Bölüm 522

avatar
18111 40

Against The God - Bölüm 522


 

Bölüm 522: Kaynak Kulpu Ruh Araması

 

Yun Xinyue yumruklarını daha da sıkarak neredeyse ellerindeki kemikleri çatlayacak noktaya geldi ve alnındaki terler yüzünden dökülmeye başladı. Kafasını kaldırdı ve irade dolu sesi ile konuştu: "Patrik... Cüret edemediğimden değil, sadece bunu kabul edemiyorum! Ben, Yun Xinyue, her zaman sadakatli ve içten oldum, ne temel alınarak sadece bir yabancının sözü nedeniyle herkesin önünde Kaynak Kulpu Ruh Aramasına maruz kalıyorum? Bunun nedeni... Onun Patriğin vaftiz oğlu olması mı? Eğer Kaynak Kulpu Ruh Araması benim masumluğumu kanıtlarsa bu mesele olmamış gibi olacak ve vaftiz oğlunuz da kurtulacak mı? Olaylar bu şekilde mi gelişecek? Bunu kabul edemem... Patrik, eğer bu şekilde davranırsanız sadece klanımızı utandıracaksınız... Ben bunu kabul edemem."

 

"Kabul edemez misin?" Yun Qinghong keyifsiz bir gülüş attı: "Madem öyle, o zaman bu Patrik senin kabul etmeni sağlayacak... Che'er!"

 

"Vaftiz baba." Yun Che cevapladı.

 

Yun Qinghong ciddi bir şekilde bildirdi: “Yun Xinyue'nin Kaynak Kulpu Ruh Aramasına maruz kalma olayı tamamen senin yüzünden. Ruh Araması tamamlandıktan sonra eğer o gerçekten bu suikast girişimine karıştıysa sen Yun Ailemiz içindeki gizli bir tehdidi yok etmiş olacaksın ve aile içinde büyük bir katkı sağlamış olacaksın. Ve o zaman doğal olarak Büyük Konseyi de seni fazlasıyla ödüllendirecek ve tüm Yun Ailesinin onayını kazanacaksın. Ancak Yun Xinyue gerçekten masumsa... O zaman Yun Ailemin öğrencilerinden birine kötücül bir şekilde iftira etmiş olacaksın. Vaftiz oğlum olsan bile sana hafif davranmam! O zaman bedenindeki tüm meridyenleri herkesin önünde kırman gerekecek... Bana bu sözü vermeye cüret ediyor musun? Eğer etmiyorsan, o zaman bu Kaynak Kulpu Ruh Aramasını yapmaya gerek olmayacak!"

 

Tüm merdiyenlerini kırmak... Bu herkesin bedeninde bir ürperti hissetmesine neden olacak kadar aşırı acımasız bir sonuçtu. Orijinalde birçok Yun Aile üyesi Yun Qinghong'un ani patlamasının Yun Che'yi korumak için olduğunu hissetmişti ama bu sözleri söylediğinde zihinlerindeki bu düşünce tamamen dağılmıştı; hatta Yun Qinghong'un vaftiz oğluna karşı alışılmadık bir şekilde acımasız olduğunu hissetmişlerdi.

 

Yun Qinghong her ne kadar Yun Che'ye neredeyse tamamen güvense de yine de onun için bir çıkış bırakmıştı... Birisinin tüm meridyenlerini kırmak herhangi bir kaynak uygulayıcısının gözünde, bir Hükümdar olsa bile, aşırı korkutucu bir şeydi. Ama o ve Mu Yurou'nun merdiyenleri yirmi yıldan fazla süredir sakattı ve Yun Che onları iki ayda tamamen düzeltmişti. Tüm meridyenlerini kırsa bile eski haline gelmesi çok büyük çaba gerektirmemeliydi.

