Bölüm 536

avatar
18993 38

Against The God - Bölüm 536


 

Bölüm 536: Dük Huai



Bu sefer Yun Ailesinden seremoniye yüz kişi gidiyordu. Onların arasında yarısına yakını genç öğrencilerdi. Otuz altı çekirdek büyükten yirmi dokuzu onların arasındaydı ve üç ulu büyük de oradaydı.

 

"Üç Ulu Büyüğün hiçbiri geride kalmadı. Hepsi geldi. Görünüşe göre babam bu sefer her şeyi ile gidiyor." Xiao Yun, Yun Che’ye yaklaştı ve sessizce söyledi.

 

Yun Che onayladı: "Diğer koruyucu ailelerde muhtemelen en iyilerini getirecekler. Konusu açılmışken, her aile sadece yüz kişi mi götürebiliyor?”

 

"Mn! Bu Şeytan İmparatotiçenin Büyük Seremonisi, ülkedeki en büyük güçler ve ana bölgelerin liderlerinin hepsi davet edildi. Ama genellikle onlar en fazla üç kişi getirir. En yüksek yetenekleri olanlar bile on kişiden fazla getirmez. Sadece biz, On İki Koruyucu Aile ve ana Dük Sarayları birçok kişi getirir." Xiao Yun açıkladı. Seremoni bir süredir dünyanın merkezindeydi ve doğal olarak da bununla ilgili biraz anlayışa sahipti.

 

Sonuçta, On İki Koruyucu Aile ülkedeki en güçlü varlıklardı. Onların pozisyonları Kaynak Gökyüzü Kıtasındaki Dört Büyük Kutsal Bölgeye denkti ve varlıklarının amacı Şeytan İmparatorun klanını korumaktı, bu nedenle özel bir muamele doğaldı.

 

"Büyük Seremonide kaç kişi oalcak?” Yun Che aniden sordu.

 

"Uh, bilmiyorum." Xiao Yun konulurken alnını kaşıdı: "Bu benim de bu seremoniye ilk kez katılışım."

 

"Yüz bin insan olacaktır." İleride yürüyen Yun Qinghong cevapkadı: "Bu yüz bin insndan hiçbiri sıradan değil. Bu ana şehirlerin valilerini, aristokratlarını, tarikat liderlerini, kaynak sarayı şeflerini ve farklı ırkların krallarını kapsıyor... Tabii ki yanlarında getirdiği genç nesil de çoğunlukla onların bir numaralı dahileri veya genç efendileri olacak. Şeytan İmparatorluk Şehri Hayali Şeytan Ülkesinin merkezi ama onların yetenekleri on iki koruyucu aile ile aynı seviyede olmasa da küçümsenemez."

 

"Yüz bin kişi..." Bu boyut Yun Che'nin beklediğine yakındı. Bu Küçük Şeytan İmparatoriçe tahta çıktıktan sonraki ilk büyük olaydı ve tüm ülkedeki neredeyse tüm üst düzey kişiler toplanacaktı. Yun Che bir süre düşündü ve sordu: "Hayaşi Şeytan Kraliyet Ailesinde kaç tane Dük Sarayı var? Onalrın güçleri nasıl?"

 

"Yüz üç Dük Sarayı var ve en güçlüsü Dük Huai Sarayı." Yun Qinghong gözlerini daralttı ve konuştu: "Kraliyet ailesinin hepsi aşağı yukarı Şeytan İmparator soyuna sahip. Böyle bir doğal yetenek ile gelişim hızları da normal kişilerden çok daha hızlı oluyor. Buna ek olarak, onlar en bol kaynaklara sahipler ve Altın Karga Yıldırım Alev Ovasına giriş imkaları da büyük oranda yüksek. Bu nedenle kraliyet ailesinden hiç kimse vasat değil. Onların hepsi güçlü uygulamacılar. Özellikle her nesildeki 'Hayli Şeytan Yedi Filizi’ tüm dünya da isimleri bilinen kişiler."

