Gözlerini açtığında kendini yataktan başka hiçbir şeyin bulunmadığı bir odada bulmuştu ve sistem bildirimlerinin aniden önünde belirmesi ile daha da şaşırmıştı.
[ Oyuncu , bekleme odasına transfer edilmiştir.]
[ Oyuncunun bir isim belirlemesi gerekmektedir. İsminizin tercihiniz nedir ? ]
“Ne ?!”
[ Oyuncu isminizi “Ne” olarak belirlemek istediğinize emin misiniz ? ]
“Burada neler oluyor ?! Ben ‘Charles Rivera’ “
[ Oyuncu isminizi “Charles Rivera” olarak belirmek istediğinize emin misiniz ? ]
O an Charles durup düşündü. Okuldan eve gelirken bir anda burada olması ve kendisinden oyuncu ismi belirlemesinin istenmesi oldukça garip geliyordu ama mangalarda bununla ilgili bir şeyler okumuştu.
‘ Bir mangada geçen şeyleri yaşayacağımı hiç tahmin etmezdim…’
“Apathe” dedi yüksek sesle.
[ Oyuncu isminizi “Apathe” olarak belirlemek istediğinize emin misiniz ? ]
“Evet eminim.”
[ Oyuncu ismi “Apathe” olarak belirlenmiştir. ]
[ Oyuncu “Apathe” nin bir karşılaşma zorluğu seçmesi gerekmektedir. ]
[ Lütfen karşılaşmak istediğiniz zorluğu seçiniz. Zorluklar F’ten SSS’e kadar belirlenmiştir ve en kolayı F düzeyidir. Zorluğu seçtiğiniz zaman teste başlayacaksınız. Lütfen karşılaşmak istediğiniz zorluğu seçiniz.]
‘ Böyle durumlarda en kolayını seçmem gerekiyor. Bir an önce şuradan kurtulup eve dönmeli ve olanları araştırmalıyım’
“F zorluğunu seçiyorum.”
[ Oyuncu “Apathe” (F-Düzey Zorluk) seviyesini seçmiştir. ]
[ Test alanına gönderiliyorsunuz. Lütfen bekleyin. ]
Daha test alanı neresi diye soramadan görüşü karardı ve kendisini yuvarlak bir dövüş pistinde buldu. Tam karşısında 1,5 metre bile olmayan yeşil derili ve siyah gözlere sahip bir yaratık vardı. Yaratığın boynunda uzun dişlere benzeyen şeylerden oluşmuş beyaz bir kolye vardı ve elinde garip şekilli bir sopa tutuyordu. Sopadan ziyade sanki bir ağacın dalını direkt olarak koparmış gibi bir izlenim veriyordu karşıya.
[ (F-Düzey Zorluk) olarak rakibiniz “Goblin Büyücüsü” olarak belirlendi. Lütfen “Goblin Büyücüsünü” öldürün. ]
‘ F düzey olduğuna göre oldukça kolay olmalı. Zaten mangalarda da goblinler en düşük seviye canavarlar.’ diye düşünürken rakibinin bir şeyler mırıldandığını duydu ama ne dediğini anlayamadı. Rakibine doğru saldırmak için pozisyon almaya hazırlanıyordu ki goblinin asasının üstünde kırmızı ışıkların toplandığını gördü. Daha dikkatli bakmaya çalışırken kırmızı ışıklar birleşti ve bir alev topuna dönüştü.
‘Aaahh siktir , cidden mi ?‘
Rakibinin bir anda kendisine ateş topu atmasıyla beraber yere yapıştı. Kalkmak istiyordu ama kalkamıyordu. Sağ omzuna gelen ateş topu o bölgeyi parçalara ayırmıştı ve kemiği görünebiliyordu. Beyaz pist alanının bir bölgesi kan kırmızı olmuştu artık.
Charles acının tüm vücuduna yayıldığını hissedebiliyordu. Şuana kadar böyle bir acı hissi yaşamamıştı. Ölmek istiyordu ama goblin sanki bunun farkındaymış gibi orada hiçbir şey yapmadan sadece bekliyordu.
‘Acaba ölürsem geri eve mi gönderileceğim yoksa ölecek miyim ?’
Bu düşüncenin aklından geçmesiyle bir anda tüm acısını unuttu ve yerini korkuya bıraktı. Beyni şuan sadece ölümü düşünüyordu.
‘Hayır burada ölemem ayağa kalkmam lazım !’
Böyle düşünerek sol elinden destek alarak ayağa kalkmaya çabaladı. Ama sanki goblin bu anı bekliyormuş gibi yavaşça ona doğru yürümeye başladı. Charles yüzünü ayak seslerine çevirdiğinde kendisine doğru yürüyen goblinin ağzının çok garip bir şekilde sırıttığını gördü. Sanki onun acısından zevk alıyor gibiydi. Tam Charles sol elinin desteğiyle ayağa kalkacağı sırada goblin sopası ile sol omzuna doğru güçlü bir darbe geçirdi ve tekrar yere yığıldı. Bu sefer goblin sesli bir sesle gülmeye ve kahkaha atmaya başladı.
‘Bu durum garip değil mi ? Ama her neyse ölmediğim sürece sorun yok ayağa kalkabilirsem onu hala öldürme şansım var’
Charles böyle düşünüyordu ama bedeninden yayılan acıyı da hissediyordu. Böyle bir durumda bile soğukkanlılıkla düşünmesi hayret edilesi bir şeydi.
Goblin kahkaha atmayı bıraktığı zaman Charles ölebileceğini tekrar düşünerek korkmuştu ama goblin sıradaki hamlesini yaptığında bir terslik olduğunun farkına vardı.
Goblin onu öldürmeye çalışmıyordu, ona eziyet etmeye ve kendini eğlendirmeye çalışıyordu. Kahkahayı bıraktığı gibi sopasının alt kısmını Charles’ın sol eline sapladı. Sol elindeki kemiklerin kırılmasıyla acı bir çığlık kaçtı ağzından. Acı çığlığı duyan goblin daha mutlu olmuş olacak ki sopayı elinden çıkarmadan sağa sola ittirmeye ve elini ezmeye başladı. Sonra sopayı çıkardı ve sağ eline sapladı. Bu sefer kendisini tutan Charles herhangi bir ses çıkarmadı. Goblin bu duruma açıkça sinirlendi ve sopayı hemen çıkartıp bu sefer dizine sapladı. Tahta bir sopanın – özellikle bir büyücünün sopasının – bu kadar keskin olması çok saçmaydı. Sopanın dizine saplanmasıyla artık savaşma imkanın kalmadığını anlayan Charles öleceğinin farkına vardı ve deli gibi bağırmaya başladı. Sesi kısılana kadar bağırdı ve ağladı. Goblin bu süre boyunca onun ağlamasına kahkaha ile eşlik etti ve sanki ağlamasının kesilmesini istemiyormuş gibi o süre boyunca Charles’a hiç saldırmadı. Charles artık bağıramadığında sanki oyuncağından sıkılmış bir çocuk gibi sopanın üst taraftaki kalın kısmıyla Charles’ın kafasına vurmaya başladı. İlk darbeden sonra kafasının kanadığını hissetti ve yolun sonuna geldiğini düşündü.
‘Bu şekilde ölmek… Umarım annem çok üzülmez.’
Goblin vurmaya devam ederek Charles’ı öldürdü.
[ Doğuştan gelen yetenek “???” devreye girdi.]
[ Oyuncunun yapısı baştan oluşturuluyor.]
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..