Güneş yeni yeni Doğarken, Büyük ve zengin olan Taç ailesinde herkes uyurken arka bahçesinde sadece 2 kişi ayaktaydı.
Taç ailesinin arka bahçesi bir futbol sahasının yarısı kadar büyüktü. Etrafı kocaman ağaçlarla çevriliydi. Ama bahçeyi çevreleyen ne taş vardı nede başka bir şey sadece ağaçlar. Bahçenin ortasında küçük bir gölet ve kahverengi kulübe vardı. Kulubenin yanında ise yuvarlak masa vardı. Masanın üstünde dikkat çekici bir maske vardı. Maske beyazdı ama sağ tarafında gözünün altında güneş resmi vardı.
Yuvarlak masada 50 bilemedin 55 yaşlarında kırmızı saçlı, yeşil gözlü, 1.80cm boylarında bir adam vardı. Elindeki çayı içerken, mutlu bir şekilde kuşların seslerini dinliyor, huzurun tadını çıkarıyordu.
Birden göletin içinden 12 veya 13 yaşlarında tatlı bir çocuk çıktı.
Çocuğun üstünde hiç bir şey yoktu. Sadece altında uzun şort vardı.Tatlı çocuğun görünümü o kadar güzeldi ki, erkek mi, kızmı olduğu belli bile olmuyordu. Beline kadar gelen Uzun Sarı saçları, altın gibi parlayan gözleri, elmas gibi ışıldayan vucudu, uzun kirpikleri, kısa kaşları vardı boyu 1.60cm idi. eğer göğüsleri biraz daha büyük olsa kim görse kız zanederdi. onu kızlardan ayıran 2. Özelliğiydi.
Masada oturan adam yanındaki su sesini duyunca birden yerinden sıçradı.
"LANN!! Sabah mı oldu?." Gözlerini ovuşturarak sordu.
"Huff... hufff... üstat Barum neden beni çıkarmadınız. Yine unutmadınız değil mi? Bu sefer neredeyse ölümle burun buruna geldim. Dedi. Sarı saçlı çocuk.
"Lanet velet!! neden haber vermeden çıkıyorsun!? Sana kaç kere dedim ben izin vermeden çıkma diye?!. Dedi.
"Üstat, lütfen bana biraz daha ilgi gösterin neredeyse 2 sene oldu her Sabah buraya gelip sadece gölete girip nefesimi tutuyorum. Hem 10 dakika dayanmam mümkün değil. 5 dakika oldu gölete gireli yine beni çıkarmadınız. beyaz ışığı bir çok sefer gördüm hem bunun amacı ne ki?."
"Küçük velet Jay!! Burda üstat benim. Ben ne dersem o olur git ne bok yiyorsan ye!! Ben uyuyorum sakın beni rahatsız etme!. " dedi. gözlerini kapattığı gibi uyudu.
"Peki üstat." Dedi.
Jay somurtarak Masadan maskesini alarak yüzüne taktı. Doğruca kendi kulübesine girdi. Kulübesi dışarıdan bakıldığında yıkılacak gibi duruyordu. Her tarafında delikler vardı. Kapısı bile yoktu.
Kulubenin içinde sadece yatak yatağın altına kitaplar vardı. belliki üstünü değiştirecek kıyafeti bile yoktu.
"Lanet bunak!! Uykunda boğul da kurtulalım." İçinden geçirerek Dedi. Jay.
Jay kıyafetinin kurumasını beklerken yatağın altına baktı. Gözleri heyecanla parlarken daha çekici görünüyordu.
"Haha yeni kitaplar gelmiş bakalım bunlar nasılmış. Geçen hafta gelenler hiç eğlenceli değildi."
Jay rastgele elini uzattı ince bir siyah kitap çıktı. Kitabın üstünde büyük harflerle Yuta Kıtası yazıyordu. Jay heyecanla kitabı açtı okumaya başladı.
Dünyamızda milyonlarca kıta bulunur. Ama sadece 4 büyük kıta'nın ismi vardır. İsmi olmayan kıtalara isimsiz kıta denir. İsimsiz kıtalar ile 4 büyük kıta karşılaşınca isimsiz kıtalar aynı sperm gibidirler. Binlerce vardır ama hiç bir şeye yaramazlar. Güçleri sayesinde sadece 4 tanesi isim alabilmiş. Her gün onlarca kıta keşfedilirken binlercesi şeytanlar tarafından yok edilir. Bu yüzden küçük kıtalara isim verilmez. Kendilerine isim verseler bile zaten yok olacakları için 4 büyük kıta işlerine karışmaz.
4 büyük kıta.
Büyük Şövalye kıtası.
Büyük elf kıtası.
Büyük şeytan kıtası.
Büyük ejder kıtası.
Aslında 4 büyük kıta boyut olarak o kadar da büyük değil. Onlardan çok daha büyük kıtalar mevcut ama kendilerini koruyamadıkları için 4 büyük kıta tarafından korunuyor. Büyük kelimesini onlardan daha güçlü olduklarını göstermek için kullandıkları kelime.
Nasıl korunduklarına gelelim. Mesela şövalye kıtası isimsiz kıtalara güçlü şövalyeler gönderiyor. İsimsiz kıtaları ise onlara değerli eşyalar,bilgi vb şeyler veriyor. Başka kıtaya gitmek için ise ışınlayıcı kullanmak gerekiyor ama 3 şartı yerine getirmeden kral dahil kimse başka kıtalara gidemez.
Kıtalar arası yolculuk 3 şart vardır.
1. Kral şövalye olmanız gerekir.
2. 4 büyük kıtadan izin almalısınız.
3. Ölümü göze almalısınız.
Jay kitabı okurken kalbi neredeyse yerinden çıkacak gibi atıyordu. Yüzündeki gülümseme ile hemen başka kitap alacaktı ki hemen kitapki kelimeleri düşündü.
"Şövalye nedir?
"Elf?
"Ejder?
"Işınlayıcı?
"Kral şövalye?
"Şeytan?
"Sperm?
"Çok fazla soru var. bir tane daha kitap okumak istiyorum. ondan sonra izin alıp dışarı çıkmak için izin alırım." Dedi.
Jay hayatı boyunca evden çıkmamıştı. Kendisine hiç bir şey sorulmuyordu. Ne yiyeceği, ne giyeceği gibi şeyler hep önceden ayarlanır. Her ay yaşlı bir teyze gelip jay'e aylık yiyecek ve kıyafet verirdi.
Jay bir keresinde dışarı çıkmak için izin İstemiş, anında reddedilmişti.
Jay'in hayatında gördüğü sadece 2 kişiydi. birincisi üstat barum ikincisi yaşlı teyze.
Yaşlı teyze her ay gelir kontrol ederdi. 2 yaşından beri tek yaşıyordu tabi yañında yaşlı teyze duruyordu ama 10 yaşına girdiği zaman üstat barum geldi. Ondan sonra yaşlı teyze gitmişti. İsmini bile söylemeden.
Jay hep ben neden burdayım annem babam nerde diye sorular sorsada hiç bir zaman çevap almamıştı. Konuşmayı, yürümeyi,yemeyi her şeyi yaşlı teyzeden öğrenmişti.
"Şu üstat'a ne zaman soru sorsam cevap vermeme izin yok diyip geçiştiyiror."
"Boşver nasıl olsa bugün dışarı çıkar birilerine sorarım. Aslında başka kitap okumama gerek kalmaz.
Ama Jay merakını bastıramamış başka kitap okumaya başlamıştı. Kitabın üstünde şövalye yazıyordu. Jay Şövalye ismini görür görmez kitabın kapağını açtı okumaya başlıcaktı ki kitapta sadece 1 sayfa vardı. heyecandan kitabın neden 1 sayfa olduğunu bile unutmuştu.
Şövalye nedir?"
"Şövalye, insanlara saldıran şeytanları öldürmek için melekler tarafından seçilmişlere Şövalye denir."
" Peki Şövalye olmak için ne gerekir?"
" Şövalye olmak için ateş,su,toprak,hava,ışık, elementlerinden birine sahip olmak mı gerekir?."
"Yanlış!!!!"
"Şövalye olmak için nitelikli olman gerekir. İnanç? İrade? Adalet? Hiçbiri önemli değil, eğer nitelikli değilsen.
Jay sanki kitabın içine girmişti. O kadar kısa olmasına rağmen 20 dk boyunca dondu kaldı. Adamın veya kadının dedikleri onu o kadar etkilemişti ki gözlerini dakikada bir zorla açıp kapatıyordu.
"O da neydi öyle!?." Jay şaşkın şaşkın etrafına bakıyor gözü bir şey arıyor gibiydi.
"Heh hatırladım ." Jay hemen yastığının altından kıyafetini alıp üstüne giydi. Her zamanki gibi ne giyerse giysin üstünde çok güzel duruyor idi. Üstat barum bile jay'e sen kız mısın? Erkek misin? Diye sormuş. Hayatımda senin gibi güzel birini görmemiştim demişti. tabi hemen üstüne gelen öldürme niyetini hissedince tepkisini değiştirip dalga geçmeye başlamıştı.
Jay hemen dışarı çıktı tabi maskesini takmıştı. Çünkü yaşlı teyze onu bir çok defa uyarmıştı. Eğer maskesiz başka biri yüzünü görürse seni elde etmek için şavaş çıkabilir bu yüzden sakın birinin yanında maskeni çıkarma demişti.
Jay tabi bu saçmalığa inanmamıştı ama her zaman büyüklerin sözünü dinlemesi gerektiğini biliyordu.
Üstat hala masada oturmuş uyuyordu. Jay biraz korkasa da artık merakı ve heyecanı onu o kadar bastırmıştı ki hemen bağırarak konuştu.
"ÜSSSSTATTTTTT!!.
Üstat uykusundan korkarak sıçradı. Etrafına baktı hiç kimse yoktu. tabi ki jay'den başka. hemen rahatladı. Gözlerini kısarak bağırdı.
"LANNNETTTT VELETTT!!! SANA KAÇ KERE DİYECEĞİM??!! BENİ UYURKEN RAHATSIZ ETME DİYE!!!."
Jay biraz korksa da artık geri dönüş yoktu. Ne olursa olsun geri adım atmayacaktı.
"Üstat lütfen!! Ben dışarı çıkmak istiyorum!!"
Üstat duydukları karşısında şok oldu normalde Jay'e bağırdığında ya Jay özür diler ya da cevap vermez idi ama bu sefer geri çekilmemişti. En önemlisi dışarı çıkmak istemeseydi.
"Kesinlikle hayır!! İzin vermiyorum!." Dedi.
"Üstat afedersiniz ama siz kimsiniz?! Pardon, neyim olarak bu kararı alabiliyorsunuz.?" Jay hemen cevap verdi.
Üstat barum bu sefer neredeyse kan kusuyordu.
"Öhöö... öhöö.. LANET VELET DIŞARI ÇIKAMAZSIN DİYORSAM ÇIKAMAZSIN!! KONU KAPANDI. GİT KİTAPMI OKUYORSUN!! KENDİNİMİ PARMAKLIYORSUN,NE YAPARSAN YAP!!!" Dedi.
Üstat barum izin verin vermeyin kaç senedir aynı bahçedeyim. Yeter artık 12 yaşında olmama rağmen ne arkadaşım var nede zaman geçirebilecek bir şeyim var eğer babamsanız bundan sonra değilsiniz dedemseniz bundan sonra değilsiniz ben gidiyorum!!!." Jay bu sefer kafasına koymuştu ya cevaplar alınacak yada kendisi cevabı bulucaktı.
Üstam barum bu sefer gerçekten kan kustu. Jay ile 2 yıldır beraberdi ama ilk defa karşı geliyor üstüne kelimeleri tam yerinden vuruyordu. Kendiside biliyordu 12 yaşındaki çocuğu hapsetmenin ne kadar yanlış olduğunu ama işte kendiside emir kuluydu.
Jay hiç kan kusmasına aldırmadan taç ailesinin ters tarafına doğru yani ormana doğru koşmaya başladı. Ne derlerse desinler durmayacaktı. Koştu, koştu, koştu, en sonunda hiç görmediği bir kapı gördü. Yoktan varolmuş gibi.
"Jayyyyyyy çabuk geri gel eğer o kapıdan çıkarsan huzurlu hayatından vazgeçmek zorunda kalırsın. Ailen, sevdiklerin, hepsini kaybedebilirsin. Burda rahatsın jayyyyy gerii gell!!." Üstat barum ise bağırmaya devam ediyordu.
Jay hiç takmadı. zaten ne sevdiği vardı, ne de ailesi.
"Kapı sanki beni çağırıyor neden ? Eğer bu kapıdan çıkmassam sanki hayatımın hatasını yaparmışım gibi hissediyorum?."
"Jayyyy eğer o kapıdan çıkarsan ölebilirsin, seni öldürebilirler. ölmek mi istiyorsun!?" Üstat barum hala bağırıyordu.
Jay, üstadı duyunca bir an duraksadı. Arkasını döndü.
"Üstat burda yalnız ölmektense gerçeği bulup ölürüm daha iyi. Hem zaten ölsemde kimse üzülmez... görüşürüz üstat." Jay hüzünle kapının kolundan çekip açtı. Ne de olsa 12 sene az değildi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..