 

"Her Dük Sarayı şok edici miktarda güçlü uygulayıcılara sahip ama yine de onlar On İki Koruyucu Ailenin fazlasıyla gerisinde. Ancak yıllardır Dük Huai diğer dükleri gizlice kazanmaya çalışıyor. Her ana Dük Sarayının güçleri Dük Huai Sarayında toplanıyor ve bunun üzerine, her klandan güçlü uygulayıcıları almak için yüksek ücretler kullanıyorlar. Şu anda Dük Huai Sarayı'nın gücü akıl almaz boyutta. Koruyucu aileler bile onlara yöneliyor, özellikle Helian Klanı açıkça Dük Huai Sarayının yanında... Eğer Dük Huai gerçekten bugün isyan ederse durum KüçüK şeytan İmparatoriçenin tarafı için avantajlı olmayacak. Ama Küçük Şeytan İmparatoriçe bir kadın olsa da kolaylıkla aşağı düşmeyecek. Bugün seremonide olacaklar... Önceden bilinemez!"

 

Şeytan İmparatorluk Sarayı şehrin merkezindeydi. Şeytan İmparatorluk Sarayının alanına girmeden önce gözlerinin önüne bulutlarla kaplı olacak kadar büyük bir salon çıkıyordu. Bu salon çok büyüktü, öyle ki neredeyse tüm Yun Ailesinin boyutu kadardı. Burası tam olarak büyük seremoninin yapılacağı Şeytan İmparatorluk Sarayı idi. Salonun üzerinde büyük bir karga başı dik bir şekilde duruyor ve üç ayağı üzerinde dururken altın kanatları ile gökyüzünü kaplayarak tüm Şeytan İmparatorluk Şehrinin ibadetini ve saygısını alıyordu.

 

Kafasının üzerindeki altın kargaya doğru bakan Yun Che'yi gören Xiao Yun açıkladı: "O Altın Karga İlahi Canavarının altın heykeli. Hayli Şeytan Kraliyet  Ailesinin Şeytan İmparator soyu Altın Karga soyuna ait. Altın Karga Hayali Şeytan Ülkesindeki en yüksek inancı sembolize ediyor."

 

Hala erkendi. Yun Ailesinin grubu hızlı hareket etmedi, Şeytan İmaratorluk Sarayının ana girişinden girmek üzelerken on kadar kişilik bir grup farklı yönden geldi. Onlar geldiğinde sarayın önündeki tüm korumalar onları karşılayıp önlerinde diz çöktü.

 

Onların lideri lüks giyinmişti. İfadesi, diğerlerinden yukarıda doğmuş birinin sahip olduğu etkileyiciliği sergiliyordu. Gözlerinden sanki dünyada onun bakmasına layık bir şey yokmuş gibi bir kibir vardı.  Yun Ailesinin grubunu gördüğünde gözleri daraldı ve ağzı hafifçe sırıtma ifadesi oluştururken neşeli bir ifade ile konuştu: "Oh? Büyük Kardeş Yun? Gerçekten sen misin?"

 

Yun Qinghong'un adımları durdu. Dönüp ona baktı ve usulca konuştu: "Dük Huai, uzun zaman oldu."

 

Dük Huai?

 

Bu sözler Yun Che'nin konuşan kişiye bakmasna neden oldu.

 

Şehirdeki herkes Dük Huai'nin hırsını biliyordu. Onun komploları sonsuzdu, o kadar ki korkusuz bir şekilde Küçük Şeytan İmparatoriçenin bunu bilmesinden bile endişe duymuyordu.  Yun Che, Dük Huai'nin terbiyesiz biri olduğunu düşünüyordu ama Yun Qinghong'un Dük Huai dediği kişinin yüzünde gülümseme vardı ve nazik, zararsız bir kişi gibi görünüyordu. Onun Şeytan İmparatorun tahtını almak isteyen hırslı birisi olacağını hayal etmek zordu...  Tabii ki buna içlerinde karanlık geceye benzer derinliğe ve yalnız bir kartal gibi gurura sahip olan gözleri dahil değildi..

 

"Hahahah!" Dük Huai yüksek sesle gülerken yakınlaştı: "Büyük Kardeş Yun, gerçekten uzun zaman oldu. İki ay önce aniden senin ve yengemin bedeninin mucizevi bir şekilde iyileştiğini duyduğunda bu Dük fazlasıyla neşelendi. Ne yazık ki ben bugünkü seremoni için hazırlanıyordum bu nedenle de gelecek vaktim olmadı. Büyük Kardeş Yun’dan bu konu hakkında özür diliyorum, umarım bu konuda bana gücenmezsiniz."

 

İki ay önce Yun Qinghong onun oğluna hakaret etmekle kalmayıp bizzat Saygıdeğer Taş Ejderhayı ağır yaralamıştı... Saygıdeğer Taş Ejderha iyileşmediği için muhtemelen bugün gelemeyecekti ve o yaralar ile muhtemelen yarım yıldan daha uzun süre harcayacaktı. Aynı zamanda, Helain Ailesini Xiao Yun ve Göğün Altında Yedi Numaraya suikast girişimi için gönderdiği ortaya çıkmıştı. Ama Dük Huai Yun Qinghong'u gördüğünde sanki hiç bunlar olmamış gibi davranmıştı. Hatta yun Qinghong'a 'büyük kardeş' demişti ve bu samimiyet sanki yıllardır birbirlerini görmeyen kardeşlermiş gibiydi.

 

“Ne kadar da zehirli bir yılan gibi bir gülümseme..”. Yun Che kendi kendine soğukça güldü.

 

"Madem Dük Huai böyle düşünüyor nasl olur da bu Yun gücenir." Yun Qinghong duygusuz bir şekilde konuştu.

"Ai!" Dük Huai elini slladı, memnuniyetsiz bir şekilde konuştu: "Büyük Kardeş Yun, bana bir yabancı gibi 'Dük Huai' deme, bana eski günlerdeki gibi Kardeş Huai de. Ben birlikte içen kardeşler olduğumuz günleri özledim. Şeytan İmparatoriçenin Büyük Seremoisinden sonra... Büyük Kardeş Yun, benim Dük sarayıma gelip bir köşkte iki kardeş gibi içmeye ne dersin?"

 

"Dük Huai, iyi niyetini kabul ediyorum ama içmeyi geçeceğim." Yun Qinghong hafifçe güldü. "İnsanlar eskisi gibi olsa da amaçlar eskisi gibi değil. Alkolün tadına gelince o da doğal olarak farklı. Yutması zor hale geldi, bu nedenle içmesek daha iyi olur."

 

Ama Dük Huai Yun Qinghong'un alayına karşı çıldırmadı: "Büyük Kardeş Yun bu Düke kızdı mı? *İç çekme* Şaşmamalı. Bu Dükün ailesindeki küçük velet insanları endişelendirmeyi bırakmıyor... Ye'er, buraya gel!"

 

Dük Hui Ye arkadan geldi ve Dük Huai'nin yanında durdu. Soğuk bakışı Yun Che'nin yüzünü süpürdü. Dük Huai konuştu: "Bu dükün işe yaramaz oğlunun o gün büyük kardeşe saygısızlık yaptığını duydum. *İç çekme* Sen gerçekten bizim Dük Huai Sarayımızı utandırıyorsun. Ye'er, hemen Yun Amcandan özür dile!"

 

Dük Hui Ye dişlerini sıktı, kafasını eğdi ve konuştu: "Yun Amca, Hui Ye o gün olgun değildi, lütfen beni affedin."

 

Yun Qinghong sakince kabul etti ve usulca konuştu: "Madem suçunu biliyorsun ben de bir küçüğe karşı kin tutmayacağım. Dük Huai, ben senin oğlunu azarladım ve o gün herkesin önünde onu utandırdım. Dük Huai'nin bunu önemsemeyeceğini umuyorum."

 

"Bahsetmeye değmez büyük kardeş Yun!" Dük Huai içten bir şekilde kolunu salladı: "Benim işe yaramaz oğlum pervasız davranışları ile oradaydı, büyüklerine saygısızlık yaptı ve birçok soruna yol açtı. Büyük Kardeş Yun, onun kıdemlisi olarak doğal olarak ona ders verdiniz. Bu Dük size yeterince teşekkür edemedi, nasıl olur da bunu kötü algılar da önemserim? Bir dahaki sefere, eğer bu velet size bir daha saygısızlık etmeye cüret ederse dilinizi yormayın ve onu dövüp dışarı atın."

 

Yun Che esrarengiz bir şekilde güldü.

 

"Büyük Kardeş, Dük Hui Ye'nin arkasındaki kişiye bak." Xiao Yun geldi, alçak sesle konuştu.

 

Yun Che Dük Hui'nin arkasına baktı; orada uzun, kaslı, genç bir adam vardı. Dük Hui Ye iyi ciltli, yakışıklı ve zarif olarak düşünülürken bu genç adam şiddetli görünüşlü, keskin kartal gibi gözlü ve büyük kaslı bir bedene sahipti. Sadece ona bakarak bile bu kasların içinde ne kadar korkutucu bir güç barındığı hissedilebiliyordu.

 

Genç adam Yun Che ve Xiao Yun'un bakışını hissetmiş gibi aniden onlara baktı. Ancak gözleri bakışının ardından onlardan ayrıldı ve ardından yüksek sesle alaycı bir şekilde güldü. Bakışları aşırı küçümseme doluydu... Sanki Yun Che ve Xiao Yun başka bir bakış atmasına değmiyor gibiydi.

 

"O kişi, Dük Huai'nin en büyük oğlu, Hui Ran! Bu neslin Hayali Şeytan Yedi Filizinin Lideri! On İki Koruyucu Aile veya Hayali Şeytan Kraliyet Ailesinin içinde otuz beş yaş altında kimse ona denk değil! O acımasız bir doğaya sahip. Onunla karşılaşanlar ya ciddi yaralanıyor ya da korkunç bir şekilde ölüyor." Xiao Yun alçak sesle konuştu. Sesinden Yun Che onun derin bir korku duyduğunu anlayabiliyordu.

 

Yun Che hafifçe onayladı ve ona bakmayı kesti. Ancak o anda Dük Huai'nin başının aniden kendine döndüğünü fark etti.

 

"Bu kişi Büyk Kardeş Yun'un vaftiz oğlu olabilir mi? Eğer bu Dük doğru hatırlıyorsa onun ismi... Yun Che olmalı?" Dük Huai gülümserken konuştu. Bakışları tepeden tırnağa Yun Che'yi süzdü ardından yavaşça başıyla onayladı: "Beklendiği gibi, onun duruşu sırs dışı. Böyle birini Büyük Kardeş Yun'un vaftiz oğlu olarak almasına şaşmamalı. O nasıl sıradan biri oalbilir? En azından onun görünüşünden bile, muhtemelen öz oğlundan güçlü olabilir."

 

Xiao Yun öne çıktı, düz bir yüz ile konuştu: "Ağabeyim gerçekten de benden güçlü. Böyle bir örnek ağabeye sahip olduğumdan daha hızlı kendimi geliştireceğim hakkında kendime güveniyorum. En azından, ailemi utandırmayacağım."

 

Yun Qinghong yavaşça başıyla onayladı, ifadesi tamamen onaylama doluydu.

 

"Güzel, hahaha!" Dük Huai yüksek sesle güldü ve ellerini Yun Qinghonga'a doğru kenetledi: "Böyle güzel bir vaftiz evlat aldığı için Büyük Kardeş Yun'u tebrik etmeyi unuttum. Ancak Büyük Kardeş Yun'un vaftiz oğlu oldukça gizemli. Bu Dük, bu günlerde onun hakkında biraz daha fazla bilgi sahibi olmak istedi ama bu Dükün kulakları ve gözleri ile bile onun hakkında bir bilgi edinemedim. Bu gerçekten bu Dükün merakını cezbetti."

 

Dük Huai Yun Che'yi araştırdığını doğrudan söyledi ve saklamaya bile çalışmadı. Bunu söyledikten sonra kollarını alçalttı ve konuştu: "Büyük Seremoni başlamak üzere, bu Dük şimdi ayrılmalı. Bu Dük davetiye gönderdiği zaman geldiğinde umarım Büyük Kardeş Yun beni reddetmez."

