Bölüm 525: İtiraf
"Yurou, enişte, siz iyileşmişsiniz... Gerçekten tamamen iyileştiniz mi?” Mu Ailesinin gelecekteki görkemli patriği olmasına rağmen şu an bir çocuk gibi heyecanlı bir şekilde neşe içinde dans ediyordu.
Mu Yubai'nin mizacını Yun Che bugün kabaca anlamıştı. O duygularını yüzünde gösteren, dürüst ve konuşkan biriydi ve duygularını bastıramıyordu. O anda heyecanlı ve mutlu bir şekilde şaşkın olduğu tamamen yüzüne yansımıştı.
"Biz on gün önce tamamen iyileştik. Bu günlerde her zaman Kaynak Mühürleme Bilekliği takarak kaynak auralarımızı gizledik." Mu Yurou hafif bir gülümseme ile konuştu. Tüm hayatı boyunca eşlik ettiği adamın tekerlekli sandalyeden bir kez daha kudretle kalktığını gördüğünde neşe içinde ağlamadan edemedi. Yirmi iki senedir bu gururlu adamın neler yaşadığını ondan daha iyi kimse anlayamazdı.
"Bedenimiz veya kaynak gücümüz tamamen düzeldi ve bu kısa süreli değil." Yun Qinhong elini kaldırdı ve gülümseme ile konuştu: "Bunların hepsi, Che'er'in sayesinde. O sadece iki aydan daha kısa zaman harcadı. Ben, Yun Qinghong daha önce birçok şey gördüm ve deneyimledim ama bunu bizzat yaşamasaydım kesinlikle buna inanmaya cüret edemezdim. Hayali Şeytan Ülkesindeki tüm doktorlar toplansa bile Che'er'in tek parmağı ile rekabet edemez. Korkarım ki efsanelerdeki Büyük Göğün Altın İlahı bile onunla kıyaslanamaz, hoho."
Bu değerlendirme limitlerin ötesindeki en büyük övgüydü ve bu övgü Yun Qinghong'un kendisinden geliyordu. Ancak Mu Yubai bunu biraz bile abartılı hissetmemişti. O Yun Qinghong ve Mu Yurou'nun orijinalde ne kadar sakat olduğunu net bir şekilde biliyordu. Yirmi yıl önceden beri tüm Hayali Şeytan Ülkesinde kimse onların düzeleceğine inanmıyordu... Onlar sıradan insanların sağlıklı durumuna gelemeyeceklerdi.
Şu an böyle bir şey gözleri önünde olmuştu ve bunun bir mucizeden farkı yoktu!
Ve bu sadece iki aydan daha kısa zamanda olmuştu!
Mu Yubai Yun Che'nin omuzlarından yakaladı, gözleri genişledi ve büyük bir duygu ile konuştu: "İyi çocuk... Ben, Mu Yubai, yüz seksen yıldan fazla yaşadım ve gerçekten hayran olduğum tek kişi eniştem, Yun Qinghong. Ama şimdi sana bundan on kat daha hayranlık duyuyorum! O kadar ki kendimi hayranlık içinde yere serebilirim. Sen benim eniştemi kurtardın yani tüm Yun Ailesini de kurtarmış oldun. Sen küçük kız kardeşim Yurou'yu kurtardın yani aynı zamanda bizim Mu Ailemizin de yardımseverisin. Mn..."
Mu Yubai'nin gözleri aniden parladı, elleri Yun Che'yi daha sıkı kavradı... Bu bir Hükümdarın gücüydü ve anında Yun Che'nin dişlerini sıkacak kadar acı çekmesine neden oldu: "Çocuk... Oh, hayır, küçük kardeş Yun. Yeminli kardeş olsak nasıl olur? Ben senin büyük kardeşin olurum ve sen de benim küçük kardeşim olursun. Senin mesellerin benim meselelerim olur. Eğer sana biri zorbalık etmeye cüret ederse ben onların beynini patlatırım!"
(Ç.N: Ulan amcası kardeş olmak istiyor ???? Olurlarsa komedi olur ha öğrendiğinde ???? )
(FN: Amcası değil dayısı cahil pezevenk.)
Eğer Mu Ailesinin Genç Patriğinin birisi ile yeminli kardeş olmak istediği haberi yayılırsa tüm şehir çeneleri belki de düşecek kadar şok olacaktı. Eğer bu normal bir durum olsaydı Yun Che kesinlikle memnuniyet ile bunu kabul ederdi... Böyle büyük bir destek ile Yun Che isterse kanunlara karşı yürüyebilirdi. Ama Mu Yubai bu sözleri söylediğinde Yun Che tüm bedeni soğuk terler ile dolacak kadar korkmuştu. Anında panikledi: "Kı-kı-kı- Kıdemli Mu, bu olamaz. Bendeniz basit bir küçüğüm, nasıl olur da Kıdemli Mu ile yeminli kardeş yolmaya cüret edebilirim?"
Kıdemlilik farkı gerçekten büyük bir mesele değildi, ana konu Mu Yubai'nin onun öz dayısı oluşuydu! Eğer onunla bu şekilde yeminli kardeş olursa, kendini açıkladığında Mu Yubai belki de intihar etmek için bir tofu bloğu bulacak duruma gelebilirdi!
"Tch!" Mu Yubai kolunu salladı: "Küçük de neymiş, kıdemli de neymiş, bunların hepsi saçmalık. Sen biraz genç olsan da ve kaynak gücünde biraz düşük olsan da tıbbi yeteneklerin ve bugün sergilediğin cesaret sana büyük kardeş bile demeyi istememi sağladı! Mn... Eğer küçük kardeşim olmak istemiyorsan o zaman ben de gelecekte seni büyü kardeş olarak çağırırım! Bu bir problem değil!"
(Ç.N: Amcanın tüm karizma gidecek sanki gelecekte D: )
(FN: Seziyorum dayıda biraz Yuanba’lık.)
Mu Yubai'nin söylediği bu sözler biraz bile zorlama değildi. Yun Qinghong ve Mu Yurou sakat bir durumdaydı ancak iki ayda tamamen iyileşmişlerdi. Mu Yubai'nin gözlerinde Yun Che Tanrı olarak bile anılabilirdi! Eğer böyle birini kendinin yakını yapabilirse ne kadar bedel ödemesi gerekirse gereksin bu bir kayıp olmazdı. Bir kaynak uygulayıcısı olarak hasta olmayan, felaket ile karşılaşmayan, yaralanmayan ve tehlike içinde olmayan biri asla olmamıştı. Yanında Yun Che gibi biri varken bu kemerinin altında sayısız cana sahip olmak gibi olacaktı. Ölmek istese bile bu zor olacaktı. Eğer köpek gibi sakat birisi bile tamamen iyileşebiliyorsa... O zaman Mu Yubai on Hükümdar ile bir Yun Che arasında seçim yapması gerekirse tereddütsüz bir şekilde Yun Che'yi seçerdi.
Yun Che yüzünü ekşitti: "Kıdemli Mu, bu küçük sadece... Sadece..."
Mu Yubai'nin yüzü anında düştü, mutsuzca konuştu: "Ne? Ben, Mu Yubai senin için düşük müyüm? Senin yeminli kardeşin olmaya layık olmadığımı mı düşünüyorsun?"
"Tabii ki hayır." Yun Che kafa salladı: "Bu küçük doğal olarak Kıdemli Mu'nun bu küçük ile yeminli kardeş olmak istediğini biliyor. Ama problem şu ki bu küçük zaten Yun Xiao ile yeminli kardeş oldu. Sizin kız kardeşiniz ve enişteniz bu küçüğün vaftiz annesi ve vaftiz babası. Eğer bu küçük sizinle yeminli kardeş olursa o zaman kıdemlilik tamamen karışacak. Bu küçüğe ve benim vaftiz ebeveynlerime adil olmayacak."
"Yani ne olmuş? Bu önemli değil. O Yun Xiao ufaklığı ile yeminli kardeş olduğunu da bilmiyor değilim." Mu Yubai umursamadan konuşurken elini salladı. Kalbi bu kadar genişti.
"Pekala, Ağabey, Che'er için işleri daha fazla zorlaştırma." Mu Yurou eğlence içinde konuştu: "Sen kıdemlilik meselesini umursamadan Che'er ile ne olursa olsun yeminli kardeş olmak istesen bile en azından biraz samimiyetini göstermelisin. Kim senin gibi agresif olabilir? Eğer Che'er korkmamışsa bu garip olur."
Mu Yubai gözlerini genişletti, ardından kafasına vurdu ve can sıkıntısı ile konuştu: "Haklısın! Benim beynime bak, rastgele birine yeminli kardeş olmak istediğimi söylüyorum. Bu şekilde demek istemedim... Hey! Yun Che boyo... Oh, hayır, küçük kardeş Yun, biraz önce kabaydım. Birgün Mu Aileme ziyarete gel. Kesinlikle içtenliğimi sana göstereceğim. Ben, Mu Yubai, senin yeminli kardeşin olmaya tamamen layık olduğuma yemin ediyorum!"
"Tamam, tamam, bunu zamanı geldiğinde konuşalım. Ağabey, eve gidip bugün olanları babama anlat ve hazırlanmasını sağla. Şeytan İmparatoriçenin Büyük Seremonisinde büyük bir şey olacak. İki gün sonra Qinghong ile birlikte biz de geleceğiz." Mu Yurou söyledi.
"Mn, eğer yaşlı adam senin ve eniştemin tamamen iyileştiğini bilirse üç gün uyuyamayacak kadar mutlu olacağına bahse varım... Oh! Eniştemle geldiğinizde bu çocuğu da getirdiğinizden emin olun!" Mu Yubai büyük bir vurgu ile konuştu.
"Xiao'er, annenle birlikte amcanı uğurlamaya git." Yun Qinghong konuştu.
"Ah? Peki baba." Yun Xiao biraz sersemledi, bugün olan şeylerin üstesinden gelemediği açıktı.
Mu Yubai Yun Qinghong'a göz attı. Yun Qinghong'un neden Mu Yurou ve Yun Xiao'yu onu uğurlaması için gönderdiğini biliyordu; muhtemelen Yun Che'ye yalnız söylemek istediği bir şeyler vardı bu yüzden de bunu reddedemezdi. Elini sallamasıyla birlikte uzun bir adım attı.
"Baba bana söylemek istediğin bir şey mi var?” Onlar gittiklerinde, sadece Yun Qinghong ve Yun Che geride kalmıştı.
"Mn." Yun Qinghong onayladı ardından gülümsedi ve konuştu: "Che'er, her şey senin sayende. Eğer sen olmasaydın Yun Ailesinin on bin yıllık bağlılığı tek günde yok olacaktı. O kadar ki bu telafi edilemez bir şey olacaktı.
"Yun Che sırıttı: "Heh heh, babam çok kibar. Ben yarı Yun Ailesi üyesi sayılırım, herkesi destekleyen kişi sendin, baba. Ve babamın bilgeliği ve ileri görüşlüğü ile birlikte ben orada olmasaydım bile sen çoktan her şeyi görmüş olacaktın, değil mi?"
Yun Qinghong kafasını salladı ve konuştu: "Geçmiş yıllarda sakat olduğumdan dolayı Yun Ailesini destekleyecek gücüm olmadığını biliyordum, bu yüzden her zaman gözlerim ve kulaklarım kapalı oldu. Dük Huai'nin sadakatsizliğini uzun süre önce fark etsem de ve belki de Yun Ailesi içine bir komplo yerleştirdiğini tahmin etsem de bunun nereden geleceğini bilmiyordum. Üstelik eğer bizi iyileştirip kaynak güçlerimizi düzelttiğin gerçeği olmasaydı, her şeyi bilsem bile bunu değiştirecek gücüm olmazdı."
Yun Che biraz düşündü ve ardından konuştu: "Baba, bir tahminim var... Senin neslindeki büyüklerin arasında senin sakatlığın yüzünden bazıları ayrılmadı. Tüm bu yıllarda yalnız olmanın sebebi bunu bilerek istemen, değil mi?"
Yun Qinghong güldü ve onu övgü dolu gözlerle süzdü: "Evet, haklısın. Her ne kadar ben Patrik pozisyonunu Patrik soyundan olmayanlara vermek istemesem de o zaman tamamen sakattım ve Xiao'er benim öz çocuğum değildi. Yun Ailesine bir yük olmaktansa Yun Wiatian'a pozisyonumu vermeyi tercih ettim. Sonuçta, Patrik soyu önemli olsa da nasıl olur da Yun Ailemizin geleceği ile kıyaslanabilirdi. Che'er, eğer benim iyileşmeme yardım etmeseydin ben kendimi çoktan Yun Waitian'ın Patrik olmasını izlemeye hazırlamış olacaktım. Ama şimdi tamamen düzeldiğimden ve klanın sorumluluklarını taşımak için yeterli gücüm olduğundan Patrik pozisyonunu kesinlikle başkalarına veremem. Che'er, sen gerçekte Yun Ailemizin kaderini değiştirdin. Bu büyük iyiliği Yun Ailemiz binlerce nesil boyunca hatırlayacaktır."
"Seninle yalnız kalmak istememin nedeni sana bir şey itiraf etmek istemem." Yun Qinghong derin bir nefes aldı ve biraz üzgünce konuştu: "Ben bilerek Saygıdeğer Taş Ejderhanın Yun Xinyue'yi öldürmesine izin verdim."
"Biliyorum." Yun Qinghong'un beklentilerinin aksine Yun Che kendini tutmadan doğrudan cevap verdi. Devam etti: "Babamın gücü ile o yakınlıktan Yun Xinyue'yi Saygıdeğer Taş Ejderhanın saldırısından korumak bir eli çevirmek kadar kolay."
"… Peki, çok acımasız olduğumu düşünüyor musun?"
"Hayır!" Yun Che kafasını salladı: "Tam tersi. Babamın kararını tamamen destekliyorum. Yun Xinyue zaten 'Helian' ve 'Dük Huai' sözlerini söylediğinden daha fazla sorgulamaya gerek yoktu. O zehirlenip zorlansa bile yine de Patrik pozisyonu ve kral unvanı sözü için klan yoldaşlarının arkasından gizlice iş çevirdi. Çok daha alçak olanı ise tüm klana zarar vermekten tereddüt etmemiş olduğu gerçeği! On bin kez ölsek bile bu suçta abartı olmaz! Ve eğer o klan tarafından infaz edilseydi Yun Waitian bir şey söylemese bile bunun için içerlemeye sahip olacaktı. Onun Dük Hui Ye tarafından geçici süreliğine sessiz oluşu aslında daha iyi olamaz. Bir tarafta Dük Huai'nin klanına oğlunu öldürdüğü için nefret duyacak, ayrıca babamın affediciliği ve rahatlatması tarafından ağlayacak kadar etkilendi. Üstelik, onun hissettiği pişmanlık tereddütsüz bir şekilde babama ve Yun Ailesine sadık olmasını sağlayacak. Sonuçta Yun Waitian Yun Ailesinin Ulu Büyüğü; Babamın dışında, o Yun Ailesinin kaybetmemesi gereken ana sütunlarından birisi. Bu sonuç en mükemmel olanı."
Yun Qinghong derince Yun Che'ye baktı, ardından kalpten güldü: "Hahahah... Che'er, ben seni küçümsemişim. Senin bu sene sadece yirmi iki yaşında olduğuna inanmak benim için zor. Senin yeteneğin ve mizacın ile bin yıllık deneyime sahip olduğunu bile söylesen bundan şüphe duymam."
Yun Che de güldü ve hafifçe kalbinde iç çekti... Karşılaştığım ölüm kalım durumları ve deneyimlediğim tehlikeler ile bin yıllık deneyimleri olanlar bile muhtemelen bana denk değildir...
------------ÇEVİRMEN NOTU----------
Baba oğul arasında nasıl bir konuşma geçecek? Yun Che neler diyecek? Kendini ne zaman açıklayacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin ????
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..