Bölüm 855

avatar
13573 31

Against The God - Bölüm 855


Bölüm 855 - Hayali Şeytanın Krizi

 

Beş Yol Bölgesi, Hayali Şeytan Ülkesinin kuzey batısında bulunuyordu. Orada şehir yoktu ve tamamen basit bir çölden ibaretti. Aslında, büyük bir ordu bütün bir yıl boyunca, gece gündüz demeden bölgenin güvenliğini sağlıyordu. O yıl, bu bölge Kaynak Gökyüzü Kıtasının, Hayali Şeytan Ülkesine gizlice giriş yerdi oldu. Ondan önce, Dört Büyük Kutsal Bölge, boyutsal kaynak oluşumu için iyi bir bedel ödedi ve tek çıkış orasıydı.

Aynı zamanda, o yıl bu bölgenin -gizlice giriş yapılan bölgenin- kapatılma noktasına geldiği söylenir. Söylentiye göre Dört Büyük Kutsal Bölge oldukça güçlüydü, sadece limitli sayıda kişi transfer edilebilirdi. Şeytan İmparatorluk Şehriyle beraber kendi ana toprakları, Dört Büyük Kutsal Bölgeden insanların buraya gelip onları eninde sonunda savaşa zorlayacak ve son şiddetli savaş, Beş Yol Bölgesinde patlak verecekti.

Bu günlerde bile, yüzlerce yıl önce yapılmış olan savaşların izlerini taşıyor.

İmparatoriçenin kaybolmasından kısa bir süre sonra, boyutsal kaynak oluşumu kayboldu. Aslında, Hayali Şeytan Ülkesi, Dört Büyük Kutsal Bölgenin boyutsal geçişi tamamen kapattığını hala bilmiyorlardı. Diğer türlü, başka bir grubun çıkışı geri açmasına engel oldular, büyük elit bir ordu her zaman orada nöbetteler. Bunlar arasında, Koruyucu Ailelerden gelen öğrenciler de bulunuyor.

Yüzyıllar geçti ve hiç bir değişim görünmedi. Bırakın kaynak formasyonunun görünmesini, düzensiz boyutsal bir dalgalanma bile görülmedi.

Dük Huai’den sonra, İmparatoriçe otoritesini tekrar kazandı ve gücünü iyice topladı. Koruyucular üzerindeki baskı, onları koruyordu. Geçmişte, Şeytan İmparatorluk Şehrinin bulunduğu yer oldukça tehlikeliydi, fakat şimdi kahkahalar ve mutlu sesler yükseliyordu. Artık ağır ve baskı oluşturan bir atmosfer yoktu.

Erken saatlerde, gökyüzü parlak bir hâl aldı. Eğer yıllar önce olsaydı, her saat başı farklı bir görüntüye sahip olacaktı. Şimdi, aslına bakarsak, Beş Yol Bölgesinin çeşitli güçlü korucuları horluyorlardı ve geceleri nöbettelerken çok rahatlardı. Liderleri bile uyuyordu.

Bu süre zarfında, Beş Yol Bölgesinin bulunduğu yerin merkezinin göğünde bozulmalar oluşmaya başladı. Anormal kaynak ışığı zayıf bir şekilde göründü ve kısa bir nefes süresince döndü. Kör edici kaynak ışığı alanı yayılmaya başladı, küçük alanlı kaynak oluşumu yaklaşık bir metre çapındaydı.

Boyutsal kaynak oluşumundan sadece bir kişi geçti!!

Boyutsal kaynak oluşumu şekillendiğinde, siyah bir figür nazikçe yere indi.

Yayılar aura, Beş Yol Bölgesine baskın bir arındırıcı gibi işliyordu. Uykuda olan korumalar, korku ve dehşet içerisinde uyandılar.

Şeytan İmparatorluk Şehri, Yun Ailesi.

İmparatoriçe ve Yun Che, Ovaya gireli neredeyse üç ay olmuştu ama hala haber alınamamıştı. Yun Qinghong, hâlâ Mu Yurou’yu özellikle sakinleştirmeye çalışıyordu.

Bugün, uykusuz bir gece daha geçirmişti. İç bahçede ayağa kalktı ve aydınlanan gökyüzüne doğru baktı. Sonunda, kendisini durdurmayıp Ovaya doğru gidecekti.

Bu sırada, benzersiz bir enerji ses iletim yeşiminden yayılmaya başladı.

Hızlıca ses iletim yeşimini aldı. Ses iletim düğmesine bastı, bunun Yun Zheng’ten geldiğini anladı, Beş Yol Bölgesine atanan Yun Ailesinin bir öğrencisiydi.

Yun Qinghong’un kaşları çatıldı. Orada çok fazla sayıda Yun Ailesinin öğrencisi yoktu fakat orada bulunan her bir aile ferdi, küçük ve büyük grup askerlerin liderleriydi. Yun Zheng ise orada bulunan bütün aile fertlerinin lideriydi. Genellikle, her ay oradan rapor alırdı.

“Patrik… kurtar… bizi…”

Acı ve dehşet dolu haykırış, ses iletim yeşimi tarafından iletildi. Konuşan kişi yakında ölümünü tadacak gibi korku ve endişe içerisindeydi.

Yun Qinghong afalladı, hırlayarak dedi ki, “Yun Zheng, orada ne oldu!?”

“Hehehehe…” kötücül bir kahkaha ile cevap verdi birisi.

“Kimsin sen?” dedi Yun Qinghong çökmüş bir ses ile.

“Bu egemenin kimliğini merak ediyorsan, neden tahmin yürütmüyorsun… Yun Qinghong.” Bu sinsi sesin arkasında Yun Zheng acı ve çelimsiz şekilde inliyordu.

Yun Qinghong’un saçları dikildi ve elleri titremeye başladı, gücünün kontrolünü kaybederek neredeyse elindeki ses iletim yeşimini parçalayacaktı. Kalbini ve aklını tırmalayan o isim ağzından dökülüverdi…

“Xuanyuan… Wentian!?”

“İyi bildin.” diğer taraftaki ses nazikçe yükselerek, mutlu bir ses tonuyla devam etti, “Yun Qinghong, İmparatoriçeyi bir saat içerisinde orada olacağım hakkında bilgilendir, bu egemen birazdan oraya gelecek. Dahası bu egemen tek başına geliyor. İmparatoriçe yanında Samsara Aynasınıda yanında getirsin ve bu egemeni buyur etsin. İşte o zaman bu egemen Şeytan İmparatorluk Şehrinden özür dileyebilir. Başka türlü, bu egemen gerçek korkuyu hepinize tattıracak.”

“WUARGHH---”

En son gelen ses, Yun Zheng’in çığlıklarıydı ve bu çığlıklarla birlikte ses iletim cihazı da kırılmıştı.

“!!!”

Bang!!

Kaynak enerjisinin kontrolünü kaybeden Yun Qinghong’un elindeki ses iletim cihazı da aniden parçalara ayrıldı. Arkası buz gibi soğumuştu ve kalbinde sanki elli ton ağırlığın bir kaya varmış gibi ağırlaşmıştı.

Eğer üç ay önce olsaydı, aniden Xuanyuan Wentianın haberini alsaydı… bırak Xuanyuan Wentian’ı, Dört Büyük Kutsal Bölgeden gizli giriş yapıldığı raporunu alsa bile sakin kalabilirdi. Fakat şimdi, sesinde taşıdığı kibir, adaletin taşıyıcısı olduğunu düşünse bile, Yun Qinghong’a yalnız başına buraya geldiğini söylemişti. Bu onun ellerinin şiddetle titremesine sebep olmuştu fakat bir kaç derin nefes aldıktan sonra kendine gelebildi.

Çünkü, şu an ki Xuanyuan Wentian, bir kaç yüzyıl önce İmparatoriçe tarafından tokatlanan Xuanyuan Wentian değildi!!

İmparatoriçe gücünü uyandırdıktan sonra, Hayali Şeytan Ülkesinin güç rekorunu kırmıştı. Dük Ming, Hayali Şeytan Ülkesinde yenilmez görünen kişi, İmparatoriçeyle karşı karşıya geldiğinde kaçacak gücü bile yoktu. Bu zaman boyunca Hayali Şeytan Ülkesi sakinleri, İmparatoriçeye ilahi bir ruh gibi saygılarını gösterdiler.

Hayali Şeytan Ülkesinin durumu tamamen sakinleştikten sonra, Kaynak Gökyüzü Kıtasından intikam almak artık bir rüya değil ulaşılabilir bir şeydi.

Fakat İmparatoriçeyi alt edebilecek güce sahip birisi… Bu muazzam güç, Yun Qinghong ve Hayali Şeytan Ülkesi için anlamak ya da hayal etmek imkansızdı.

Dahası, İmparatoriçe hâlâ Ovadaydı. Eğer Xuanyuan Wentian, Şeytan İmparatorluk Şehrini yerle bir ederse, sonuçlar hayal edilemez bir hâl alacak!

Yun Qinghong’un ifadesi, ani bir değişim geçirdi. Sonra, dişlerini sertçe gıcırdattı ve sonunda ağır bir karar verdi. Kolları aniden göğe doğru kitlendi ve hayrette bırakan yıldırım okları, Yun Ailesinin üzerindeki gökyüzünde patlamaya başladı. Bu patlamalar, Hayali Şeytan Ülkesinin göğünde mor parıldamalar neden oluyordu.

“Mor… Mor bulut Musibet Emri!!”

Yun Ailesine göre, bu mor yıldırım okları, Dokuzuncu Cennet kadar önemliydi. Yun Ailesinin yüksek seviyedeki yetkiye sahip Büyükleri, sanki yıldırımlar tarafından esir alınmış gibi sıçrayarak, çılgınca Yun Qİnghong’un pozisyonuna doğru ilerlediler.

Mor Bulut Musibet Emri, Yun Ailesi tarafından olağan dışı aciliyet zamanı kullanılan bir teknikti. Yüzlerce yıl önce Kaynak Gökyüzü Kıtası kaosa sürüklendiğinde bile kullanılmamıştı. Bu emir sadece Yun Ailesinin canı tehlikeye girdiği zaman kullanılabilirdi.

Aniden görünen Mor Bulut Musibet Emri, sadece Yun Ailesini değil bütün Ülkeyi, özellikle sayısı Dük Saraylarını korkutmuştu. Herkes bu mor yıldırımları gördüğünde, şaşkınlıklarını gizlemeyi başaramamıştı. Sayısız Patrik, Büyük ve Dük hiç düşünmeden bütün işlerini bırakıp, Yun Ailesinin bölgesine en hızlı şekilde gitmeye başladılar.

Yun Ailesi tamamen karışıklık içerisindeydi ve Hayali Şeytan Ülkesinin gökyüzü tamamen Yun Ailesine doğru uçan insan figürleriyle doluşmuştu, sanki çekirge sürüsü gibiydi.

“Patrik, Ne oldu!?” dedi bütün Yun Ailesinin Büyükleri heyecanla ve düzensiz ifadelerle. Yun Qinghong’un ifadesini gördüklerinde, kalpleri bile atmayı reddetmişti çünkü Yun Qinghong’un yüzü, daha önceden görmedikleri bir şekilde kasvetle çevrelenmişti.

“Baba!!” Yedi Numarayı kollarında taşıyan Xiao Yun bir anda dışarı fırladı. Yedi Numaranın karnı oldukça şişmişti, sanki bebeğin doğumu her an olacakmış gibiydi.

“...” Yun Qinghong, uzun bir süre konuşmadı. Etrafındaki Yun Ailesinin öğrencileri biel nefes nefeseydi.

Mor Bulut Musibet Emrinin salınmasının ardından sadece bir kaç nefes geçmesine rağmen, bütün Yun Ailesi öğrencileri bir alan toplanmıştı. Hepsi Yun Qinghong’a doğru bakıyordu, yüzlerinden huzursuzluk ve panik okunuyordu fakat Yun Qinghong hâlâ sessizdi.

Bir anlığına, her yeri kasıp kavuran atmosfer, insanların nefes alışını zorlaştırmaya başladı.

“Patrik Yun!!”

Bütün yönlerden farklı şekilde sesler yükseliyordu. Çeşitli Patrikler, Büyükler ve Dükler, endişe içerisinde Yun Qinghong’un etrafına doluştu. Her yönden etrafı çevrilmişti, Yun Qinghong’u anlıyorlardı, eğer cennetleri büken bir mesele olmasaydı, Yun Qinghong kesinlikle böyle bir şey yapmazdı.

“Qinghong, burada ne sikim oldu?” dedi Mu Feiyan sert bir ifadeyle.

“Yoksa… İmparatoriçeye bir şey mi oldu?” dedi Göğün Altında En Büyük İhtiras endişeli bir şekilde.

Yun Qinghong, etrafına bir bakış attı. Burada olması gerekenlerin çoğu gelmişti. Derin bir nefes aldı ve dedi ki, “Öyle görünüyor ki, hiç biriniz Beş Yol Bölgesinden rapor almadınız, değil mi?”

“Beş Yol Bölgesi mi?” herkes birbirine bakıyordu. “Beş Yol Bölgesinde ne oldu!?”

“...” Yin Qinghong, artık kesinlikle oradaki askerlerin Xuanyuan Wentian’ın ellerinde can verdiğinden emindi. Dahası, çok kısa bir süre içerisinde, hiç bir rapor veremeden öldürülmüştü. Yun Zheng’i, bir amaç doğrultusunda canlı bırakmıştı.

Yun Qinghong derin bir ses tonuyla dedi ki, “Xuanyuan Wentian, Beş Yol Bölgesine gizlice girdi… Bir saatten kısas bir süre içerisinde, Şeytan İmparatorlu Şehrine gelmiş olur!”

“N… Ne!!?”

Herkes şaşkına dönmüştü, Göğün Altında En Büyük İhtiras ve Mu Feiyan, doğaları gereği ikisi de kükredi ve yüzlerinin rengi soldu.

“Kardeş Yun, Xuanyuan Wentian bu sefer kaç kişiyle birlikte gelmiş? Bir kaç kişiden oluşan Kudretli Cennetsel Kılıç bölgesinden adamlarla mı yoksa bütün Dört Büyük Kutsal Bölgeyle beraber mi geldi?” dedi Su Xiangnan endişeli bir ifadeyle.

“... Sadece kendisi.” dedi Yun Qinghong.

Bunu dedikten sonra, kalabalık uzunca iç çekti. Su Xiangnan’ın ifadesi sakinleşti ve keskin bir ifadeyle dedi ki, “Yalnız mı? Hmph, kendini öldürtmek için mi gelmiş!?”

“Fakat, neden yalnız gelsin ki? Boyutsal kaynak oluşumunda bir problem meydana gelmiş olmasın?” dedi Yan Zijing şüpheyle.

“Hayır, bu sizin düşündüğünüz gibi basit bir şey değil. Yalnız olsa bile… o Xuanyuan Wentian!!” dedi Göğün Altında En Büyük İhtiras tedirgin bir şekilde, soğuk terler alnından akmaya başlamıştı.

“Bu… Bu da nedir?” kalabalık şüpheli bakışlarla doluşmaya başlamıştı.

“Mesele bu raddeye geldiyse, artık hiç bir şeyi saklayacak durumda değiliz,” Mu Feiyan derince iç çekti. İmparatoriçenin gelmesini ve son kararı onun vermesini bekliyorlardı. Üç ay geçmesine rağmen, Ovadan gelen hiç bir hareketlilik yoktu. Yumruğunu sertçe sıktı ve benzersiz bir şekilde olan ağır biçimdeki ses tonuyla konuşmaya başladı, “Şu an da buraya gelmekte olan Xuanyuan Wentian, yüzlerce yıl önce dayak yiyen Xuanyuan Wentian değil. Neden İmparatoriçenin üç aydır Ovada kaldığını biliyor musunuz?”

“İmparatoriçe, Genç Patrik Yun Che’nin yaralarını iyileştirmek için onu Ovaya götürmedi mi? … Yoksa, bunun arkasında başka saklı bir neden mi var?”

“Evet doğru!” Göğün Altın En Büyük İhtiras sert bir biçimde dişlerini gıcırdatarak dedi ki, “Yaralanan tek kişi Genç Patrik Yun değil… İmparatoriçe de ağır yaralandı, hatta… hatta kendi köken kanını yakmak zorunda kaldı, Xuanyuan Wentian yüzünden!”

“Başka bir deyişle, şu an ki Xuanyuan Wentian, İmparatoriçemiz tarafından bile… yenilmez birisi!”

Bu açıklama, herkesin kulağının dibinde çakan şimşek gibiydi. Çeşitli Patrikler ve Dükler yukarıda ve Yun Ailesinin öğrencileri yerdeydi. Sanki gök gürültüsünü kulaklarında hissetmiş gibilerdi, hiç birinin ifadesinde bir değişiklik bile oluşamamıştı.

“Bu… Bu imkansız! Bu nasıl olabilir…” dedi Su Xiangnan titrek bir sesle. “Diyelim ki Xuanyuan Wentian’ın gücü, önceki Şeytan İmparatorunun gücünden fazla fakat… nasıl olurda İmparatoriçeden de güçlü olabilir?! Bir kaç yüzyıl önce onunla karşılaşıldığında, gücü bir derece bile yükselecek gibi değildi.”

“Bu doğru.” dedi Bir Numara katı bir ifadeyle. “Bu, Xiao Yun, ben ve biricik Yedi Numaranın kişisel olarak şahitlik ettiğimiz bir olay! Nasıl bir şeytani teknik kullandığını bilmiyoruz ama, bir kişinin vücudunu ve gücünü ele geçirerek kendi gücüne güç katıyor. İmparatoriçe, kendi köken kanını yakmasına rağmen neredeyse ölüyordu… Hemde, Xuanyuan Wentian’ın ellerinde…”

Xiao Yun ve karısı hızlıca kafalarını sallayarak onayladılar.

“Eğer Xuanyuan Wentian gerçekten geliyorsa, yaraları tamamen iyileşmiş demektir… Bu gerçekten korkunç.” Bir Numara’nın sıktığı yumrukları sinirden titriyordu. Çünkü daha önceden, Xuanyuan Wentian’ın saldığı teröre kendisi şahit olmuştu…

“...” herkesin yüzlerinden, şaşkınlık ve şüphe okunuyordu. Hava, milletin aldığı soğuk nefes sesleriyle doluyordu.

İmparatoriçe kendi soyunu uyandırdıktan sonra, gücü eşsiz şekilde arttı ve onu salmasıyla birlikte, hükümdarların bedeninin ve ruhlarının titremesine sebep oluyordu. Herkes o gücün İmparatoriçeye, Altın Karga Kutsal Ruhu tarafından verildiğine inanıyordu. Hayali Şeytan Ülkesinin geçmişinde bile, İmparatoriçenin rakibi olabilecek hiç kimse yoktu.

Sayısız Hayali Şeytan Ülkesi sakini, İmparatoriçeye kutsal bir ruh gibi saygı gösteriyordu…

Fakat böyle bir şey olacağını hiç beklemiyorlardı…

Eğer İmparatoriçenin yenildiği haberi, dört bir yana dağılırsa, bu büyük bir faciaya yol açacaktı.

“Bu durumun bir önemi yok, eğer o gerçekten yalnızsa, ondan korkmamızın ne sebebi var?” dedi Dükün biri sözlerinin arkasında durmayarak.

Yun Qinghong yavaşça başını salladı ve sakince dedi ki, “O zamanlar, Dük Huai başarılı bir şekilde tahtı ele geçirdiğinde, kimin gücü vardı? O kişi İmparatoriçeden başka birisi değildi!”

“Dük Huai Sarayı, sabırlı bir şekilde bekledi, hazırlandı. Sayısız ordu ve uzmanlara karşı kazandı. O zamanlar, eski Şeytan İmparatoru hayata geri dönse bile, durumu tersine çevirecek gücü yoktu. Fakat, İmparatoriçe bunu yaptı. Hemde göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir süre içerisinde onu indirdi!”

“Kimse onun soyu uyandığında neler olduğunu biliyor mu, İmparatoriçenin çoktan ‘Hükümdar’ alemini geçtiğini ve efsanevi kutsal yola ulaştığını kimler biliyor? Bu güç sayılarla ifade edilemez. Aksi takdirde, Dük Huai Sarayının yüzyıllardır biriktirdiği güç, İmparatoriçe olmasaydı asla yok edilemeyecekti.”

“Ve Xuanyuan Wentian, İmparatoriçeyi yendiğinde, çoktan o seviyeye varmıştı bile… Dahası, onun gücü İmparatoriçenin gücünün üzerinde. Bizim seviyemizde birisiyle anlaşmaya oturacak tipte birisi değil o!”

Yun Qinghong’un ses tonu oldukça sakindi fakat sarf ettiği her bir kelime, tahmin edilemeyecek kadar ağırdı.

“Qinghong, bunun için çoktan önlem aldın mı?” dedi Su Feiyan.

“Bunun için başvuracağım tek bir şey var.” Yun Qinghong hafifçe iç çekti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr