Şeytan Kralı’nın Cesedi
İlk başta,kimse anında Ebediyet Tabutu'nun içindeki adamın Yun Canghai olduğunu anlayamadı,çünkü yüz yıl öncesine kıyasla,şimdi tamamen tanınamaz haldeydi.Yun Waitan ve Yun Duanshui tabuta en yakın olan kişilerdi.Onlar ve Yun Canghai iki yüz kadar yıldır aynı ailedenlerdi,tanıdık siluetin ipucunu belli belirsiz bir şekilde hissettiler,Yun Ailesi Patriği'nin aurası Yun Canghai'ye özgüydü.Bununla birlikte,belirsiz bir ses çıkardılar ve esasen onay alamadılar.
''Millet,bu kişiyi tanıyamadınız mı ?'' Yun Che Yun Canghai'nin cesedinin yanında dikiliyordu.Doğrulttuğu kaşları ve soğuk bakışlarıyla,yedi Patriğe ve batı kanadındaki kararsız ve şüpheli ifadesi olan herkese baktı.Yun Canghai'nin cesedini geri getirmesine rağmen,Yun Qinghon'un ne bir mezar kazması ne de geri kalan Yun Ailesinin bunu bilmesinin yasak olmasının nedeni buydu.Büyükbabasının başkalarının şeytani niyetleri tarafınadan yerleştirilen suçlamalarla gömülmesine kesinlikle izin vermeyecekti... Büyükbabasının ismini temizlemek ve daha önemlisi bu insanlara bütün dünyanın önünde büyükbabasından özür diletmek ve itiraf ettirmek istedi!
''Evet, çoğunuz için onu tanımak imkansız! Bir hükümdar bile son derece güçlü manevi algısıyla hissetse de buna inanmaya cesaret edemezdi!'' Yun Che bütün salona dik dik bakarak soğukça ''O Hayali Şeytan Bölgesinin tüm tarihindeki tek Şeytan Kraldı,büyükbabam, aynı zamanda, tam yüz yıl boyunca bir günahkar olarak adlandırıp eleştirdiğiniz...Yun Canghai!!''
Yun Che adını haykırdığında,bütün salon anında gümbürdedi.Herkes ayağa kalkarak Ebediyet Tabutu'nun içindeki kişiye gözlerini genişleterek bakmaya başladı.Yüzlerini tamamen şok olmuş bir ifade kaplamıştı ve kendi kulaklarına inanamadıkları noktaya tamamen inanamıyorlardı.
(FN: Anlamadım. Sanırım yazar fantazisi.)
''Yun...Yun Canghai?!''
''İmkansız! Bu pörsümüş bir deri bir kemik yaşlı adam... Nasıl olurda Şeytan Kralı,Yun Canghai olabilir?''
''Yüz yıl önce Yun Canghai Gökyüzü Kaynak Bölgesi'ne düşmüştü... Yani nasıl bu o olabilir?!''
Yun Canghai'nin ''Şeytan Kralı'' unvanı Hayali Şeytan Ülkesindeki herkes tarafından biliniyordu.Fakat,Yun Che'nin yanındaki kristal tabutun içindeki bu pörsümüş yaşlı adam,hakkında ne düşündüklerinin bir önemi yoktu, ismi dünyaya sarsan Şeytan Kralı ile bağlantılı olamazdı.Yüz yıl önce,Yun Canghai'nin görünüşü sıra dışıydı,zarif yüzünde insanların saygı duyduğu bir çeşit güç taşıyordu. O zamanlar,görünüşü daha otuzlarına yeni basmış biri gibi gözükürdü ve Hayali Şeytan 'dan kaç kadının hayalini süslediği bilinmiyordu.
Yun Canghai'nin görgüsü ile bir yüz yıl daha da geçse,görünüşünde tek bir değişim olmamalıydı.
Ancak,tabutun içindeki yaşlı adam binlerce işkence çekmiş açlıktan ölen acınası bir dilenci gibiydi. Saçları karmakarışık ve beyazdı,bedeni ise çürük bir ağaç gibi pörsümüştü.Çok büyük ihtimalle,Hayali Şeytan Ülkesindeki en düşük seviyeli insanlar bile birkaç kezden fazla bakamaya gönüllü olmazdı... Böyle biri nasıl olurdu da sadece bir kişinin altında yüzlerce kişinin üstündeki sayısız insanın hayran olduğu Hayali Şeytan Bölge'sinin Şeytan Kralı olabilirdi?
''Patrik...Bu gerçekten de Patrik!!''
Yun Waitan ve Yun Duanshui ileriye doğru koşarken kederli bir şekilde haykırdılar ve Sonsuzluk Tabutu'nun önünde şiddetle diz çöktüler.Haykırmalarının altında çoktan sıcak gözyaşları ile kendilerini kaybetmişlerdi. Buna inanmaya cesaret edememişte olsalar ve buna inanmak istemiyorda olsalar,bütün güvenlerini Yun Che'ye koymuşlardı. Biyolojik büyükbabasının cesedini Küçük Şeytan İmparatoriçe'sinin,On İki Koruyucu Aile'nin ve bütün dünyanın önünde sinsi hileler için nasıl kullanabilirdi?! Yabancılar belki bunu farketmemiş olabilirdi ama o zamanlar ikisi de Yun Canghai'ye sadık aynı ailedendiler.Ölmüş bile olsa,yüzü artık tanınamayacak halde de olsa,Yun Canghai'ye ait tarif edilemez aşinalık duygusu gerçekten o kadar netti ki.
''Yun Canghai'' ismi ve İki Ulu Büyüğün üzgün ağlamaları Yun Ailesi'ndeki herkesin şiddetle ürpermesine neden oldu.Yun Qinghong derin bir nefes aldı, duygularının hakimiyetini kaybetmiş aile üyelerini durdurmak için elini kaldırdı ve suçlamaya başladı ''Bu… Gerçektende babamın cesedi, Kaynak Gökyüzü Kıtasından geri getiren kişi de Yun Che'ydi...Ulu Büyüğün ve İkinci Ulu Büyüğün onu koruması için yeterliydi. Büyüklerin kalanının şaşırmasını (korkmasını) engellemek için daha ilerisine gitmediniz.
Yun Qinghong'un sözleri cesedin kimliğini kesin olarak tanımlamış oldu.Yun Ailesi'ndeki herkes göğüs kafeslerinin içerisinde bir şey patlamış gibi hissetti.Eski yaşlar çoktan üç Ulu Büyüğün gözlerinden akmaya başlamıştı,Yun He,Yun Jiang, ve Yun Xi… Rüyalarında bile asla Yun Canghai'yi bir kez daha görebileceklerini düşünmemişlerdi…
''O...Gerçekten de Şeytan Kral mı?'' İrkilmiş bakışlarıyla Küçük Şeytan İmparatoriçesi şaşırmış ve şüpheli bir halde sordu.Bu ömrü boyunca,sadece iki insana gerçekten saygı duymuştu. Biri onun asil babasıydı diğeri de Yun Canghai'idi.Göz açıp kapayıncaya dek çoktan yüz yıl geçmişti.Artık asil babasının ve küçük erkek kardeşinin cesetlerini görebileceğini sanmıyordu ve aynı şekilde Yun Canghai'yi bir kez daha görebileceğini umut etmeye bile cesaret edememişti... Ama şu anda,Yun Canghai'nin cesedi,sanki bir mucize ve rüyaymış gibi Hayali Şeytan Bölgesi'ne geri dönmüştü. Onu önünde görünce…
Ancak,onun görünüşü ruhunda yoğun dalgaların oluşmasına neden oldu... Durmaksızın…
Sertleştirdiği ifadesi ile Yun Che ''Eğer en adi ve en alçak insan bile olsam,asla ölmüş akrabamın cesedini düzenbazlık için kullanmazdım!'' dedi.
''İmkansız!!'' Helian Kuang hafifçe boğuk bir sesle konuştu.''Yun Canghai yüz yıl önce Kaynak Gökyüzü Kıtasında öldü,bu ceset nasıl burada olabilir? Ve Yun Canghai'nin kaynak gücü Hükümdar Kaynak Aleminin sekizinci seviyesinin zirvesindeydi, binlerce yıllık ömre sahipti... Nasıl bu hale gelmiş olabilir?!''
''Nasıl bu hale gelmiş olabilir?'' Yun Che ağırbaşlı bir şekilde güldü.Bakışlarında kemikleri delen bir nefret vardı ve sesinde inanılmaz bir soğukluk vardı.''Senin gibi alçak bir insan... Doğal olarak büyükbabamın nasıl bu hale geldiğini anlamaz!!''
''Sen... Büyükbabamın neden böyle gözüktüğünü mü bilmek istiyorsun?! Cesedinin Kaynak Gökyüzü Kıtasından buraya nasıl geldiğini mi öğrenmek istiyorsun?! Şeytan İmparatorluk Mührünün neden benim ellerimde olduğunu mu bilmek istiyorsun ?''
Yun Che'nin kükreyerek sorduğu üç soru,herkesin endişeli bir şekilde cevabını beklediği sorulardı ve dahası yedi Patrik öğrenmek için inanılmaz bir istek duyuyordu.Ancak Yun Che'nin korkutucu soğuk ifadesi,gözleri ve konuşma tonuyla karşı karşıya kaldıklarında,güçlü hükümdarlarının görgüsüyle bile,kalplerinde derin bir korku hissettiler… Ve yanındaki Yun Canghai'nin bedeni… Sadece bir ceset olmasına rağmen,hiçbiri direk onunla yüzleşmeye cesaret edemiyordu,Yun Canghai'nin kahraman ruhu sanki oradaymış, onlara bakıyormuş gibiydi.
Yun Che güldü.Yedi Patriğin gözlerindeki gülümseyen niyetleri özellikle kibirli ve korkutucuydu.''Hepinize her bir sorunun cevabını vereceğim!!''
''Yüz yıl önce,büyükbabam Yun Ailesinden on Ulu Büyüğü önceki Şeytan İmparatoru kurtarmak için Kaynak Gökyüzü Kıtasına götürdü.Ancak,düşmanlarının iyi bir şekilde hazırladığı 'Cennetin Bastırdığı Güçlü Ruh Biçimi' tuzağına düştüler.Büyükbabam sadece ağır bir şekilde yaralanmışken on Ulu Büyük öldü... Ancak büyükbabam ölmedi;onun yerine Kaynak Gökyüzü Kıtasındaki Kudretli Cennetsel Kılıç Bölgesinde, yerin üç yüz metre altında tamamen karanlık bir yerde mahkum olarak tutuldu.Bütün bedeni Meteorik Zincir ile bağlanmıştı ve Cennetin Bastırdığı Güçlü Ruh Biçimi ile kaynak enerjisi çalındı... Bu yalnız mahkumluğu tam yüz yıl sürdü!''
Yun Che'nin sesi dışında bütün salon o kadar sessizdi ki yere düşen bir iğne bile duyulabilirdi.
Şakırtı şakırtı şakırtı!
(FN: Kısaca şakırtı.)
Kıyaslanamaz bir şekilde ağır bir dizi zincir Yun Che tarafından çıkarılıp yere atılmıştı.''Bu büyükbabamın bağlandığı Meteorik Zincir! Heilian Kuang,büyükbabamın yalnızca bir yüz yılda nasıl bu hale geldiğini sormamış mıydın? Çünkü büyükbabam,yüz yıl boyunca,ne güneşi ne de ayı görebildi.Yüz yıl boyunca ne bir şeyler yiyebildi ne de bir şeyler içebildi.Yüz yıl boyunca tamamen karanlıktaydı.Yüz yıl boyunca karanlık içinde tek başınaydı.Yüz yıl boyunca bütün bedeni zincirlenmişti. Yüz yıl boyunca kaynak damarları bastırıldı.Yüz yıl boyunca Ruh Bastırma Formasyonunun yiyip bitiren acısını çekti… Tam yüz yıl boyunca yaşayan bir ölü gibiydi!''
Yun Che'nin sözleri o an salondaki insanların ifadelerinin solmasına neden oldu ve bütün bedenlerinden titreme geçti. Bedeni ve kaynak enerjisi zincirlenmişken sonsuz karanlık ve yalnızlıkla yüzleşmek zorunda kaldı...Oluşumun yiyip bitiren acısı olmasa da cehenneme yakın bir deneyimdi.Çünk ,bu dünyada en korkunç şey birinin bedenine acı çektirmek değil karanlıkla tek başına yüzleştirmektir... Kıyaslanamaz bir şekilde güçlü kaynak kullanan biri bile olsa,bu karanlık cehenneme zincirlendiğinde, ruhu ve irade gücü bir kaç yıl sonra tam bir çöküş noktasına ulaşıncaya, hatta onu delirtene kadar işkence ederdi.
Bu korkmamanın mümkün olmadığı ve gerçekten kimsenin katlanamayacağı yaşarken ölme şekliydi…
Yüz yıl… Esasen karanlık cehenneme yüz yıl boyunca katlanabilecek birini düşünemiyorum..
''Orada,geçen her saniye büyükbabam sizin hayal bile edemeyeceğiniz manevi bir işkenceye katlanıyordu. Her bir saniye yaşayan bir ölü gibi hissediyordu... İlk önce intihar ederek kendini özgür bırakabilirdi. Ancak,büyükbabam bunu yapmadı.En büyük acılara katlanması gerekse de,ne olursa olsun,kendine ölme izni vermedi.Büyükbabam ölümden korkan bir insan değildi ve orada ölümden korkmayan biri de olsa,tam bir ay sonra kendini öldürmek için her şeyi kullanabilirdi...''
Yun Che dişlerini gıcırdatarak ''Hayata bu kadar umutsuzca sarılmasının nedeni… Bütün bunlar... Şeytan İmparatorluğu Mühründen dolayıydı!'' dedi ve bir kez daha Şeytan İmparatorluğu Mührünü çıkardı.
''Bu... İmkansız!'' Jiufang Kui kükredi. ''Yun Canghai Güçlü Cennet Kılıcı Bölgesi'nin ellerine düştüğünden beri,Şeytan İmparatorluğu Mührü nasıl onun bedeninde olabilir! Boyutsal küçük bir boşluk açsa bile,kesinlikle yine de elinden alınırdı.Şeytan İmparatorluk Mührü'nü hala bedeninde taşıyor olması imkansız!''
''Heh!'' Yun Che soğukça güldü.Hemen sonrasında,gözlerini kapadı ve yavaşça Şeytan İmparatorluğu Mührü'nü kendi kalbine doğru hareket ettirip konuştu: '' Şeytan İmparatorluk Mührü'nü Güçlü Cennetsel Kılıç Bölgesinden uzaklaştırmak için,büyükbabam kalbinin merkezinde küçük boyutsal bir boşluk açtı ve Şeytan İmparatorluk Mührü'nü içinde sakladı… Tam yüz yıl boyunca...''
(Useless notu: Buraları okurken içim hoş olmuştu lan. Adam gibi adam ulan bu aile.)
''N...Ne?!''
Yedi Patriğinde ifadesi sertleşti ve diyebilecek bir şey bulamadılar.Küçük Şeytan İmparatoriçe'nin gözleri bir anda genişledi ve gözlerindeki parıltı yoğun bir şekilde canlandı.Salonda sayısız haykırış duyuldu.Görünüşe göre herkes farkında olmadan kalplerinin olduğu yere uzanmıştı.Elleri sık sık titredi ve içlerindeki kalp hızla attı.
''Patrik...Patrik...Sen..Neden böyle uzun...'' Yun Ailesindeki insanlar ya küçük dillerini yutmuş ya da gözlerini kapamışlardı. Düzinelerce Büyük kendilerini yere atmış göz yaşlarına boğulmuştu.
Yun Qinghong kafasını kaldırdı ve sıkıca gözlerini kapadı.Sıktığı yumruklarından donuk bir çatırtı sesi çıktı.
Kalp merkezinin ortasında boyutsal boşluk açmak,gerçekten herhangi birinin algılayabileceğinden daha zordu.Bu hareketin getirdiği acı herhangi birini korkudan titretebilirdi,bu kişi bir Hükümdar kadar güçlü bile olsa.Yun Canghai Cennetin Bastırdığı Güçlü Ruh Biçimi'nde kilitli kaldığından dolayı kaynak gücü büyük derecede bastırılmıştı, eğer dışarı çıkarılmış olsaydı,hemen sonrasında boyutsal boşluk kapanırdı,başka bir tane yaratacak gücü yoktu ve Şeytan İmparatorluk Mührü her an patlama tehlikesiyle karşı karşıya kalırdı.Bu nedenle,bu yüz yılda,ne kadar acı çektiğini önemsemeden Şeytan İmparatorluk Mührü'nü asla çıkarmadı. Şeytan İmparatorluk Mührü'nü sakladığı küçük boyutsal boşluk hep Yun Canghai'nin kalbindeydi... Tam yüz yıl.
Daha önce,yalnızca yüz yıl içerisinde yüksek seviyedeki Hükümdarı bu hale getirenin nasıl bir deneyim,nasıl bir acı ve işkence olduğunu hayal dahi edemiyorlardı...Şimdi biliyorlardı.Her şeyi biliyorlardı…
''Şimdi anladın mı?'' Yun Che Jiufang Kui'ye baktı ve kıyaslanamaz bir şekilde uysalca konuştu.
Jiufang Kui ağzını açtı yine de boğazının kurumasından dolayı tek bir kelime dahi edemedi.
Yun Che soğukça güldü.Yedi Patriğe baktı,soğuk ve uysal kelimeleri sırasıyla her birinin kulaklarından içeri girdi.''Çoğunuz büyükbabama dikkat etseniz iyi olur.Bütün bedeni pörsümüş ve saçları beyazdı,vücudundaki elbiseler uzun zamandır farkında olmadan dağılmıştı.Bu yüz yılda,bütün saniyeleri arafta geçti.Sadece Şeytan İmparatorluğu Mührünü umutsuzca korumam için bana verdiğinde,huzurla ölebildi...''
''Heh… Şimdi sizlere bakın… Benzer bir şekilde Koruyucu Aile Patriği olan sizler, hala pahalı ve göz kamaştırıcı elbiseler giyen, çok kaba ve yüksek ruhlara sahipsiniz.Bu yüz yılda bütün ailenize liderlik yapıp,dehşet verici davranışlarla,kibirli bir biçimde dünyaya yüksekten bakıyorsunuz.Çoğunuz en lezzetli yemekleri yiyip,en iyi ruh hapları ve en iyi ilaçları kullanıyor.Çoğunuz oldukça rahat ve özgür bir hayat yaşıyor!''
Yun Che'nin sesi değişti ve söylediği her bir kelime hançer gibi keskindi.''Yine de asil unvanını taşıyan,çoğunuz Yun Ailemizi bastırmak için birlikte büyük bir iş birliği içerisindesiniz! Çoğunuz hala Şeytan İmparatorluğu Mührü'nü acı bir şekilde, arafta koruyan büyükbabamı ebedi günahkar olarak lekelemek istiyor.Çoğunuz hala Yun Ailemizin yüz yılık günahına katlanmasını istiyor ve bizi sonsuza kadar sürgün etmek istiyor!!''
''Hala çoğunuzun herhangi bir yüzü var mı ? Herhangi bir vicdanı ? Herhangi bir gururu?!''
''Millet, birazcık bile utanmadınız mı ?''
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..