 

"Evet!" Yun Che tereddütsüz bir şekilde başıyla onayladı ve yüksek sesle bildirdi: "Eğer Yun Xinyue masumluğunu kanıtlarsa herkesin önünde tüm merdiyenlerimi kırarım... Eğer sözümden vazgeçersem buradaki herhangi biri bana saldırabilir, karşı koymayacağım!"

 

Yun Qinghong yavaşa onayladı: "Yun Xinyue, şimdi söyleyecek bir şeyin var mı?"

 

Durum bu noktaya gelmişti ve Yun Qinghong konuşmuştu, eğer Yun Xinyue karşı koymaya devam ederse gerçekten anormal gözükecekti. Yun Xinyue'nin göğsü şiddetle kalkıp indi ve bacakları hafifçe titremeye başladı. Dişlerini sıkarken arenaya adım attı ancak ikinci adımı atamadı... Çünkü orada olanlar arasında ruh araması sonucunun nasıl olacağını en iyi o biliyordu.

 

"Hmph!" Yun Qinghong'un ifadesi öfkelenirken derin bir ses ile konuştu: "İnfaz Büyüğü, Yun Ailesine karşı zararlı bir eylem olmadığı bir durumda eğer birisi Patriğin emrine karşı gelirse ne olur?"

 

İnfaz büyüğü şaşırdı ama hemen cevapladı: "Eğer birisi Patriğin emrine karşı gelirse... Hafif ceza olarak hapsedilir ve ağır ceza olarak... Bedenindeki kaynak sanatları boşaltılır ve aileden atılır."

 

"Yun Xinyue sakat kalıp aileden atılmak mı istiyorsun? Yoksa Kutsal Bulut Arenasına girip masumiyetini kanıtlamak mı? Eğer böyle basit bir soruda bile tereddüt gösterirsen bu basitçe Yun Che'nin söylediklerinin hiç de yalan olmadığını kanıtlayacak!"

 

Yun Xinyue hareket etmedi. O anda tüm maneviyatı çökmenin eşiğindeydi, zihninde kaos ve korku hüküm sürüyordu, Yun Qinghong'un dediklerini zorlukla duyuyordu.

 

"Madem arenaya girmeye hala karşı koyuyorsun o zaman sana yardımcı olması için birini göndereceğim." Yun Qinghong üç Ulu Büyüğe döndü ve saygılı bir bakış ile konuştu: "Üç Ulu Büyüğümüz, şu anki durumda yardımınıza ihtiyacım olduğu için utanıyorum. Çünkü sadece üç Ulu Büyük harekete geçerse herkes memnun kalacaktır."

 

Yun Jiang, Yun Xi ve Yun He güneşin altında her şeyi deneyimlemiş kişilerdi. Yani Yun Xinyue'nin durumu onların neler olduğunu anlamasına zaten yermişti. Yun Qinghong konuştuğunda Ulu Büyük Yun Xi havaya kalktı ve anında Yun Xinyue'nin üzerindeki boşlukta ortaya çıktı. Yun Xinyue tepki bile veremeden deniz kadar sınırsız bir kaynak enerjisi tüm bedenin kapladı. Tek bir karşı koyma belirtisi bile gösteremeden gözlerinin önündeki her şey karardı ve bilinçliliği tamamen gömüldü.

 

Kutsal Bulut Arenasındaki bedeni bile diz çöker hale geldi.

 

Ulu Büyüğün kaynak enerjisi herkesin neler olduğunu görebileceği kadar kalın ve zindeydi.Yun Xinyue çoktan Kutsal Bulut Arenasının ortasında ortaya çıkmıştı. Tüm bedeni donmuştu ve gözleri genişleyerek açılmıştı ama tamamen odaksızlardı; sanki ruhu bedenini terk etmiş gibiydi.

 

Bir parlama ile birlikte Ulu Büyük Yun Xi tekrar koltuğunda ortaya çıktı. Kuru bir şekilde konuştu: "Bilinçliliği Kaynak Kulpu Ruh Aramasının hedefi haline geldi. Bu on beş dakika sürecek. Patrik ne sormak istiyorsa sorabilir."

 

Oğlunun gördüğü muamele, herkesin önünde bir suçlu gibi diz çöktürülmesi ve Ulu Büyüklerin açıkça Yun Qinghong'un yanında olduklarını gören Yun Waitian'ın tüm bedeni titredi ve öfke ile kükredi: "Güzel... Güzel... Hadi sor, sor!! Benim oğlumun masumiyeti tüm suçlamalardan sıyrılacaktır! Yun Qinghong sözlerini unutma! Eğer oğlum masumsa bu Yun Che... Bedenindeki tüm meridyenleri kıracak! Ve bugünkü aşağılanmayı... Kesinlikle unutmayacağım!"

 

"Ulu Büyük lütfen sakinleşin. Biz zaten oğlunuzun masumluğunu kanıtlamayacak mıyız? Biraz daha sakin olmalısınız." Yun Qinghong Yun Che'ye doğru başıyla onayladı: "Che'er, beni it, onun söylediği her sözü duymak istiyorum."

 

"Peki." Yun Che cevapladı, ardından sahneden atladı. Bunun ardından Yun Qinghong'un tekerlekli sandalyesini taşıdı ve Kutsal Bulut Arenasının önüne dönerek Yun Xinyue'nin önüne indi.  

 

"Ekselansları, ne yapmalıyız?" Dük Hui Ye'nin arkasındaki Saygıdeğer Taş Ejderha en yumuşak sesiyle fısıldadı.

 

Dük Hui Ye'nin yüzü durgun su gibi anlaşılmazdı, parmakları yelpaze gibi açılmıştı ve işaret parmağı hafif bir hareket yapmıştı.

 

"Ulu Büyük, Yubai, lütfen geri çekilin. Tüm büyükler, lütfen Ulu Büyüğe göz kulak olur musunuz? Bizzat Kutsal Bulut Arenasına girmesine izin vermeyin. Dük Hui Ye'ye gelince, ne istiyorsanız yapabilirsiniz." Yun Qinghong sabit bir sesle konuşurken Yun Xinyue'ye baktı.

 

"Hmph." Dük Hui Ye hafifçe burnundan soludu ama Kutsal Bulut Arenasından ayrılmadı. Bunun yerine sanki bakışları ile onu delecekmiş gibi gözleri Yun Qinghong'un sırtında sabitlendi.

 

Mu Yubai ve Yun Waitian bu sözlere uydu ve Kutsal Bulut Arenasından ayrıldı. Ama Yun Waitian öfkeli bir sesle konuştu: "Kimsenin bana göz kulak olmasına gerek yok! Oğlum kesinlikle masum! Yun Qinghong, bundan pişman olmanı sağlayacağım!"

 

"Heh heh." Yun Qinghong kuru bir şekilde güldü: "Yun Waitian, sadece onun babası olduğundan onun hakkındaki her şeyi bildiğini sanma. Ama o ne yapmış olursa olsun senin bundan habersiz olduğuna inanmak istiyorum. Che'er, Xinyue'yi suçlayan sensin, yani neden soruları sen sormuyorsun? Özellikle ilk başta ipuçlarını tespit eden sen olduğundan sorman gereken şeyleri en iyi sen biliyorsundur."

(Ç.N: Yun Holmes mi geliyor yoksa şimdi?)

 

"Anlaşıldı." Yun Che başıyla onayladı ve bakışı Yun Qinghong'unki ile kesişti; ikisi de diğerinin bakışı ile karşılaştığında istemsizce güldü.

 

Bugünkü büyük toplantıda Yun Qinghong başlangıçta sessizliğini korumuştu ve neredeyse onun olduğu unutulacak kadar sessizdi. Ama ağzını açtığı andan itibaren tüm durum avucuna düşmüştü. Dük Hui Ye'nin ihtişamını yok etmişti ve Helian Peng'i sessizleştirmişti; Yun Ailesinden gelen her bir kişinin onun eylemlerini ve sözlerini yapmasını sağlamıştı; Yun Xinyue'nin adalet için yaptığı dargın haykırışları tamamen yok etmişti ve sadece birkaç sözü ile ulu büyükler Yun Xinyue'ye karşı bizzat harekete geçmişti...

 

Yun Che nadiren birine hayranlık duyardı. O orijinalde bu Yun Ailesi Büyük Toplantısının yıldızı olacağını düşünmüştü ama beklentilerinin ötesinde bir şekilde gerçek başrollük rolü Yun Qinghong tarafından kolaylıkla alınmıştı. Kalbinde sessiz bir iç çekti... Bu kadar mükemmel olmama şaşmamalı, demek böyle müthiş bir babam varmış!

 

Oh, o kesin en iyi zamanlarında da bu şekildedir!

 

Yun Ailesi üyeleri gözleri önündeki temelde kusursuz olan bu senaryo ile uyutulurken Yun Qinghong sessiz bir şekilde her şeyi görmüştü. Herkes Yun Che'yi sorgular ve onunla alay ederken o, ona inanmayı seçmişti... Bunun Yun Che'ye güveni ile alakası yoktu, her şey Yun Qİnghong'un yeterince bilge ve ileri görüşlü olması ile ilgiliydi.

 

Yun Che ileri çıktı ve Yun Qinghong'un yanındayken ona Yun Xinyue'yi sessizleştirmek için birinin hareket edebileceği hakkında uyarmak istedi ama ağzından bu sözler çıkmadan onları yuttu. Yun Qinghong'un ileri görüşlülüğü ve bilgeliği ile bunu hatırlatmasına gerek olmadığına inanıyordu.

 

"Adın ne?" Yun Xinyue'nin önünde duran Yun Che sorguya isteklice başladı.

 

"Yun Xinyue..." Yun Xinyue yavaş ve hayatsız biri şekilde cevapladı ama onun sesi herkesin duyabileceği kadar netti.

 

"Kaç yaşındasın?"

 

"Yirmi yedi..." Yun Xinyue konuşurken ağzının kenarlarından bir salya akıntısı çıkarak yere damladı.

 

"En çok ne tür kızlardan hoşlanıyorsun?"

 

"Büyük... Götü... Olanlardan..."

(Ç.N: Sorguya bak len aıfshasıufhafsa)

 

"Oh! Ben gerçekten ortak noktamız olduğunu bilmiyordum." Yun Che gözlerini açtı: "Peki en son hangi kızla yattın?"

 

"Sarhoş Nehir Evi'nin Leydi Kasımpatı'sı..."

 

Pffft... Seyirciler bu cevapla birlikte içeçeceklerini püskürttü.

 

"Seni piç!!" Temelde dümdüz duran Yun Waitian Yun Che'yi işaret ederek gürültülü bir şekilde bağırdı: "Ne tür saçmalıklar soruyorsun? Sen... Sen... Sen açıkça hatalı olduğundan korkuyorsun ve bilerek geciktiriyorsun!"

 

Yun Che hızlıca sakinleştirici bir duruş yaptı: "Ulu Büyük Yun, lütfen kızmayın. Bu benim ilk kez efsanevi Kaynak Kulpu Ruh Arayışının yapıldığını görüşüm, bu nedenle gerçekten sorulan her sorunun doğru cevaplandığı hakkındaki efsanenin gerçek olup olmadığını test etmek istedim... Tamam, testi tamamladığımı düşünüyorum. Bu Kaynak Kulpu Ruh Araması gerçekten gizemli ama bu sefer artık gerçekten sorguya başlama zamanı geldi. Ama, tsk tsk... Yun Ailesinin Ulu Büyüğünün saygıdeğer oğlunun bir geneleve giderek bir kadının refakatini istediğini düşünmek... Oh! Ama o en azıdan diğer büyük ailelerin öğrencileri gibi tecavüz edip masum kadınların üzerinde egemenlik kurmaktansa geneleve gidiyor; bu eylemi bile ona hayranlık duymama yol açtı. Sadece bu Leydi Kasımpatı... Bu ismi duyduğumda Büyük Genç Efendi Yun'un ağız tadının biraz ağır tarafa kaydığını düşünmeden edemiyorum..."

(Ç.N: Kasımpatı çin de anüs için kullanılan bir argo oluyor. Ne alaka boşverin google girip kasımpatı yazıp hayal gücünüzü çalıştırabilirsiniz. Yaratıcı insanlar şu çinliler oaısfhasıofuhasf)

 

"Sen!!" Yun Waitian'ın tüm bedeni kontrolsüzce sallandı ve bakışları şiddet ile doldu; sanki sahneye gidip Yun Che ile birlikte çıkamayacak kadar nefret ediyormuş gibi gözüküyordu.

 

"Ph, hemen, hemen." Yun Che ağır bir şekilde öksürürken gelişigüzel bir şekilde sessiz Dük Hui Ye'nin ifadesine göz attı. Ardından ciddi bir tonda devam etti: "Yun Xinyue, sana sormama izin ver. İki ay önce Yun Xiao ve Göğün Altında Yedi Numaranın şehrin dışında buluşacağını nereden biliyordun?"

 

Yun Che 'biliyor muydun' demek yerine nereden biliyordun' diye sormuştu. Yun Waitian soğukça sırttı ve küçümseme ile konuştu: "Kaynak Kulpu Ruh Aramasının etkisi altında tüm sözler ruhun derinliklerinden çıkar ve bir gizleme olmaz! Böyle yönlendirici sorular kullanarak duymak istediğin masalı itaatkar bir şekilde duyacağına inanıyor musun?"



Ama Yun Xinyue ağzını açtığında Yun Waitian'ın ifadesi anında dondu.

 

"O gün... Yun Xiao'nun avlusundan geçiyordum... Ve Yun Xiao'nun Göğün Altında Yedi Numaraya ses iletişimi gönderdiğini duydum... Onlar sıradaki gün sabah on da buluşacaklardı... Buluşma yeri de şehrin otuz beş kilometre ilerisinde olan Yağmur Bulutu Köşkü olacaktı..." Yun Waitian yavaş ama net bir sesle cevapladı.

 

"Oh!" Yun Che başıyla onayladı: "Gerçekten de beklediğim gibi, sen Yun Xiao'nun ses iletişimine kulak misafiri olmuşsun."

 

"Bu... Bu... Ah..." Yun Xiao'nun dili olduğu yerde bağlanmış gibiydi. Yun Che ile karşılaştığı ilk gün Yun Che’nin ona ses iletişimi kullandığı sırada birinin onu duyup duymadığını sorduğunu hatırladı.

 

Kalabalık arasında fısıldamalar başladı. Yun Che'nin ilk meşru sorusu ve Yun Xinyue'nin cevabı zatenn Yun Xinyue hakkında şüphelenmeye başlayan insanların anında komik bir şeyin kokusunu almasına neden oldu.

 

Yun Waitian'ın ifadesi anında çirkinleşti ama hızlıca haykırdı: "Yani bu doğruysa ne olmuş?! Xinyue sadece kazayla kulak misafiri olmuş... Yanlışlıkla ses iletişimini duyması onlara suikast girişiminde bulunduğu anlamına mı geliyor?!"

 

-----------ÇEVİRMEN NOTU----------

Her şeye rağmen bu adam ibne değil gibi gözüküyor. İbne değilse yazık amk. Adam o kadar güveniyor oğluna. Çok koyacak kesin ????

 

Yun Che neler soracak? SOrgu nasıl devam edecek? Cevaplar nasıl olacak? Beklenmedik şeyler yaşanacak mı? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin ????

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr