Bölüm 501

avatar
18364 47

Against The God - Bölüm 501


Çeviri: Useless Düzenleme: Fullbringer

 Bölüm 501: Kökene Dönüş

"Altın Karga Yıldırım Alev Ovasına normal biri girebilir mi?” Yun Che sordu.

"Tabii ki hayır." Yun Xiao kafasını salladı: "Her bir girişin ardından Altın Karga Yıldırım Alev Ovası, Hayali Şeytan Kraliyet Ailesi tarafından kapatılır ve ardından onun kaynakları beş yıl boyunca yeniden tazelenir. Beş yıllık süre her ne kadar kısa olsa da Altın Karga Yıldırım Alev Ovasının korkutucu alev ve yıldırım bulutlarının enerjisi ile çeşitli manevi bedenler ve hazineler aşırı hızlı bir şekilde olgunlaşıyor. Genellikle, bu sürede Altın Karga Yıldırım Alev Ovasına asla girilemiyor ve Hayali Şeytan Kraliyet Ailesinin kendisi bile giremiyor."

"Alevler... Bulutlar... Altın Karganın mirası orada yer aldığı için alevlerin olması oldukça doğal ama orada neden yıldırım da var?” Yun Che şüpheci şekilde sordu.

"Bunu ben de bilmiyorum. Görünüşe göre bu Altın Karga Yıldırım Alev Ovasının çözülemeyen bir gizemi. Babamdan Altın Karga Yıldırım Alev Ovasının belli bir yerinde aşırı güçlü bir yıldırım kaynak canavarının yaşama olasılığı olduğu veya belki de yıldırım kaynak hazinesi nedeniyle böyle olabileceğini duydum. Ama bunların hepsi onun tahminleri."

Yun Che onayladı. Ardından, Şeytan İmparatorluk Şehrinin kuzeyine doğru baktı. Altın Karga Yıldırım Alev Ovasının nerede olduğunu bilmese de Anka’nın gücüne sahip olduğundan ateş kaynak enerjisini hissedebilme özelliği sıradan kişileri fazlasıyla aşıyordu. Şeytan İmparatorluk Şehrinin kuzeyinde bir yerde hafifçe alev auralarının varlığını hissedebiliyordu. Muhtemelen orası Altın Karga Yıldırım Alev Ovasının yer aldığı yerdi.

Kaynak Gökyüzü Kıtası yedi ulusa bölünmüştü. Dört Büyük Kutsal Bölge yedi ulusu aşan oluşumlardı ve kendilerine koruyucular deseler de daha çok onay vermeye yetkisi olanlar gibilerdi. Hayali Şeytan Ülkesinin bölgesi Kaynak Gökyüzü Kıtasından fazla olsa da bölgelere ayrılmamıştı ve bunun yerine Hayali Şeytan Kraliyet Ailesi kıtanın çekirdeğiydi. Sadece güç seviyesi açısından, Şeytan İmparatorluk Şehri, tamamen Kaynak Gökyüzü Kıtasının Dört Kutsal Bölgesi ile kıyaslanabilirdi.

Şüphesiz olarak, Şeytan İmparatorluk Şehrine girdikleri an kaynak enerjisinin varlığı kıyaslanamayacak kadar yoğunlaşacaktı. Kaynak Gökyüzü Kıtasının yedi ulusunda bir Taht görmek aşırı nadirdi ancak burada onlar doluydu. Kıyaslanamayacak kadar nadir Derebeyleri bile burada fazlaca yer alıyordu. Yun Ailesine olan yolculuk sırasında hissettiği Derebeyi auraları yirmiden az değildi.

Bu Şeytan İmparatorluk Şehrinin ne kadar büyük bir güce sahip olduğunun kanıtıydı.

Ancak en sonunda Hayali Şeytan Kraliyet Ailesi ve Kaynak Gökyüzü Kıtası arasındaki tartışmada kısa çöpü çeken taraf Hayli Şeytan Kraliyet Ailesi olmuştu. Üstelik onlar herhangi bir intikam hareketine girişmemişti... Görünüşe göre toplam güç açısından Hayali Şeytan Kraliyet Ailesi hala Dört Büyük Kutsal Bölgeden biraz düşüktü.

"Neredeyse geldik. Önümüzde, mor bir parlaklık ile parlayan büyük kapıların olduğu yer." Yun Xiao önünü gösterdi.

Yun Ailesi hayal ettiği kadar büyük değildi. İlahi Anka Tarikatı ile kıyaslanmak şöyle dursun, ailenin bölgesinin boyutu onun yok ettiği Yanan Cennet Klanından bile küçüktü. Bu kesinlikle Yun Che'nin tahminlerinin dışındaydı. Ancak biyolojik büyükbabasının ve biyolojik babasının sadece tek bir çocuğu olduğunu hatırladığında bilinçsizce bunu bir kez daha düşündü... Kaynak Kulpunun varlığı cennetin kıskanmasına sebep olarak onların üretkenlik yeteneğini sınırlamış olabilir miydi?

(Ç.N: Eğer öyle ise sen bu sınıfın dışında olabilirsin. Hatırlıyorum Ejderha bölgesini... Bildiğin spor spikerleri gibi demek istiyorum... Yun Che vurdu ve gol oldu ???? )

(FN: Belki tek kullanımlıktır :D)

 

Yun ailesinin ana kapısının üzerindeki göğe geldiklerinde Yun Che, Yun Xiao ile birlikte yavaşça alçaldı. Onlardan biraz uzakta olan fazlaca aşina aile kapısına bakarken, Yun Che Yun Xiao'nun gözlerinde parlatan tereddüt belirtisini gördü.

"Kardeş Yun, ummmm..." Yun Xiao tereddüt ile konuştu: "Ben Yun Ailesinin Genç Patriği olsam da... Büyük miktarda insan benden hoşlanmıyor. Yani eğer saygısız olan biri olursa Kardeş Yun'un buna alınmasına gerek yok."

Yun Che'nin kalbi kımıldadı ve onayladı: "Mn, anladım. Merak etme, buraya gelişimin ana nedeni büyük Yun Ailesinin Patriğine saygımı sunmak. Diğer meseleler önemli değil."

Yun Che, Yun Xiao'yu takip ederek ana kapıdan girdi. İçeri girdiği an Yun Che'nin hisleri kontrolsüzce dalgalandı. Ayakları altındaki zemin, nefes aldığı hava, görüşündeki her şey, tamamen yabancıydı. Bu yere hayatında ilk defa gelmişti ancak burası onun gerçek ailesinin olduğu yerdi. Bedenindeki kan buradan geliyordu. Biyolojik babası ve biyolojik annesi... Buradaydı...

Ben... Gerçekten... Buraya döndüm...

Yun Xiao'nun yaraları çok ciddiydi ancak açıkça diğerlerinin onun yaralandığını bilmesini istemiyor gibiydi. Ana kapıdan girdiğinde zorla sakin bir ifade takınmıştı ve sırtını düzleştirmişti. Ancak ana kapıdan girdiklerinde önlerinde yirmi otuz yaşlarında gözüken genç bir adam vardı. Yun Xiao'yu gördüğü an anında nefret dolu bir gülümseme ortaya çıkardı: "Aiyo! Bu büyük Genç Patrik Yun Xiao değil mi? Neden bu kadar erken döndünüz? Dışarıda eğlenecek bir şey bulamadınız mı ya da... Oh?"

Genç hemen Yun Xiao'nun yaralarını fark etti. Gözleri daraldı ve ardından kötü niyetli bir şekilde güldü: "Hahahaha! Bende nedenini merak ediyordum, demek yaralanmışsın! Hangi ailenin genç efendisi ile antrenman yaptın? Heheh, en azından sen hala isimde Yun Ailesinin Genç Patriğisin ancak başkası ile antrenmanda kaybettin ve böyle sefil bir şekilde yaralandın. Yun Ailemiz için ne büyük bir utanç."

Bu kişinin sözleri özellikle zehirliydi ve kulağa giriyordu, ayrıca Yun Xiao'ya 'Genç Patrik' olarak seslenirken tavrı biraz bile saygılı değildi. İfadesi bile tamamen alay ve kendini beğenmişlik ile doluydu. Yun Xiao'nun elleri sıkıca kenetlendi ancak onu görmezden gelmek için kedini zorladı ve doğudan Yun Che ile konuştu: "Kardeş Yun, onu görmezden gel. Seni babama götüreceğim."

Bunu söyledikten sonra Yun Xiao Yun Che'yi çekti ve doğrudan genç erkeğin yanından yürüyüp gitti. Bu şekilde çok fazla benzer karşılaşma yaşamıştı ve buna alışmıştı. Bu yıllarda en çok eğitim gördüğü şey dayanma idi... Bunu kendi için yapmasa bile annesi ve babası için yapması gerekiyordu.

Yun Xiao gitti. Ancak erkek genç alayını kesmedi. Döndü, kıyaslanamayacak kadar alaycı soğuk bir gülümseme ile konuştu: "Yo! Büyük Genç Patrik acaba bu küçük metresi nerede buldunuz? Böyle pürüzsüz ve hassas cildi ile ben bile ona dokunmak istiyorum. Görünüşe göre büyük Genç Patrik sonunda elf klanının cennetsel turnasına dokunamayacağını anlamış ve bu küçük orospu ile oynamaya kadar vermiş... Yeri gelmişken, cennetsel turnaya dokunma hayalini her gün kurmaktansa böyle küçük bir orospuyu büyütmek daha gerçekçi. Hahahaha!"

(Ç.N: Orospu dedi... Yun Che'ye? Yun Che'nin Ölüm Defteri... 1 Numara... Sonunda bulduk ???? )

(FN: Gençler pompa sahnesi var yaşınız küçükse okumayın. Okuyupta pompacı olmaya karar verirseniz sorumluluk kabul etmiyoruz.)

 

Yun Che'nin adımları aniden durdu... Bu artık alay değil kıyaslanamayacak kadar zehirli bir aşağılamaydı. Yun Xiao'nun tarifini dinledikten ve Göğün Altında Ailesinin ona karşı tavrını gördükten sonra Yun Che, Yun Xiao'nun her ne kadar Genç Patrik unvanını taşısa da aile içindeki hayatının iyi olmadığını biliyordu. Ancak aslında bu ölçüde rezil olduğunu beklememişti.

Yun Xiao bunu tolere edebilirdi ama bu onun da yapacağı anlamına gelmiyordu. Eğer bunu tolere ederse o zaman o Yun Che olmazdı!

Yun Che döneceği an açık bir azarlama sesi arkadan geldi: "Yun Hao! Genç Patriğe nasıl böyle saygısızlık edebilirsin? Hemen Genç Patrikten özür dile!"

Yun Che'nin dikkati kaydı, sesin kaynağına baktı. Ulut beyazı kıyafet giyen genç bir erkek oraya doğru yürüyordu. O yirmi beş yaşlarında gibiydi ve ifadesi kahramanca bir ruh ile kaplıydı. Her ne kadar o genç olsa da bedenindeki kaynak aurası kıyaslanamayacak kadar yoğundu. En azından Yun Xiao gibi Derebeyine yarım adım atmış birini fazlasıyla aşmıştı.

"Ah... Kardeş Xinyue!"

(FN: Yanlış alarm gençler pompa yokmuş.)

 

Bu kişiyi gören Yun Hao'nun ifadesi hemen değişti ve onu bir kıç yalayıcı gibi selamladı: "Kardeş Xinyue, dışarı mı çıkıyorsun? Bu küçük kardeş seni bu seferki gibi dışarı çıkarken nadiren görebiliyor."

(Ç.N: Normalde süs köpeği, yalaka anlamlarına da geliyor lapdog ama Yun Che'ye orospu deyip sonra birden böyle olunca kıç yalayıcı daha uygun geldi bana ???? )

"Hmph!" Genç erkek ona soğukça baktı ve azarladı: "Söylediğimi duymadın mı? Hemen Genç Patrikten özür dile!"

Yun Hao boynunu küçülttü ancak karşı gelmedi. Yun Xiao'nun karşısında dişlerini sıktı ve başını eğdi.  Yun Xiao hızlıca elini salladı ve konuştu: "Kardeş Xinyue buna gerek yok. Yun Hao sadece şaka yapıyordu. Önemli değil."

"Aynen öyle, aynen öyle. Ben sadece şaka yapıyordum." Yun Hao kıkırdarken hızlıca onayladı. Ardından Yun Xiao'ya karanlık bir bakış atarken 'en azından yapman gerekeni biliyorsun' ifadesi ortaya çıkardı.

Yun Che: “…”

"Hmph!" Genç erkek bir kez daha soğukça burnundan soludu: "Genç Patrik nazik ve gönlü bol ama her gün kör insanlar sürekli ona zorbalık yapıyor... Eğer bunu bir daha görürsem hoşgörülü olmayacağım!"

"Dersimi aldım, Kardeş Xin Yue. Kesinlikle bir daha yapmaya cüret etmeyeceğim." Yun Hao oyuncu bir gülümseme ile kabul etti. Bunun ardından geri çekildi, dişlerini gösterirken Yun Xiao'ya soğukça güldü.

Genç erkeğin ifadesi sakinleşti ve nazik bir gülümseme oluştururken Yun Xiao ile konuştu: "Küçük kardeş Yun Xiao, birisi sana yine zorbalık yapmayı denerse katlanmana gerek yok... Oh? Durumuna bakınca... Yaralandın mı? Ne oldu?"

Yun Xiao hızlıca kafasını salladı ve konuştu: "Bir şey yok, gerçekten çok ciddi yaralanmalar değil. On on beş günde iyileşirim. Kardeş Xinyue'nin önemsemesine gerek yok."

Genç erkek daha fazla sormadı ve endişe ile konuştu: "Kendine bak. Nereden bakarsam bakayım hafif bir yaralanma gibi durmuyor. Hemen kendini tedavi ettir... Oh doğru." Bakışları Yun Che’ye kaydı: "Bu kişi kim?"

"Yeni edindiğim bir arkadaş, Yun Che." Yun Xiao tanıttı. Bu kişinin karşısında ifadesi sonunda rahatladı: "Kardeş Yun, bu benim aile kıdemlim, Kardeş Xinyue."

Yun Che onayladı ve selamladı.

"Oh? Bu kişinin soyadı da mı Yun? Gerçekten iyi bir tesadüf." Yun Xinyue yumruklarını Yun Che'ye doğru kenetledi: "Küçük kardeş Yun Xiao'nun arkadaşını çağırması nadirdir. Kardeş Yun Che'nin erkekler arasında bir ejderha olduğuna inanıyorum. Gelecekte eğer vakit olursa biraz sohbet etmeyi umuyorum."

"Tabii ki, Kardeş Yun gerçekten harika!" Yun Xiao gururlu bir ifade ile konuştu. Birkaç kişinin yaklaştığını gördü ve hızlıca konuştu: "Kardeş Xinyue, babam ile konuşmam gereken meseleler var, gitmem gerek. Bir kez daha beni kurtardığın için teşekkürler Kardeş Xinyue."

"İyi bakalım." Yun Xinyue hafifçe gülümsedi.

Yun Che'nin bakışları hafifçe Yun Xinyue'yi süpürüp geçti, döndü ve Yun Xiao’yu takip ederken babasının olduğu yere doğru ilerledi. Ancak birkaç adım attıktan sonra buz gibi soğuk bir ürperti arkasından geldi.

Yun Che'nin kaşları hafifçe seğirdi ancak adımlarını durdurmadı.

Öldürme niyeti!!

Bu Yun Che’nin tanımakta hata yapmayacağı bir şeydi!

Ve bu öldürme niyeti Yun Xiao'ya doğru değil... Doğrudan kendine yöneltilen bir şeydi!

Bugün açıkça Yun ailesine ilk girişiydi. Bundan önce Yun Xiao hariç Yun Ailesinden başka biri ile karşılaşmamıştı. Üstelik Şeytan İmparatorluk Şehrine de ilk gelişiydi. Tanıdığı insan sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi, nasıl biri onu öldürmek isteyebilirdi?

Şeytan İmparatorluk Şehrine gelmeden önce yaptığı tek şey... O komplo idi...

O zaman tek olasılık oydu!

"Yun Xiao, Yun Xinyue kim? Onun prestiji Genç Patrik olan senden çok daha yüksek gibi?" Yun Che aniden sordu.

Yun Xiao kafasını uzattı ve biraz çaresiz ve utanmış şekilde gülümsedi: "Kardeş Xinyue'nin prestijinin benden yüksek olması doğal. Babası, Yedinci Büyük Yun Waitian, Yun Ailesinin otuz altı büyüğü arasında en güçlüsü. Kendi ise Yun Ailesinin genç neslinin en güçlüsü. Yirmi yedi yaşında çoktan Dördüncü Seviye Tiran Âlemine girdi ve bu nesildeki tek Camgöbeği Kaynak Kulpunu uyandırdı. Kaynak Kulpu ile birlikte onunla aynı seviyede onu yenebilecek bir rakip yok ve Beşinci Seviye Tiran Kaynak Âlemine meydan okuyacak yeteneği var. O Yun Ailesinin yeniden yükselme umudu olarak görülüyor ve aile içinde o en uygun gelecek..."

Buraya kadar konuştuğunda yun Xiao aniden durdu. Ancak Yun Che’nin onun söylemediği şeyi anlaması için bu kadar yeterliydi.

"Ona olan izlenimin gerçekten iyi gibi gözüküyor." Yun Che önemli olmayan bir şey hakkında konuştu.

"Mn." Yun Xiao onayladı: "Kardeş Xinyue'nin doğuştan gelen yeteneği aşırı yüksek ve kişiliği de çok nazik. Bazı soy meseleleri nedeniyle birçok eleştiri, alay ve zorbalık ile karşılaşıyorum. Ama Kardeş Xinyue asla benimle alay etmiyor ve bunun yerine meseleleri çoğunlukla benim için çözüyor ve hatta bana zorbalık edenleri azarlıyor. Ona bunun için her zaman minnettarım."

"Bazı soy meseleleri? Ne demek istiyorsun?” Yun Che yana baktı ve sordu.

Düşüncesizce kendini ele veren Yun Xiao hafifçe heyecanlandı: "Ön... Önemli bir şey değil. Sadece ufak bir mesele."

Yun Che soru sorarak devam etmedi ve bunun yerine konuyu değiştirdi: "Onun gerçekten Yun Ailesinin gelecek Patriği olmaya uygun olduğunu mu düşünüyorsun?"

Yun Xiao tamamen Yun Che'nin böyle doğrudan bir soruyu soracağını beklemiyordu. Bir anlığına durdu ve acı bir gülümseme ile konuştu: "Her ne kadar ben isim olarak Genç Patrik olsam da sen de görebiliyorsun. Bu ismi tutarken sadece bir şakayım. Güç açısından, ikna edicilik açsısından ve en önemlisi... Her şekilde benim gelecek Patrik olmamın imkânsız olduğunu biliyorum. Eğer bu kardeş Xinyue olacaksa çok destekleyici olacağımı düşünüyorum. Sonuçta kardeş Xinyue gerçekten Yun Ailesinin bir kez daha yükselmesinin umudu olabilir."

Yun Che derinden ona baktı ve belirsiz bir gülümseme ile konuştu: "O Yun Xinyue gerçekten basit değil."

"Tabii ki basit değil. Yun ailesinde bizim neslimizin herkes tarafından tanınan bir numarası o. Hayali Şeytan Kraliyet Ailesindeki insanlar bile onu gözlemliyor." Yun Xiao biraz gururlu bir şekilde konuştu.

Ancak Yun Che'nin söylediği “basit değil” ile kendi söylediği “basit değil”in aslında tamamen farklı iki kavram olduğunu bilmiyordu.

--------ÇEVİRMEN NOTU---------

Engel olmaz inanıyorum bu bölüme baba var ????

Baba nerede? Babayı verecekler mi bize? Yun Che neler yapacak? Xinyue neden öldürme niyeti le Yun Che'ye baktı? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin ????

Fullbringer Notu: Yun Che çıkaracak malı vuracak masaya oğlun benim reyiz diyecek, az önceki iki yüzlü yavşağı pompalayacak, diğer çocuğu sokağa atıp Yun ailesini coşturacaklar seri bitecek. Alın size ömürlük spoiler :D






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr