Bölüm 786: Cenneti Cezalandırıcı İblis Katleden
Alevler yanmaya devam etti, ama öncekinden çok daha küçüklerdi. Vahşi fırtına ve yuvanın sarsılması da durmuştu. Yun Che yerde yatıyordu ve kanlı bedenindeki kasları kasılıp seğiriyordu. Zaman zaman ağzından boğuk iniltiler geliyordu, ki bu da hala hayatta olduğunu ve bilincinin de biraz kaldığını gösteriyordu.
"Yun Che, kalkmaya çalışma bile. Hemen Budanın Büyü Yolunu etkinleştir." Jasmine hızlıca ona emretti.
Jasmine'nin sesi Yun Che'nin bedenindeki titremeyi hafifletti. Çabalamayı denemedi. Bunun yerine gözlerini kapadı ve kalan tüm gücünü Budanın Büyük Yolunu etkinleştirmeye harcadı. Bulanık gözleri ile tamamen kanla kaplı bedenini görebiliyordu, ancak acı hissedemiyordu... Sanki bedeni artık ona ait değilmiş gibiydi.
Yuvanın sonunda birçok küçük alev demeti yanmaya devam ediyordu. Şaşırtıcı bir şekilde bu alevler İblis Egemeninin bedeninde yanıyordu.
İblis Egemeninin sol kolu ve bacakları bedeninden ayrılmıştı ve parçalanmış halde yerde uzanıyorlardı. Kalan sağ kolu ise güçlükle dokunulmamış olarak düşünülebilirdi. Üstelik tüm bedeni tamamen parçalanmıştı. Sanki bir tabur asker tarafından ezilmiş bir çamur gibiydi. Ve bu 'çamur' hala yavaşça Altın Karga alevleri tarafından yanıp tüketiliyordu.
"… Bu kral... Aslında..."
Sağ kolunun parmakları titredi ve sesi oldukça kaba ve titrek çıktı.
Bu ses Yun Che'nin bedeninin seğirmesine neden oldu. Ardından kalkmak için öfkeli bir şekilde çabalamaya başladı. Ardından Jasmine'nin sesi duyuldu: "Onun hakkında endişelenme, o çoktan senin tarafından parçalarına ayırıldı. Hala konuşabilme nedeni iblis enerjisinin son parçasını kullanması. Yakında ölüden daha ölü hale gelecek."
"…" Yun Che'nin kaşları hafifçe açıldı ve ifadesi sakinleşti. Dudakları hafif bir gülümseme oluştururken zorlukla konuştu: "Jasmine... Teşekkür ederim, eğer sen olmasaydın..."
"Hmph! Eğer ben olmasaydım ondan daha çirkin bir şekilde ölecektin!" Jasmine burnundan soluyarak konuştu. Ama bu sefer Yun Che'yi 'Gürleyen Cennet' kapısını açtığı için azarlamamıştı. Çünkü bu onun tek şansı ve umuduydu... Ve en sonunda kader Yun Che'ye gülmüştü.
Yaraları çok ağırdı ve eğer başkası olsaydı yüz kere ölmüş olurdu. Ancak bu yaralar onu öldürmek için yeterli değildi ve iyileşmesi kısa sürecekti.
"Ay Katleden İblis Egemeni, diyeceğin bir şey kaldı mı?" Jasmine soğuk sesi ile konuştu.
"Öhö..." İblis Egemninin sesi acı ve çaresizlik ile doluydu: "Kötülük Tanrısının... Milyon yıl süren... Mührü bile bu kralı öldüremedi... Ancak bu kral... Zavallı bir insanın... Ellerinde... Can veriyor..."
"Hmph! Kötülük Tanrısının milyon yıllık mührü seni öldürmek için yeteli olmasa da yine de onun gücü nedeniyle öldün! Görünüşe göre ne kadar çabalarsan çabala Kötülük Tanrısının ellerinde ölmekten yine de kaçınamadın!"
Jasmine'nin soğuk sesi ciddiydi. İblis Egemeninin yaklaşan ölümü onun büyük bir rahatlama nefesi almasını sağlamıştı, ama kalbinde hala dağılmamış bir kasvet vardı... Eğer Udumbara Çiçeğini bulmak bu yerde için olmasalardı ve eğer Yun Che de felaket arayan bir karaktere sahip olmasaydı, bu yerde olmayacaklar ve bu yerde antik bir iblis ile de karşılaşmayacaklardı.
Eğer İblis Egemeni ile karşılaşmasalar ve o da tamamen gücünü kazanana kadar burada saklansaydı nasıl dehşet verici bir sonucun olacağını hayal bile edemiyordu.
Yun Che kendi hayatını koruma ve Udumbara Çiçeğini elde etmek adına ya hep ya hiç kumarına girmişti. Ama en sonunda İblisi öldürmeyi başarmıştı! Belki de evrendeki kimse gelecekte sayısız dünyayı etkileyecek büyük bir felaketin onun tarafından önlendiğini bilemeyecekti.
"Kötülük... Tanrısı..." İblis Egemeni mırıldanırken boğukça güldü: "Ha... Haha... Ha... Sen gerçekten Kötülük Tanrısının... Bir... Tanrı olduğunu mu düşünüyorsun..."
"Ne? Eğer Kötülük Tanrısı bir tanrı değilse o bir insan veya İblis mi?" Jasmine soğuk ve alaycı bir gülüş ile konuştu: "Ölümün kapısında olsan bile sen yine de milyon yıldır yaşayan bir İblissin. Ama ölmeden önce söylemek istediklerin bir avuç saçmalık!"
"Heh... Heheeh..." İblis Egemeni kıkırdamaya devam etti ama sesi biraz garipleşmişti. O anda kalan kolu havada titredi ve yavaşça yerden kalktı. Kalan iblis pençesi genişlemeye başalarken zayıf ve hafif bir siyah ışık yaydı.
"!..." Jasmine'nin kalbi aniden endişe ile kasıldı... Hala biraz gücü kalmış mıydı?!
Ama hemen bir kez daha rahatladı. Yun Che şu an aşırı ağır yaralara sahip olsa da karşı koyamayacağı şeyler değildi ve hala Ejderha Tanrısının soyuna ve Budanın Büyük yoluna sahipti. İblis Egemeni son iblis enerji ışınını atsa bile Yun Che'yi öldürmek için yeterli olmayacaktı.
En fazla Yun Che'nin kırık bedeninde başa bir yara daha açardı.
Zifiri karanlık bir küre yaklaşık bir Ejderha gözü boyutunda İblis Egemeninin siyahla kaplı elinin ortasında ortaya çıktı. İblis pençesi titremeye başlarken içerleme dolu boğuk sesi ile konuştu: "Kötülük Tanrısının gücünü miras alan... Acınası insan... Bu kral... İblis küresini feda ederek... Sana... Sonsuz bir... Lanet bahşedecek!!"
Bedeninde kalan tüm güç titreyen kolunda toplanırken bir şeyi ileri doğru attı... Zifiri karanlık iblis küresi karanlığın içinde uçtu ve Yun Che'nin bedenine temas ederek onun içine girdi.
Bu ani ve garip olay Jasmine'nin kalbinde panik oluştururken alçak sesle konuştu: "O neydi? Ona ne attın?!"
"Ha… Hahahaha… HAHHAHHAAH..." İblis Egemeni vahşice gülmeye başladı ve boğuk gülüşü acı, keder ve kısır bir neşe ile doluydu.
"UWAAAAAAAAAAAHHHHHH!!"
O anda acı dolu bir inleme Yun Che'den geldi. Kanla kaplı bedeni aniden zayıf ve puslu bir siyah ışık ile kaplandı... Üstelik bu ışığın yaydığı aura şok edici bir şekilde karanlık iblis enerjisiydi!
"!!" Jasmine riski önemsemeyip ruh bedenini hızlıca Gökyüzü Zehir Sedefinden çıkardı ve bir kez daha Yun Che'nin bedenine girdi. Hisleri zifiri karanlık küreye kilitlendi. Şok içinde onun Yun Che'nin kaynak damarlarına kendini gömdüğünü fark etti. Karanlık bir ışık tabakası yayarken, kaynak damarlarını hafif bir siyah parlaklık ile lekeliyordu.
Jasmine elini uzattı ve gücü ile onu defetmeye yeltendi... Ama parmağı uzandığı an kalbi ve ruhu şiddetle sarsıldı ve şok içinde yüzü soldu.
Bu karanlık küreden yayılan iblis enerjisi çok güçlü değildi; hatta inanılmaz zayıf olduğu söylenebilirdi. Aşırı zayıf olan Yun Che'yi öldüremeyeceği bile söylenebilirdi. Ama bu iblis aurasının seviyesi dehşet verici derecede yüksekti!
O kadar yüksekti ki onun bilgisini ve deneyimini bile aşıyordu!
Aniden Jasmine İblis Egemeninin bu küreyi atmadan önce söylediği 'iblis küresi' sözlerini hatırladı...
Yoksa bu İblis Egemeninin iblis köken küresi mi?!
Bu antik bir iblisin hayat kökeninin, ruh kökenini ve karanlık kökenini barındıran iblis köken küresi miydi?!
İblislerin seviyesindeki bir eşya mıydı!!!
Jasmine'nin küçük eli hafifçe titredi... Hayır, bunu yapamazdı!! Eğer gerçekten bu iblis köken küresiyse gücü aşırı zayıf olsa da yine de yok edemeyeceği bir şeydi! Üstelik o Yun Che'nin Kötülük Tanrısı Kaynak Damarları ile birleşmiş gibiydi... Zorla onu ayırmayı başarsa bile muhtemelen bu süreçte Yun Che'nin kaynak damarlarına ağır zarar verecekti!
Neler oluyor? Bu Kötülük Tanrısının Kaynak Damarlarıydı, nasıl olur da bir iblis köken küresi bu kadar kolay onunla birleşebilir? Yoksa bunun nedeni Yun Che'nin kaynak enerjisinin çok düşük olup kaynak damarlarının ona karşı koyacak halde olmayışı mı?
Jasmine'nin ifadesi düşünceler içindeyken değişmeye devam etti. En sonunda bir kez daha elini uzattı ve koyu kırmızı kaynak enerjisi ilerledi. Gücünü giderek düşürdü.... Bu süreci ondan fazla kez tekrarladıktan sonra Yun Che'nin kaynak damarlarına itti. Ardından dikkatlice bu iblis küresinin çevresini kendi enerjisi ile sardı.
Bir anda zifiri karanlık ışık tamamen kan kırmızısı ışık ile kaplandı ve normalde zayıf olan iblis enerjisi de tamamen kayboldu... Jasmine'nin güçleri tarafından tamamen mühürlenmişti.
Jasmine kolunu indirirken hızlıca Gökyüzü Zehir Sedefine döndü... Muhtemelen iblis köken küresi olan bu şeyi mühürlemek o an düşünebildiği tek şeydi. Ama Yun Che'nin kaynak damarlarına zarar vermekten kaçınmak adına çok fazla güç kullanmaya cüret edememişti. Bu nedenle, bu mühür uzun süre dayanmayacaktı. Bu günden itibaren, zaman zaman mührü yenilemesi gerekecekti.
"İblis Egemeni..." Yun Che bedenindeki yoğun değişikliği fark etti ve boğuk sesi ile konuştu: "Bana... Ne yaptın?!"
"Bu kral... Sana... Büyük bir iyilik yaparak... Arzulasan bile... Asla elde edemeyeceğin... Bir şey bahşetti... Ha... Hahah...Hahha... Kuh..." İblis Egemeninin ağzından hayatının büyük bölümünü taşıyan siyah bir kan parçası çıktı.
"Sen..." Yun Che dişlerini sıktı ama kalkamadı.
"Endişelenme, onu çoktan mühürledim." Jasmine soğukça konuştu. Her ne kadar Yun Che'ye 'endişelenme' dese de kalbi ağırdı. Çünkü iblis köken küresi Kötülük Tanrısının Kaynak Damarları ile birleşmişti... Belki de bir gün beklenmedik bir şeye sebep olacaktı.
İblislerin seviyesindeki şeyler Jasmine'nin bile kontrol edip değiştirebileceği şeyler değildi.
"Heh..." İblis Egemeninin bedeni hareketi kesti ve sesi de duyulamayacak kadar zayıfladı: "Seni... Zavallı... Ve Aptal... İnsan... Siz gerçekten... İblis ırkımızın tamamen... Yok olduğunu mu... Düşünüyorsunuz?..."
(Ç.N: Vay be. Gelecekte ağır güçlü düşmanlar var desene.)
"Sürgün edilenler... Bir gün... Kesinlikle..."
İblis Egemeninin gözlerindeki son ışık da tamamen kayboldu.
Antik zamanlarda iblisleri ve İblisleri etkileyen felaketten kaçınan Ebedi Gece İblis Klanının Kralı, milyon yıllık mührünün sonunda bir insanın ellerinde, bu karanlık yerde hayatını kaybetmişti.
---------ÇEVİRMEN NOTU---------
Küre ne işe yarıyor? İblisler neden yok olmadı? Yoksa yalan mıydı? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin ????
Useless notu: Buraları topluda vermek isterdik ama daha yeni başladık. Çok olaylı bir arc dedim size. Çok olaylı da bir toplu olacak yani :D
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..