 

"Gidelim."



Dük Huai, Yun Qinghong'a karşı anlamlı bir gülümseme ortaya çıkardı, ardından Şeytan İmparatorluk Sarayının girişine doğru ilerledi. Saray kapısına geldiğinde aniden durdu ve önüne baktı, sırtı Yun Qinghong'a dönükken iç çekti: "Yun Qinghong, sen hariç On İki Koruyucu Aile içinde bu dükün 'Büyük Kardeş' olarak çağırmak istediği biri yok. Eğer bu Dük en az düşman edinmek istediği biri varsa o da sen olursun, Yun Qinghong. Bugün bu Dük seni Büyük Kardeş Yun olarak çağırdı ve bu günden sonra eğer Büyük Kardeş Yun bu Dük ile aynı eşit muamele görmek isterse birbirimizi kardeş olarak çağırabiliriz aksi halde... Heh heh, sonuç doğal olarak Büyük Kardeş tarafından belirlenecek."

 

Dük Huai'nin sözleri Yun Ailesi ve Dük Huai Sarayı üyelerini sersemletti. Sarayın önündeki korumaların bacakları titredi, kafalarını eğip bir şey duymamış gibi davrandılar.

 

Dük Huai usulca güldü ve saraya girdi, Hui Ran ve Hui Ye onu yakından takip etti.

 

"Asil baba, Yun Qinghong'a karşı neden bu kadar nezaket gösterdin? Ve hatta onunla eşit muamele göreceğine söz verdin? O buna layık mı?” Dük Hui Ye kafası karışmış bir şekilde sordu.

 

"Heh heh," Dük Huai hafifçe gülümsedi ve derin duygular ile konuştu: "Senin bildiğin Yun Qinghong her zaman işe yaramaz bir sakattı. Ama sen doğmadan önceki Yun Qinghong gerçek Yun Qinghong idi. Eğer birkaç on yıl önce doğsaydın bu soruyu sormazdın. Önceki Şeytan İmparator, Yun Canghai'ye 'Şeytan Kral' unvanını verdi ve onun kendi ile eşit muamele görmesini sağladı. Küçük Şeytan İmparator Yun Qinghong'u gençken bir örnek olarak gördü ve ona ağabey dedi. Hatta bana, babana bile, büyükbaban tarafından Yun Qinghong hedef olarak belirlendi!"

 

(ÇN: Harun benim tr yetmiyor son cümlede ???? Sen şey edersin ^^ )

(FN: Şeyetmek bizim işimiz.)



"Ah..." Dük Hui Ye sersemledi ve bir şey söyleyemedi.

 

"Hmph!" Hui Ran küçümseme ile burnundan soludu: "Asil baba, sen çok ciddisin. O güçlü olsa bile, onun yaşı ile en fazla orta seviyeli bir Hükümdar olabilir. Yani Yun Ailesi bir başka orta seviyeli bir Hükümdar'a sahip olsa da o ne kadar tehdit unsuru olabilir? Asil babamın onu tarafına çekmek için 'eşit muamele' teklif etmesine gerek yok!"

 

Dük Huai kısa süre sessizce duraksadı ve konuştu: "Muhtemelen onun görüntüsü bu Dükün kalbinde çok derin. Her şey hazırlandı ve bu Dükün kalbi aşırı kendinden emin ama onun çoktan iyileştiğini düşününce huzursuz bir his oluşuyor... Bu his, bu dükün aşırı tatsız olmasını sağlıyor!"



-------------ÇEVİRMEN NOTU------------

 

Bu Çevirmen derki bu Dükün ağzına.... ????

 

Bu Dük neler yapacak? Bu Yun Che neler yapacak? Baba babalığını gösterecek mi? Neler yaşanacak? Ne zaman seremoni başlayacak? Küçük Şeytan İmparatoriçe nasıl biri? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin ????

Fullbringer Notu: Adamın isminin “Bu Dük” olduğunu düşünmeye başladım.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr