Çevirmen: Sefix

Derin Deniz Tanrı Alemi, merkez ana salonda.

Hava baskıcı olduğu kadar ciddiydi. Her hava segmenti; uzayın her santimetresi, bir çeşit görünmez enerji tarafından donmuş gibi hissediyordu.

İblis Kraliçesi, Cadılar, Caizhi, Qianye, Brahma Ataları, Gu Zhu, Yama İmparatoru, Yama Şeytanları, Ay Yiyicileri, Tian Muyi, Huo Tianxing, Büyük Bilge Engerek tarafından yönetilen yüksek ve orta yıldız sistemlerinin Alem Kralları...

Yun Che ve üç Yama Atası haricinde Kuzey İlahi Bölgesi'nin tüm ana güçleri bu salonda toplandı.

Tanrı İmparatoru Shitian, Xuanyuan Tanrı İmparatoru ve Mor Mikro Tanrı İmparatoru da mevcuttu ancak resme tam olarak uyum sağlamıyorlardı. Ana salondaki karanlık enerjinin yoğunluğu, üçünün nefesini çok uzun süre tutmasına neden oldu.

Uzun bir süre sonra, dışarıdan bir dizi ağır ama eşit tempolu ayak sesi ortaya çıktı. Bir anda girişin önünde boşluktan ortaya çıktılar.

Vızz-

Üç Tanrı İmparatoru, kulaklarının ve ruhlarının hemen yanında bir şey patlamış gibi hissettiler. Bir sonraki anda ciddi bir atmosfer çöktü ve odadaki tüm karanlık gelişimcileri dizlerinin üzerine düştüğü gibi söyledikleri tek kelime, Tanrı İmparatorlarına, tanrılarıyla mabetlerinde buluşan ibadet edenleri hatırlattı:

“Majesteleri!”

Shitian, Xuanyuan ve Mor Mikro birkaç gecikme anından sonra onlar da dizlerinin üzerine düştüler.

Sahne o kadar ani ve muhteşemdi ki, Caizhi bile neredeyse ayağa fırladı. Bilinçaltında, Qianye Ying'er'in diz çökmüş olduğunu görene kadar etrafındaki insanları taklit etmek için sağ ayağını öne doğru hareket ettirdi ancak Chi Wuyao koltuğundan bir santim bile hareket etmedi. Hemen yüzünü kaldırdı, soğuk ve gururlu bir hareket yaptı ve hatta Qianye Ying'er'e küçümseyen bir bakış attı.

Yun Che'nin ayak seslerinin sesi, İblis Efendisine ayrılan tahta doğru ilerlerken ruhları dalgalandırdı. Arkasındaki üç Yama Atası sessizce onu takip etti. Kuzey İlahi Bölgesindeki en korkunç üç varlığın en önemli görevleri Yun Che'yi korumaktı. Chi Wuyao, başka seçeneği olmadığı sürece onları asla başka bir şey için kullanmazdı.

Merkezi ana salon inanılmaz derecede büyüktü ve Yun Che'nin yürüyüşü ne çok yavaş ne de çok hızlıydı. Yine de, tahtına ulaşması uzun zaman aldı ve Kuzey Bölgesi kaynak gelişimcilerinin bununla kesinlikle hiçbir sorunu yoktu. Onların arasındaki tek biri bile bakışını bir santim hareket ettirmemişti.

Cang Shitian, Xuanyuan Tanrı İmparatoru ve Mor Mikro Tanrı İmparatoru eğildiler ve diz çöktüler. Bununla birlikte önlerindeki basit sahne onları kelimenin tam manasıyla hayrete düşürdü.

Çünkü bu odadaki hiç kimse kendi başına önemsiz bir insan değildi. En düşük seviyeli kaynak gelişimcisi bir orta seviyeli yıldız sisteminin kralıydı.

Güney İlahi Bölgesi bir kenara, Ejderha Tanrı Alemi—Batı İlahi Bölgesinde mutlak güce sahip olan— bile bu ayrıcalık seviyesinden zevk almazdı. Beş alemin Tanrı İmparatorlarının, şu anda tüm dünyadaki en güçlü varlık olan Ejderha Hükümdarıyla tanıştıklarında dizlerinin üzerine düşmelerine kesinlikle gerek yoktu.

Güney Deniz Alemi ve Brahma Hükümdar Alemi, kendi ilahi bölgelerinin liderleriydi ancak diğer kral alemlerine zorla komuta edecek kadar güçlü değillerdi. Aynı şekilde, Ejderha Hükümdarı, beş kral alemini ve altındaki yıldız alemlerini harekete geçirme gücünü komuta etti... fakat bu itaat seviyesinin eşiğine asla dokunmazdı.

Bu insanlar, eğer onun isteği buysa, şu anda Yun Che için ölecek gibi görünüyorlardı.

Şaşkınlıkları, Kuzey İlahi Bölgesinin milyon yıllık trajedisini hatırladıklarında biraz azaldı ancak şokları bundan etkilenmedi. Aslında, sadece zamanla daha da güçlendi.

Bunun nedeni, tüm ilkel kaosun içinde bu inanç, sadakat ve birlik seviyesine komuta eden ilahi bir bölge olmamasıydı.

Kuzey İlahi Bölgesinin düşmanlarının inancını zayıflatmaya çalışabileceği sayısız yol vardı ama tam tersi yoktu. Üç İlahi Bölge, Kuzey İlahi Bölge halkı arasında bir kırılmaya neden olmak için on kat çaba harcayabilirdi ancak neredeyse hiç bir etkisi olmazdı.

Kuzey İlahi Bölgesinin sahip olduğu tüm nitelikler arasında, bu hepsinin en ölümcülü olabilirdi.

Sonunda Yun Che tahtına ulaştı ve yerini aldı. Dedi ki, “Kalkın,” ve ancak o zaman alem kralları ve tanrı imparatorları ayağa kalktı bununla birlikte hala saygılı görünümlerini sürdürdüler ve emre kadar sessizliklerini korudular.

“Bugün herkesi buraya önemli bir duyuru yapmak için çağırdım. Bu duyuru doğrudan Kuzey İlahi Bölgesinin, sizin ve gelecek nesillerinizin nihai kaderi ile bağlantılıdır.”

Onun açılış sözleri tek başına herkesin kalplerinin boğazlarında asılı kalmasına neden oldu. Chi Wuyao ve Qianye Ying'er biraz kaşlarını çattı ve üç Güney Bölgesi Tanrı İmparatoru nefeslerini tuttu sanki tek bir kelimeyi kaçırmak onlara hayatlarına mal olacakmış gibiydi.

Ancak Yun Che aniden üçlüye baktı ve sordu, “Neden buradasınız, Xuanyuan, Mor Mikro.”

Sesinin arkasındaki herhangi bir duyguyu ayırt etmek zordu.

Xuanyuan Tanrı İmparatoru ve Mor Mikro Tanrı İmparatoru kalp atışlarının hızlandığını hissetti. İkisi de ileriye doğru bir adım attı ve cevap verdi,

“Majesteleri, Biz... İblis Kraliçe'nin dönüşünü duyduğumuzda resmi bir ziyarette bulunmaya geldik. Bu sırada bir şeyi duyurmak üzere olduğunuzu açıkladıktan sonra, ihtiyacınız olursa diye geldik.”

“Majesteleri, Mor Mikro Alemindeki iç savaş bastırıldı. Bize ihtiyacınız olan her şeyi yapmaya hazırız.”

Tanrı İmparatoru yalan söylemiyordu. İblis Kraliçesi'nin Kızıl Yıkım Ejderha Tanrısını sallaması, sadece Batı İlahi Bölgesini şok eden bir gelişme değildi. Dünyanın her yerinde, insanların Kuzey İlahi Bölgesine olan korkusu, Ejderha Tanrı Alemine olan inançlarını kaybettikleri kadar arttı. Sonuç olarak, Xuanyuan Aleminde ve Mor Mikro Alemindeki iç savaş beklenenden daha erken sona erdi.

Bu yüzden Xuanyuan Tanrı İmparatoru ve Mor Mikro Tanrı İmparatoru zaman kaybetmeden buraya geldiler. İblis ırkının Tanrı Alemine hükmetme olasılığı her geçen gün artıyordu, bu yüzden yüzlerini İblis Kraliçesine göstermeleri ve mümkün olan en kısa sürede saygılarını sunmaları elzemdi.

“Dışarı çıkın,” Yun Che konuştuğu gibi gözlerindeki sıcaklık aniden birkaç derece düştü. Onlara herhangi bir açıklama yapmaya tenezzül etmedi.

Xuanyuan Tanrı İmparatoru ve Mor Mikro Tanrı İmparatoru kalplerinde bir ürperti hissetti ama sakin olmaya çalışırken hızlı bir şekilde cevap verdiler, “Nasıl isterseniz! Hemen ayrılıyoruz. Lütfen kabalığımızı affedin.”

Cang Shitian da aceleyle dışarı çıktı. “Üçümüz koridorun dışında bekleyeceğiz. Bir şeye ihtiyacınız olursa lütfen seslenin, Majesteleri.”

“Sen kalabilirsin,” Yun Che Cang Shitian'a bir bakış atarken söyledi.

Tanrı İmparatoru aniden başını kaldırdı ve eski pozisyonuna geri çekildi. Şok ve sevinç maskesi kusursuzdu.

Xuanyuan Tanrı İmparatoru ve Mor Mikro Tanrı İmparatoru utanç içinde çekilirken, aslında Cang Shitian'ı çarpık kıskançlık bakışıyla vurdular.

Cang Shitian, Yun Che ile partisine giren, dizini büken ve ölümsüz sadakatini yemin eden ilk kişiydi. İlk kez, iki Tanrı İmparatoru, türlerine tamamen yabancı olan bir hayatta kalma yasasını öğrendi:

Erken hainlik köpek olma hakkını doğurur!

Sessizlik merkez salona döndükten sonra, Yun Che yavaşça ayağa kalktı ve bakışlarını kalabalığın arasında gezdirdi.

“Kuzey İlahi Bölgesinden çıktığımızdan bu yana sadece aylar geçti ama karanlığımızı bir milyon yıldır bizi zorbalığa uğratan iki ilahi bölgeye yaydık.”

“Gözleriniz, kulaklarınız ve elleriniz sizi aldatmadı. İlahi bölgeler yüzeyde müreffeh görünebilir ancak bunlar gerçekten bir karahindiba rüzgarı ile dağılabilen gevşek bir kum tabakasıdır. Bir zamanlar korktuğunuz sözde doğru kaynak gelişimciler yozlaşmış, aptal, nankör ve korkak kimselerdir. Dizleri yumuşak, ruhları kirli ve hatta kanları çürümüş kokuyor!”

Üç ilahi bölgeye olan ölümsüz nefreti, herkesin sadece birkaç cümlede anlaması için yeterliydi.

“Onlar bize kıyasla aşağı olanlar! Bir milyon yıllık kural ve birkaç aylık aşınmaya bile dayanamadılar!"!”

“Sonsuz baskı, umutsuzluk, ölümler... hepsini geri vermenin zamanı geldi. Dünya karanlığa gömülmeye mahkumdur ve şimdi o günden sadece bir adım uzaktayız.”

Yun Che devam etmeden önce başını batıya doğru çevirdi, “Doğu İlahi Bölge karmakarışık ve Güney İlahi Bölgesi kaos içinde. Batı İlahi Bölgesi'nin Ejderha Tanrı Alemi yok edildikten sonra, bu dünyada yolumuza çıkabilecek hiçbir güç kalmayacak.”

“Ve bu son adım... tam önümüzde.”

Lafını bitirmeden önce bir saniye durakladı.

“Bugünden itibaren, sahip olduğumuz her güç ve kaynağı harekete geçirmek için on beş gün harcayacağız! Bundan on beş gün sonra, Ejderha Tanrı Alemine saldıracağız!”

En yüksekten en düşüğe kadar herkes başlarını şokla kaldırdı. Gözleri titriyordu, kanları kaynıyordu ve karanlık auraları neredeyse kontrol edilemeyen bir heyecanla dalgalanıyordu.

Caizhi ince kaşlarını çattı ve bir an için Yun Che'yi izledi. Chi Wuyao'ya döndüğünde, İblis Kraliçesinin hiç şaşkınlık göstermediğini görünce şaşırdı.

“Biliyordum...” Qianye Ying'er kendi kendine fısıldadı.

Yun Che, önemli bir şeyi açıklayacağını söylediği andan itibaren, hem Qianye Ying'er hem de Chi Wuyao bunun hakkında konuşacağını tahmin etti. “Önemli” olarak kabul edebileceği her şeyden, bu muhtemelen hepsinin en önemlisiydi.

Heyecan, endişe ve karışıklık, şimdiye kadar odada bulunan ciddi havanın yerini aldı.

Herkes Ejderha Tanrı Alemine karşı savaştıkları günün yakın olduğunu biliyordu ama bu hala herkesin beklediğinden çok daha erken gelişmesine neden oldu.

O kadar erken oldu ki, şeytaniler heyecanlandıklarından daha fazla şok oldular... ve şoklarını takiben şaşkınlık ve belirsizlik geldi.

Yun Che onlara baktı ve sordu, “Söyleyecek bir şeyi olan var mı?”

Yan Tianxiao adım attı ve konuştu. “Majesteleri, hepimizi bu noktaya getiren rehberliğinizdir, bu yüzden bu karara varmadan önce dikkatlice düşündüğünüzden eminim. Ancak, ben sığ bir adamım ve sizin kadar ileriyi göremiyorum. Benim düşünceme göre, Güney İlahi Bölgesindeki huzursuzluk, Doğu İlahi Bölgesinde olduğu gibi hiçbir yerde bastırılmadı. Onlar korkutuldu ama ateş onlardan dövülmedi.”

“Dahası, halkımız Doğu İlahi Bölgesinden Güney İlahi Bölgesine taşınmayı yeni bitirdi. Çevrelerine tamamen aşina değiller ve kendilerini toplamak için zamana ihtiyaçları olacak. Bunu akılda tutarak, biraz... hızlı istilamız Ejderha Tanrı Alemine yönelik pervasız bir hareket olmayacak mıdır?”

Yan Tianxiao'nun sorusu, odadaki çoğu insanın endişelendiği şeydi. İlk bakışta, Tanrı İmparatoru Yun Che'nin kararını sorgulamış gibi görünüyordu ama aslında Yun Che'nin nihai cevabını ön plana çıkardı.

Hemen cevap vermek yerine, Yun Che Yanan Ay Alemi'nin kaynak gelişimcilerine baktı ve sordu: “Söyleyecek bir şeyin var mı, Daoqi?”

Fen Daoqi emredildiği gibi dışarı çıktı, sözlerini düşündü ve şöyle dedi: “Daoqi, cevabını vermeden önce İblis Kraliçesinin fikrini dinlemek istiyor, Majesteleri.”

Herkes Chi Wuyao'ya sadece yarım nefes sonra baktı. Yun Che'nin duyurusunda bir bomba vardı ve Chi Wuyao'nun varlığı neredeyse duygularının kontrolden çıkmasına neden olan bir kıvılcımdı.

Kuzey İlahi Bölgesindeki tüm insanlar arasında, Yun Che, Chi Wuyao'nun gözlerine bakmak için güce sahip olan tek kişiydi.

İblis Kraliçesi konuşmadan önce biraz gülümsedi, “Yama İmparatoru'nun endişesi yerinde.”

“Burada hiç kimse Ejderha Tanrı Alemi'nin tam gücüne aşina değil ama bunun yorucu bir savaş olacağını biliyoruz. Dahası, iblis Efendimizin bu savaşı sürüklemeye niyeti yok. Sahip olduğumuz her şeyi bu savaşa yatırmak ve mümkün olan en kısa sürede bir galip karar vermek istiyor. Riskin ne kadar büyük olduğunu bilerek, en yüksek dikkat ve hazırlık ile devam etmek en mantıklı harekettir.”

Bu doğruydu. Yun Che'nin söylediği ilk şey, duyurunun Kuzey İlahi Bölgesinin, onların ve gelecek nesillerinin nihai kaderine bağlı olmasıydı.

Tıpkı Chi Wuyao'nun daha önce de belirttiği gibi, Yun Che'nin Ejderha Tanrı Alemiyle doğru bir şekilde savaşma niyeti yoktu. Her şey bittiğinde, geride tek bir düşüncesi varlığını sürdürecekti, en başından beri yap ya da öl!

Cang Shitian başını eğdiği için minnettardı çünkü şu anda yüzünde ya da ellerinde titreyen titremeyi kontrol edemeyecek bir vaziyetteydi. Hem Yun Che'nin çılgınlığının derinliği hem de yaklaşmakta olan bu savaşın karşısında şok oldu.

“Yine de son derece dikkatli ve hazırlık olarak kabul edilen şey nedir?”

Chi Wuyao'nun sesi aniden değişti ve şeytani güçle bağcıklı hale geldi. “Kendiniz, halkınız ve gelecek nesilleriniz için savaşma isteğiniz son derece ihtiyatlı! Kanınızı kaynatarak çağrıştırdığınız karanlık enerji, en büyük hazırlığınızdır!”

“Bu savaş bize bir sürpriz olarak gelirse, o zaman Ejderha Tanrı Alemi için daha da kötüsü olabilir!”

“Dünyaya göre, güneye taşınmamız, Ejderha Tanrı Alemi'nin intikamından kaçınmaktır; zayıflığın bir göstergesidir. Bu, Ejderha Tanrı Alemi'nin, Güney İlahi Bölgesinde ayaklarımızı sağlamlaştırmadan önce onlara topyekün bir saldırı başlatmamızı asla beklemeyeceği anlamına gelir! Bu sürpriz unsuru, Ejderha Tanrı Alemini delen karanlığın ilk bıçağı olacak!”

“Karanlığın bu bıçağının ne kadar etkili olacağına gelince, bu, Ejderha Tanrısı Alemiyle yüzleştiğimizde ne kadar cesaret ve kararlılık toplayabileceğinize bağlı olacak!”

Kuzey bölgesindeki şok ve kafa karışıklığı, gelişimcilerinin gözlerini hızla kırmızı-sıcak bir tutkuya dönüştürdü. Karanlık kaynak enerjileri, farkına varmadan siyah alevlerle körüklendi.

Yeterli dikkat? Mükemmel hazırlık mı?

Üst üste o kadar çok savaş kazanmışlardı ki, Kuzey İlahi Bölgesinden çıktıklarında kendilerine verdikleri yemini neredeyse unutuyorlardı... Kuzey İlahi Bölgesinin kaderini devirmek ve gerçek özgürlüğü karanlığa geri döndürmek için hayatlarını ve ruhlarını yakacakları sözü, ne pahasına olursa olsun hala bilinçlerine ve ruhlarına kazınmıştı.

Bu amaçla, oluşabilecek herhangi bir engel veya zorluk, hedefleri doğrultusunda üstesinden gelebilecekleri bir olgudan daha fazlası değildi! Olasılıklar ne kadar aşılamaz olursa olsun, bu uğurda başarılı olacaklardı!