Bölüm 430: Grup Halinde Alay Etme

avatar
13899 31

Against The God - Bölüm 430: Grup Halinde Alay Etme


Çeviri: Useless Düzenleme: TURAN

Yun Che beş ulustan gelen katılımcıların yaşlarına ve güçlerine baktı, ardından kalbinde iç çekti. O anda giderek Yedi Ulus Sıralama Turnuvası'nın ne kadar büyük bir olay olduğunun farkına varıp neden kimsenin Mavi Rüzgâr İmparatorluğu'nu önemsemediğini anlamıştı. Bu pratikte utandırıcı bir tabuydu. Başından sonuna kadar diğer beş ulusun güçleri değişken olsa da aralarında çok fark yoktu. Önceki turnuvanın iki numarası Filo Gelgiti Ülkesi başlangıç seviyeli bir Taht, iki İmparator Kaynak alemine yarım adım atmış ve yedi yüksek seviyeli Gökyüzü Kaynak uygulayıcısına sahipti. Mavi Rüzgar Ülkesi'nden bir sıra üstte olan İlahi Tütsü Ülkesine gelince onlar da bir İmparator Kaynak alemine yarım adım atmış, sekiz yüksek seviyeli Gökyüzü Kaynak ve bir orta seviyeli Gökyüzü Kaynak uygulayıcısına sahipti... Bu tür fark gerçekten büyük olarak görülemezdi. Şans yanlarında olduğu sürece her ülkenin ikinci olma şansı vardı.

Kıyaslandığında, Mavi Rüzgar sözlerle anlatılamayacak kadar trajikti.

Xia Qingyue haricinde Mavi Rüzgar Ülkesinin kaynak uygulayıcıları arasında yirmi beş yaşının altında başlangıç seviyelerinde Gökyüzü Kaynak uygulayıcısı bile yoktu.

Beş ulus içinde yirmi beş yaşının altında zirve sadece İmparator Kaynak Alemine yarım adım atmışlar oluyordu ancak Mavi Rüzgar'ın tüm kaynak uygulayıcılarının dünyasının zirvesi buydu.

Gerçekte, Filo Gelgiti Ülkesi ve Kara Şeytan Ülkesi yarışmaya yirmi beş yaşının altında Taht'lar getirmişti!

Beş ülkenin ardından sadece Mavi Rüzgar ve İlahi Anka Ülkesi kalmıştı. Feng Feiyan koltuklara baktı, ardından kayıtsız bir şekilde konuştu: "Herkesin görebildiği gibi neden bilinmez ama Mavi Rüzgar bu seneki Sıralama Turnuvası'na gelmemiş, tek bir hareketlilik bile yok. Hmph, Mavi Rüzgar nasılsa kaynak konusunda büyük değil veya onların katılmaması da herhangi bir değişikliğe yol açmaz. Bunun yerine maçları azaltır, bu da daha iyi olur."

Seyirciler anında kahkaha kükremeleri attı, herkes Mavi Rüzgar'ın ne kadar sefil bir varlık olduğunu biliyordu. Diğer altı ulus prestij ve onur için geliyordu ancak Mavi Rüzgar... her seferinde sadece Yedi Ulus sayısını doldurmak için geliyordu. Ve bu sefer, gelecek cesareti bile bulamamışlar gibi gözüküyordu.

Arenanın içinde birkaç Mavi Rüzgar vatandaşı vardı ama bu yok demekten farklı değildi. Ulu Anka Büyüğünden gelen sözler onları tamamen aşağılıyordu. Ama onlar sadece yumruklarını sıkıp dişlerini gıcırdatarak sessizce bu aşağılanmaya dayanmakla yetiniyorlardı.

"Tsk tsk, Mavi Rüzgar veledi, hala bacaklarının arasına kuyruğunu alarak kaçmak için vaktin var. Sadece ezik gücünle oraya gitsen bile... üstelik tek başına olduğun düşünüldüğünde bırak yüz kaybetmeyi, götünü bile kaybedebilirsin... Hey! Siktir!"

Feng Zhanyun daha konuşmayı bile bitiremeden yanındaki Yun Che çoktan zıplamıştı. Birkaç zıplama ile birlikte doğrudan Anka Sahnesine girdi.

"Bekleyin! Kim Mavi Rüzgarın katılımcısı olmadığını söyledi!"

(Ç.N: Aşağılanma ve dalga geçilme yükleniyor...)

Gök gürültüsü benzeri bir bağırış arenada yankılandı. Bağırış bittiğinde Yun Che çoktan son zıplamasını gerçekleşmişti. Herkesin şaşkın bakışlarının arasında ağır bir şekilde Anka Sahnesine indi. Feng Feiyan'a sakin olsa da derin bir ifade ile baktı ve sağ elindeki, üzerinde 'Mavi Rüzgar' yazan katılımcı amblemini ortaya çıkardı: "Mavi Rüzgar Ülkesinden Yun Che geldi!"

"Ah!"  

Feng Xue'er istemsizce yumuşak bir çığlık attı.

"Xue'er, ne oldu?" Feng Hengkong hızlıca kafasını çevirdi, şaşkınlık içinde sordu.

"B... Bir şey yok." Feng Xue:'er kafasını salladı, sesi hafifçe titredi: "Ben sadece bir şey düşünüyordum ve biraz dalgındım, ardından birinin Anka Sahnesine atladığını görünce... biraz korktum... gerçekten bir şey yok."

Feng Hengkong'un hala şüpheleri olsa da daha fazla üstelemedi. O sırada yandaki koltukta oturan Feng Xichen kalktı ve aniden açıkladı: "Asil babacığım, bu o... O Yun Che!"

"O aslında gelmiş." Feng Ximing usulca konuştu: "Görünüşe göre biraz akıllıymış, sonuçta kaçabileceği bir yer olduğunu biliyormuş."

"O mu?" Feng Hengkong'un bakışları bir noktada birleşirken hafifçe konuştu: "Buraya gelmeye cüret etmesinden biraz cesur olduğu görülebilir. Onu önemseme aksi halde sıralama turnuvasını etkileyebilir. Madem geldi, o zaman kaçmak gibi bir kendini kandırma düşüncesine sahip olamamalı."

Onların konuşmasını dinleyen Feng Xue'er'in zihni kaos alanı gibiydi.

Feng Lingyun...

Yun Che...

Büyük Kardeş Yun... Yun Che. imiş..

Feng Lingyun değilmiş...

Bu... nasıl... olabilir...

"Siktir! Nasıl o olabilir!!"

Seyirci koltuklarının kenarında son derece sıradan biri Yun Che'yi gördüğü an şaşkınlık içinde titredi. Kalbindeki şaşkınlığı bitirir bitirmez yanında oturan on yedi yaşlarındaki genç hızlıca ayağa kalktı. O kadar heyecanlıydı ki tüm yüzü kırmızı olmuştu, kolları titrerken bağırdı: "Patron! Beklenildiği gibi gelmişsin. Geleceğini biliyordum!! Boşa gelmemişim... Geleceğini biliyordum!"

Bu gencin hareketlerini, neredeyse nefes almayı durdurma noktasında heyecanını gördüğünde gencin kıyafetini dürttü ve sordu: "Hey, küçük kardeş, onu tanıyor musun* Sen Mavi Rüzgar Ülkesinden gelen biri olabilir misin?"

"Tabii ki onu tanıyorum!" Genç tamamen heyecan işle dolu yüzü ile cevapladı: "O benim patronum! Buraya gelme nedenim onun maçını izlemek!"

"Senin patronun mu? Siktir, tesadüfe bak! O benim de yeminli büyük kardeşim! Buraya gelme nedenim... uh, uh. Oh oh, onun maçını izlemek!"

"Bu doğru mu?" Genç kuşku dolu yüzü ile sordu.

"Adın ne?"

"Ling Jie! Mavi Rüzgar Ülkeinin Cennetsel Kılıç Villasından Ling Jie!" Genç gurur ile konuştu.

"Ling Jie? Ling Yun senin neyin oluyor?"

"O benim ağabeyim... Ağabeyimin adını nasıl biliyorsun?"

"Tabii ki Patron Yun tarafından söylendi."

"Gerekten Patronumu tanıyor musun? Ne tesadüf! Doğru, senin adın ne? Hangi ülkeden geliyorsun?"

"Oh, adım Yan Xiaohua, ne ülkem ne evim var. Senden büyük olduğumu tek bakışta görebiliyorum. Bana Büyük Kardeş Hua, Patron Hua, Yaşlı Hua diyebilirsin... Hepsi olur!"

"Yan Xiaohua? Neden bu kadar kadınsı bir ismin var!"

"Tabii ki, sonuçta ben yakışıklı ve zarif olarak doğdum bu yüzden de ismim de biraz zarif olmalı. En azından herhangi bir şeyi olmayan senin isminden daha iyi."

"Tch!"

Yun Che'nin ortaya çıkışı hiç şüphesiz tüm arenanın odak noktası olmuştu. Beş ulus katılımcıları sahnedeyken göğü sarsan tezahüratlar vardı. Ama bu sefer tüm arena konuşmalar ve kahkahalar ile doluydu... Tezahüratlar fazlasıyla eksikti.

"Diğer katılımcıların hepsi uçarken o zıplayarak geldi... Gökyüzü Kaynak Alemine bile ulaşamamış olabilir mi?"

"Seni aptal! O, Mavi Rüzgar Ülkesi'nden biri. Tsk tsk, Mavi Rüzgar Ülkesi, bilirsin. Mavi Rüzgar Ülkesinde yirmi beş yaşının altında Gökyüzü Kaynak'ın üzerinde birinin olduğunu söyleme? O en fazla Yeryüzü Kaynak Alemindedir... En son Yedi Ulus Sıralama Turnuvasında da Mavi Rüzgar'ın en yüksek seviyesi Yeryüzü Kaynak Alemindeydi. Hatta Ruhsal Kaynak Aleminde olanlar bile vardı, hatırladıkça gülüyorum!"

"Wah! Mavi Rüzgardan biri mi gelmiş? İlahi Anka Tarikatı Mavi Rüzgar için koltuk bile hazırlamamış, onlar böyle birinin geleceğini bile düşünmemiş ancak bu çocuk yine de geldi... Tsk tsk, kaynak gücü sadece Yeryüzü Kaynak Aleminde. Benim seviyemde bile değil, tüm saygınlığını kaybetmeye mi çalışıyor?!"

"Bunu bilmiyor olmalısın. Mavi Rüzgar içinde yirmi beş yaşının altında Yeryüzü Kaynak Aleminde olmak zaten en yüksek seviye. İmparatorluk Ailesinin kaynak sarayındaki eğitmenlerin sadece Ruhsal Kaynak Aleminde olduğunu duydum. Yeryüzü Kaynak Alemi bir şube Kaynak sarayında Kaynak Şefi olabiliyormuş."

"Siktir! Ciddi misin? O zaman ben oraya gitsem Saray Şefi olmaz mıyım? Hehehehe... eh? Neden sadece bir kişi geldi? Sakın bana Mavi Rüzgarın sadece bir kişi gönderdiğini söyleme?"

"Hahahah... Bu basitçe birisinin kafasının düşmesine neden olacak kadar komik. Mavi Rüzgar Ülkesi gelse bile en azından on kişi getirmeliydiler, en azından, bu seferki maçlar takım maçları olacak... Bu babacık gülmekten ölecek."

"Gelmeleri yine de iyi. Mavi Rüzgar Ülkesi buradayken sonunculuk pozisyonu başkası tarafından alınmayacak."

………………

………………

Kıyaslanamayacak kadar büyük arenanın içinde her yer kahkaha ve alaylar ile dolmuştu. Oradaki Yeryüzü Kaynak Aleminden biriydi ancak yine de 'Mavi Rüzgar' altı ulustan gelen kaynak uygulayıcılarının kalbinde bir tür 'yükseklik' kavramının doğmasına neden olan Yedi Ulus Sıralama Turnuvası'nda temsil edebiliyordu. Bir biri ardına sanki Yun Che bir testteymiş gibi küçümseyici, dalga geçici ve acıyan bakışları ile ona bakıyorlardı.

Yun Che bu tür bir sahneye son derece aşina idi. Önceden Mavi Rüzgar Sıralama Turnuvası'nda yarışırken kaynak gücü olarak en zayıf kişi olduğundan benzer tepkiler ile karşılaşmıştı. Tüm sesler ve bakışlar onun etrafında dönüyordu. İki yıl önce gerçekleşen manzara tekrar ediyormuş gibiydi. Ama iki yıl önceki şeyler onu biraz bile etkilememişti ve bu sefer de en ufak bir etki yoktu.

Arenanın içinde çok az Mavi Rüzgar seyircisi olsa da bu hiç olmadığı anlamına gelmiyordu. Onların geliş sebebi Yun Che'nin kudretini görmekti. Bir ay önce Yun Che İlahi Anka İmparatorluğu'na gitmek için yola çıktığında Cang Wanhe, onun ülkeyi temsil ederek Yedi Ulus Sıralama Turnuvası'na tek başına gittiği haberini yaymışı. O orijinalde Yun Che'ye eğer Mavi Rüzgar kaynak uygulayıcıları onun katılacağını bilirlerse bu belki de ani bir umut tutuşturmasını sağlayabileceğini söylemişti... Bu umut önceki rezillikleri silebilirdi! Çünkü Yun Che Mavi Rüzgar'da birbiri ardına imkansız mucizeler ortaya koymuştu! Mavi Rüzgar kaynak uygulayıcılarının kalbinde o efsanevi bir figür haline gelmişti.

Eğer bu yarışmada Mavi Rüzgar Ülkesi'ni o temsil ederse kesinlikle dünyayı şaşırtacak ve önceki utancı silip atacaktı!

Bu bir ay içinde umut ve heves ile dolu olan birçok Mavi Rüzgar kaynak uygulayıcısı büyük mesafelere rağmen İlahi Anka İmparatorluğuna gelmişti... Mavi Rüzgar kaynak uygulayıcıları ve arenadaki altı ulustan gelen kişiler arasında fark büyük olsa da önceki sezonlar ile kıyaslandığında ne kadar fazla olduğu bilinmiyordu.

Kahkaha ve alay ile dolu olan seyircilerin karşısında seyrek ve dağınık Mavi Rüzgar kaynak uygulayıcıları Yun Che'ye bakıyordu. Onlardan bazıları yumruklarını sıkmış, bazıları dişlerini gıcırdatmış ve bazıları da Yun Che'nin onları tokatlamasını beklerken burnundan solumuştu. Hatta daha fazla dayanamayarak yüksek sesle kükreyenler bile vardı: "Kapayın çenenizi! Yun Che sadece Mavi Rüzgar genç neslinin bir numarası değil, aynı zamanda tüm dünyadaki genç neslin bir numarası... O her ne kadar Yeryüzü Kaynak Aleminde olsa da İmparator Kaynak Alemine karşı savaşabiliyor!"

"Yeryüzü Kaynak Alemi... İmparator Kaynak'a karşı savaşıyor mu? Bwahahahahah!!" Çevredeki seyirciler sanki dünyadaki en komik şakayı duymuş gibi kahkaha attı: "Bu velet evden çıkmadan önce ilacını almayı mı unuttu? Yeryüzü Kaynak, İmparator Kaynak'a karşı savaşıyor? Hahahahaha..."

Konuşan Mavi Rüzgar kaynak uygulayıcısı tüm yüzü kızaracak kadar çıldırdı. Yanındaki arkadaşı onu çekti ve kafasını salladı: "Onları önemseme! Yun Che kudretini gösterene kadar bekle, nasılsa çenelerini kapayacaklar... Yun Che! Bu sefer... tüm dünyanın ileri gelen savaş beylerinin önünde Mavi Rüzgar'a onur getirmelisin!!"

-------ÇEVİRMEN NOTU-------

Bir bölüm daha bittiğine göre TOKATLAMA ZAMANI YÜKLENİYOR...

Ağustos ayına özel olarak Buradan : https://www.patreon.com/Useless1 daha fazla bölüm okuma şansı edebileceğiniz bu yerde, sağda bulunan seçeneklerden birini aldığınız taktirde fazla bölümler sizi bekliyor. Ve unutmayın şimdi alsanız bile önceden patreonda yayılnan bölümlerden okuyabilme şansına sahip olacaksınız. Diğer bir deyişle 3 dolarlık bir ücret karşılığında bile 446 da dahil okuyabileceksiniz. Ee, peki neden hala duruyorsunuz?

Yun Che neler yapacak? Tokat yiyen insanlar ne tepki verecek? Turnuva nasıl geçecek? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin :D

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr