" Ayrıca yirmi yaşında bile olmayan son derece güzel üç kız yollamışlar."

 

"Ne... Ne üç güzelliği!" Bunu duyduğunda Xiao Lingxi dudaklarını şişirdi ve yere sertçe basarken kızgın bir şekilde cevapladı. "Onlar açıkça çirkin yaratıklar. Onlar, benden ve Prenses Kız Kardeşten üz bin kat daha kötü! Küçük Che asla onlara bakmaz! Haksız mıyım, Küçük Che?!"

 

(Ç.N Cidden bekliyor mu acaba haksızsın demesini :D )

 

(D.N: Şimdi siz olmasanız öyle bir bakar ki :D )

 

 

"Mm, mm!" Yun Che aralıksız olarak hemen başıyla onayladı ve dürüst bir ses tonuyla cevapladı. "Nasıl olur da o sıradan kişiler küçük halam ve kıdemli kız kardeşle kıyaslanabilir! Onlara asla bakmam. Onları nereden geldilerse oraya gönderin... Oh, ama eğer küçük halam isterse, onları hizmetçin yapabilirsin."

 

(Ç.N: İçi acıyor şu an çocuğun. Ah Che ah. Kimse olmasaydı harem+3dü şu an.)

 

"Hehe, hayatta olmaz. Onları istemiyorum." Xiao Lingxi mutlu bir şekilde cevapladı.

 

"Xiao Tarikatı’nın hediyeleri bizzat Ulu Büyük Xiao Boyun tarafından verildi ve o, hala ayrılmadı. Uyandıktan sonra seninle görüşmek istediğini söyledi. Onunla görüşmek ister misin?" Cang Wanhe karmaşık bir ifade ile sordu. Geçmişte saraya giren Dört Büyük Tarikat Büyüklerinin hepsi kibirli olurdu ve hatta bazıları imparatora bile saygısızca davranırdı. Kuralları yıksalar bile imparator yine de onlara nazikçe davranırdı. Ancak bu sefer Xiao Tarikatı’nın ilk büyüğü Xiao Boyun saraya girdikten sonra son derece saygılıydı. Onun tavırları tamamen farklıydı. Bu da Cang Wanhe'nin sakin kalamamasını sağlamıştı... Bu dünyada gerçekten de güç saygı görüyordu. Sadece mutlak güç saygı sağlıyordu. Mavi Rüzgâr İmparatorluk Sarayı mutlak otoriteye sahipmiş gibi gözükse de mutlak gücün önünde tamamen değersizlerdi.

 

"O konuda..." Yun Che hafifçe onayladı ve güldü. "Buluşacağım, tabii ki buluşacağım. Xiao Tarikatı’nın Ulu Büyüğü böyle değerli hediyeleri vermek için uzun mesafeden gelmiş. Onun böyle gitmesine nasıl izin verebilirim."

 

"Pekâlâ." Cang Wanhe başıyla onayladı. "Xiao Tarikatı ile düşmanlığın olduğunu duyduk. Bu konuda ne yapacağın sana kalmış... Um, eh, *öksürük öksürük*…"

 

O, imparator olsa bile Cang Wanhe söylemek istediği şey hakkında aralıksız tereddüt ederken aniden konuşmayı kesti. Yun Che dudaklarını hafifçe hareket ettirdi, dikkatli bir şekilde sordu. "Majesteleri’nin benim için bir talimatı mı var?"

 

"Bu talimat değil, sadece... Bu... *öksürük öksürük*…" Cang Wanhe boğazını temizledi ve sonunda açık bir şekilde konuştu. Doğrudan onun yüzüne baktı. "Yun Che, hayatımız senin tarafından kurtarıldı. Eğer sen olmasaydın ne olduğunu bilmeden çoktan ölmüş olacaktık. Ve şimdi de senin sayende hala hayattayız. İmparatorluk Ailesi içindeki iç mücadele hala bitmemiş olsa da yine de göklere şükretmemiz gerek. Memnun olmadığımız bir şey olmamalı ancak... Ancak bir mesele hakkında hala gece gündüz endişeleniyoruz."

 

(Ç.N: Sorma. Korkuyorum Che sorma...)

 

"Majestelerini gece gündüz endişelendiren mesele..." Yun Che aniden bir tahminde bulundu.

 

Cang Wanhe ileri doğru adım attı, Cang Yue'yi yakına çekti ve özlem dolu düşkün bir yüzle konuştu. "Yue'er benim tek kızım. Tüm bu yıllar boyunca kötü insanlar ve hayırsız oğullarım tarafından yıprandık. Sadece Yue'er bize eşlik etti, bizim için çok çalıştı, bizim için çok acı çekti ve kaderimizi değiştiren kurtarıcı olan seni buldu. Bizim şu an tek isteğimiz Yue'er'in bir evlilik ile gerçek mutluluğu bulması... Farkında olmadan Yue'er çoktan yirmi bir yaşına girdi. İmparatorluk Ailesi’nin bin yıllık tarihi boyunca yirmi yaşında evlenmeyen prensesler son derece nadirdir. Babası olarak bu nedenle düzgün yemek yiyemiyor ve uyuyamıyorum. Ayrıca kızımın Bay Doğru'yu bulması umudu ile her gün yüzümü gözyaşlarım ile yıkarken sürekli endişeleniyorum. Eğer bu isteğim gerçekleşirse hayatımın otuz yılını bile kaybetmeye razıyım. Eğer Yue'er bu sene de evlenemezse onun için gerçekten üzüleceğim ve cennetteki annesinin yüzüne bakamayacağım..."

 

(Ç.N: Adam 1 dakika da kızını pazarladı resmen len. Çakal imparator okuyucuyu kızdırıyor.)

 

Cang Wanhe'nin söylediği şeyler Yun Che'nin yüzünün seğirmesine neden oldu ve ardından söylediği şeyler ise onun boğulmuş hissetmesini sağladı...

 

"Yue'er'in senden başka kimse ile ilgilenmediğini görebiliyoruz ve onun kalbi senin için çok güçlü duygular besliyor. Eğer sen de Yue'er'e karşı aynı şekilde hissediyorsan bu mükemmel olacaktır. Eğer Yue'er ile evlenirsen şu an ölsem bile hiç pişmanlığım olmayacak. Eğer aynı hislere sahip değilsen... İç çekme, böyle meseleler zorla olmaz. Sadece hayatı boyunca umutsuz bir şekilde kalıp tüm hayatını bekâr geçirecek Yue'er'e yazık olacak. Bu gerçekten bizim hatamız..."

------------ÇEVİRMEN NOTU-----------

Bir bölümün daha sonuna geldik. Tarikat Büyükleri gelen yorumlardan çok memnun kaldı. Bu nedenle de yarın bir değişiklik yapacağız ve 1 değil 2 bölüm atacağız. Çok Yaşa F5.

Yun Che neler diyecek? Evlilik olacak mı? Cang Wanhe böyle kız taciri olmayı nereden öğrendi? Cang Yue neler diyecek? Xia Qingyue bu konuşmayı duyacak mı? Duyarsa ne yapacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin. :)

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr